
"Olmadığını bildiğim yerde bile gözlerim seni arıyor"
Emily'den
Yıldızlar gece gökyüzünde parlarken soğuk rüzgarın odamı ele geçirmesine izin vermiştim. Gözlerimi açtım ve yatakta yavaşça doğruldum. Rüzgar açık pencereden girerek perdeleri ve saçlarımı havalandırıyordu. Bakışlarım elimde tuttuğum fotoğrafa kaydı. Ne kadar da mutluyduk. O zamanlara geri gitmek için her şeyimi verirdim. Bakışlarım Ruby'nin üstündeydi. Fotoğrafta bana gülümsüyordu. Oysa şu an bana gülümseyemezdi, gülemezdi, kahkaha atamazdı. Gözlerim dolduğu zaman kapım çalındı. Derin bir nefes aldım, gözyaşlarımı sildim ve seslendim. "Gel" İçeriye Aras girdi. Gözleri kızarmıştı ve bu ağladığını belli ediyordu. Birkaç adım attı ve durdu. Bakışları yerdeydi.
Emily: Bir sorun mu var?
Aras: Şey.... ben çok özür dilerim Emily. Lütfen beni affet. Yalvarırım. Biliyorum çok kötüydüm,hatalıydım ama b-ben... korktum. Senin Buse gibi olmandan, bana onun gibi bağırıp vurmandan, sevmemenden korktum. Lütfen. yalvarırım. Çok özür dilerim Emily. Beni affedemez misin? Ne istersen yaparım.
Ağlıyordu. Çok fazla ağlıyordu. Ne yapmam gerekitiğini bilmiyordum. Ama artık bu nefretten bu bakışlardan bıktım. Gerçek ailemden uzak olmaktan sıkıldım. Ne kadar beni incitselerde, bağırsalarda, onları süründürmek istesem de artık mutlu olmak istiyordum. Bu yüzden onları affedecektim. Ama tabii ki sürüneceklerdi. Ben size göstereceğim Aksoy ailesi. Yavaşça ona yaklaştım. Hem ben ağlayanlara kıyamazdım çünkü bana kendi acılarımı hatırlatıyordu. Onu affetmemin bir diğer nedeni bu sanırım. Önünde durduğumda bana baktı. Bir anda onu kendime çekip sarıldım.
Emily: Affettim İkizim. Affettim. Son kez.
Aras bana daha çok sokulup daha çok ağlamaya başladı. Saçlarını okşadım ve onu sakinleştirmeye çalıştım.
Aras: Teşekkür ederim Emily. Çok teşekkür ederim kardeşim. İkizim. Bu şansı asla bırakmayacağım ve en iyi şekilde kullanıcam. Çok teşekkür ederim.
Emily: Tamam yeter ağlama bebek gibi. Hadi. Sen güçlü değil misin?
Aras hemen gözyaşlarını sildi ve dik durdu. Yüzüne zoraki bir gülümseme koydu.
Aras: Yooo. Bak ben çok güçlüyüm. Beni hafife alma ikiz.
Emily: hıhı. çok belli. Ha bu arada sen tam affetmedim. Sen kendini affettirirsin artık. Ya da ömrümün sonuna kadar affetmem.
Aras: EMREDERSİNİZ KOMUTANIM! BU ŞANSIMI ASLA KAYBETMEM!
Aras bir anda bağırdığında irkildim.
Emily: Niye bağırıyorsun AMK
Aras: Hiiiiiç. içimden geldi.
Ben ona deliymiş gibi bakarken o güldü ve elini omzuna attı.
Aras: Eee kardeş. şimdi ne yapıyoruz.
Emily: bilmem. ama bir şey yapalım. çünkü ben çok sıkıldım.
Aras: film izleyelim mi? hem benim abur cuburum falan var.
Emily: güzel git getir hadi. hızlı ol aras.
Aras koşarak neden çıktı birkaç dakika sonra geri geldiğinde elinde abur cubur dolu poşet vardı. biraz tartışarak video karar verdikten sonra bilgisayarlar açtık ve izlemeye başladık. Çok eğlenceli geçti. Film bittiğinde ise saat geç olmuştu. kendimi yatağa attığımda Aras'ta kendini yanıma attı ve bana sarıldı.
Aras: iyi ki seni bulmuşuz ikiz.İyi ki
Gülümseyerek ben de ona sarıldım. Birkaç dakika sonra uyku zihnimi ele geçirdi.
...
Güneş ışığı gözlerime çarptığında rahatsızlıkla kıpırdandım ve istemeden gözlerimi açtım. Gözlerimi ovalayarak doğrulduğumda yanımdaki Aras'ta kıpırdandı. Ellerimi havaya kaldırarak gerindiğimde pijamamın kolları sıyrıldı ve yaralarımı açığa çıkardı. Aras gözlerini ovuşturarak doğruldu. "Günaydın iki-" Kolumu gördüğünde sözü kesildi. Gözlerine bir hüzün çekti. Sanki bu o da acı çekiyordu. Gülümseyerek onun yanağını çektim. "Sana da günaydın ikiz." "Ah. Emily! Acıttın." Hadi kalk kahvaltıya küçük uykucu." Yataktan kalktığımda şaşkınlıkla yerimde durdum. Çalışma masamın üstünde bir hediye kutusu, bir çiçek buketi ve yerde kocaman bir pelüş ayı vardı. Ayı ve hediye kutusu beyaz renktelerdi. En sevdiğim renk. "Yaaaa. Bunlar çok tatlı. Kim bıraktı acaba?" Hızlı adımlarla masamın yanına geldim ve yere çömelerek ayıyı sıkıca kucakladım. Küçüklüğümden beri hep pelüş isterdim ama ailem almazdı. Ondan sonra tabii ki de alan arkadaşlarım ve abim Hakan olmuştu ama yine de çocuk gibi seviniyordum. "bunları kim bıraktı ki?" Aras yanıma gelerek hediye kutusunu eline aldı. "Büyük ihtimalle abilerimizden biri. Bunu açıyorum, olur mu?" Peluşu bırakmadan başımla onayladım. Aras gülümsedi ve yanıma çömelerek kutuyu açtı. İçinde makyaj malzemeleri, takılar vardı. Ayrıca bir notta bırakılmıştı. "En yakın zamanda iyileşmeni diliyorum. Biliyorum yaptıklarımız çok kötü ama belki affedersin. Bunun için çabalayacağım. Arda."
Aras notu sesli bir şekilde okuduğunda ona döndüm. Peluş ayı hala kollarımdaydı ve bırakmaya niyetim yoktu. Bu ayı niye bu kadar yumuşak? "Sana abimlerden olduğunu söylemiştim." Aras notu masaya bırakarak bana döndü. "O ayıyı bırakmayı düşünüyor musun?" Başımı hızla iki yana salladım. "Kahvaltı?" "Aç değilim." Gerçekten aç değildim. Aras kaşlarını çattı. "Olmaz. Kalk yemeğe. Hadi." İtiraz edeceğim sırada Aras beni kolumdan tuttuğu gibi ayağa kaldırdı. Hızla kıyafet odama yöneldi ve kapıyı açtığı gibi hızla kıyafetlerimi karıştırmaya başladı. Hızla eline bir elbise alarak bana uzattı. "Ben bunu giymem."
"Giyersin"
"Giymem"
"Giyersin"
"Giymem"
"Giyersin"
"Giymem
"Giyersin"
"Giymem"
"Giyersin"
"Ya hayır giymicem"
"Ne olacak işte giy. Hadi bir tanem. Giyersin"
Çok inatçıydı. Bu yüzden pes ettim ve elbiseyi elime aldım. Aras odadan çıktığında elbiseyi giydim. Uzun kollu, biraz kısa, birazda dar bir elbiseydi ama bana tam oturmuştu. Çok güzeldi. Odadan çıktığımda Aras saçlarımı taradı ve birazda makyaj yaptı bana. Çok güzel olmuştum.
Bakışlarım pencereden gökyüzüne kayarken uzun zaman sonra ilk kez içimde bir umut doğmuştu. Belki de hayat o kadar kötü değildi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.2k Okunma |
346 Oy |
0 Takip |
15 Bölümlü Kitap |