Yeni Üyelik
11.
Bölüm

BÖLÜM/10 KAN KIRMIZISI

@geceninisigiii

SELAMMMMM naber gençlikk

Bu bölümm bir tık ağlatabilirrr duygusal bir kediye dönüşebilirsiniz skskskls

İyi okumalar efendimmm

Sizi seviyoreee

*****

1989/22 Kasım

İlahi bakış açısı

Hayat ne garipti..insan bir sabaha uyanıyordu...o sabahın sonundaki geceye kadar yaşadıkları belki hayatını değiştiriyordu..

O talihsizliği yaşayanlardan biride Nadide idi... Ölüm gibi geliyordu artık ona bu zulüm..

​​​​​​Kucağındaki bebeği Atilla ona masum masum bakarken içi huzur dolsada..o Ziya denen adam aklına geldikçe midesi bulanıyor,korkuyla titriyordu..

Herkesin imrendiği bir kadındı Nadide..güzel,nazik ve Saygın Ziya Bozkurtun deliler gibi sevdiği eşi Nadide Bozkurt..

Üstelik bir çocuğu vardı artık..

Tecavüzden doğma bir çocuk...

Oğlunu ne olursa olsun sevecekti..hep severdi..ama...babası tarafından satıldığı adamdan bir çocuğu olsun istemezdi...

Hergün şiddet görmekten morararmış kollarında onun gibi masum bir bebek tutmak istemezdi..

Nadide hep ailesi olsun isterdi..ama Ziya ile değil..sevdiği ile

Turgayı ile...kara gözlüsü ile..

Asker yari ile.. Askerdi Turgay...kimsesizdi ama mahallede sevilen bir çocuktu..iriyidi kuvvetliydi..

Ve bir düğünde gördüğü Nadideye vermişti gönlünü..o güzel saçlarına..hokka gibi burnuna..masmavi gözlerine..kan kırmızısı dudaklarına..kızıl saçlarına aşıktı..

Onda bulmuştu aileyi,sevgiyi,aşkı..bulmuştu dudaklarında hayatın anlamını..

Bekledi Nadide..hep bekledi..fakat bir görev geldi..ayrılık getirdi..Turgay görevde iken babası Halit sattı kızını bir çanta dolusu paraya..

O an kan bulaştı kızının hayallerine ve sevdasına..

Artık çocuklu bir kadındı Nadide..temiz göremezdi kendini..ihanet etmişti sevdiğine istesede istemesede..

Ve o gün bir kapı çalması ile irkildi..

Kapıda kar maskeli askeri üniformalı Turgayı bulmayı beklemiyordu..

Gözlerinin yandığını hissetti Nadide..

"Buyrun kime bakmıştınız?" Dedi hep bekleyen kadın

"Sevdiğime...güzeller güzeli Nadideme.." dedi aşkı yüreğini cayır cayır yakan adam..

Nadide " Turgay..git.." dedi yalvarır gibi bir ses tonuyla..

"Gidemem! Ben senden vazgeçemem!"

​​​​​Turgay durmadı "Sen ister 10 çocuklu ol ben seni hep seveceğim! Biliyorum! İstiyerek evlenmediğini! Seni almaya geldim! Al çocuğunuda kaçalım be al saçlım..."

Nadide" O-olmaz! Olmaz yakalar! Bulur bizi!"

Turgay "Bir sikim yapamaz! Üsteğmen Turgay Karakayanın sevdiği başkasının elinde çürüyemez!"

Atillanın ağlayışları duyuldu..Nadide çocuğunu kucağına aldı..

Turgayın içi cız etti..Annelik ne kadar yakışmıştı kızıl güzele...

Nadide "Bak! Bu çocuk onun! Ben onun karısıyım! Sen beni böyle nasıl kabul edeceksin!..." Ağlarken bir yaprak gibi titreyen Nadide baktı sevdiği adamın gözlerine..

Turgay aldı Atillayı.."Bu çocuğun suçu günahı yok...seninde yok be Nadidem..ben isterim o oğlum sen karım ol.."

Nadide aldı oğlunu.. "Git hayatımdan! Sende ölürsün! Vurdurur seni!"

Kapıyı sertçe kapadı..Turgay ağlamaklı bir sesle

"Nadidem..b-ben kapının dışında kalmışım gibi oldu..babamın annemin yaptığını yapmışsın gibi oldu...şey açar mısın Nadidem..hayatın vurduğunu sen vurmasan mı kızıl güzelim..."

Açmadı kızıl güzel...Akşam oldu..Turgay gitti..Ziya geldi..O akşam yine Turgayın al saçlısının saçlarına Kan kırmızısı bulaştı..yerde tekmelenirken aklından tek geçirdiği cümleler şunlardı..

"Özür dilerim Turgayım"

"Bekleyemedim"

"Sen yine geldin ben gelemedim"

"Özür dilerim Turgayım"

"Ölme diye yaptım Turgayım...zarar görme diye yaptım turgayım.."

"Bizim aşkımız hiç bitmeyecek Turgayım.."

​​​​​​****

​​​​​İlahi bakış açısı-Deniz kenarına gidilen günün akşamı-

​​​​​​Bir gün daha bitmişti..Mert odasına çekilmiş Başkomiser Emirden bir haber bekliyordu..bu kadar arayıp sormaması imkansızdı..içini bir huzursuzluk kaplasada yoğun olduğunu düşündü..

Odasında otururken en sonunda karar verdiği şeyi yapmaya başlayabilirdi..Çilli güzele bir mektup..Oturdu masanın başına ne kadar edebi bilgisi varsa kullanarak bir sayfa kağıda şu sözleri yazdı..

"Karanlıklar lordundan Çilli güzele..

​​​​​​Nasıl başlasam bilemiyorum çilli güzel..Seviyorum seni..çok seviyorum..anlatamıyorum o güzel kahverengi gözlerini mıh gibi aklımda tutuyorum..yanımdan ayrılacaksın diye ödüm kopuyor! Hastanede benden korkmayıp tedavi ettin ya beni..ah bilsen yüreğim nasıl sana çarpıyor! Aşığım sana çilli güzel..bu garip aşığa bari sen şans ver...​​​​​​​​​​​

​​​​​ Seni hep seven Karanlılar lordu"

Bu satırları elleri heyecandan titrerken yazarken odasına patronu ziya beyin girmesi ile mektubunu gizlemeye çalıştı

"buyrun efendim" dedi tok bir sesle

Ziya Bozkurt sinirden köpürürken

"SİZ KİMSİNİZ! BENİM HABERİM OLMADAN ATİLLAYI DIŞARI ÇIKARTIRSINIZ!"

​​​​​"Efendim-"

"Bir daha asla benden izin almadan çıkarmayın! Hepinizi kovarım!- Hop hop? Elindeki ne senin?"

Mektubu göstererek kurduğu bu cümleler mertin içini bir korku kaplamasına neden oldu..henüz kağıdı açıklamayamadan Ziya Bozkurt Mektubu aldı ve okumaya başladı..

Ve alayla güldü.." Aşık olmak ve sen ha? Ne güldürdün beni Mert! Senin bu işlerle işinin olması yasak! Bilmiyor musun Aptal herif!"

Bunu demesiyle Merte sağlam bir yumruk attı..mektubu ise yırtıp attı..

"Bir daha görmiyim!" Diyerek gitti Ziya bozkurt

Mert küçük bir çocuk gibi gözleri dolu halde aldı yırtılmış mektubu ...ağzında hafif bir kan vardı..

Yüreğine oturan acı gözlerini yaktı..ağlamaya başladı..sessizce..ağzından süzülen kanlar mektuba damladı..

Kan kırmızısı yine yürekleri dağlamıştı..

***

Elfida Kırcalı

Güzel bir gün geçirmiştik..ama içim buruktu..bunun sebebini ise çok iyi şekilde biliyordum..

Atilla benden kaçıyordu..

Ve en korktuğum şey oluyordu..

Sanırım Aşık oluyordum!

Onu göremediğimde kalbim sızlarken..gördüğümde benimle ilgilenmemesi veya kaçması yüreğimi dağlıyordu..

Malikaneye döndüğümüzden beri herkes odasına çekilmişti çünkü geldiğimizde Ziya Bozkurt karşımızdaydı..

Öfkeli gözüküyordu..Melek ve ben hemen Atillayı odasına yerleştirmiştik Mert ise odasına çekilmişti..

Attilaya baktığımda bana karşı hiç bir sıcaklık göstermiyordu..elini tuttuğumdan beri..

Bence mesaj gayet net..istemiyor..

İç sesime hak veriyordum..ve kendime sövmeye başlayacakken bir patırtı koptu!

Kapımı yavaşça araladım..Ziya Bozkurt Atillanın odasına bağırarak girdi...Yüreğimde yanan öfke beni odadan dışarı attı..

Atillanın odasına girdim ve Ziya Bozkurtun elini havada yakaladım!

Kimse benim hastama el uzatamazdı!

" Hemen çekin o pis elerinizi hastamın üstünden!"

Ziya Bozkurt kalakalırken sinirle bana baktı..ölüm gibiydi..

"Çık dışarı!" Diye bağırırnca

" Hastamın yanında kalıyorum! Asıl siz çıkın dışarı!"

Ardından iki tane erkek sesi duydum biri Merte aitti

" Ziya bey! Doktoru dinleyin ve çıkın dışarı!"

Tanımadığım ses ise " Eğer çıkmazsanız bu doktor fena birine benziyor sıkıntı çıkabilir"

Ziya bey "Siz işime karışmayın korumalar! ben nerede duracağımı iyi bilirim!"

"Efendim haberlerde gemileriniz hakkında bir kaç haber var onlara bakmanız için-" derdemez Ziya bey panikle odadan çıktı..

"Sağolun..Mert- senin? Senin yüzüne ne oldu?!"

Ağzında kurumuş kan vardı..gözleri kırmızı ve şişti..ağlamış gibiydi sanki? Diğer adamsa hiç görmediğim bir korumaydı?

Mert " Önemli değil doktor.." sesi zayıftı..

"Atilla ile ilgilen sonra dertleşiriz.."

Onlar dışarı çıkarken Atillaya döndüm..

Atilla "Beni korumana gerkek yok..kendine zarar veriyorsun.."

Kaşlarımı çattım " Atilla seni korumadan nasıl kurtarayım!"

Atilla " Kurtarsan ne olacak! Beni bu halimden kurtarabilecek misin!hep bu yatağa bağlı olmaktan kurtarabilecek misin! Birinin beni insan olarak görüp sevmesini sağlayabilir misin! SANA SÖYLÜYORUM MERMAİD! SEN BENİ SEVEBİLECEK MİSİN?"

​​​​​​​​​Bu isyanı. İçten geliyordu..bağırışından damarları çıkmış gözleri dolmuştu..masmavi gözleri acıyla bana bakıyordu.. ben ise boğazımdaki düğümü çözemedim..odadan hızlu adımlarla çıktım..beynim uyuşuyordu.. atillanın isyanı beynimde yankılanıyordu...

"Sen peki mermaid..sen beni sevebilecek misin?"

******

​​​​​​​​​​AY SELAMM bana sövmeyin oluy mu? Ksksks birazcıkın duygusaldı sadece..

(Yazarken ağladı) Ksksks

Sizi seviyoreee yorum ile oy verin gıızzzz

 

Loading...
0%