@geceninnkuytusuu
|
"Yaaaz!" Diye Ateş'in bağırmasıyla durdum. Bana koşup üstüme abandı. Beni kursundan korumuştu. Kursun duvara saplanmıştı. "Iyi mısın?" diye sordu bana. Her yerimi kontrol edercesine baktı bana. Ona kafa salladım. Beni araya çekti. Sonra yanındaki adamın bana ateş edecek adamı anlından vurduğunu gördüm. Binadan adamlar çıkmaya başladı. Karınca sürüsü gibi çoğalıyorlar ve ateşler yağıyordu üstümüze. "Çıkma burda ne olursa olsun" dedi beni arayana kilitledi. Elimi cama vurarak "Ateş nolur gitme!" diye bağırdım. Ateş elini elime denk getirip "Gelecem" deyip uzaklaştı. Kulaklarımı kapatıp arabaya yattım. Birden arka camın parçalara ayrılması ile irkildim. Ateş sesleri kesilmemişti. Birden arabanın her iki kapısı açılmıştı. "Bas Murat!" demek adı Murat. Baya yakışıklı adam. Ne diyorsun kızım sen? Araba son hızlı gidiyordu. Ateş kafasıni bana çevirdi. "Iyisin demi?" kafa salladım. Çünkü korkudan dilim tutulmuştu. Bir saat süren yolun ardından kafamı kaldırıp bakınca buranın bizim ev olmadığını anlamıştım. "Bir kaç gün Murat'ın evinde kalacaz." dedi. Onlar inince ben de indim arabadan. Murat önden gidip kapıyı açtı. Arkasından ilerledik. Evi baya geniş ve büyüktü. Şömine yanında televizyon ünitesi. Yerde ayı postu, Ortada büyük masa vardı. Duvarlardaki süs kuşları gerçekten çok güzeldi. Sanki uçuyor izlenimi yaratmıştı bende. Keşke ben de o kuşlar gibi özgür ve mutlu olabilseydim. Onlar gibi bu hayattan kurtulup kendime yeni bir hayat kurabilseydim. Ateş beni daldığım düşünceden kurtardı. "Evi gezmek ister mısın? Burda at çiftliği bile var. İstediğin zaman seni oraya götürebilirim." deyince çocuk gibi sevinmiştim. Çünkü benim de atım vardı... Yani bir zamanlar... "Valla mı?" kıkırdayınca çok tatlı olduğunu fark etmiştim. "Valla" dedi. "Ama önce sana kalacağın odayı göstereyim." o ilerleyince peşinden gittim. Yukarı çıkınca merdiven duvarlarında at resimleri vardı. Siyah, beyaz. Odaya girince durdum. Oda miydi burası? "Beğendin mı?" "Güzel olmasına güzel de niye duvarda yarış arabası resimleri var?" "Murat yarış arabası tutkunu her yere böyle yapıştırır. Aslında motoruna aşık birisi ama yarış arabasına da ayrı tutkun." dedi. "Ilginç... Aha yuh" dedim. "Ve evet kurtlar vadisi hayranı." "Polat Alemdar mi?" dedim kahkaha attım... "Gülüyor bi de gülme. Sanki senin odanda farklı şeyler vardı." demesiyle sustum. Gözlerim dolmuştu. "Haydaaa ne dedim ben şimdi?" "Benim odamda çok sevdiğim atım poyraz asılı" dedim sesim titreyerek. "Soyliyelim getirsinler bu kadar ağlanmaz ki" dedi. "Ateş ben onu kaybettim... Öldürdüler onu babam yüzünden." dememle sustu. Gelip bana sarıldı. "Bilmiyordum... Bilmiyordum..." dedi. Sarılma o kadar iyi gelmişti ki kaldım öyle. Akşam saat 17:05 di. Acıkmıştım. Acaba Ateş nerdeydi? Odamdan çıkıp etrafı tarafım ve gezmeye başladım. Bu evde onlarca oda var ve hepsi yan yana. Birine girdim bu oda sırf siyahtı. En sevdiğim renkli bir Beşiktaşlı olarak. Sanırım bu oda Ateş'e aitti. Her yerde Fenerbahçe resimleri vardı. Yatağına bakınca fenerbahçe takımı gördüm. Yatağı bile fenerli bu adamın. Dolapta duran resim dikkatimi çekmişti. Bir kızla çekilmiş bir resim. Dolabı açıp aldım elime. Bu kızda aynı benim gibi kumraldı. Bana çok benziyordu. Acaba sevgilisi mı? Onu bıraktım başka bir resim aldım. Burda yaşı büyük bir sarısın kadın sanırım annesi... Çok güzel bir kadındı. Acaba annem yaşasaydı o da böyle beni sever miydi? O babam olacak adam yüzünden bir kere sevgi göstermemişti bana ve abime. Yanağımda sıcaklık hissettim. Sonra sildim. Resimleri bir şey olmadan yerine koyup tam çıkacakken kapıda Ateş'i görmemle durdum. Bana doğru geldi kolumu sıktı. "Ne işin var lan senin benim odamda!" diye bağırdı. Haklıydı izinsiz girmiştim. "Geziyordum sadece. Bu odayı gör-" "Girmeyeceksin bir daha bu odaya! Anladın mı beni?" dedi bağırarak. "A-anladım." dedim. Ateş beni odadan sürükleyerek attı. "Basıma bela oldun zaten senin yüzünden başıma gelmeyen kalmadı." deyip kapıyı çarptı. Ağlayarak odaya gittim... Ateş Karahanlı Niye böyle bir şey dediğimi inanın hiç bilmiyordum. Ağladığını duyunca kafamı kapıya yasladım. Ben bu değildim. Kızın suçu bile yoktu. Sadece meraktı. Dolaba yöneldim "Çok benziyor anne demi kızına?" dedim. Odadan çıkıp Yaz'ın odasına doğru yol aldım. Hala ağlıyordu. Kapıyı çaldım. "Yaz!" dedim. "Git burdan!" Demişti. Çok kızmış. Kapıyı araladım. Aralamamla üstüme bir cisim uçmuştu. Yastık... "Yaz bi dur-" sonra kitap ne varsa atmaya başladı. "Git burdan senden nefret ediyorum!" haklı hemde sonuna kadar. "Özür dilerim gerçekten" dedim. "Bak ben ailemi bi kazada kaybettim. Kimsem yoktu onlardan başka. Ne annem kaldı ne abim. Babam desen pisliğin teki. Onun yüzünden annemi kaybettim ben. Abim desen annem onu çok severdi. İlk çocuk sevgisi sanırım. Beni bir kere saçımı okşayıp güzel oğlum bi kere ya bi kere demedi. Ondan bunu o kadar bekledim ki sanki yemeğe aç bir çocuk gibi ben de onun sevgisine açtım." dememle Yaz'ın gözlerinden yaş aktı. "Neden peki?" diye sordu. "Çünkü ben babamın oğluydum . O benim öz annem değildi. O resimde gördüğün kadın benim öz annem değildi. Ben başka annenin çocuğuyum. Sanırım sevgisiz büyümem ve hırçınlığım bu yüzden. Sana çok kötü davrandım affet beni güzelim." deyip elini tuttum. "Affedilecek bir şey yok ki" dedi. Sesi çok naif çıkmıştı. "Sana bağırmamalıydım kusura bakma." "Peki burası Murat'ın evi ve senin resimler var burda?" "Ben arada burda kalıyorum. O yüzden yanıma en değer verdiğim eşyaları alırken onları da almışım." "Peki o kız kim?" "O kız Özge annenin kızı Selin di. Resimdeki annesi." dedim ve sustum; çünkü boğazım düğümlendi. Birden kalkıp odadan çıktım. Yaz Ateş'in hikayesini dinlerken kanım dondu. Bu nasıl bi aile? Oğlun ya o senin? Ona bir özür borcum varken gelip onun özür dilemesi beni şaşırtmıştı. Resmen içinde depremler olmuştu. O güzel kalbinde ne kadar da büyük bir yük taşıyormuş. Yumuşama sakın Yaz. Yastığı kucağımdan atıp yatağa koyup kapıya yaklaştım ses yoktu. Açıp bakınca Ateş'i gördüm yine sigara içiyordu. Dumanı üfleyip bana baktı. "Noldu?" diye sordu "Yok bir şey uyku tutmadı." deyip indim merdivenlerden. "Murat nerde?" Sigaranın küllerini masadaki küllüğe atıp bana baktı. "Sana ne elin adamından?" diye sordu. "Kuzenin değil mi ondan merak ettim." "Evet kuzenim. Benim kuzenim." dedi. Burda susmam gerekiyordu sanırım. Murat içeriye gelince elinde bilgisayar görmüştüm. "Buldun mu?" kafa salladı. "Neyi buldu mu?" "Abinin nasıl olduğunu araştırdım." deyince kaldım öyle. Nefes alamamaya başladım. "Yaz iyi misin? Murat su getir hemen!" Murat elinde su ile gelip bana uzattı. "Titriyorsun Yaz sakın ol" dedi. Beni kendine çekti. "Tamam sen bak-" "Bakacam abim o benim" dedim. Ateş kafa sallayıp bilgisayarı açtı. Görüntüler döndü ekranda. Abimin şirketini basmışlar 10 kişi saydım ellerinde silah herkese sıkıyorlardı. Abim kendini korumak isterken kursun girmişti vücuduna onlarca kurşun gitmişti "Murat bu kadarı yeterli" dedim bilgisayarı aldı. "Neden ya ne istiyorlar bizden?" "Babandan senden değil. Bunların kimseye acıması yok." dedi sesi sert çıkmıştı. "Ya bir gün bana da aynısını yapar-" "Buna izin vermem!" diye bağırınca yerimde sıçradım. Kalkıp yukarı çıkmaya başladı... Ateş Karahanlı O görüntüleri görünce kendi ailem geldi aklıma onlar da böyle bir şey yaşamıslardı. Yatağa oturup sakinleşmeye başladım. Silah sesi duyunca bahçeden burda da huzur olmayacağını anlamıştım. "Ateeeş!" bu kız her bağırdığında korkmam alışkanlık haline gelmişti artık. Hemen koştum aşağıya... Devam Edecek... |
0% |