@geceninnkuytusuu
|
SINIR 15 OY Abim yoktu artık benim. O anın şokuyla bahçeye çıkmıştım. Birden bir adam benim ağzımı kapatınca çırpındım.
"Rahat dur sana zarar vermiyecez" dedi ama ben elini ısırdım.
"Ahhh!" Deyip bana tokat attı.
"Seni orospu!" dedi ben yerde geri geri giderken.
"Ateeeeş!" diye bağırdım.
"Lan!" Ateş'in sesi gelmişti.
Elinde silah adama doğrultmuş duruyordu. Beni kendine çekip arkasına aldı.
"Ona elini sürecek olursan seni bu dünyadan yok ederim." dedi. Bana döndü.
"Iyi mısın?" diye sordu kafa salladım. "Kızı bırak benimle gelsin zarar vermieyecz sadece-"
"Amına koduğumun yavşağı siktir git beni delirtme" dedi. İlk kez ondan küfür duyuyordum..
"Yaz gel benimle lütfen" dedi. Gerçekten de zarar verecek bir ses tonuna sahip değildi..
"Tamam gelecem" dedim.
"Yaz kafani bir yere falan mı çarptın? Hayır sağlıklı düşünemiyorsun da?"dedi soru sorar gibi.
"Iyiyim ben. Zarar verecek olsaydı şimdiye öldürmüş olmaz mıydı beni?"
"Mantıklı konuştu."
"Sen sus lan puşt"
"Yanlız puşt falan ayıp olu-"
"Susmazsan dilini keser köpeklere yediririm."
"Yapar mı yapar" dedim.
"Yarim saate sapasağlam geri buraya gel- Yok vazgeçtim beraber gidiyoruz. Ben bu pzevenke güvenmiyorum."
"Şimdi de pezevenk olduk"
"Sus lan!" dedi Ateş. Adam arabaya doğru ilerleyince Ateş bana döndü.
"Yanlış bir durumda hemen beni bırakıp kaç. Arkana bakmadan. Beni umursama"
"Saçmalama! Ne demek umursama?" dedim.
Adam bize bakınca konuşmayı kestik. Arabaya ilerledik.
"Biz benim arabamla seni takip edecez sana zerre güvenmiyorum ve tahammülüm yok" dedi Ateş bezmiş sesle.
"Tamam pekala." deyip bindi arabaya. Ateş de beni arabaya doğru yürüttü elini belime koyarak. Arabaya biner binmez emniyet kemerini takmaya çalıştım. Ya ben bunu niye takarken zorlaniyorum hep? Ateş kemeri takınca ona baktım.
"Davinci'nin şifresi gibi çözemedin şu kemeri bağlama işini" dedi. Ne alaka? Yola çıktık. Öndeki araba ormanlık alana girdi. Camlar kapalı olsada kurt sesleri geliyordu. Biraz daha ilerleyip durdu öndeki araba. Biz de durduk. Ateş bana döndü.
"Bana bak sakın yanımdan ayrılma. En son başına ne geldi hatırlatırım." dedi. Kafa salladım. Arabadan inip kapıyı kapattım. Etraf çok ıssız ve korkutucu. Adam ilerde bi eve girince Ateş elini elime atıp beni kendi ile sürükledi. Yürürken bir fare hızla yanımda geçince çığlık attım..
"Iyyyy iğrenç fare gördüm." Ateş bana döndü.
"Inan bana o da senden korkmuştur benden büyük yaratık varmış diye" ona dönüp omzuna vurdum.
"Pislik muin sen acaba ?"
"Yürü hadi başımın belasi"
"Tatlı bela ama" dedim masum masum.
"Ya ne tatlı ama?"
"Bak seni bi döverim."
"Döver mısın?"
"Ya siz orda ne yapıyorsunuz?" diye bağırdı adam.
"Lan sana ne!" dedi Ateş.
"Hasbin Allah" deyip içeri girdi.
"Hep senin yüzünden kızdırdın adamı" dedim.
"Ben? Ben mı kızdırdım? Kızım seninle bir gün bile insan yaşayamaz" biz şu an saçma sapan tartışıyorduk..
"Tamam girelim içeri." dedim. Ateş elini tutup içeri götürdü beni. Içerisi çok karanlık ve sisli gibi bir havası vardı. Odunlar atılmış yanan bir Teneke vardı. Işık çok azdı burda. Korktuğum için Ateş'in elini sıktım biraz.
"Yanlız o el bana lazım olacak" dedi Ateş.
"Kaba olmaz mısın bir kaç dakika?" sustu. Adam ilerde bir odaya girdi.
"Burda bekleyin" Adam gidince Ateş'e döndüm.
"Biz niye geldik buraya?"
"Ne bilim amına koyayım! Sen istedin beni sen sürükledin buraya!"
"Ben mı dedim sana gel diye?"
"Geleceğimi biliyordun buna rağmen bilerek bu adamın peşine takıldın. Kızım sen benden ne istiyorsun ya bela mısın nesin ?" dedi sinirle. Gözlerim dolmuştu. "Ya tamam özür dilerim. Sinirlerim bozuk sana patladım." gelip yanıma oturdu.
"Önemli değil haklisin. Başına bela oldum" dedim.
"Ağzımdan kaçtı ben öyle bir şey demeyecektim." dedi.
Gerçekten çok sıkılmıştım. Kimse bu adam gelsin. O adam ve başka bir adam daha girdi içeriye.
"Yiğit koçum senin ne işin var burda?" diye sordu Ateş tanıyordu sanırım. Ama adamın yani Yiğit'in bakışları üzerimden gitmiyor ve bana ısrarla bakıyordu. Bana doğru yaklaştı. Fam önümde durdu.
"Bir şey mi var?" Yiğit denen adam bana sarıldı.
"Kardeşim." diyerek hemde. Gözlerim acildi.
"Yiğit ne diyorsun koçum sen? Ne kardeşi?"
"Ben aslında... Levent benim babam. Öz babam. Yavuz değil benim senin kardeşin" demesiyle dumura uğradım.
"Na- Nasıl?" dedim. Ateş de şok olmuş gibi.
"Yiğit koçum sen ne saçmalıyorsun? Ne kardeşi ne babası?"
"Ben Yiğit Karasu. Yavuz aslında senin öz abin değil. O aslında bir sizin yanınıxa yerleştirilmiş bir ajandı. Sen söyleme dedin ama söyleyecem Ateş." deyince Ateş'e döndüm.
"Sen Yiğit'in abim olduğunu biliyordun ve benden sakladın öyle mi?" peki Yavuz ona nasıl göz yumardı?
"Yavuz bizi öldürebilirdi Ateş." dedim.
"Güzelin ben valla bilmi-"
"Sus lütfen daha fazla düşme gözümde" Yiğit bana yaklaştı.
"Sarılabilir miyim sana?" diye sordu Abim. Kafa salladım. Sarılıp ağladım. "Şşiit tamam bak burdayım artık."
Ateş odadan çıkınca peşinden gittim. Kolundan tuttum.
"Neden ya niye yaptın bunu?" susuyordu. "Susma konuş!" dedim.
"Söyleyemem. Ama sunu bil senin için yaptım ne yaptıysam." deyip uzaklaştı.... Arkadan belime dolanan kolla korkup yerimde sıçradım.
"Benim abim." demişti. Bu adam beni kandırıyor olabilir miydi? Hemen ona inanmam.
"Babamı arayacam" dedim ona.
"Al ara." elinden telefonu alıp babam yazan yere bastım. Çalıyordu...
"Efendim oğlum?" bu babamdı. YİĞİT abim miydi yani?... Bana sarilacakkken geri çekildim.
"Dokunma bana!" Deyip arkamı dönüp koşmaya başladım. Koşarken gözlerimden akan yaşı durduramıyordum. Bu kadar yük bana çok fazla. Birine çarpmamla kolları belime sarıldı. Kafamı kaldırıp bakınca bu kişinin Murat olduğunu gördüm.
"İyi mısın?" kafa salladım hayır anlamında.
"Babam, Ateş bana yalan söylemiş onlardan nefret ediyorum. Ateş bunu nasıl saklar benden?" dedim ağlayarak. Murat bana sarılınca ben de ona sarıldım.
"Tamam geçecek üzülme her şey geçecek sana söz" nedense ona güvenmiştim. Murat çok güzel kokuyordu. Kafamı kaldırıp ona bakınca yüzünün yüzüme eğildiğini gördüm öpecek miydi? Dudakları dudaklarıma deyince ilk önce şok oldum. İlk kez biri beni böyle öpüyordu. Birden geri çekildi. "Özür dilerim ben- Istemeden ol-" bu sefer ben onun dudaklarına yapıştım... "Yaaaz!" Ateş'in sesini duymamla ayrıldım. Hızla gelip Murat'a yumruk atınca çığlık attım. Ateş'i ittirip. "Napıyorsun ya sen manyak mısın piskopat herif?" beni kendine çekti. "Seni öpüyordu?" diye bağırdı. "Ben öptüm onu bırak beni!" Murat kendine gelip beni arkasina almıştı. "Defol burdan senin yüzünü görmek bile istemiyorum artık!" dedim. "Yaz beni bi dinl-" "Defol dedim sesini duymaya tahammül edemiyorum artik!" dedim. Ateş döndü arkasını gitmeye başladı. Murat'a baktım. "Dudağın kanıyor pansuman olması gerek" dedim. Elini dudağına koymasıyla yüzünü buruşturması bir olmuştu. "Evet sanırım gerekiyor ahh!" "Sanır mısın?" gülümsedim. "Gülüşün çok güzel. Cennet bahçesinde açan bir çiçek kadar narin" demesiyle yanaklarım kızardı.
"Yaz!" geldi yine Yigit abi. "İyi mısınız?"
"Ben iyiyim Murat degil" dedim.
"Gel bi pansuman yapalım." tekrar geri eve döndük. Yiğit abiye bir şans vermeye karar vermiştim... Bakalım beni daha neler bekliyordu. Bekleyip görecez...
|
0% |