Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3. BÖLÜM

@geceyazari

Merhabalar, çok bekletmeden 1 bölüm daha paylaşıyorum. Akşama bir bölüm daha gelecek şimdiden iyi okumalar.

 

BÖLÜM 3

Cansel ve İzim taşınalı yaklaşık 4 ay olmuştu. İkisinin de yüksek lisans programları başlamıştı. Cansel bir yandan çalıştığı için yüksek lisansla birlikte içinde olduğu tempo onu biraz yoruyordu. Ama yaşadığı başarmış olma hazzı ona yeterdi de artardı. İzim yüksek lisans yaptığı için odağının başka bir şeye kaymasını istememişti. Akademisyen olma hedefi vardı. Bunun için de çok verimli bir şekilde geçirmeye çalışıyordu okul dönemini. Birkaç öğrencisi vardı. Özel tarih dersi veriyordu. Bu dersler de onu çok yormuyordu. Hafta içi ders ve kendi çalışma saatlerine göre özel ders saatlerini belirliyordu. Hafta sonunu her şeyden uzak beraber mümkünse kimse ile iletişim kurmadan evde geçirme kararı almışlardı. Çünkü aynı evde olsalar dahi yoğunlukları o kadar farklıydı ki birbirleriyle neredeyse görüşemiyorlardı.

Hep birlikte güzel ve büyük bir kahvaltı masası hazırladılar. 90’lar şarkılarıyla hazırlanan kahvaltıdan sonra televizyonda magazin programı açıp hazırladıkları masaya oturup kahvaltıya başladılar..

“Ee çiçeklerim anlatın. Ben terapiye girip çıkmaktan iyice hayatsız oldum. Biliyorsunuz zaten. Sizde ne var ne yok? Cansel, n’oldu senin yakışıklı bilgisayarcıyla.”

“Of, aslında çok iyi gidiyordu. Biliyorsunuz zaten. Hem sohbetimiz ilerlemişti. Hala konuşuyoruz mesajlaşıyoruz. Sinemaya falan da gittik. Ama bir tutukluk var çocukta. Anlamıyorum ki ne istiyor. Bir çok iyi , yaklaşıyor açıkça flört ediyor falan. Sonra bakıyorum arkadaş gibiyiz. Anlamadım ben.”

“Bu çocuk senin flört ettiğini anlamıyor olabilir mi Cano?” dedi Efsa.

“Ama yok artık. Zeki bir çocuk anlamıştır bence. Çekiniyordur belki. Ya da anlamadı mı ya? Ama daha açık ne kadar olabilirim bilmiyorum.” Derken çatalını masaya bırakıp elini çenesine dayadı. Dudakları da öne uzatmıştı. Tam küçük bir çocuk gibiydi şu an. Efsa onun bu haline gülümseyip yanaklarını sıktı.

“Çayını iç çayını. Öğreniriz bir şekilde. Aklından zoru yoksa kaçırmaz seni. İzim’im, kraliçem. Sen ne yaptın? Şu araştırma nasıl gidiyor? Baya bir şeyler bulmuştun sanki en son Simurglarla ilgili.”

“Efsa konu öyle bir sardı ki beni anlatamam. Bir tane efsaneleri var Arden Krallığı ile ilgili. Galiba tezimi de bu konu üzerine yapacağım zaten. Sana diyordum ya Simurg kraliçesi olmak istiyorum, mükemmeller diye. Efsane ile birlikte artık daha da olmak istiyorum.”

“Anlatsana ben merak ederim böyle şeyleri.” Dedi Cansel. İzim iki krallığın efsanesini anlattı. Efsa yüzyıllardır bildiği ve uğruna çabaladığı şeyi bir de arkadaşından dinledi. Farklı bir gözden sanki sadece tarihin bir parçasıymış, insanların o dönemi daha büyüleyici göstermek için oluşturdukları aslında gerçek olmayan bir efsaneymiş gibi dinledi. O süreçte yaşananları tüm süreci geçirdi gözünün önünden. Bire bir yaşadığınızda efsaneler o kadar da “vay be” gelmiyordu. O zamanlar verdiği savaşı, şu an verdiği savaşı bir kendi bilirdi. Derin bir iç çekti ve gülümsedi. Her zaman yaptığı gibi maskeledi duygularını.

“ Görkemli büyücü.. Ne güzel olmaz mıydı ya? Düşünsenize kraliçeyi siz buluyorsunuz. Bir sürü büyücü arıyor ama siz kraliçeyi buluyorsunuz ve bir nevi dünyanın kurtuluşunda en büyük rol sizin. Çok isterdim büyücü olmayı aşırı keyifli olurdu bence.” Dedi Cansel heyecanla.

“Niye kraliçe olmak daha güzel olmaz mıydı? Hem sen seversin taç, elbiseler ve benzeri bir sürü şey.” İzim Cansel’i kraliçe olarak düşünebiliyordu. Hem çok güzeldi hem de efsanedeki kraliçe olabilecek kadar savaşçı bir ruhu vardı. Ayrıca arkadaşının takı ve tabiri caizse prenses elbiselerine de düşkünlüğü vardı. Kraliçe o olsa çok sırıtmaz gibi geliyordu. Merhameti ve inatçılığıyla gayet de iyi bir kraliçe olabilirdi. Ama Cansel için aşkından yüzyıllar boyu ayrılmak biraz zor olabilirdi. Çünkü arkadaşı tam bir romantikti. Efsanedeki kraliçe o olsaydı muhtemelen büyücülerden saklanan ve Kral Alp Arslan’a kaçan bir kraliçe okuyabilirdik diye düşündü.

“Evet tabi ki kraliçe olmak çok güzel olurdu. Ama baksana sevdiği adamdan ayırmışlar, tahtından ayırmışlar. Muhtemelen ne kadar zordur. Tamam dünyanın iyiliği için falan kabul etmişler ama baksana hem işe yaramamış hem de aşklarından olmuşlar. Ben kabul edemezdim heralde. Ayrıca moiraların kehaneti her zaman gerçekleşir zaten. Koca koca büyücüler bilmiyor sanki bunu, bir de engel olmak için olan kral ve kraliçeye olmuş. Ben kesin kral ve kraliçeyi destekleyen tarafta olurdum.”

Efsa arkadaşlarının sohbetini koca bir gülümseme ile dinliyordu. Bir an Cansel’i de o dönemdeki büyücülerden biri olarak hayal etti. Bu inadıyla belki orada olsaydı İlda’yı ikisi birlikte ikna edebilirlerdi. Ya da Cansel kraliçe olsaydı. Cansel’i biraz tanıyorsa Alp ile gitmesi için ikna etmeye çalıştığında ona katılır, Alp’i de ikna eder ve kaçardı. Çünkü aşk Cansel için böyle bir şeydi. Derin bir iç çekti Efsa. Bunu fark eden İzim

“Ne oldu neye dertlendin yine?”dedi.

“Bir an orada hayal ettim kendimi. Zor olmuştur bence. Düşünsenize içinde oldukları zor durumu. Bir de sonrası var. Kral - kraliçe başka bir zamana gönderiliyor, siz de onları destekleyenlerden birisiniz. Bir süre sonra haklı olduğunuz ortaya çıkıyor ama haklılığınızın hiçbir anlamı yok. Yüzyıllar boyu ikisini arıyorsunuz. Hala da bulunamamış. Bulan kişi olacağınıza emin olan bir büyücü bile olsanız aşırı yorucu. Ama yine de efsaneye bayıldım. Özellikle son ikiliye. Ben de kraliçe olmak yerine büyücü olmayı tercih ederdim. Çünkü ben muhtemelen, isyankar ve kural tanımaz bir kraliçe olacağım için çoktan kaçmış ve kralla bambaşka bir diyarda çocuklarımı büyütüyor olurdum.” Dedi Efsa. Arkadaşları bir an onu kraliçe olarak düşündü. Muhtemelen bir savaş da o anda çıkardı. İlda kadar sakin ve mantıklı hareket edebileceğini sanmıyordu.

Konular değişti uzunca bir sohbete daldılar. İzim’in aklında araştırması dönüyordu. Kendini sürekli kraliçenin yerine koyuyordu. Bu hikayede onu çeken bir şeyler vardı. Sürekli ben olsaydım ne yapardım acaba düşüncesi kafasında dönüp duruyordu. İlda’nın verdiği kararın aslında ne kadar zor bir karar olduğunu biliyordu. Bu yüzden aslında bir yerde de gurur duymuştu onunla. Kendisi o kadar iradeli olabilir miydi bilmiyordu. Araştırdıkça daha çok bilgiye ulaşacağına ve hikayenin onu daha da içine çekeceğine emindi. Şimdiden bu araştırma için aşırı heyecanlıydı. Yoğun bir hafta, hatta yoğun ayların onu beklediğini biliyordu. Bir yandan da bunun bilinci bile keyiflendiriyordu İzim’i. Kafasındaki konuları bir kenara bırakıp arkadaşlarına odaklandı. Arkadaşları ile geçireceği ve bolca dinleneceği bir hafta sonu onu bekliyordu.

 

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. ASIL BÖLÜMLERE ÇOK AZ KALDI!! BÖLÜMLER YAKLAŞTIKÇA BENİM HEYECANIM DA ARTIYOR BU ARADA. HEPİNİZE KEYİFLİ OKUMALAR. AKŞAMA GÖRÜŞÜRÜZ!

Loading...
0%