@geceyazari
|
Efsane der ki “ Çok eski zamanlarda Simurg, Arden ve Vargant isimli üç kraliyet varmış. Bu kraliyetler büyüyle yönetilir, kraliyetlerdeki yöneticiler bu tacı ve kılıcı kullanarak büyü gücünü beslermiş. Bu nesnelere sahip kraliyetin en güçlü kraliyet olacağı söylenirmiş. Taç Simurg Kraliyetine, Kılıç ise Arden Krallığına aitmiş. Bu iki kraliyetin kral ve kraliçeleri bu nesneler sayesinde büyü gücünü kullanabilirmiş. Kraliyetlerdeki büyücüler de kral ve kraliçenin büyüsü ne kadar güçlü ise o kadar güçlü büyüler yapabilirmiş. Kendisinde herhangi bir büyülü nesne bulunmayan Vargant Krallığının Kralı olan Azat ,büyüyü farklı bir şekilde kullanmaya başlamış. Krallığına yasak büyüyü kullanan tüm büyücüleri çağırmış. Yasak büyüyü geliştirmeye ve yasak büyüyü tüm kraliyetlere yaymayı hedeflemiş. Fakat yasak büyünün bir sorunu varmış. Tutarsız olması. Yasak büyünün tutarsızlığı ile dünyaya hükmetme hedefini gerçekleştiremeyeceğini anlamış Vargant Kralı. Bu hedefi gerçekleştirmek için saf büyüye sahip olması gerektiğini , saf büyü dünyada var olduğu sürece yasak büyünün tutarsızlığının devam edeceğini fark etmiş. Bu nedenle saf büyüye sahip olmak için planlar yapmaya başlamış. Taç ve kılıç onun olursa saf büyüyü istediği gibi kullanarak yasak büyüyü besleyecek, yasak büyünün tutarsızlığını ortadan kaldıracak ve tüm dünyaya egemen olma planlarını bu şekilde gerçekleştirecekmiş. Simurg Kraliçesi İlda ve Arden Kralı Alp Arslan yasak büyünün Kral Azat tarafından geliştirildiğini ve bunun saf büyüyü yani kendi güçlerini zedelediğini fark edince bir araya gelmek zorunda kalmışlar. Bu iki kraliyetin de birbirinden çok hoşlandıkları söylemezmiş. Kraliçe İlda ve Kral Alp Arslan bir araya gelmiş. Vargant Krallığına birlikte bir savaş açmak ve yasak büyüyü yok etmek üzere anlaşmışlar. Bu süreçte ise ateşkes sağlamışlar. İki kraliyetteki büyücüler de bu anlaşma ile bir araya gelmişler. Bu savaş bu iki devletin birbirine yakınlaşmasını sağlamış. Kral ve kraliçe dahil.. İlda ve Alp Arslan birbirlerine aşık olmuşlar. Ama bu durum iki ülke halkı tarafından da kabul görmemiş. En çok da büyücüler karşı çıkmış bu birlikteliğe. Bunun en büyük sebebi savaş öncesi Moiraların verdiği kehanetmiş. Moiraların kehaneti şöyleymiş; ‘Saflıkla kötülüğün savaşında aşık olacak kral ve kraliçe, savaş bitecek saflık kazanacak, ya da öyle düşünecek saf olanlar. Bir çocuk doğacak , tüm dünyayı kötülük kaplayacak. Üç Krallık olacak tek krallık.’ Büyücüler bu kehaneti kral ve kraliçenin birbirine aşık olmasına ve onlardan olacak çocuğun tüm dünyayı yasak büyüye sürükleyeceğine yormuşlar. Bu kehanet insanları ikiye ayırmış. Büyük bir kesim kral ve kraliçenin asla birlikte olmaması gerektiğini savunurken, özellikle kral ve kraliçeye yakın olan büyücülerin olduğu bir grup ise kehanetin yanlış anlaşıldığını, bahsedilen çocuğun kral ve kraliçe ile alakası bile olmayabileceğini savunuyormuş. Kral ve kraliçenin yanında olan kişiler moiraların kehanetlerinin çift taraflı olabileceğini ve insanları yanıltabileceğini dile getirseler de azınlık olarak kalmışlar. Bunun üzerine iki krallıktaki büyücüler bir karar almış. Kraliçe ve Kralın ruhunu bilinmeyen bir zamana gönderecek ve bu olayın gerçekleşmesini engelleyeceklermiş. Kral ve kraliçe dünyanın iyiliği için kabul etmişler bu durumu. İki Kraliyetteki en güçlü büyücüler bir araya gelmişler. Bu büyü ile Kraliçe İlda’nın ve Kral Alp Arslan’ın ruhlarını bilinmeyen bir zamana göndermiş. Büyücüler ikisinin ruhlarını da farklı zamanlara göndermeyi amaçlamışlar, bir daha karşılaşamasınlar diye. Fakat kendileri de ruhların hangi zamana gittiğini bilmedikleri için asla emin olamamışlar bunun gerçekleşip gerçekleşmediğinden. Kral ve Kraliçe bilinmeyen zaman giderken anılarını, aşklarını, büyülerini ve ruhlarından bir parçayı bırakmış. Kraliçe tacına, kral kılıcına… İki ülke de rahatlamış kısa bir süreliğine. Kral ve Kraliçenin destekçileri hariç. Onlar hala bu kararın yanlış olduğunu düşünüyorlarmış. Haklı da çıkmışlar. Vargant Krallığında bir çocuk doğmuş . Kral Azat’ın çocuğu. Kraliçe İlda ve Kral Alp Arslan artık başka bir zamanda olduğu ve ne tacı ne kılıcı ikisi olmadan kullanılamadığı için saf büyü bir süre sonra zayıflamış. Kral Yaman babası Azat’ın izinden gitmiş. Yasak büyüyü geliştirmiş. Annesinin Vargant Krallığındaki en iyi büyücü olması da buna yardımcı olmuş. İş işten geçmiş artık. Kral ve kraliçenin yanında olanların haklı olduğu anlaşılmış. Bir görev verilmiş onlara. Kral ve Kraliçeyi bulma görevi. Kral ve kraliçe bulunursa; kraliçe tacına, kral kılıcına kavuştuğunda bu nesnelere bıraktıkları her şeyin yeni bedenlerinde ruhlarıyla birleşeceğine inanılmış. O zamanlardan günümüze kadar gelmiş taç ve kılıç. Fakat henüz Kraliçe ve Kral bulunamamış. Belki bir gün geri dönerler ne dersiniz? “
“İşte böyledir Kral ve Kraliçenin hikayesi, belki bir gün bulur onları büyücülerin en görkemlisi. Her şeyi hatırlayıp kavuştuklarında bilinmeyen zamanda, işte o zaman kurtulacak dünya.” |
0% |