Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. BÖLÜM İNATÇI KEÇİ

@gecmisten_okur

Kitapta geçen olaylar kuruluşlar vakıflar gerçek olmamakla birlikte tamamen hayal ürünüdür!

Sertap içeri gelen oğluna sıkı sıkı sarıldı.

"Doruğum" saçlarını dudaklarına yaklaştırıp öptü. Hiç bir şey anlamayan minik oğlan kollarını yinede sardı. Mavi gözlerinde yokluk akıyordu. Gözlerine hüzün yerleşmişti. Kapı 3 kez sertçe çalındı Doruk ise annesini hemen arkasına sakladı. Normalde anneler çocuklarını korurudu ama o annesini korumuştu.

Kapı açılınca gelen Sadık Ekinciydi. Doruk gelen adamı görünce hızlıca çıktı annesini her daim korurdu ama Sadık acımasızdı bunu biliyordu. O kapıyı masumca dinlemeye başladı intihar yemininden habersiz.

"Neden geldin buraya şerefsiz" Sesi sertti öfke akıyordu. Gözlerinde ki kin dağları delip geçecek kadardı. Hayatını ona zehir etmişti. Aşık olduğu adama deliler gibi bağlıyken meğerse sadece bir yasak aşkta kurbandı. Kocası aşık olduğu kadına ulaşması için bir kadını ona aşık etmeliydi sonra ise psikopat Sadık ile evlenecekti. İşin kötüsü Doruğun babası Sadık Ekinciydi.

"aaa, ama Sertapçım çocuğu ölen bir anneye göre çok iyisin. Böyle olmaz ki şimdi seninle bir oyun oynayacağız" Gözlerinde Sertabın gözlerinin aksine rahattı sanki az sonra tetik ona uzanmayacaktı

"NE İSTİYORSUN BENDEN... NE" sesi artık yüksek çıkmıştı, tükenmişti. Ölümler onu parçalamıştı aşk onun kıyameti olmuştu sevgi kaderinin soğuk topraklarında gömülüydü sadece oğlunun gülüşü canlandırıyordu. Bir yandan ölen oğlunun ayaklarına kapanarak yaşamasını dilemek kızını teselli etmek için sarılmak bu hayatta istediği en büyük şeydi.

"Sadece ufacık bir oyun" bu sefer sesi sakin değildi her insanın kıyameti ölmüydü birazdan kendi kıyametini yaratacaktı. Kumarı kaybetmişti kızını daha fazla sevdiğini düşünürdü ama o erkek oğlunu seçmişti tıpkı babası gibi...

Gözleri dolmuştu ölüm bencil olursa onun için bir zaferdi ama çocuklarıda vardı. Kafasını üst üste hayır anlamında salladı konuşamıyordu kelimeleri tükenmişti sadece sessiz çığlıkları kalmıştı. Sadece gözlerine baksalar çığlıklar susamazdı annesinin kaderini yaşıyordu oda.

Anneler kızlarının kaderini yaşar annecim. O yüzden en iyi nasihatları hep anneler verir kızlarına. Aslında geçmişte ki pişmanlıklarının tümüdür kızının kaderi bazen bazende telafisi.

"Bunu tamam olarak sayıyorum. Oruç ile bir kumar oynadık ve büyük oğlun öldü. Onu kızı öldürdü" Sertap sertçe yutkundu gözlerinden yaşlar geliyordu son gücüyle içinde ki tüm nefreti bir kez daha kustu

"AŞŞAĞILIK HERİF NEFRET EDİYORUM SENDEN NE İSTİYORSUN BENDEN ÇOCUKLARIMDAN IŞIĞIMDAN NE!" hıçkırıklar bedenini sarmış acısını sadece göyaşları bırakmıştı. Kafasını art arda sallıyordu ama bir kafilesi yoktu sadık silahını çoktan çıkarmıştı

"Sadece oyun Sertap sadece ufacık bir oyun. Oruçla oyunda oğlunu seçerse Sadık Ekinci yani be ömür boyu kendimi tarihten silecektim. Beklemediğim bir sonuç Doruğa veda et Sertap biz seninle var olan ruhlarımızı siliyoruz" kapıyı dinleyen Doruk sertçe kapıyı açtı gözleri doluydu ama silah çoktan annesini vurmuştu.

"BABA YAPMA NOLUR. ANNNEEEEEEEEE" tam kalbinden vurmuştu belki yaşar diye Sadık. Doruk sadece bağırıyordu babası onun katiliydi hiç bir zaman affetmeyecekti. En son silah onun kalbinin üzerine yer aldı ve kameralara baktı. Evet bu vidioların hepsini Işık bir gün izleyecekti Işığın AGİRE ile olan yolculuğu yeni başlarken Sadığın hayatla olan hikayesi son buluyordu. Tetiği çekti ve ölümün kasfetli kollarına kendisini bıraktı.

Ölüm yada yaşam her ikisindede acı vardı. Doruk ailesini yıkılışı ile çığlıklar atarken Sertap bir kez daha suçladı kendisini. Karşılıklıysa sevgi dağlar delinirdi gerekirse ama karşılıksızsa delinen tek şey kalbiniz olurdu Sertap bunu hayatında her şeyi kaybettiğinde anlamıştı. Ölüm yada yaşam ikiside sonsuz bir yolculuktu bilinmezliğin ortasında ki derin boşluk.

4 Ay sonra hastane

Sertap yorgun gözlerini çarpa çarpa açtı gün ışığına. Yeni hayatı başlıyordu ama o hiç bir şey hatırlamıyordu mavi gözleri çipil çipil bakıyordu etrafa. Masumdu bedenin kirlettiği hiç bir insanı hatırlamıyordu.

İçeriye giren Oruç'a ve doktora aptal aptal baktı. Yüzünde öncesinin aksine gülümseme vardı. Dalgalı saçları açıktı gözleri gülüyordu Oruç iç çekti en azından harcadığı bir insan ölmemişti ve yeniden hayat bulmuştu.

"Benim ne işim var burda, ben kimim?" diye sordu gülüşü içerisinde.

"Sen Sertap Ercan 24 yaşındasın benim evimde çalışansın. Sana ayrıcalık tanıyacağım Sertap" Sertap başını salladı ve hayatının ile çocuklarının katiline sayısız teşekkür etti. Küçiük oğlu ise bir yerlerde hep binlerce kez annesiyle öldü.

...

DORUK 

Tolga gelecekte Antolya (yeni ülke Almanya'nın Hamburg ile danimarka sınırlar arasında kurulmuş ülkedir) ile olan ilişkilerimizde bize yardım edecekti. Şuan aptal Işık nerede yada napıyor bilmiyordum kendisine vakit ayırmadıysa onu öldürecektim.

Bize tabiki de çok önemli bir dava gelmişti AGİRE projesi. Agire projesini zaten duymuşsunzdur dostlarım kendi ırklarını yaratmaya çalışan bir toplum. Bir nevi başarılı oluyorlarda hatta ülkeler gelecekte 2239 gibi bölünüyor fakat çok zeki bir bilim kadını olacakları düşünerek bir zaman makinesi icat etti. Zaman kişi hatta ülke kavramlarını hatta onların gelecekte ki Dünya'sını taşıdı zamanımıza. Bizde yavaş yavaş geliştik ve şuanda tam olarak buradayız.

Dosyaları tek tek sıraladım. Antolya projesinde Tolga ile büyük ortaklık yapacaktık ama şimdilik Siraye'de hukuksal süreci kazanmamız lazımdı. Buraya malesef kıvırcık ile gidecektik bu kızı sevmiştim ama sürekli patlıyordumda. Sebebini bilmiyordum ama salaklık yapmak hoşuma gidiyordu.

Kıvırcık güzel gelince oturduğum yerden kalktım. Aramızda sözsüz bir konuşma geçti ikimizde aynanda aynı yöne doğru yol aldık. Kıvırcık olan saçlarını açtı ve güneş gözlüğünü taktı işte böyle tamda Işık Ekinci'nin sol kolu olmuştu!

Arabaya aynanda bindik o arkaya koltuğa geçti bende ön koltuğa. Şöför arabayı kullanmaya başladığında Kıvırcık kulaklığını taktı. maNga dinlediğine yüz yüz emindim yüzünde ki gülüşe bakılırsa evdeki ses dinliyordu. Fesat şey seni!

Hukuksal süreç için mahkeme salonuna gitmeden önce delil toplayacaktık. Bu gün mahkeme salonunda duruşma vardı erkene alınmıştı geç olsaydı daha iyi hazırlanırdık ama bu duruşma her türlü bizimdi. ONLY'nin daha önce sahipsiz diye bir kaç köye adam göndermişti. Burada ki insanlar bağımsız bir bölge olduğundan ekonomisi yoktu ve onların istediğini yapmadığında ölümle bile cezalandırılabiliyorlardı.

Bu acımasızdı ve bizim için bir artıydı. Sadece buradan görüntü almak ve bir kaç ifade verecek tanık bulmak için gidiyorduk böylece o adamları ONLY'nin adamları olduğunu da kanıtlardık.

Yolun daha bitmesine çok vardı ciddi duran şöföre bir göz gezdirdim. Kıvırcık saçlı prenses müzik dinliyordu boş boş oturarakta hayat geçmez ki ayol.

"Şöför bey, şöför bey adınız ne?" diye sordum meraklı gibi görünmek için kafamı elime yatırdım.

"Andream" dedi ciddi ciddi. Bakışlarım adeta adama aşıkmışım gibiydi ilgiliydi gözlerinin içine benimsin der gibi baktım ve dudaklarımı ıslatım. Kıvırcığın "töbee" dediği yerde gülüşüm büyüdü hedefime ulaşmıştım. Kendimi aşıp yanağına ufak bir buse kondurdum. Adamın ters bakışları eşliğinde gülerek arkama yaslandım.

"E YUH AMA BAY ÇOK UYUZ ŞİMDİDE EŞCİNSEL Mİ OLDUN?" diye bağırdı kulaklıklar atılmıştı.

"Ne oldu Nazlı Kuşş yoksa ne 'yakışıklı adam ama Transmış' diye vahlanıyor musun?" diye sordum yüzünü buruşturdu, gözlerini devirdi ve kulaklığını taktı. Yakışıklı şöförüme döndüğümde oda kulaklık takmıştı benim olmadığım her tarafa bakıyordu, dikiz aynasına bile bakmıyordu beni görmemek için. AMA YUH S*KMİCEKTİM YA!

Bunalmış bir şekilde arkama yaslandım bir şey yapmam lazımdı. Koltukta sanki dikenli teller vardı sırtımı delip geçiyordu. Telefonumu çıkardım ve ablacığın ne boklar yediğini merak ettiğim için aramaya başladım. Telefon 2. çalışta açmıştı.

"Aloo ablacıkk napiyorsen" diye sordum.

"İyiyim dorukcum öyle Tolga diye bir arkadaşım var onla oturduk kahve içiyoruz"

"Hee kahveyi ne zaman eniştemin üstüne döküp sonra sen döküleceksin çook merak ediyorum ablacık"

"Yok canım o işler kırlık alanda olmaz"

"nerede olur? Hem 365 günde deniz önünde oluyor" nefesini dıştan aldı bu beni güldürmüştü.

"Benim namuslu edepli canım kardeşim 3 saat sonra önemli bir davan var SANENE BİZİM YİĞİŞMEMİZDEN AYOL" diye yükseldi arkada Tolga kahkaha atıyordu o yakışıklıya gelecektim.

"Aaaa ayıp ama ablacık ben ilk öpücüğünüzü görmeden yada bana anlatmadan ölmem!"

"Aptal kardeşim biz ilk öpüştüğümüzde sen beni öldürmek için o sıralarda eğitim falan alıyordun."

"Haa doğru, siz kaç yıldır ayrısınız?"

"Ne bileyim 9-10 yıl falan"

"Hee normalmiş ya. Şimdi bu ayrılığın uğruna sevişin"

"Doruk hoperlöre versene hele" isteğini gerçekleştirdim. "İncicim ve sayın şöför Bey bu aptal balıkla sizi baş başa bıraktığım için çok özür dilerim" diye başladı kaşlarımı çatarak dinlemeye başladım.

"Sorun değil Işık zaten Trans olmaya karar vermiş bana zararı dokunmaz ama şöför bey kendini atmazsa iyidir" diye ekledi "SUS KIZ" diye bağırdım arkadan ablacık ise gülerek cevap verdi.

"Şöför bey size 1 aylık bir tatil ayarlayacağım hiç merak etmeyin. İncicim sanada maNga konserinden bir bilet ile o güne izin koyarak anlaşsak olur mu? Bu aptal kardeş bozuntusu anca böyle idare ediliyor" arkadan kahkaha atan gıcık bir Tolga vardı onunda sinirini bozabilirdim.

"Dedi gibi kıvırcığın ben Trans olmaya karar verdim. Özellikle ela gözlü ve Işığın exlerinden başlamak istiyorum" dedim pis pis sırıtarak.

"APTAL BALIK O BENİM" diye çıkıştı. Bu süre zarfında telefonu çoktan hoparlörden almış kulağıma dayamıştım, ehh exstra dosya kim isterdi ki!

"Allah Allah sahiplen o zaman" diye çıkıştım.

"Bu çocuk beni öldürecek TANRI EN ÇOK BANA SABIR VERSİN. TANRIM BU ÇOCUK NİYE BU KADAR APTAL" dedi ve yüzüme kapattı. Nefesimi dıştan verdim ve telefonumu elime alarak sosyal medyada takılmaya başladım. Bir kaç yalan siyaset haberi komik rels ve 1 saatlik sıkıcı yolculuğun ardından nihayet gelmiştik.

Kıvırcık gergin gözüküyordu. "Kıvırcık neden gerginsin" diye sordum kendimi tutamayarak. Nefesini dışından verdi ve sertçe yutkundu kendisine bir süre tanıdı. Sonra ise anlatmaya başladı.

"Benim ailem yani annem abim babam buradalarda bir yerlerde kalıyor ve belki yüzleşebilirim onlarla. Ama bunun için hazır kendimi hissetmiyorum sanarım beni çok yordukları için biraz onlara kırgınım" gözleri dolmuştu hızlıca sildi gözlerini ve dik tuttu başını. İçimde o anda bir kıvılcım belirdi bundan etkilenmiştim yada bu kadar basit bir kaba koyulmazdı içimde ki o adını bilmediğim his. Elimi onun omzuna koyarak destek verdim ve bademin en güzel rengi gözleri ile okyanuslarda boğulan göz rengim çakıştı.

Neydi bu anlamamıştım farklıydı çok farklı. Yelkovanda akrepte durmuştu sanki şuan benim için sadece o vardı o ile ben. Bademlerinde ki hise yabancıydım keşke daha önce tanısaydım diyecek kadar güzeldi o his. O kadar güzeldi ki tabiatta ki tüm güzel şeyleri ve o gözlerde ki hissi gösterseler yüz buruştururdum yıldızlara, kendini aşmış o aya, okyanuslara yada derelere...

Gözlerini hızlıca çevirdi ve dümdüz yürüdü bizi burada bekleyen yakışıklıya el salladm ve peşine düştüm. Kıvırcık saçları süzülürken öylece yürüyorduk. En son bir bağırma sesi ile ikimizde o yöne baktık 2 silahlı adam ile esmer uzun saçlı yağlı saçlı kıvırcık bir adam kavga ediyordu. İnci hızlıca atıldı.

"Ne oluyor burada" hızlı adımlarla gelmişti. Kendinden emin dik duruşu çenesini kaldırışı ve gözlerinde ki kararlılık. Bu duruşu gördüğümde aklıma önce annem sonra ablam ve en sonda İnci Aksoy gelecekti bu artık kesindi.

"Sen karışma bacım kadın işi değil bu" dedi soluyarak yağlı saçlı erkek. Arkadan hemen karıştım her işe burnumu sokmaya bayılırdım.

"Yalnız o Işık Ekinci'nin sol kolu" kendimden emin bir şekilde demiştim bunu. Onun kadar olamasada bende dik durdum bu onun yanındayım demekti. Adamların yüzünde bir gerginlik oluştu evet bu demek oluyordu ki kazanmıştık. Artık Siraye'nin elimizde olması tamamen halkın oyuna kalmıştı.

"Merhabalar Doğukan Aksoy bu dosyada Siraye'nin gelecekte ki konusu söz konusu! Şahit olur musunuz?" diye sordu. Bir saniye adını nerden biliyordu. Soy adı aynıydı ve adını biliyordu. Has bu onun kardeşi yada babasıydı!

"Sevgili kötü adamlar şimdi siz benimle geliyorsunuz! Nede olsa bir canlıya zarar verme suçu var öyle değil mi?" yüzümde alaycı bir gülümse ile kollarından tutarak masallar anlata anlata götürdüm Yakışıklı Andream'ın yanına götürdüm.

"... Ve finalde 2 kötü adam evlenmiş" adamlar oflaya puflaya gittiler yolu ben ise onları yakışıklı şöförüme bıraktım ve kıvırcık güzelin yanına gittim. Gİelince bölmedim ve sadece gelen bağırış seslerini dinledim.

"Beni bitirdiniz abi beni bitirdiniz! Sırf kız doğdum diye kendi ellerimle bir çok kez diktiniz kefenimi. Kaderin annen gibi olacak dediniz!" sonra ise sertçe eşyaları bir bir yere attı. "Onu giyemessin İnci açık! Bu saatte çıkamazsın İnci geç! Erkeklerle konuşma İnci kitap okumak senin neyine sadece ama sadece ev işlerine yoğunlaş! Bu adamları dinleme İnci beynini yıkıyoÇOCUĞUr! İLERDE ANNE OLUCAKSIN DEDİNİZ BANA DAHA KENDİM ÇOCUKKEN. DAHA KENDİM ÇOCUKKEN BENİ HAZIRLADINIZ BUNA DAHA 5 YAŞINDA BİR KIZ ÇOCUĞUYKEN DEDİNİZ BANA ANNE OL DİYE O ZAMAN ANLATTINIZ BANA SENİN KADERİN YA ANNELİK YADA MEZAR" göz yaşların içerisinde dizlerini çöktü ve ağlamaya başladı.

Abisi ise dosyaları imzalayıp küçük gecekonduların içine girdi. Hızlıca yanına gittim kaldırmak için onunla aynı pozizyona girdim ama hiç beklemediğim bir şey oldu. Aramızda ki tüm büyük o kapkalın duvar ikiye bölündü ve sadece benle o kaldı. BİZ.

Kolları bedenimi sıkıca sardı. Onu kaldırdım kollarım asla bedeninden ayrılmadı. Sol kolumda bir yandan belindeydi. Eski model bir kartala bindirdim onu ve hukuksal süreçte olacak dava için yol almaya başladık.

"Kıvırcık seni evine bırakıyorum yorgunsun" dedim gözlerimden telaş akıyordu.

"Teşekkür ederim. Gerçeğimi biliyor musun bilmiyorum ama bana annem bile bu kadar sahip çıkmamış, yanımda olmamıştı." gözlerini sildi.

"Gerçeğin nedir?" diye sordum kendimi tutamayarak.

"Ben bir şizofrenite hastasıydım." Şok olmuştum ama o normaldi düzgündü ifdemi düzelttim ve yol boyunca gıcık şakalarımı yaparak onu evine bıraktım ve mahkeme salonuna doğru yol aldım.

...

IŞIK

Başım koynundaydı. Sabah binlerce kötü senaryo kurarken şimdi ise huzuru yeniden tadıyordum. Ela gözlerinden mavim ve kahvem asla ayrılmamıştı aksine hep kesişmişti. Sadece bir birimizi izliyor ve özlediğimiz huzura kavuşuyorduk.

"Tolga bu ilişkiden Doruk dışında kimsenin haberi olmamalı" dedim mest olmuş bir şekilde.

"Tamam bir tanem bırak Dünya'nın bu yanını düşünmeyelim" dedi gülümseyerek. Bulutları izledik beraber 9 yıl sonra yeniden benle o biz.

"Tolga sence o kadın zaman makinesi ile hiç gelmese biz şuan nasıl olurduk" diye sordum. Gözlerinde elmas vardı parlıyordu adeta. Kendinizi bazen en dipte hissedersiniz bir kuyuda belki. O zaman duygular söner gözler kararır ya işte aşk tam orada doğan bir umut ışığıdır adeta. Aşk aptallık yada güçsüzlük değildi aşk iyileştirir ve kanayan yaranı sararak seni güçlendirirdi.

"Büyük ihtimalle seninle bu kaos dolu hayattan uzaklaşıp evlenmiştik. Bir kızımız birde oğlumuz olurdu belki. Onları şımartmazdık çok severdik ailelerimizin aksine. Sen ile ben sıradan huzurlu bir hayat" burnunu burnumun üzerine sürttü ve gözlerini yumdu. O kadar yakındık ki nefesi ile nefesim çarpışıyordu huzurla gözlerimi kapattım.

"Senin olduğun her Dünya huzurlu Tolga, Çocuklu yada çocuksuz ne fark eder sen varsın ya!" gülümsediğini hissettim bende gülümsedim. Gözlerim artık yaşlı değildi beni iyileştirmişti o. Sadece varlığıyla o olunca doğmuştu Güneş. İçimde ki karanlık ay parlamıştı onun şefkatiyle.

"Mavinle kahverenginle güzelim. Her şeyinle iyi varsın varlığın bile benim en büyük ilacım" dudaklarım onun dudaklarıyla uzun bir aralıktan sonra hiç ayrılmak istemezmiş gibi birleşti.

Aşk buydu süründürürdüde havalarada uçururdu!

...

Hukuksal süreç için mahkeme salonundaydım şuan. İnci gelmemişti Doruk ile beraber büyük deliller toplamışlardı. Doruğun sinir bozucu sevişme şakalarından sonra şuanda sadece sonucu bekliyorduk.

Hakim tokmağı sertçe vurdu:

"Karar Siraya ülkesi için oylama başlayacaktır."

...

Bölüm sonu

Selam canlar bir bölüm bu kadardı umarım beğenmişsinizdir. Olayları daha iyi kavrayabilmeniz için geçmişe gidiyorum. Dediğim gibi bölümün başında olaylar tamamen hayal ürünüdür zaten türüde bilim kurgu.

Kitabı okuduğunuz için teşekkürler sevilioyorsunuzz💘💝

<3

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%