@gecmisten_okur
|
Işık Ekinci kumral saçlarını arkaya attı ve gülümsedi. Henüz 18 yaşındaydı geçen sene sevgili olmuştu çocukluk aşkıyla. Bu gün pikniğe gideceklerdi sürekli gittikleri o yere. Saçlarını kırmızı bir bandana ile sararken Tolga arkadan geldi ve yanağına küçük bir buse kondurdu. Eli ile belini kavrayarak kendisine çekti sevgilisini. Kafasını boynuna gömdü derin derin kokusunu soludu. En son başını kaldırdığında göz göze geldiler dudaklarını kısa bir süre birleştirdiler. Dudakları ayrılsada alınları buluştu bir kez daha. "Seni seviyorum" dedi ışık gülerek "Seni bu cihanda ki tüm yağmur damlaları, mabet ağacının her kökü kadar; seni seviyorum!" dudakları bu sefer büyük bir cıvıltı ile birleşti. Dudakları birbirine karşı sakindi bir o kadarda vahşi. Vahşi bir at gibiydi dudaklarının şarkısı. Sadece özgürlüğe koşuyordu; birbirlerinin gözlerinde aşkı tanımış, saçlarında özgürlüğü hissetmiş, kalbinde bağlılığı, dudaklarında ise sonsuzluğu... Kuşlar cıvıldadı, gök kuşağı çıktı, kelebekler uçuştu. Aşk gönlünü bir kez daha ele geçirdi. Uğultulu bir sarhoş bir akşam, yağmur yağan akşam üstü hepsi tüm duygular vardı. Hüzün dışında... Dudakları birbirinden ayrılınca el ele sürekli gittikleri çınar ağacına gittiler. Çınar ağacının hikayesi Işık ile Tolga Muğla'ya kaçarken aylarca ayrı kalmışlardı. Sonunda ise bir çınar ağacı onları yine bir araya getirmişti belki yıllar sonra yine yeniden belki gene getirirdi kim bilir. Sürekli gittikleri yere sonunda varmışlardı. AGİRE'nin 'kendi ırkını oluşturma' projesinden kaçmışlardı. Çok uzun bir zaman boyunca Işık denek olmuştu sonra ise abisini öldürmüştü. Bu olayda ailesinin de bir yeri vardı ama konumlandıramıyordu zaten evlat kavramını bilmeyen birisi olarak onu ilgilendirmiyorduda. "Sevgilim ben tabakları ve bardakları unuttum sen kur ben eve kadar gidip geleyim" dedi Işık başıyla olayladı. Çınar ağacı onları aylar sonra Denizli'de birleştiren o ağaçtatı. Her hafta gelirlerdi mutlu bir aşkları vardı kurtulmuşlardı huzuru tam anlamıyla tadıyorlardı. Işık örtüyü yayarken bir şişe buldu üzerinde "Işık Ekinciye 2080'den" Yazıyordu. Merak edip açtı içinde sadece bir bellek vardı. Yeni teknoloji olduğunu düşünerek çantasına attı çok merak ediyordu ama gidince incelemesi çok daha doğru olacağına emindi. Birazda tuhafına gitmişti. Sevgilisi ile doya doya vakit geçirdi. Biliyordu aşk onun için büyük bir fırtınada bir sığınak olmaktan çıkmış fırtınanın ta kendisi olmuştu. Her fırtına kötü olmazdı bu sonsuz sürecek olan güzel bir fırtınaydı. Yağmur damlalarının huzura aktığı, gök yüzünün duruya aktığı, huzur. Fırtınalar ürkütücü olurdu onun için çocukken ama şuan aşk fırtınası huzur veriyordu. Aşk bir fırtınaydı, bir Güenşti, bir Işıktı her şeyiyle aşk her şeydi. IŞIK EVE GİDİNCE Eve varınca Tolga işten arandığı için gitmişti. Işık başta üzülmüştü kendisine bir kahve yaparak onu beklemeyi başladı. Çantasından bir kitap çıkarmak için çantasını açtı. İçinde bir bellek buldu. Belleğin üzerine basınca bir an bir görüntü belirdi, içinde bir kadın vardı. Yaşlı bir kadındı saçlarına aklar düşmüştü. Gözleri tıpkı onun gözleri gibi masmaviydi ama gözlerine kahverengi düşmemişti. Vidio başladığında tek odak kadındı. "Ben Anna Guesco bu vidiyoyu izliyorsan ben senden minnetarım torunum. Bir yandanda borçluyum sana, sen ben olacaksın torunum. Çok özür dilerim sana kendi kaderimi yaşattığım için, ben ömrüm boyunca Sadık Ekinci'nin eski eşi damgasıyla yaşadım. Evet senin deden sevgili torunum bende senin büyük annen oluyorum bu durumda. Oruç'u kucağıma aldığımda hayatta en mutlu kadın bendim sadıkta öyleydi. Ama sonra o anormalleşti. Saçma görüşler sunmaya, bize vurmaya başladı. En son kaçtım bu arada 1 çocuğumuz daha oldu adı Mehmetti sadece Mehmeti aldım baban büyümüştü. Bu hayatta benim en büyük pişmanlığımdı bu babanı bırakmaktı. Sonra deden ONLY kurdu başta çok küçüktü ama AGİRE ile birleşince büyüdüler ve deden bundan sonra sadece AGİRE'nin dinine inandı hatta kendisini ona adadı. Bende buna karşı olarak FREE kurdum tam tamına 9 yıl sonra tanındı. Çocuklarım büyümüştü bende büyümüştüm. Zamanla iki çocuğumda kendi hayatını kurdu ve bende sadece Sadıktan intikamımı almaya çalıştım. Sonunda ondan intikamımı alacaktım ki beni sıkıştırdı. Çok büyük bir hata yapmıştım torunum sen ise o sırada Tolga ile evleniyordun. Evet ben gelecekten geldim ileride çok duyacağın 'Narso''yum. Bu vidiyoyu bir çeşit bir soluncan deliği açarak verdim. Sana gelecekte ihtiyacım var solucan deliği ile şuan olacak her olayı 2022'ye alacağım. Karşılığında kendimi feda edebilriim bunlar komik bir şaka değil aksine sana o kadar ihtiyacım var ki şuan. Dünya'nın bize ihtiyacı var Sadık'tan intikam almak istediğini biliyorum. Ama lütfen dayan Işık lütfen! Bu vidioya sığdıramayacağım çok şey var bunları yaşayarak öğreneceksin. Son olarak çok büyük bir düşmanın olacak 'gerçeklerin katili' onun lakabı bu. Kurbanlarını "gerçekler" diyerek öldürür sana bir zararı olabilir de olmayabilirde ben de bilmiyorum tek bildiğim ona güvenme. En güvenmediğin anda tamda ayaklarını üzerinde durmuşken karşına çıkacak. Onu bulman imkansız olabilir sevgili Işık o güçlü tüm zamanlarda.. Zaten biliyorsun AGİRE ve ONLY en büyük düşmanın olacak bu süreçte destekten kaçınma ve unutma gelecek sende. 2 Örgütte birbiriyle alakalı planlarıda ortak bir mektub bıraktım; Dili sizin şuan kullandığınız dille farklı ama sana tamda en çok ihtiyacın olduğunda çıkacak o mektup. Rota sende torunum FREE 2022'den sonra senin. Kendini bu sürede göster unutma soyadının bir önemi yok. Sana güveniyorum Işık sen geleceğinin rotasısın. Abinin ve benim intikamını al geleceği kurtar. Sana güveniyorum şimdilik görüşmek üzere. Işık şok olmuş derecede bakıyordu vidioya. Resmen gelecekten bir vidio gelmişti inanmadı sertçe yere çaldı. Hem neydi ki bu bunlar sadece bilim kurgu filmlerinde olurdu. Kendisine bunu inandırak uyumaya gitti. Belleğide çöpe attı. ... Işık Ekinci Siraye'nin hukuksal sürecini kazanmamızın üzerine tam tamına 2 hafta geçmişti. Oylat tabiki de bize verilmişti sonunda Antolya olayı için Almanya'da idik. Almanya ile komşulardı o ülkede dikkat çekmek istemiyorduk o yüzden 2 ay kalana kadar delil toplayacaktık. Antolya bambaşka bir dava olcaktı. Tolga ilede bu saatten sonra iş birliği yapacaktık. Tabiki de bu sürede ufak kaçamaklarımız olmuştu. Biz yineden birleşmiştik yıllar sonra zaman durmuşken, yeniden biz... Tanrı'nın eksiksiz yarattığı yüzü iyice inceledim. Başımı göğsünden kaldırmak istemiyordum. Boynunda bir kesik oluşmuştu kan lekesi yoktu buda onun bayadır var olan bir yara olduğunu gösterirdi. Sakallarını altan birazcık kesmişti yüzü pürüssüzdü. Bana sıkıca sarılıyordu adeta bir daha gitmemi istemeyecek kadar. Uyurken çok tatlı gözüküyordu. Karnım acıkmıştı ama onu izlemekten aklıma gelmemişti. Gözleri kapalı olmasına rağmen hayla eşsizdi. O haliyle mükemmeldi yakışıklılık olarak belki bir kızından normal bir erkek olarak görünebilirdi ama benim gözümden baksa ona eminim ki Dünya'nın en yakışıklı adamı olduğuna kanat getirirdi. Başımı göğsünden kaldırdım elim yanağını buldu. Gözlerini açınca gülümsedi belimden kavrayarak beni yatağa yatırdı ve tüm bağlılığla dudaklarını dudaklarımın üstüne örtü. Dans eden dudaklarımız ve o. Tarif edemezdi o dansı hiç bir roman ifade edemezdi. Bir kitap yazılsa ve sadece bu öpücüğün bağlılığı sadece 1000 sayfa yazabildim. Gitmeme rağmendi bu bağlılık, vazgeçmeme, bize rağmen... Aslında birleştirdiği şey dudaklarımız değildi bir yandanda bendi hayatta gülmek nedir bilmeyen beni yeniden ben yapmıştı. Basit bir öpücük değildi solmuş bir çiçeyin yeniden açmasıydı. Kurumuş bir gölün sadece yağan yağmurla düzelmesiydi. Aşk güçsüzlük değildi aşk yanlış kişi ise süründüren. Doğru kişi ise öldüren bir duyguydu. Ölümü bir ödül olarak gören benim için ise en büyük ödüldü aşk. Hayır kafana sıkmak istemezdin ama onun için ölürdün. Karşılıksız aşkta bu bulunmazdı karşılıksız aşkta partnerini vururdun gerçek aşkta ise kendini. Dudaklarımız ayrıldı ama ne ara birleştiğini anlamadığımız ellerimiz asla. Bir daha asla ayrılmayacaktı o eller ne olursa olsun. Bırakmayacaktım o vazgeçsede ben geçmeyecektim ve yeniden sonbahara aşık olacaktım. Yataktan ayrılınca kahvaltı yapmak için bir şeyler hazırlamaya gittik. Tıpkı eski günlerde ki gibi. Ben salatalık doğrarken oda yumurta yapıyordu eee nede olsa biz kısmen Türktük ve sucuksuz yumurta olmazdı. Yumurta ya menemen yaparsın yada sucuk katarak yumurta. Menemen hiç bir zaman evde pişmezdi çünkü 'soğansız-soğansız' kavgası olurdu. Ama bence soğansız olmalıydı çünkü kahvaltıda soğan mı yicektik? Küçük bir kahvaltı hazırladık ilişkimizden Doruk ve İnci dışında kimsenin haberi olmadığından Tolga'nın evinden ilk ben çıkacaktım. Tolga'nın Almanya ve Antolya'da evi vardı fakat ben Dorukta kalıyordum. Yani kısmen! Huzurlu bir kahvaltıdan sonra artık gitmem lazımdı. Göz göze gelince gülümsedim. Tuvalete gidip lensimi takmak üzere kalktım tam o anda kolumdan beni yumuşak ama dürtücek bir şekilde kavradı. "Bırak gözlerin çok güzel Işığım. Maviyle de kahverengiyle de! Bu güzelliği kapatma" Masadan kalktı elimi elimin üzerine attı. Aramızda ki mesafeyi kapattı burunlarımız birbirine değiyor onun nefesini alabiliyordum. "Saçlarını toplama sevgilim sen çok güzelsin her şeyinle. Boşver insanlar istediğini desin sen benim güzelimsin. Boşver açık kalsın mavin de kahverenginde zaten onlar bulaştırmadı mı sana? Utansınlar yada desinler ne kadar güzel göz!" gözlerim dolmuştu. Boynuna atladım ve kokusunu içime çekerek sarıldım. Ne kadar sarıldığımızı bilmiyordum ben bırakana kadar kollarını benden ayırmadı. En son gitmem gerektiğini hatırlayarak ona veda ettim ve Dorukla evimize gitmek üzere yol aldım. ... "Aptal balık ben geldim" diye cıkladım bağırarak. Anahtarım olmasına rağmen kapıyı yumruklamıştım. Sabah çoktan 9'u geçmişti ama evet Doruk beni gene pjamayla karşılaşıştı. "Ne var be giriyorsun ayı gibi." içeriye alınca çantamı direk koltuğa fılattım ve ayak ayak üzerine atarak gelmesini bekledim. Gene muhteşem yüzyıl izleyerek uyumuştu en son Şehzade Mestafa'nın ölümü izlemişti. Sahneyi hızlıca kapattı en az 100.000.000 kez izlemişti ama genede hayla akıllanmamıştı. "Süleyman bir katil" dedi kapatmıştı ama gözleri hayla ekranda sabitti. Gözleri dolunca büyük bir kahkaha attım o ise sert bir bakış atarak ağlamaklı bir o kadarda kızgın bir ses tonuyla "Bu Tolga'da iyice çeneni açtı" yastığı fırlattı. Tek elimle yastığı tuttum ve ona fırlattım. "Dorukçuk Hürremi boşverde akşam İnci ile Lusi göreve çıkacak. Sende orada ne olur ne olmaz diye vale görevine gideceksin. Alacağınız şey sadece basit bir çanta. Ama içindekiler bize Antolya'ya giriş bileti olabilir ve hatta belki hukuksal süreci bile bize kazandırabilir. O yüzden ona hazırlanmalıyız" hızlıca ayağa kalkarak dosyaları getirdim. Ben zaten hazırdım ama genelde böyle geçiştirmez planı noktasına kadar planlardım. Saçlarımı topladım ve bir kere daha planı gözden geçirdim. Qseaw adında tarafsız dosyaları bu gün belirli ücret karşılığında ONLY'den 2 ajana satacaktı. Buna karşı olarak aynı parayı teklif ederek o dosyaları biz alacaktık. Doruk vale olduğundan onları oyalacaktı. Sonrası kolaydı restorantın müdürünü ben konuşacaktım ve onları başka yere götürmesini sağlayacaktım. Oradanda başka tuttuğumuz adamlarla yalancı bir toplantı yapacaklardı. Plan kusursuzdu yalnız her şey Dorukta bitiyordu. Onun harika hazırlanması lazımdı Doruk bu gecenin yıldızı olacaktı. O yüzden Muhteşem Yüzyıl izlemeyi bırakıp bir an önce çalışmaya başlamalıydı yoksa ona uçacaktım. Beraber ofise geçtik ve orada akşam olan prova için 1000. kez olan tekrarımıza başladık. ... Saçlarımı sıkıca topladım. Planı en az 1000. Gözden geçirişimdi. Bu akşam plan olacaktı. Bu gün tamemen siyahlara bürünmüştüm. Simsiyah bir kaban, siyah boğazlı bir kazak ile dapdar bir pantolon. Dizlerimin altına kadar gelen çizmeler giymiş saçlarımı ne olur ne olmaz diye sımsıkı toplamıştım. Silahımı pantolonumun arasına sıkıştırdım ve arabama bindim. Ben sadece işi yönetecektim asıl rol çocuklardaydı. Sonunda görev yerine ulaşmıştık. Ben arabada onları kolaçan ediyordum. Doruk çoktan yerindeydi İnci ile Lusi yolda gelen güvenlik arabalarını çevirecekti önce sonra ise qesav'i takip etmeleri lazımdı. Tam tepede ki dronla Dorukçuğa baktım. Boş boş vale çubuğuyla hayali karakteriyle savaşıyordu. Sıradan olmak için sadece şizofrenliği bile yeterdi. İnsanlara hoş geldiniz derken bile sadece samimiliğine bile inanılırdı. Bu iş yerinde haftalık valelerindendi ayrıca haftalık alıyordu. 1 hafta boyunca çalışması bizim için imkansızdı ama 1 günlük hatta 1 kaçlık saatlikten ruh bedenden ayrılmazdı. İnci'nin kulaklığından gelen seslerden büyük bir çatışmada olduğu anlaşılıyordu. Oraya bir ekip yollattım yapmaları gereken Qesav'ı takip etmekti güvenlik arabalarıyla vakit kaybetmemeleri gerekiyordu. "İnci, İnci Aksoy beni duyuyor musun? Ekip geliyor oradan hemen ayrılın tekrar ediyorum; Oradan hemen ayrılın ve Qesav takip edin. Geleceği her anı kaydetmenizi istiyorum ve masaya 2 adam oturmadan oturun. Gerisini Doruk Ak kaldı tekrar ediyorum hemen qesav takibe başlayın." sesim sakin ve anlaşılır çıkmıştı. "Efendim Ekip gelene kadar bize büyük zararlar verebiler. Lusi Awer peşlerinden gitsin ben ekip gelene kadar burada kalacağım. Sol kolunuz olarak" kelimeleri söylerken bile belki 3 yada 4 kişi öldürmüştü. "Anlaşıldı ekip gelir gelmez Lusi'yi yalnız bırakma" İnci kesik bir nefeste anlaşıldı dedi o sırada Lusi Qesav peşinden gitmişti. İnci gelecek adamları kaçırmıştı. Eteklerinden tutarak adamların peşinden gitti tam o sırada ekip geldi ve onları yere serdi. İnci onların korumasını etkisiz hale getirirken doruğun "Alise adında kadınla uğraşıyordu." 20 DAKİKA SONRA İnci ile Lusi sonunda Qusev beraber yemek yiyecek ve dosyaları alacaklardı. Beraber masaya oturdular Doruk ise söyleniyordu "boşu boşuna beni diktiniz" diye. Onu umursamadım yemeğe bende katılacaktım. Genelde böyle işlerde savaşmazdım ben yöneticiydim. Hiç bir kral savaş meydanında savaşmazdı sadece askerlerini yönetirdi ve 2-3 dokunuş yapardı. Yöneticiler asla savaşmazdı onlar sadece çayını yudumlayarak olan kötü olayları sarayında seyrederdi Arabadan indim ve İnci ile Lusi ile buluştuk. Beraber yemeğe gittik bu gün o dosyalar alınacaktı. Doruğun ciddi haline dilimle nispet yaptıktan sonra içeriye girdik. Qesav yanına oturduk ve sohbet etmeye başladık. Sıkıcı iş sohbetleri ile kadeh tokuşturulmalar yalancı zenginlik maskeleri. "Merhabalar dosyaları ne zaman vereceksiniz" sohbetin ortasında sabrı tükenen Lus sormuştu. Adam şaşırmış bir şekilde baktı. "İyi de kadınlar ben dosyayı başka Alise Öznur'a teslim ettim. Bana Only örgütünün vekili olduğunu söyledi. O dosyalar size mi ayitti?" İyiydi de o dosyalar ONLY vekilide bu akşam alacaklardı. Daha önce almaları imkansızdı. Alise Öznur Gerçeklerin katili Bu ismi bundan sonra çok duyacaktık çünkü bu dosyaları alacak tek bir kişi kalıyordu. Oda büyük annemin vidioda bassetiği ünlü seri katildi... Selam bol bol ters köşeli bir bölümün daha sonuna geldik umarım beğenmişsinizdir. Gerçekler bu ismi ileride çok dduyacağınız adına siplör verebilirim. Kitabı daha iyi kavrayabilmeniz için bölüm başına tarihi belli olmayan olaylar koyuyorum bilmek size kalmış hadi bakalım! Kısa bir bölümdü kusura bakmayın sınav haftaları açıkçası beni çok ve asıl sınavlar yeni başlıyor malesefff. Bölümü okuduktan sonra bol bol yorum yapmayı unutmayın Seviliyorsunuz canlar mavinizle kahverenginizle <3 İnstagram: gecmistengelen_okur |
0% |