@gel685
|
~yağmur gibi sev beni,kaçmak mümkün olmasın~ ~☆~ Resmen kesintisiz yarım saattir ayakta sarılıyorduk. Bir an içimde bir hayal kırıklığı ile öfkeyle dolmuştu ve kendime hakim olamayıp Ateş'i kendimden uzaklaştırdım. Resmen kendimden geçmiştim. "Sen öldün!" Evet kesinlikle kendimden geçtim. "Su, hiç bir şeyi bilmiyorsun- " demiştik sözünü hemen kestim." Asıl sen hiç bir şey bilmiyorsun! Ben senin her yerde kokunu aradım ve sen bunun ne demek olduğunu bilmiyorsun!" Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım çünkü On yıl boyunca,vicdan azabı çekmiştim ve şuan hiçbir şey olmamış gibi davranıyorduk. Yağmur hızını dahada artmıştı. Ateş'i hırpalamaya başladım ama Ateş ise başını önüne eğerek tepkisiz kalıyordu ve bu beni daha çok sinirlendiriyor du. "Ben On yıl boyunca vicdan azabı çektim! Ben On yıl boyunca o soğuk mezarının başında yattım,belki rüyalarıma,kabuslarım değil de sen gelirsin diye ve sen bunun ne demek olduğunu bilmiyorsun!" Bu sefer daha fazla dayanamayıp dizlerimin üstüne sert bir şekilde düştüm. Çok canım yandı ama söyleyemedim... Nasıl oldu bilmiyorum ama sanırım Ateş'in odasına gelmiştik, ve Yağmur yüzünden sırılsıklam bir vaziyette yatağın köşesinde sessizce oturuyorduk. Uzun sessizliği bozan Ateş oldu" Hadi güzelim,çok ıslandın üstünü değiştirip saçlarını kurutalım." Dedi sakince ben ise cevap verecek gücü kendimde bulamadım. Ateş giyinme dolabına ilerleyip beyaz bir tişört alıp yanıma oturdu ben ise Ateş'in gitmesini beklemeden üstümdeki tişörtü çıkardım. Sadece bir ses kapladı içerisini... Ateş'in yutkunma sesi... O an bana çok ağır gelmişti ve tekrardan gözlerim dolmaya başlamıştı. "Çok canım yandı Ateş." Hıçkırarak ağlamaya başladım çünkü artık canımın çok yandığını biliyordu, kapanmak yerine kanayan yaralarımı görüyordu. Gerçek anlamda. Ateş kaçmak istercesine odasındaki balkonuna çıktı ve ben yine yalnız kaldım... Ateş balkona çıktıktan sonra hızlıca göz yaşlarımı sildim ve Ateş'in bana verdiği tişörtü üstüme geçirdim ve yatağın ucuna kıvrıldım. İlk defa gözlerimi huzurla kapadım ve derin bir karanlık beni içine çekti. Küçüklüğumüz den beri Ateş ile benim uyku problemimiz vardı, Ateş uyumak için benim göğüsüme çünkü kalp sesim olmadan uyuyamıyormuş bey efendi, ben Ateş'in kokusuyla rahatça, uyku çekerdik, bundan sebeptir ki ilk defa bu kadar kolay uyumuştum. Ateş'in kokusu benim uykum,huzur bulduğum tek nefesim, tek yuvam dı... ~☆~ Ateş'in kokusuyla olsa bile kabuslarım ile hızlıca uyandım ve gördüğüm manzara beni şaşırtmak yerine, dudaklarımda küçük bir tebessüm olmasına sebep oldu... Ateş her zamanki gibi sol göğüsümde uyuyordu. Uyandığımı anlamış olacaktı ki "Su"dedi uyku mahmurluğu ile "Ateş?" Aynı uyku mahmurluğu ile "Kabus?" "Evet,ama sorun yok alıştım." "Saat kaç?" "Saat burada kaçmamış ki Ateş" Evet sabah sabah espri de yaptık mükemmel" "Ha ha,ne komik." "6" "Ney?" Bu çocuk uyurken zeka seviyesi mi düşüyordu acaba? "Saat altı Ateş. Yat uyu sen." Tabii uykusu kaçmıştı ve başımda kaynana gibi konuşmaya başlıyordu. "Sen?" Dedi, uyanmıştı uyanmasına ama sesinden uyku akıyordu. Ama şimdi ben bu çocuğu yerim. "Benim uykum kaçtı Ateş" dedim tatlı tatlı Ateş geciktirir mi cevabı, yapıştırır. "Senin uykun yoksa benimde yok." Eyyy ahali ben yanıyorum ahaliii !!! "Gel, kahvaltı hazırlayalım o zaman." Dedim enerjik bir biçimde. Ateş ise enerjim yüzünden şaşkın gözlerle bana bakıyordu Yerdim o deniz gözleriniiii. Kader bu ya ikimizde aynı anda telefonu çalmaya başladı. Telefonu komidinin üstünden alıp Ateşin odasından pıtı pıtı ilerdim. Arayan adliyeden en yakın arkadaşım Işık'tı ve bekletmeden telefonu açtım. "Efendim Işık?" "Kapıyı aç." Dedi huysuz bir şekilde. Dur bir saniye kapımı, ne kapısı yahu? Telefonun kapanmasıyla birlikte Ateş'te odadan fırladı ve göz göze geldik. "Kapı?" Dedik aynı anda ve merdivene doğru koşmaya başladık. Kapıya geldiğimiz de ikimizinde dudaklarında, kocaman bir tebessüm olmasına engel olamadık. Gülünce kısılan gözlerini, görünce dudaklarımda ki tebessüm daha da büyüdü.Ve tüm sihir kapının bilmem kaçıncı çalışı ile bozuldu. Ateş'in de bu anın bozulmasından rahatsız olmuş gibi öfleye pöfleye kapıyı açtı. "Lan it ne işin var bu saatte!" Dedi kapıyı açar açmaz. Işık'ın yanında ki genç çocuk Ateş'i umursamadan içeri geçti. "O yenge naber?" Dedi genç çocuk ben ise salak gibi suratına bakmakla yetindim. Işık'ta umursamaz bir şekilde içeri geçmişti. Allahım sen bunları bana sınav diyemi gönderdin yarabbim! "Aga, kahvaltı yokmu? Ee biz aç geldik buraya." Dedi adını bilmediğim sığır. Ateş'in huyu bu hiç geciktirmeden yapıştırır cevabı "Zıkkım ye Egemen!" Dedi öfkeyle İsmi Egemen olan şahıs ile iyi anlaşacağız gibi görünüyor. "Yengem, sen otur bu öküz sevgilin hazırlasın kahvaltıyı." Diye seslendi Egemen. Allahım sen beni yok et ,uzaya fırlatın ulan beni neymiş bu çocuktaki yenge sevdası! "Yenge?" Diye soru yönelttim Egemen'e Buda Ateş gibi hazır cevap,"Sana kumam diye seslenmemi istemiyorsan sus yenge." Evet, yenge kelimesini hazmetmem lazım. ~ Işık ile beraber güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamış ve toparlaması bitmişti. Bende bittim ve migrenim tuttu ama çaktırmıyorum Erkekler dışarıdaki bahçede bizi bekliyorlardı ve bekletmeden yanlarına geçip oturduk. "Ee yenge senin meslek ne?" Evet Egemen çok güzel bir soru sordun aferin canım. Tokalaşmak için elimi Egemen'e doğru uzatım, "Avukat Su Yıldırım, tanıştığıma memnun oldum ." Dedim ciddiyetle Egemen ile Ateş şoka uğramışçasına bana bakmakla yetindi. Ne oldu cerrağamm. "Işık lütfen şaka yapıyor de." Egemen resmen korkudan titriyordu. Allahım ne olur aklıma gelen şey olmasın yarabbim. Işık gayet rahat bir tavırla," Yoo yalan söylemiyor hata bende avukatım ne olmuş ki? " Ah benim saftirik kızım, sen nasıl avukat oldun ah Işık'ım. Egemen korkudan Ateş'in arkasına saklandı,"Aga sen gidip bir avukata mı sevdalandın!?" "Ee siz ne işle meşgulsünüz?" Dedi benim saftirik kızım. Bir anda Ateş'in o deniz gözlerine baktım, doğrulamak için ama Ateş başını önüne eğerek bana yeterli cevabı verdi. Ateş'te babalarımız gibi mafya lideri'ydi. İlk ve tek korkum du. "Işık biz kalksak mı artık?" Dedim zar zor Migrenim yüzünden yavaşça aya kalktım ve gözlerimin karadığı için hızlı bir biçimde masaya tutunmaya çalıştım. Masa yerine sıcak bir ten tutuyordu beni, kokusu benim huzurum olan Ateş. "Su!"Dedi panikle "İyiyim ben, bırak beni." Dedim toparlanmaya çalışırken. "İyi değilsin kalk gidiyoruz!"tek hamlede kucağına aldı beni. Allahım sen bana peygamber sabrı ver yarabbim! "Yaa indir beni!" Dedim kucağından inmeye çalışırken. "Egemen aç şu kapıyı!" Diye hırladı Ateş. Egemen de emir kulu bir dediğini ikileme den kapıyı açtı, ve tadaaaa kapıda bizi bir sürpriz bekliyordu. Lütfen bu kapıyı imha edelim! Estetikten suratı kaçmış, boya kovası kadın kapının önünde duruyordu. Boya kovası,"Ateş, ne yapıyorsun sen?"Diye sordu. Fırsat bu fırsat diyerek Ateş'in koluna tırnaklarımı geçirdim ama mimik bile oynamadı "Hayatım, lütfen beni yere indirirmisin." Dedim sahte bir gülücük ile. Ateş saftirik saftirik bana bakıyordu. Ulan it kolunu parçaladım tepki yok , hayatım dedik saftirik saftirik bak! Ateş beni sakince yere bıraktı. Şuan kara toprağı bile öperdim ama ciddi biri olmam lazım. Sahte bir samimiyetle " İçeri geçmezmisi-" dememe kalmadan kendinin içeri attı. Ben bu kadının umarım kaynak saçlarını yolmam, hadi bakalım, hadi bakalım! "Ateş kim bu kadın?" Dedi gevşek gevşek "Ecelin." Dedim kısık bir sesle ama Ateş duymuş olacaktı ki gülmemek için kendini tutuyordu. Ateş daha fazla beklemeden " Sevdalım." Dedi WTF! Hızlıca Ateş'e dönmemle göz göze geldik. Boya kovası biraz bozulmuştu ama çaktırmamaya özen gösteriyordu "Ben Gül, Ateş'in çocukluk arkadaşı. Bir ara kayboldu ama sonunda buldum onu." Tokalaşmak için elini uzatı Bu sefer gülüşüm yüzümde soldu. " Su, Ateş'in çocukluğu ve sevdalısı." Uzattığı eli görmezden gelip, içeri oturmaya davet ettim. "Aşk- Ayy çok pardon alışkanlık işte" dedi mahcup gibi. Allahım, bana sabır ver, şekerler ver, çikolatalar ver bu kadar dedim sana Allahım. Migrenim artık son raddeye geldiği için ayakta durmakta bile zorlanıyor dum. "Ben mutfağa gidiyorum su içeceğim bir şey isteyen?" yok tüm ağrı kesicileri yutup, ölüm döşeğinde kıvranmak için gidiyorum ben! Atıldı Boya kovası "Bana bir kahve yapsana canım." Dedi umursamaz tavırlar. Ben bunu yolarım! Bende alta kalacak biri değildim " Sana soğuk su yada gazoz iyi gider canım" Sanırım abarttım Ne tepki verdiğini göremedim ama Egemen ile Ateş'in kıkırtılarını duyabiliyordum... Arkamı dönüp mutfağa gittim Bir kaç ağrı kesici bulup en etkili olacağını düşündüğüm hapı içtim İçeriyi başımı döndüren bir koku sardı. Ateş gelmişti. "Aynen hiç bir şeyin yok!" "Ateş, lütfen sus." Dedim gözlerim kapalı tezgaha tutunmaya çalışırken "Güzelim, migrenin mi tutu senin?" Dedi kulağıma fısıldayarak Yavaşça gözlerimi açtığımda bu kadar yakın olmayı beklemiyordum. Konuşursam dudaklarımız birbirine çarpabilecek kadar yanındaydık. Gözlerimi kapatıp alnımı alnına dayadım "Migrenim tuttu." Dedim acı içinde. "Gel hastaneye gidelim diyorum olmaz diyorsun." Dedi sakince "İçeride halletmem gereken Boya kovası bir kadın var." Resmen öldüm üzerime toprak atacaklar ama ben Boya kovasını düşünüyorum. Yavaşça alınlarımızı ayırdım. Arkama bakmadan içeriye girdim. "Eee hani benim kahvem?" Dedi Boya kovası Artık sabrım ve migrenim son raddeyide aştıkları için olgun bir insan olmamı beklemeyin benden. "Ziyaret ettiğiniz için teşekkürler!" Kaynaklı saçlarını kavradığım gibi oturduğu koltuktan ayağa kaldırdım. "Ahhh Ateş yardım et!" Dedi sahte acıyla. Dengemi kaybettiğimden dolayı saçlarını bıraktım. Kadın tam bana tokat atacakken Ateş önüme geçip kadının bileğini havada yakaladığını gördüm. "Benim olana bırak dokunmayı, üzmeye kalkanın canını yakarım!" Diyip kadının kolundan tutup dışarı attı. Artık dizlerimin titrediğini bile hissettiğim içim Işık kolumdan sıkıca tutuyordu. Ateş kadını dışarı attıktan sonra hızlıca benim yanıma geldi. "Ateş..." Demiştim ki gözlerimin kapanıp Ateş'in kolları beni hızlıca kavradığını hissettim. "Egemen çabuk şu doktoru ara adamlardan biri alsın!" Dediğini duyar gibi oldum "A-Ateş." Demiştim ki hemen beni susturdu. "Güzelim yorma kendini, birazdan iyi olacaksın tamamı,güzelim." Dedi, sesinde ilk defa böylesine bir panik ve korku duydum. Ve ben karanlık içinde buldum kendimi. |
0% |