Arven Alkay
Efe'yi kendi içimde affetmiş olabilirdim ama bu onu süründürmeyeceğim anlamına gelmiyordu değil mi?
Okullar açılacaktı Babam ben ve Efeyi aynı okula yazdıracakmış.
Abim ile beraber aşağıya indiğimizde Mahir Gediz'in dibine girmiş bişeyler anlatıyordu, Annem,halam ve yengemler de sohbet ediyordu babam ortalarda yoktu amcalarım dışarıya çıkmıştı,Abi takımı olacak kişiler de kendi aralarında çatık kaşla birşeyler konuşuyordu.
Ayaz yanıma gelip bana sarılınca onu unuttuğumu fark ettim.
"Arven'im beni bırakmayacaksın değil mi? Lütfen bırakma sensiz yapamam ikizim olmadan eksik kalırım." sessizce ağlayarak söylediklerini aceleyle cevapladım.
"Hayır hayır seni bırakmayacağım ikiz bunu da nerden çıkardın ikizler birbirini bırakmaz." dedim abim Ayaz'ı sevmiş olacak ki oda konuştu. "Merak etme ikizini senden ayırmam Ayaz siz sadece beni bu ortamdan çıkartın o bana yeter!" dedi.
Ayaz ve ben gülerken abi takımı bize döndü. "O zaman gelin bahçeye çıkalım orası sakin hem." Ayazı onaylayıp bahçeye çıktık içerideki herkes ayrı ayrı şeyler yapıyordu zaten bizi fark etmediler bile.
"Oh be dünya varmış! Siz nasıl yaşıyorsunuz bu evde be?" abim bizi güldürmeyi yine başarmıştı.
Çardağın yanına ilerleyip oturduk ben abimin göğsüne yaslanmıştım, Ayazda karşımıza oturmuştu. Abime bakıp konuşmaya başladı. "Araf abi Arven küçükken nasıldı?" dedi. Ben küçükken nasıldım?
"Arven küçükken tek yaptığımız şey oturmaktı ara sıra sohbet edebilirdik... oyuncak yoktu zaten bir tek benim Araba koleksiyonum vardı onlarda zaten oynanamazdı babam en ufak bir zarar gelse bile her şeyde Arven'i suçlayıp dövüyordu benim hatam olsa bile Arven zarar görüyordu." Dediğinde o günleri tekrar hatırlamıştım.
"Hiç güzel anınız yok mu?" Ayazın sorduğu soruyu beklemiyorduk buna ben değil abim cevap verebilirdi çünkü geçmiş hakkında konuşmak çok zordu benim için.
Abime baktığımda anlamış olacak ki anlatmaya başladı.
Geçmiş (Arven 7 yaşındayken)
"Abii bak burda ne var!" küçük kız abisine seslenirken hala yerde sürünen salyangozu izliyordu.
Abisi küçük kardeşinin sesini duyup yanına gitmiş ne olduğunu sormuştu Küçük kız abisine salyangozu gösterip. "Abi bu salyangozu eve alabilir miyiz?" heyecanla sorduğu soru karşısında Araf ne yapacağını bilememişti eğer eve alırlarsa babası kardeşine zarar verirdi, almazlarsa da kardeşi üzülürdü. Tam cevap verecekken babasının sinirli sesini duydu.
"Arven! Bu kahvaltı neden hazır değil!?" Arven salyangozla oynamaya daldığı için kahvaltı hazırlamayı unutmuştu.
Abisi ve o sabahın saat sekizinde kalkarlardı bu alışkanlık haline gelmişti 8:30 gibi de Anne babaları uyanırdı kahvaltı hazırlayan kişi her zaman Arven olurdu annesi yemek bile yapmazdı!
Arven korkuyla abisinin arkasına saklanmıştı olacak şeyi biliyordu dayak yiyecekti...
"Gel lan buraya! Nerdesin?" babası bağırarak evi gezerken Arven ağlayarak mümkünmüş gibi daha fazla abisine sığındı.
Araf korumacı tarafını kullanıp kardeşinin ellerini tuttu o sırada babaları da bahçeye gelmişti Küçük kızı görünce hızla o tarafa gitti.
"Neden kahvaltı hazır değil Arven hanım?" dediğinde Arven kendini açıklamaya çalıştı.
"Baba ben hazırlayacaktım ama salyongozla oynamaya dalmışım gerçekten unutmuşum özür dilerim..." ağlayarak söylediği şeyler Hasan'ı sakinleştirmemişti
Arven'in yüzünde beş parmağının izi kalacak şekilde vurduğunda etin ete değen sesi Araf'ın da içini acıtmıştı.
Şu anda kardeşini korumaya kalksa daha beter olurdu herşey.
Yere savrulan kız daha fazla ağlayarak ayağa kalktı. "Git ve hazırla şu yemeği!" diyerek kızı ittirmişti Hasan.
Araf o zaman babasından daha fazla nefret etmişti.
Şimdiki Zaman
Yazar'dan
Araf arkasında onu dinleyen Aileden habersiz geçmişten bir parçayı anlatmaya devam etmişti Ayaz onları görse bile Caner'in uyarıcı bakışlarından dolayı susmak zorunda kalmıştı.
Geçmişin ufacık bir parçası bile kalplerini sızlatmışken bunun tümünü yaşamış olan çocukların piskolojilerini düşünemiyorlardı bile.
İki çocuk da ağır bir çocukluk geçirmişti. Ama ikiside belli etmiyordu Arven de Araf Da içlerine atıyordu.
Alper artık dayanamayıp kimseye fark ettirmeden evden ayrılmıştı nereye gideceğini iyi biliyordu Hasan itinin azcık sevgiye (!) İhtiyacı vardı değil mi?
Verecekti bu gün acı çığlıklarını duyarken zevkle işkencelerini yapacaktı. Arven'i kabullenmişti yaptığı hatayı fark ettiğinde çok geçti ama pişmandı kardeşine kendini affettirecektine olursa olsun!
Kardeşine bok gibi davranmıştı onu dinlemeden yargılamıştı bu yaptığı aptallıktan başka bir şey değildi!
"Senin ecelin olmaya geliyorum Hasan! Kimse değil ben olacağım senin ecelin!"
Arven Alkay
Annemlerin bizi dinlediğini çok sonradan fark etmiştim hepsi abim ile bana aynı anda sarılmıştı gözde hariç diğerleri bize sarılmıştı hatta Demir benden özür bile dilemişti Mahir ve Gediz bana sarılmak için kavga ederken herkes bana sarılmıştı bile bu ikisi alemdi ya.
Abim bana her canım kardeşim dediğinde abi takımı öldürecek gibi bakıyordu Erdem de dahil!
Abim berke hitaben "Hayırdır sarı çiyan ne girdün de öküzün trene baktığı gibi bakıyorsun?" dedi.
Ben ve annemler gülerken Abim de sırıtıyordu. "Hahahaha çok komik yanındaki de sarı abim ve kardeşlerimde sarı tek bana sarı çiyan deme sebebin ne evladım senin!?" Sinirle söyledikleri abimi güldürmüştü.
"Canım sana sarı çiyan demek istiyor belki hem benim kardeşim çiyan değil gönlümün prensesi diğer kardeşlerini bilemem Ayaz sen hariç." dedi.
Berk homurdanarak salondan çıkınca Mahir ve Gediz gülmemek için zor duruyordu.
Efe bana gülümseyerek bakıyordu. Abimin Berk'e sarı çiyan demesi cidden çok komikti.
Alper ortalıklarda gözükmüyordu sahi nerdeydi o?
"Kızım."
"Efendim baba?"
"Hiiç öylesine içimden geldi sana kızım deyince içimdeki his çok hoş oluyor." babama gülümseyip abime döndüm.
"Abim de burada bizimle kalabilir mi baba?" diye sordum.
"Abin içinde bir sorun olmazsa tabiiki burada bizimle kalabilir kızım." dedi.
Abimin yanından kalkıp koşarak babama sarıldığımda yanaklarını sulu sulu öpmeye başladım. "Canım babam çok teşekkür ederim bitaneciksin sen ya aslan babam benim! seni çok seviyorum!" sevinçle babamdan ayrılınca içimden gelen hisle hızla diğerlerine de sarıldım abim ile daha fazla vakit geçirebilecektim ve bu dünyadaki en güzel şeydi!
"Kızdaki sevince bak daha önce onu bu kadar sevinirken görmemiştim"
"Göremezsin tabi aptal! eve geldiğimden beridir bir kovmadığınız kaldı onu da yaparsınız zaten yakında güldürdünüz mü bir kerecik hı?" Dedim haklıydım. Eve geldiğimden beri demedikleri şeyi bırakmamışlardı.
Annem ve Babam olmasaydı belkide beni evden bile kovarlardı. Artık kimseye karşı susmayacaktım kimse beni kıramayacaktı duygularımı şimdilik sevdiklerim hariç diğer kişilere karşı rafa kaldırmanın zamanı gelmişti.
Bu aralar saçlarım acayip derecede dökülüyordu az daha böyle dökülmeye devam ederse cidden kel kalabilirim!
Her neyse çardakta oturduğumız günden bu yana bir hafta geçmişti. Ve ben 1 haftadır evdeydim kuzenler ve abilerle ara sıra konuşmuştuk Erdem bu aralar çok tuhaftı, Alper eve gelmiyordu, Caner abim peşimde geziyordu bu hoşuma gitse bile çaktırmıyordum, Berk desen hala aynıydı sadece bana nefretle bakmıyor ve laf atmıyordu.
Kuzenlerden Demir (Hastane odasında yaşamışsın işte anlatmana gerek yok diyen kuzen,) benden özür dilemişti aramızda pek bişey geçmediği için Affetmiştim.
Gözde ile yarışıyorduk resmen, Mahir ve Gediz her zaman didişiyordu. Hele ki Mahir, Gediz'i hayattan bıktırmıştı her dakika başı -Şakasına- Aşkım diyip peşinden koşturuyordu ve bu da Gediz'in kafasına bir tane geçirmesiyle son buluyordu.
Azat ile en çok anlaşan bendim Efeyle konuştuktan sonra onun yanına gitmemiştim yanıma gelince de geçmişte yaptıklarını hatırlatıp onu yanımdan kovuyordum. Acımayacaktım bananeydi ki?
Babam beni ve Ayaz'ı efenin olduğu okula yazdırmıştı ve bu gün başlıyorduk!
Okula gitmek istemiyorum ben yaa of!
Saat sabahın beşi ben uyuyamadım lan sabaha kadar şimdi gidip iki saat hoca mı dinleyeceğim en arka sıraya geçer uyurdum heralde.
Bir duşa girsem iyi olurdu aslında gece çok terlemiştim. Kıyafetlerimi ayarlayıp banyoya girdim. Banyoya girdiğimde üstümü çıkarttım... yaralarım geçmeye yüz tutuyordu eskilerin de zaten yeri vardı. Ben büyüyordum, yaram büyüyordu, yara bandım küçülüyordu. Hızla duşa girdiğimde suyu açtım buz gibi suyun kafamdan aşağıya bir anda akmasıyla vücudumda anlık bir irkilme oldu.
Yavaş yavaş suya alışırken vücudumdaki rahatlamayla şampuan döküp duşuma devam ettim.
✯✯✯
"Ya Ayaz! seni şuraya gömmemi istemiyorsan kaçma!" Diyerek Ayaz'ın üzerine atlamaya çalıştım.
Ben tam Ayaz'ın üstüne atlayacakken birisi beni belimden yakalamıştı.
Erdem!?
Erdem'e kaş göz hareketi yaparken konuştum. "Kardeş sen hayırdır?"
"Tuttum işte ne diyon?" Dedi.
"Tutma beni nefret ettiğim insanların ellerinin üzerimde olmasını istemiyorum!" Erdem söylediklerim karşısında donup kalmasıyla belimdeki ellerini sertçe ittim.
"Ayaz ve Efe yürüyün gidelim malum burda keyfimiz kaçıyor." diyerek Ayaz'ın yanına gittim.
Ayaz korkarak geri çekilirken. "Korkma ikiz bir şey yapmayacağım keyfim kaçtı."
"Ne yani yeni aldığın kulaklığın kablosunu kestim diye beni parçalamayacak mısın?" dediğinde sırıttım.
"Erteledim onu canım hadi gidelim."
Berk yanımıza gelirken, "Ben bırakacağım sizi okula çocuklar."
"Tamam Berk abi."
"Tamam."
"Tamam Berk abi."
Tek soğuk cevap veren bendim oh canıma da değsin nasıl da bozuldu ama??
Aklıma gelen şeyle babama döndüm.
"Baba benim çıkışta bir işim var da daha doğrusu birazcık, bir kaç saattcik tek kalmaya ihtiyacım var izin verirsen kafamı dinlemek istiyorum." dedim sevimlice gülümseyerek.
Babam bana hak verip. "Haklısın kızım elinden geldiğince geç gelmemeye çalış ve dikkat et tamam mı?" dediğinde başımı salladım.
"Tamam baba zaten öyle geç kalmam kalırsamda seni ararım."
"Tamam kızım hadi okula geç kalacaksınız." diyerek elime kimlik ve kredi kartı uzattı kimliği alıp kredi kartını almadım.
"Alsana kızım Ayaz ve Efe de de var."
"Yok baba gerek yok." Diyerek tekrar red edecektim ki babam itiraz istemeyerek elime tutuşturdu. Yanağımı öpüp beni arabaya kış kışladı.
Bize de almak düştü...
★★★
"Ohaaaa!" Ağzım açık şekilde okula bakıyordum ben burada mı okuyacaktım lan!?
He vallahi burada okuyacaktım.
Olum bu ağaçlar nasıl bu kadar yüksek?
Ha yok onlar dışarıdaki ağaçlarmış.
Görmemiş gibi davranmayalım lütfen arkadaşlar ayıp ediyorsunuz lütfen yani(!)
Ayaz elini belime atıp yürütmeye başladı Efe de bir yandan konuşuyordu.
"Abi ve Abla müdürü̆n odası merdivenleri çıktığınızda hemen önünüzde olan kapı ben sınıfımı biliyorum zate-"
"ABLA MI?!"
"ABLA MI?!"
"ABLA MI?!"
"ABLA MI?!"
"AYAZCIM'MIIII?!"
Gelen bağırışlarla sıçrayarak arkama döndüm.
"Tövbe Bismillahirrahmanırrahim noluyo lan!?" Arkamızda dört, pardon beş tane kız bağırarak buraya geliyordu.
"Efe ve Ayaz sizin kardeşiniz Zuhal değil miydi?" dedi içlerinden bizim yaşlarımızda olan.
"Ha o işler biraz karışık Kardelen." dedi Ayaz. Kızın ismi Kardelenmiş çok güzel.
Kardelen'in bakışları bana dönünce kocaman gülümseyip sarıldı- pardon üzerime atladı.
"Ayy sen ve ben çok güzel arkadaş oluruz ismin neydi?" dedi ayrılırken.
Bende onun gibi gülümseyip "Ben Arven sen de Kardelensin değil mi?" dedim.
Kardelen heyecanla başını sallayıp "Evet ben de Kardelen memnun oldum Arven." diyerek arkasına döndü.
"Emir! gel bak seni yeni arkadaşımızla tanıştırayım!" Çağırdığı çocuk arkadaşlarının yanından ayrılıp bizim yanımıza geldi Kardelen nasıl bu kadar enerjik olabiliyordu?
"Sevgilim bak bu Arven, Arven bu da benim ilerdeki kocam Emir." dedi.
Sevgilisini anlatırken bile gözleri parlıyordu...
Emir yanıma gelip alini uzattı "Okulumuza Hoş geldin Arven, memnun oldum." dedi bende Emir'in elini sıkıp "Bende memnun oldum Emir." dedim kısaca.
Ayaz da tanışınca Efe içeriye girmişti.
Biz de müdürün yanına gitmiştik sınıfımızı öğrenmiştik.
Ben, Ayaz, Kardelen ve Emir aynı sınıftaydık.
Kardelen her ne kadar enerjikse Emir de bir o kadar enerjikti bu kadar uyumlu bir çift olmaları gerçekten çok güzeldi.
Kardelen dıştan soğuk birisi imajı veriyordu ama öyle değildi.
Sınıfın önüne geldiğimizde ders başlamıştı. Kardelen kapıyı çalıp 'gel' komutunu bekledi.
İçeriye girince tüm gözlerin odağı olmak çok tedirgin olmama sebep oldu.
"Günaydın hocam, sınıfımıza yeni öğrenciler geldi de onlara yardım ettiğimiz için geç kaldık kusura bakmayın." Kardelen konuşunca hoca tatlıca gülümseyip.
"Günaydın canım. Hoş geldiniz çocuklar kendinizi tanıtabilirmisiniz?"
Ayaz: "Hoş bulduk ben Ayaz Alkay." dedi.
Bende "Hoş bulduk hocam ben de Arven Alkay." dedim.
Hocanın yerinize geçin demesiyle yerimize oturduk.
Kadın hoca çok sevecendi ismi gibi Sevinç Kara, edebiyat öğretmeni aynı zamanda da sınıf öğretmenimizdi.
Ders çok eğlenceli geçmişti. Tenefüs zili çalar çalmaz bir kız sınıfa uçarak girdi.
Ön sıralarda oturan kızın yanına gidip.
"KANKA ZOMBİ İSTİLASI BAŞLAMIŞ!"
Dediğinde dikkatimi oraya verdim.
"Eee yani?"
"KANKA ÖLECEĞİZ!!"
"Zombiler beyin yer Aptal!"
"Aa doğru diyorsun biz güvendeyiz." dedi rahatlamış bir nefes vererek.
Ben gülmemeye çalışırken Kardelen ve Emir kahkahalarla gülmeye başladı bir ara Emir'in anırdığını duymamla bende gülmeye başlamıştım bizim bu halimizi gören sınıf ta gülmeye başlamıştı!
Kızlar hala zombiler hakkında konuşurken anırarak sınıftan çıktık.
"Z-zombi İstilası dedi DLFNSNFNSKDN"
"AZ ÖNCE AĞZINLA RANDOM ATTIN AYAZ!"
"Biliyom ikiz!"
"Allah'ım ben nereye düştüm!?"
Tekrar gülmeye başlayınca zar zor aşağıya inmiştik.
"Ulan o son cümle olmasaydı ciddi olabilirdim be!" Dedi Emir ilk susabilen o olmuştu.
Hepimizin yüzü gldüğümüz için kıpkırmızıydı hele ki kardelen'in beyaz yüzü domates gibi olmuştu!
"Hayatımda bu kadar çok güldüğümü hatırlamıyorum ben." dedim nefes nefese.
"Ben her gün böyleyim." Emir ve Kardelen aynı anda konuşunca gülümsedim.
"Ya siz nasıl bu kadar yakışıyorsunuz?" diyerek ellerimi iki yana açtım.
"Biz birbirimiz için yaratılmışız Arvi.
Kardelen benim gelecekteki karım bende onun gelecekteki kocasıyım." Bu halleri cidden tatlıydı.
Ayaz "Arven bana da manita buluun"
Hepimiz aynı anda "HAYIR!" dedik .
"Neden ya sap mı kalayım ben ben ben behlül olan ben?"
"Valla ikiz ben seni kimseyle paylaşmak istemiyorum unut o yüzden." Ayaz surat asıp kollarını çiçek yaptı.
trip?
"Aman be sizden bir şey isteyende kabahat(!)" sahte siniri bile çok tatlıydı.
Zilin çalmasıyla içeriye yine birbirimizi güldürerek girmiştik Efe'yi görememiştim hiçbir yerde.
Sevinç hoca tekrar sınıfa girdiğinde yanında bir çocuk vardı ilk başta tanıyamasam bile sonradan anlamıştım 'O' olduğunu...
Ayaz benim O'na olan bakışlarımı görünce kolumu cimcikledi.
"Ne bakıyon çocuğa?"
"Ayaz bu o..." dedim hala şokun etkisinden çıkamamışken.
"Kim?"
"A-ayaz o benim kahramanım! Çocukluğumun kahramanı!"
Söz verdiği gibi gelmişti... bulmuştu beni...