°Merhabalar... Wattpad kapandıktan sonra bölüm yazmayı kadar özlemişim ki bunu şimdi fark ettim.
°Kitapta italyanca kısımlar eğik şekilde yazılacak anlamanız için.Bu bölümde iki ayrı şekilde yazdığım için italyanca kısımlar eğik değil.
°Eva'nın hikayesine hoş geldiniz dostlarım.
°İyi okumalar.
♡♡♡
Yazar'dan (Bilgeç'lerin Evi)
Kenan Bilgeç tedirginlikle karşısında oturan oğulları ve karısına bakarken derin bir nefes verdi. Nasıl açıklayacaktı?
"Artık konuşacak mısın baba, neyin var?" Diyen en büyük oğlu Poyraz'a baktı en çok etkilenen de o olacaktı...
Kenan Bilgeç derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Bundan tam 20 yıl önce annenizle büyük bir kavga etmiştik. "Hepsi başını salladığında Suzan Bilgeç başını eğmişti. Çok iyi hatırlıyordu, kocasına çok büyük haksızlık etmişti.
Kenan Bilgeç titrek bir nefes daha bıraktığında anlık gelen cesaretle konuşmaya başladı. "Ben o kavgadan sonra gece evden çıkıp gittiğimde kendimi barda buldum. Orada kızıl saçlı yabancı bir kadın vardı yanıma geldi ilk başlarda arkadaşça olan sohbet biz içmeye devam ettikçe farklı yerlere çekiliyordu. Sarhoş olduğumu hissetmeye başladığımda Nora yani kızıl saçlı kadın bana yanaşmaya başladı ve s-sabah uyandığımda..." Gözlerini kapatıp başını eğdiğinde Suzan Bilgeç şaşkınlıkla ağzını kapatmıştı. Anlamıştı...
20 yıl sonra aldatıldığını öğreniyordu.
"Ne yani sen... Annemi aldattın mı?" Diye soran Poyraz şaşkındı.
Evin en küçüğü Toprak yerinden kalkarak annesinin yanına oturdu. Destek olmak ister gibi elini beline koyduğunda Suzan Bilgeç, "D-devam et..." dedi titrek bir sesle.
Ortanca Aras, "Anne emin misin?" dediğinde Suzan Bilgeç başını salladı. "Eminim, devam et Kenan." dedi.
Kenan Bilgeç gözlerini yerden ayırmayarak, "1 yıl sonra beni aradı ve.. Hamile olduğunu, çocuğu aldırmak için geç kaldığını söyledi. Eğer doğduktan sonra bebeği yanıma almazsam sokaklara atacağını ve bakmayacağını söyledi." dedi.
Suzan Bilgeç hıçkırarak konuştu. "Sen de bebeği almadın ve o kadın bebeği sokağa mı attı?" dedi içi acırcasına.
Başını bilmiyorum der gibi salladı vicdanı sızlıyordu. "B-ben ne yapıyorsan yap dedim en son da bir daha haber almadım bana son söylediği söz şu oldu 'Bebeğin yükünü taşıyamam daha çok gencim ölürse benden değil sokaklardan toplarsın bu lanet bebeği!' demişti ve ben bu gün bir telefon aldım." Evdekiler şok olmuş bir şekilde Kenan Bilgeç'e bakıyordu.
"Bebeği ölüme mi terk etmiş... Baba sen daha doğmamış bir bebeğin ahını almışsın! Kadın sana sokaklara atarım bakmam bebeğe demiş! Sen bir bebeğin hayatını kararttın!" diyen Aras ağlıyordu. Babası nasıl bu kadar acımasız olabilmişti?
"Korktum. Mutlu bir hayatımız varken karşınıza geçip başka bir kadından bebek var yanımıza alalım mı deseydim? Tam unuttum derken tekrar gündem oldu!" Suzan Bilgeç Kenan Bilgeç'in önüne geçerek, "Bir bebeğin hayatını mahvetmişsin Kenan... Bana getirsen ben bakardım o bebeğe, sana ne kadar kırılsam ve ya kızsam bile bakardım... Kim bilir neler yaşadı tek başına ne yaptı!" dedi.
Suzan Bilgeç, yine saf ve temiz kalbini konuşturmuştu...
Poyraz, "Şimdi ne yapacağız ve sana ne araması geldi?" dedi. Şu anda içindeki küçük çocuk ağlamak istiyordu.
"Dedesi beni aradı. Anneannesi ve dedesiyle kalıyormuş. Bana Eva'yı yanıma almamı söyledi." dedi.
"Nasıl?" dedi Suzan Bilgeç.
"İki gün önce de aynı numaradan arama gelmişti araştırılmasını istedim en azından vicdanımı rahatlatmak için nasıl olduğunu bilmek istedim ama şimdi daha çok acı çekiyorum. Yetimhanede kalıyormuş. Sonra Anneannesi ve dedesi onu bulup yanına almış. Yaşlı adam bana Eva'yı o evden kurtarmamı istedi." dedi. Gerisini bilmediği için sustu.
"Yetimhane mi?" dedi Suzan Bilgeç donuk gözlerle. "Eva mı? Kızın bir tek adını mı söyledi?" diyen Aras'a baktı Kenan Bilgeç. Söylemeyi unutmuştu.
"İsmi Eva Wireless, 19 yaşında." dedi. Mahcup hissediyordu.
"Kız bir de Kenan, sen ne yaptın ya ne yaptın! Aklım almıyor! Tamam bak, biz o günden sonra seninle aramızı düzelttik hatta daha iyi bile olduk bunu başardık ama sen bir kız çocuğunun geçmişini düzeltemezsin. Tekrar söylüyorum sana, eğer sen o kızı bana getirseydin ben her şeye rağmen bakardım! Kimsesiz büyümüş ya o kız? 19 yıl... 19 Yıl ne yaptı, nasıl yaşadı hiç bir fikrin yok! Vicdanın mı sızladı? Hah! Gelip söyleseydin!" dedi sinirle Suzan Bilgeç sinirle kız çocuklarına karşı anlamsız bir sevgisi vardı.
Kenan Bilgeç suçlulukla başını eğdi. Poyraz'ın kalbi korkuyla attı. Aras düşüncelere daldı. Toprak dilini yutmuş gibi suskunlaştı. Suzan Bilgeç anlamsız duygulara daldı, ama hepsinin kalbine bir acı oturdu. Kenan Bilgeç'e öyle bakmışlardı ki... Bu bakışlarda kırgınlık ve öfke vardı.
Poyraz daha fazla dayanamayarak, "Yanına mı gitsek... Kanımızdan değil ama en azından üvey kardeşimiz sayılıyor değil mi?" Dedi annesine bakarak. Suzan Bilgeç başını salladı. "Haklısın her ne kadar üvey kardeşiniz olsa da, kanımızdan canımızdan olmasa da o kızın nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum. Kenan, sen nerede kaldığını biliyor musun?" diye sorduğunda Kenan Bilgeç başını 'evet' der gibi salladı. "Nerede?" Dedi Aras, kendisi bu tür işlerle ilgilendiği için adı ve soyadıyla kolayca bulabilirdi adresini.
Suzan Bilgeç Kenan Bilgeç'e bakmadan odadan çıkmıştı.
Kırılmıştı.
Kızmıştı.
Üzülmüştü.
Kocası yıllar önce ilk ve tek büyük kavgalarında onu aldatmıştı üstelik aldattığı kadın hamile kalıyordu ve kadın çocuğu aldıramadığı için atacağını söylüyordu. Kocası ise bunun olmasına izin verip mutlu evliliğine devam ediyordu...
Bir kız çocuğu belki de kimsesizlik içinde kendine kimse olmuştu. Kenan'ın içi nasıl rahat etmişti bunca sene?
Titrek bir nefes alarak üzgün hissettiğinde gittiği yere doğru yönlendirdi adımlarını. Belki de o kızı yanlarına alarak kimse olurlardı. Suzan Bilgeç, kalbi temiz güzel kadın... Kızardı, öfkesini gizlemezdi ama bu öfke sadece bir kaç saat sürerdi.
Kenan Bilgeç'in yaptığı belki de büyük bir hataydı ama her hatanın bir telafisi, bir affı olurdu. Değil mi?
Suzan Bilgeç'ti o. Kimseyi sevgisinden mahrum bırakmaz, hak edene nefret kusardı.
Kahverengi ve kumral karışımı saçlarının arasına karışan beyazlıklar onu daha güzel gösteriyordu. Ela gözleri ve beyaz teni ile muazzam kişiliği uyumluydu.
Dalgınca bahçe kapısından geçip beyaz sallanan sandalyesine oturdu ve başını gökyüzüne çevirdi.
Kenan Bilgeç'e kızdığı şey yıllar önce aldatması değildi geçmişte kalmıştı o telafi de edilmişti önemli olan bu değildi ki. Suzan Bilgeç ne olursa olsun affederdi onu.
Eğer ki, Kenan Bilgeç o çocuğu Suzan Bilgeç'e getirseydi Suzan Bilgeç gözünü kırpmadan kabul ederdi.
Aradan saatler geçti, Suzan Bilgeç oturduğu yerden kalkmadı düşündü. Kenan Bilgeç vicdan azabı çekti, Poyraz bir kız kardeşi olduğu için mutlu oldu fakat biyolojik olmadığı için üzüldü, Aras odasında sosyal medya hesaplarından kızı araştırdı, Toprak ailesinin dağılmasından korkarak odasına kapandı.
Eva onların dönüm noktası olacaktı belki de...
☃︎☃︎☃︎
GÜN SONU
Tüm aile salonda oturmuş bir karar vermeye çalışıyordu. Eva'yı yanlarına alacaklardı ya da hayatlarına devam edeceklerdi.
Kenan Bilgeç karısının durgun halini görünce dayanamayıp karşısında durdu bir dizinin üzerinde diz çökerken ellerini tutuyordu.
"Suzan'ım... Güzelim özür dilerim ben gerçekten çok korktumdağılırız sandım çocuklarımız ortada kalır diye çok korktum. Unuttuğum şey senin yufka kalbindi... Seni
a-aldattığım için kızgınsın bana biliyorum. Eva'yı bırakmamalıydım." Dediğinde sesindeki tını tüm çıplaklığı ile pişmanlığını belli ediyordu.
Suzan Bilgeç başını salladı. "Kenan ben sana aldattığın için kızmadım ki şimdi. Tamam, sen kırdın, üzdün, hatalar yaptın, fark etmeden ne canlar yaktın ama kaçmadın. Şimdi bunu söylemen bana karşı dürüstlüğündü. Kenan sen bir kızı mahvettin. Ya kimsesizlik ne demek sen biliyor musun? Okula giderken sana sıcacık yemekler yapıp saçını ören bir annenin olmaması demek. Her zaman eksik hissetmek demek. Kenan kendini bir onun yerine koy." dedi. Suzan da kimsesiz büyümüştü...
Haklıydı.
Aras, "Biletleri aldım." Dediğinde Kenan Bilgeç yerine geçmişti.
Suzan Bilgeç başını sallayarak onayladığında Toprak gerginliği dağıtmak adına konuştu. "Ben Eva'yı çok merak ediyorum. Acaba türkçe biliyor mudur?" diye sordu.
Poyraz sırıtarak, "Türkçe bilmese bile ben İtalyanca biliyorum." dedi. Suzan Bilgeç kahkaha atarak "Biz de öğreniriz artık İtalyanca." dediğinde Aras ve Toprak aynı anda, "Ya da biz ona Türkçe öğretiriz!" dediler.
Ortadaki gergin hava dağılırken bir anda hepsi gülmeye başlamıştı.
Kenan Bilgeç şaşkınlığını belli edercesine konuşmaya başladığında herkes ona döndü. "Siz... Onu benimsediniz şimdiden. Ben istemezsiniz sandım..." dediğinde Poyraz başını olumsuzca salladı. "Biz zaten bir kız kardeş istiyorduk baba, annem kız çocuğu hastası bunu biliyorsun. Asıl bize söylememen hata. Şimdi gidiyoruz ve kız kardeşimizi alıp eve getiriyoruz. O kız yeterince kimsesiz kaldı. Artık sence de biraz aile sevgisi tatması gerekmiyor mu?" diye sordu.
O an anladı Kenan Bilgeç, çocuklarına sevgiyi ve saygıyı aşılayabilmişti.
☃︎☃︎☃︎
Eva Wireless'den
Saatler birbirini kovalarken ben büyükannem ve büyükbabamın eve gelmesini bekliyordum. Nerede kalmışlardı?
Aklıma doluşan kötü düşüncelerle başımı olumsuz anlamda salladım. Mırıldanarak, "Hayır, Eva, kafanda kurmayı bırak..."
Kötü bir şey olmamıştır değil mi?
Hayır. Hayır, tabii olmamıştır!
Şarjdaki telefonumu alarak büyükbabamı aradığımda telefon meşgul çalıyordu. Kaşlarımı çatarak tekrar aradığımda yine aynıydı. Belki de telefonu kapanmıştır.
Aklımdaki ihtimalle tırnağımı kemirirken büyükannemin numarasını tuşladım. Onun da telefonu kapalıydı. Neden açmıyorlar?
"Hayır, Eva... Bir şey yok iyiler." Kafamdaki düşünceler gittikçe çoğalırken endişeden gözlerim dolmuştu.
Büyükannem ve büyükbabam dışarıda işlerinin olduğunu söyleyip evden çıkmışlardı neredeyse 5 saattir haber alamıyordum...
Kapı tıklatıldığında heyecanla kapıya koştum. Kapıyı ışık hızıyla açarken "Büyükba..." yanlış alarm bu büyükbabam ve ya büyükannem değildi onlar bir polisti...
Kalbim korkuyla hızlanırken kaşlarımı çattım. "Merhaba küçük bayan." Diye söze başlayan yaşlı polise baktım. Aklanmış sakalları ve kırışıklıklarla dolu yüzü beni korkutmuştu.
"M-merhaba?" Sorarcasına sorduğum soru karşısında dudakları kıvrılmıştı. Arkasındaki diğer polislere başıyla işaret verip yalnız kalmamızı sağladı. "Eva Wireless... Hayatındaki kötülükleri göremeyecek kadar saf mısın yoksa gözlerin mi kör?"
Kafam karışmış bir şekilde gözlerine baktığımda tekrar güldü. "Ne demek istediğinizi anlamıyorum!"
Yaşlı adam başını ikiyana sallayıp konuşmaya başladı. "Bak evlat, büyükannen ve büyükbaban şuanda bizimle beraber karakolda. Benimle gelip o iki ihtiyarın çevirdiği haltlar, sakladığı şeyler vesaire vesaire! Seni ne kadar çok kandırdıklarından haberin var mı senin?"
• Arkadaşlar bazılarınız şey diyebilir; 'Suzan aldatılmayı nasıl bu kadar sakin karşıladı?' Zaten yıllar önce olmuş bir olay bu. Ve Suzan Bilgeç... İçinde öyle bir şefkat, sevgi ve saflık barındırıyor ki en hayran olunası karakter.
• Kitabımızda dram fazla olmayacak, ufak bir ip ucu da vereyim. Eva Türkçe öğrenmeye çalışırken aşırı eğleneceğiz.
•Bir dahaki bölümde görüşmek üzere! ❤︎