Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10. BÖLÜM: MELODİ:

@genc_bir_yazar

Çeliğin ağzından:

 

Dün ki olayların ardından çok yorgun olduğum için çok geç uyanmıştım. Aslında bana kalırsa daha kim bilir ne zaman uyandırdım beni uyandıran şey Fiona'nın gelip yüzümü yalaması olmuştu. Fiona sayesinde uyandıktan sonra kahvaltıdan önce sığınak çevresini kontrol etmiş hayvanlar ile ilgilenmiştim.

 

Hayvanlar ile işim bittikten sonra seraların içinde ki meyve ve sebzelerin kurumaması için sulama sistemini açtıktan sonra ana binaya geri dönmüştüm.

 

Kahvaltı için hamburger yapmaya karar verdim. Mutfakta hamburger ekmeği kaşar peyniri sucuk ketçap mayonez hardal herşey vardı. Edward burayı herşey ile donatmıştı keşke hayatta olsaydı da birlikte savaşsaydık.

 

Edward'ın kaybını düşünmek acı verdiği için onu kafamdan uzaklaştırdım. Hamurger ekmeğini ve malzemeleri hazırladıktan sonra ekmeği tosta bastım.

 

Kahvaltının ardından birkaç hamburger ekmeği daha yapıp yanıma aldım. Dışarı çıkıp etrafı arayacaktım ve karnım acıkabilirdi. Edward'ın bıraktığı haritalardan birini alıp etrafta ne olduğuna bakınmaya başladım.

 

Harita da yazdığına göre beş kilometre uzakta büyük bir silah dükkanı vardı. Onun çevresinde de birkaç dükkan vardı. Çoğu çoktan yağmalanmış ve boşaltılmış olmalıydı ama yine de bakmaktan zarar gelmezdi.

 

Ayrıca aklımda Edward'ı kaybettiğim dükkana gidip Edward'ın öldüğü dükkana gidip orayı temizlemek ve içinde ne olduğuna bakmakta vardı.

 

Cephane odasından bir keskin nişancı tüfeği ağır makineli tüfek pala ve birkaç molotof aldıktan sonra garaja girdim.

Garajda olan yarı Jeep tipli yeşil arabayı aldım. Aracın üstünde bir makineli tüfek vardı ayrıca kurşun geçirmez balistik zırhıyla ve pencerelerini kapatan demir korumalar ile gayet sağlamdı.

 

Sırt çantasını ve silahları arka koltuğa bırakıp sürücü koltuğuna geçtim. Arabayı sürerek haritada gördüğüm silah dükkanının önüne geldim. Silahlar ve çantayı alıp arabadan indim.

 

Hadi bakalım bu sefer başımıza ne gelecek hep birşey oluyordu. Artık dünya öyle bir hal almıştı ki insan ister istemez her an ölüm ile her an burun burunaydı.

 

Silah dükkanından içeri girince kapının üstünde ki zil kapının açılmasıyla çalındı. Tamam umarım içeride çok fazla zombi yoktur çünkü bu zil sesi onları çekebilirdi.

 

İçeriye kulak kabarttım ama hiçbir ses yoktu sanırım boştu. Silah dükkanının vitrinleri tamamen boştu ama içeride yağmalanmış gibi bir görüntü yoktu aksine her yer normal duruyordu.

 

Yavaş adımlar ile iç tarafa doğru yürürken önümde bir ip fark ettim. İp gergin bir şekilde öylece duruyordu. İpe temas etmek yerine etrafa bakınca karşımda olan rafta kurmalı bir arbalet olduğunu gördüm. Buraya açıkça tuzak kurulmuştu içeride birileri olmalıydı.

 

Cebimden çıkardığım bıçak ile ipi keserek tuzağı etkisiz hale getirdim. Tuzak devre dışı kalınca o tarafa doğru yürümeye başladım. Makineli tüfeği sıkıca tutmuştum ama sonra ondan vazgeçtim.

 

Çok yüksek bir sese sahipti ve istemediğim misafirleri başıma çekebilirdi. Susturucu takılı olan tabancamı elime alıp yürümeye devam ettim.

 

Yürürken kesik kesik nefes alma sesleri duyuyordum. İçeride yaralı biri olabilirdi tabii bu da tuzak olabilirdi o yüzden en iyisi temkinli ilerlemekti.

 

Bir odadan içeri girmeden önce içeriye doğru başımı uzatınca yaralı bir kız çocuğu gördüm. Karnından yaralanmıştı yarası ciddi görünüyordu.

 

Kızın kısa sarı ve kahverengi arası saçları açık mavi gözleri üzerinde mavi bir ceket vardı. 13-14 yaşlarında görünüyordu. Yanında diz çöktüm ateşi vardı ve yarı baygın bir haldeydi.

 

Ona yardım etmek isterdim ama ne ilk yardım bilgim vardı ne de müdahale edecek malzemem vardı. Kızın yarası sarılmıştı ama sargı biraz kirli görünüyordu belli ki onunla ilgilenen biri vardı.

 

İçimden bir ses zaten yapabileceğin birşey yok ve biri onunla ilgileniyor git buradan diyordu ama vicdanım bir şekilde bu kıza yardım etmem gerektiğini söylüyordu.

 

İçsel tartışmayı kazanan vicdanım oldu. Ne yapacağımı düşünürken aklıma on dakikalık mesafede bir sağlık ocağı olduğu geldi. Gidip orada birşeyler bulabilir miyim diye bakabilirdim.

 

"Merak etme biraz dayan birkaç dakikaya burada olacağım." "Sen kimsin ?" "Kızın sorduğu soruyla ona döndüm. "Ben hiç kimseyim sadece vicdanını dinleyen biriyim." Zaman kaybetmeden dükkandan çıkıp sağlık ocağının yanına gittim. Sağlık ocağının çatısından gelen sesler ile kafamı kaldırıp yukarı baktım.

 

Çatı yaklaşık on kadar çocuk zombi ile doluydu. O sırada Edward'ın notunda yazılı olanlar aklıma geldi. Bu çocuk zombilere Yumurcaklar adı veriliyordu.

 

Yumurcaklar hakkında şunlar yazıyordu: Yumurcaklar virüs kapmış kız ve erkek çocuklarından oluşur. Ürkek bir yapıya sahip olan Yumurcaklar genel olarak çatı gibi yüksek yerleri tercih eder ve günün çoğunu orada geçirirler. Eğer kendilerini veya bölgelerini tehdit altında hisseder veya yaralı olduğunuzu fark ederlerse size saldırabilirler. Bu durumlar dışında ürkek yapılarından dolayı size saldırmayı göze alamayacaklardır. Üzerinizde ilgilerini çekecek birşey olursa onu çalmaktan çekinmeyecektirler.

 

Başta dikkatlerini çekmiştim ama sadece bakıp yine kendi kendilerine takılmaya devam etmiştiler. Eh bu durum benim için iyiydi bir grup aptal Yumurcak ile uğraşacak havada değildim.

 

Sağlık ocağının kapısını biraz zorlayarak bıçak yardımıyla açtıktan sonra içeriye girdim. İçeride çok olmasa da sesler vardı anlaşılan birkaç zombi ile karşılaşacaktık.

 

İçeri girip ilk odaya girdim içeride zayıf bir zombi vardı. Bıçağı boğazına saplayıp öldürdükten sonra onu yavaşça yere yatırırken etrafı dinledim. Bana doğru gelen adım sesleri yoktu olsaydı zombiler onu öldürdüğümü duymuş olurdu.

 

Odaları tek tek gezip iki zombi daha öldürdüm geriye tek bir oda kalmıştı. Son odaya gireceğim an kendimi direk duvarın arkasına geri atmak zorunda kaldım.

 

Odanın içinde bir Avcı vardı. Avcı Zombiler en hızlı olan Zombilerdi. Avcı Zombiler çok aşırı veya güçlü zombiler değillerdi ama çok hızlıydılar ayrıca hızlı koşmanın yanında sıçrayıp yuvarlanarak kaçabilirdiler.

 

Diğer zombilerin aksine daha sağlam duyuları oldukları için onlardan gizlenmek zordu. Bir şekilde onu öldürmek zorundaydım çünkü içeride diğer odaların aksine bir ilk yardım çantası vardı.

 

Dolu olup olmadığını bile bilmiyor olsam da bu riske girmek zorundaydım. İlk adım olarak öldürdüğüm zombilerden birinin cesedinde ki kan ve deriyi kendi kıyafetlerime sürdüm. Bu iğrençti ama Avcı bu sayede beni bir zombi sanacaktı.

 

İyice sürdüğüme emin olduktan sonra yüzümü ekşiterek ve kusmamak için kendimi tutarak yerden bir taş parçası aldım. Taşı karşımda olan pencereye atıp ses çıkarınca Avcı Zombi doğrudan sese doğru ağır aksak yürümeye başladı.

 

Bende direk yanında yürümeye başladım beni de kendisi gibi sanması gerekiyordu. Dönüp bana baksa da koku işe yaramış olmalı ki devam etti. Cama yaklaşıyorduk ve acele etmem gerekiyordu çünkü Avcı Zombiler diğerleri gibi sesi duyup orada kalmıyor etrafı aramaya devam ediyordular.

 

Ayrıca Edward'ın notlarında Avcıların diğer zombilerden daha zeki ve saldırgan olduğunu okumuştum. Yani cesetleri görürse birşeylerin ters gittiğini anlayabilirdi ve bana saldırabilirdi. Gerçi bunu aç olduğu veya üstünlük içinde yapabilirdi notlarda bazı zombi türlerinin diğerlerinden nefret ettiği ve sürekli birbiriyle kavga ettikleri yazıyordu.

 

Avcı sesin kaynağı olan taşı görüp birşey bulamayınca arkasına dönecekken bıçağı tam zamanında kafasına saplayıp onu öldürdüm. Avcı öldükten sonra tekrar odaya girdim ve ilk yardım çantasınıyla dolabı açtım. Şükürler olsun çeşit çeşit ilaç ve sargı vardı kesinlikle aldığım riske değmişti.

 

Koşarak silah dükkanına geri döndüm önce arabanın yanına gidip tüm kıyafetlerimi değiştirdim ve kirli zombi kanı derisi kaplı kıyafetlerimi çöp kutusuna attım. Silah dükkanından içeri adım attım umarım kız hâlâ yaşıyordur. Nefes nefese kızın olduğu odaya girince hayatta ve uyanık olduğunu gördüm.

 

"Merak etme evlat iyi olacaksın." Ateşini düşürmek için ilk olarak ateş düşürücü verdim. Ardından yavaş yavaş canını yakmamaya dikkat ederek sargılarını çıkardım.

 

Yarayı temizlerken alkollü su kızın canını biraz yakmış olmalı ki arada yüzünü buruşturdu ama sessiz ve güçlü kalmayı başardı. Yarayı tamamen temizleyince yarayı sarmak için sargı bezini almak için ilk yardım çantasına uzattım.

 

Sargı bezini elime aldığım an kafamın arkasında bir silahın soğuk demir namlusunu hissedip yutkundum. "Elinde olan sargı bezini bırak ve ayağa kalk bana dön." Sargı bezini bıraktıktan sonra ayağa kalkıp bana silah doğrultan kişiye döndüm.

 

Karşımda gaz maskesi takan elinde tüfek olan bir kadın vardı. "Kızımdan uzak dur yoksa kafanı patlatırım." Kadının tehdidine kafamı olumsuz anlamda sallayıp karşısına dikildim.

 

"Eğer silahında kurşun olsa çoktan beni öldürmüştün." Kadın haklı olduğum için silahını yere attı ve ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı onu öldüreceğimi mi sanıyordu ?

 

"Silahsız masum bir kişiye asla zarar vermem. Kızına da zarar vermedim yaralı olduğunu gördüğüm için yardım ediyordum. Neyse ben seni kızınla rahat bırakayım."

 

Kadının önünden çekilip dükkandan çıkarken kadın hemen kızının yanına koştu. "Hey." Arabanın yanına gittiğim sırada bana seslenen kişiyle arkama döndüm.

 

Az önce ki kadın elinde ilk yardım çantası ile yanıma gelmişti. "Bunu unuttun al." Bir kadına bir de elinde olan ilk yardım çantasına baktım. İlaç hep lazım olan bir şeydi ama sığınakta yeterince vardı kadının kızı için bu ilaçlara daha çok ihtiyacı vardı.

 

"İlaçlar sende kalsın kızının ve senin benden çok ihtiyacın var." "Ama." Kadın itiraz edecekken elimi kaldırıp onu durdurdum. "O ilaçları kendim için bulmadım. Kızının yaralı olduğunu görünce onu iyileştirmek için buldum ilaçlar sende kalsın." "Teşekür ederim."

 

Kadın içeriye doğru bende arabaya doğru bir adım attığım an aklıma gelen soruyla kadına döndüm. "Kalacak yeriniz var mı ?" "Hayır ya burada silahçı da ya da bir yer bulup kalacağız."

 

"Benimle gelmek ister misiniz ?" Kadın teklife evet demek istiyordu ama şüphe duyuyordu ve bunda haklıydı. "Bak şüphe duymakta haklısın ama size zarar vermek istesem bunu en başından yapardım."

 

"Sanırım haklısın geliyoruz." Kadın ile birlikte silahçının içine girip kızını dikkatlice arabaya taşıdık. Ben sürücü koltuğuna otururken o arka koltuğa kızının yanına oturdu.

 

"İsmim Melodi sana ne kadar çok teşekkür etsem az borcumu nasıl ödeyeceğim." "Ben de Çelik memnun oldum. Ayrıca saçmalama borçlu falan değilsin iyi kalpli düzgün her insanın yapacağı şeyi yaptım ben."

 

"Senden önce karşılaştığım insanlar kızımın yaralanmasına sebep oldu iyi ki onlar gibi değilsin." "Ne yazık ki her insan böyle bir durumda iyi kalamıyor."

 

Sığınağa vardığımız da içeri girerken Melodi şok olmuştu. Benim ilk sığınağa geldiğim zaman ki şoku şimdi de o yaşıyordu. Melodi'yi doğrudan revire götürdüm. Kızı ile ilgilenip dinlenmesi için kızını odalardan birine yerleştirdikten sonra yanıma geldi.

 

Kafasında sorular olduğunu bildiğim için salgın başladığı geceden şimdiye kadar yaşadığım herşeyi ve Edward'ı anlattım. Sonuna kadar sözümü kesmeden dinledi. Edward'ın bu kadar şey bilmesi ve böyle mükemmel bir sığınak hazırlaması onu da şaşırtmıştı.

 

"Ben doktordum şehrin en iyi doktoru ülkenin de en iyi doktorları arasında gösteriliyordum. Pek çok başarılı ameliyata girip hayat kurtardım ama bunların hiçbirinin bu dünyada önemi yok." "Öyle düşünme Melodi doktorlar kıyamet dünyasında en çok lazım olan kişiler. Zombi virüsünün tedavisi yok ama yaralanmalarda doktor şart." Başını olumlu anlamda salladı ona sığınağı gezdirmeyit eklif edince kabul etti.

Sığınakta her yeri her binayı gezdirdikten sonra yaşam alanlarından birine geldik. Sığınak insanlara koruma sağlamak için kocaman inşa edilmişti ve içinde evler dahil bir sürü şey vardı.

 

"Edward denen adam çok fazla şey biliyordu bu sığınak sıradan bir yer değil. Ne kadar büyük birşeyin geldiğini bilerek hazırladı." Melodi'yi onaylayarak ona döndüm. "Öyle görünüyor araçlar da bu kıyamete göre hazırlanmış."

 

"Araçlar mı ?" Şaşkınlıkla sorduğu soruyla ona garajı göstermemiş olduğumu hatırladım. "Doğru ya sana garajı göstermedim benimle gel."

 

Garajın da hepsini ona gezdirip arabaları tanıttım. Araçları anlatırken Edward'ın kurduğu cümleleri kuruyordum ve bu can yakıyordu. Ben ve Fiona kaçalım diye kendini feda etmişti. Bu fedakârlığının boşa gitmesine izin veremezdim bir şekilde ne olursa olsun hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapacaktım.

 

Garajı gezme bitince tekrar ana binaya geçtik. Melodi duş alacağını söyleyip banyoya gidince sığınak çevresini kontrol edip Fiona ve yavru ile ilgilendikten sonra ana binaya döndüm.

 

Melodi duştan çıkmış ve kızının yanında uyuyakalmıştı. Bende biraz kestirmek için uzandım.

 

Evet yeni bölüm ile karşınızdayım bölümün geneli hakkında ne düşünüyorsunuz ?

 

Çelik karakteri hakkında ne düşünüyorsunuz ?

 

Melodi karakteri hakkında ne düşünüyorsunuz ?

 

Yumurcaklar hakkında ne düşünüyorsunuz ?

 

Avcı Zombiler hakkında ne düşünüyorsunuz ?

 

Yeni bölümde görüşmek üzere...

 

 

 

Loading...
0%