@genc_bir_yazar
|
Yazarın ağzından:
Saat gece yarısı olmuştu şehrin en büyük barı ağzına kadar tıklım tıklım doluydu. Barın en uç köşesinde yalnız başına bir adam oturuyordu. Adam eski bir komiserdi elli beş yaşındaydı kafa dağıtmak için gelmişti ama kendisi dağılmıştı.
Bir iki kadeh içip kalkmayı düşünüyordu ama öyle olmamış zil zurna sarhoş olmuştu. O kadar sarhoş olmuştu ki adamın önünü görecek hali bile yoktu.
Bu berbat durumdan biraz da olsa kurtulmak için garsona sert bir kahve söyledi. Kahve geldikten sonra birkaç yudumda kahvesini bitiren adam biraz kendine gelmişti. Yine de başı çatlar gibi ağırıyordu ve bu da sürekli adamın gözlerini kapatmasına sebep olmuştu.
Komiser Mustafa Dakik emekli olalı iki yıl olmuştu ama yine de çalışmaya devam ediyordu. Tabii polis olarak çalışmıyordu yeraltı dünyasına karanlık işlere girmişti.
Polislik yaparken de mafyadan rüşvet alıp basit işler yapan Mustafa emekli olunca daha büyük işlerde yer almaya başlamıştı. Kazandığı para onun gözünü doyurmadığı için daha fazla para kazanmak için sürekli ne kadar tehlikeli veya riskli olursa olsun söylenen her işi yapıyordu.
İşlerinde kendisine sorun çıkaran veya onu fark edip ihbar edecek kişilere ise acıması yoktu hepsini diri diri yaktıran psikopat herifin tekiydi. Bir haftadır kendisine iş gelmemişti ve bu durum canını sıkıyordu.
Sürekli gereksiz lüks alışverişler yaptığı en lüks arabalarla dolu bir garajı olduğu ve sürekli kumar oynadığı için pek parası kalmamıştı bir an önce bir iş verilse iyi olurdu.
İş için birkaç kez patronlarını aramak istese de karanlık patronlarını sinirlendirip ölmek istemediği için vazgeçmişti. Mustafa Dakik'in kısa beyaz saçları sakalsız bir yüzü yeşil gözleri vardı.
Neredeyse obezliğin ilk evresine girecek kadar kilo almış kocaman bir göbeği vardı. Sağlığı git gide kötüye gitse de bu durumu gram umursamıyordu. Bardan kalkıp gideceği esnada gözüne bir kız çarptı.
Kızı ilk geldiği an nasıl fark etmemiş olduğuna inanamamıştı. Kızın kızıl saçları belinden aşağıya iniyordu zümrüt yeşili gözleri kar gibi bir teni vardı.
Kız üzerine kalçasının hemen altında biten kırmızı dar vücudunu saran ve vücut hatlarını belli eden bir elbise giymişti. Mustafa gözlerini kızdan alamıyordu gece boyu sarhoş olduğu için kızı fark edememişti bu yüzden kısa bir an kendine sövdü.
Kız çok güzeldi ve o kızı istiyordu alacaktı da. Kız bir süre daha oturduktan sonra bardan kalkıp çıkınca Mustafa da hemen hesabı ödeyip kızın peşinden çıktı.
Mustafa hızlı adımlarla kızı takip etmeye başladı. Kız Mustafa Dakik'in onu takip ettiğini fark edince adımlarını hızlandırdı. Mustafa Dakik kızla oynamaya karar verip kızı takip etmeye devam etti.
Kız Mustafa Dakik'in hâlâ peşinde olduğunu fark edince panik yapıp önüne çıkan her sokağa girdiği için sonunda çıkmaz sokağa girdi. Kız sokağın sonuna gelip dümdüz duvarla karşılaşınca korkuyla Mustafa Dakik'e döndü.
Mustafa Dakik ise avı avucunun içine düştüğü için pis bir şekilde sırıttı. Yavaş ama kendinden emin adımlarla kıza yaklaştı. Kız korkuyla ona bakıp sertçe yutkundu.
"Lütfen gitmeme izin ver korkuyorum." "Nazlanma küçük kız sadece geceme biraz renk katacaksın canın yanmayacak." "Hayır bana dokunma benden uzak dur."
Kız sesini güçlü tutmaya çalışmış ama başarısız olmuştu hem sesi hem vücudu titriyordu. Çaresizce lütfen diye fısıldarken Mustafa Dakik kıza doğru adım atmaya başladı.
Kız o kadar geriye gitmişti ki sırtı çıkmaz sokağın duvarına değiyordu. Mustafa Dakik pis bir sırıtma ile kızın önüne kadar gelip elini kıza doğru uzattığı an ensesinde batan birşeyin hafif sızısını hissetti.
Elini yavaşça ensesine götürdü ve ensesine batmış bir iğne olduğunu gördü. Eline aldığı iğne ile göz göze geldiği an hafifçe yalpaladı ve ayakta durmayı başaramayıp kendini yerde buldu.
Kız gülümseyerek yatan adama baktı. Salak şey tam da kızın istediği gibi tuzağına düşmüştü. Ona göre erkekler aptal varlıklardı güzel bir kadın görmeleri herşeyi unutmaları için yetiyordu.
Karşısında olan binanın çatısına doğru bakıp eliyle tamam işareti yaptı. Tanıdığı en iyi nişancı yine işini mükemmel bir şekilde yerine getirmişti. Yanına yaklaşan Transporter marka araçtan inen birkaç kızın yardımıyla baygın adamı arabaya taşıyıp uzaklaşıp gözden kayboldular.
Yarım saat sonra adam yavaş yavaş kendine gelip gözlerini açmaya çalıştı. Gözlerini açıp hareket etmeye çalışınca bağlı olduğunu fark etti. Bir sandalyeye oturtulmuş ve elleri ayakları bağlanmıştı.
Adam ne olduğunu anlamak için etrafına bakmaya başladı. Eski püskü bir deponun içindeydi deponun beyaz duvarları nemden küflenmiş ve kirden beyaz duvarlar simsiyah olmuştu.
Adam hâlâ bu depoda ne işi olduğunu sorguluyordu en son o güzel kızı köşeye sıkıştırmış ve ona dokunmak üzereydi ama sonra ensesine batan birşey yüzünden bayılmıştı. Bakışlarını çevreden ayırıp tam karşısına baktı.
Tam karşısında olan duvara sırtını yaslamış genç bir kız vardı. Kız uzun sarı saçlarını toplamış olsa da birkaç tutam omuzlarından aşağı dökülmüştü.
Üstünde siyah bir elbise olan kızın ağzında bir sigara elinde siyah bir dosya vardı. Kız adamın uyandığını görünce dosyayı masaya bırakıp sigaradan derin bir nefes çekti.
"Fantezi severim ama bağlı olan ben değil sen olmalısın küçük hanım." Genç kız göz devirip Mustafa Dakik'in yanına yaklaştı ve sandalyenin ayağının önüne bir Medusa heykelciği bıraktı.
Adam önüne bırakılan Medusa heykelciği ile şok oldu. Karşısında MEDUSALAR BİRLİĞİNDEN bir suikastçı vardı ve bu demek oluyordu ki ölecekti. MEDUSALAR BİRLİĞİ suikastçılarının acıması yoktu.
"Lütfen bırak beni ben birşey yapmadım yalvarırım öldürme beni yanlış kişiyi yakaladın." "Yanlış kişiyi mi yakaladım ? Öyle mi ? Az önce kapattığım dosya hiçte öyle söylemiyor. Dur tekrar birlikte bakalım dosyana."
Kız dosyayı açıp adamın önünde oturup bacak bacak üstüne attı. "Genç bir kız üniversite birinci sınıf tıp öğrencisi. Daha ondokuz yaşında babasını çocukken kaybetmiş annesiyle birlikte yaşıyordu."
"Güzel bir hayatı kimseye zararı yoktu. Sonra ne oldu ? Hayatına senin gibi pislik bir orospu çocuğu girdi." Kim bilir o kızın ne kadar güzel hayalleri vardı ? Belki dünyaca ünlü harika bir doktordu. Belki harika bir anne olacaktı hayatı mutlu mesut geçecekti.
Belli mi olurdu ? Belki kimsenin tedavi bulamadığı bir hastalığa tedavi bulacaktı ama en önemlisi yaşayacak güzel bir hayatı ve hayalleri olacaktı ama sen onu hayattan kopardın.
Onu sıkıştırdın kız istemeyince tecavüz ettin sonra da kızı ve annesini vahşice öldürdün. Onları kendi yaptırdığın fırına attırıp yaktın diri diri.
Sizin gibi insanlar yüzünden bu dünyada kadın ve çocuk olmak her an ölüm ile yüz yüze gelmek demek. Anne kızın kimsesi olmadığı için kimse işin peşine düşmesi bende paçayı sıyırırım dedin ama bu işler öyle kolay değil.
Adaletin bittiği yerde MEDUSALAR BİRLİĞİ doğar. Şimdi de o anne ve kızın intikamını alacağız senden. Medusa ayağa kalkıp elinde bir benzin bidonu ile yaklaştı.
Adam çığlık çığlığa bağırmaya devam ediyordu. "Yalvarırım yapma pişmanım lütfen öldürme beni." Medusa adamı dinlemedi ve elinde ki benzin bidonunu adamın kafasından aşağıya boşalttı.
Tüm benzin adamın bedenine dökülünce elinde çakmağı ile yaklaştı ama sonra durdu. Seni o kadar kolay öldürmeyeceğim bıçaklarından birini eline alıp adama yürüdüğü sırada telefonu çalınca durdu.
Arayan kişinin lider olduğunu görünce sinir bozukluğu ile telefona cevap verdi. "Alo efendim şu an eğlencemi bozuyorsun." Bir süre karşı tarafı dinleyip sinirle ofladı.
"Tamam tamam işimi çabuk bitirip geliyorum." Telefonu kapatıp sinirle adama yaklaştı. Adamın ağzına bir bez tıkayıp sigarasını yaktığı çakmağı benzin ile kaplı adamın üstüne attı.
Çakmak adama temas eder etmez büyük bir alev parladı. Adam acı içinde çığlık atmaya çalışıyordu ama ağzı kapalı olduğu için sesi çıkmıyordu.
Medusa sigara yakıp adamın karşısında olan masaya oturarak bacak bacak üstüne atıp adamın diri diri yanmasını izledi. Adam öldükten sonra adamı polisin bulabileceği bir yere işlediği suçların kanıtları ile bırakıp kendisini ele verecek herşeyden kurtularak liderin yanına gitti.
Liderin evinden içeri girip selam verip masaya oturdu. "Umarım beni çağırmana ve eğlencemi bozmana değecektir." "Yeni görevin." Lider elinde ki mavi dosyayı genç Medusa'ya uzattınca Medusa başta şüphelense de Medusa uzanıp dosyayı eline alır.
Dosyayı eline alınca bir polis memuruna ait olduğunu gördü. Memurun adı Gölge Novak'tı ve 25 yaşındaydı genç olmasına rağmen çok zor şeyler başarmıştı ve herkesin övdüğü bir polise dönüşmüştü.
"Ne yapmış bu polis neden öldüreceğim ?" "Onu öldürmeyeceksin." Öldürmeyeceğim bir polisin dosyasını neden bana veriyorsun ? Amına koyayım aptal bir polisin dosyasını göstermek için mi beni çağırıp eğlencemi bozdun ?"
"İki dakika sus ve dinle. O polisin dosyasını sana verdim çünkü o MEDUSALAR BİRLİĞİNİN daimi üyesi olacak. Meudsa'nın gözleri liderin sözleriyle kocaman açıldı.
"Birliğin tüm üyeleri kadın birlikte çalıştığımız erkekler var ama hiçbiri daimi üye değil ve birliğin üst üyeleri bunu kabul etmez." "Hepsiyle konuşup ikna ettim."
"Neden bir polis konusunda ısrar ediyorsun ?" "Çünkü adalate gerçekten inanan ama şu an yanlış yolda olan biri ve bu şehirde satın alınamayacak bizi sırtımızdan vurmayacak tek kişi."
"Ona gerçekten bu kadar güveniyor musun ? Geçmişte yaşadıklarımızı unutma." "Bana güven şu ana kadar birliğe zarar vercek tek bir karar vermedim her zaman dikkatli davrandım."
"Yani düşün üst üyeler bile ikna olmuşsa demek ki yanlış karar değil." "Tamam patron bu görevi kabul ediyorum onu tarafımıza çekeceğim." "Sana güveniyorum birliği ve beni asla yarı yolda bırakmadın." İki Medusa oturup bir süre daha sohbet edip yapacakları şeyleri konuşup anlaştılar. Daha sonra ikisi de dinlenmek için evine çekildi.
Evet ilk bölüm ile karşınızdayım umarım beğenirsiniz...
MEDUSALAR BİRLİĞİ hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Yeni bölüm de görüşmek üzere...
|
0% |