Yeni Üyelik
28.
Bölüm

AŞK DOLU AKŞAM YEMEĞİ

@gevezeyazar

Keyifle geçireceğimiz bir akşam için rezervasyonumuzu yaptırdıktan sonra hazırlanmaya başladım. Alt komşum Zerrin teyze müzik sesi yüzünden bir gün beni apartmandan kovdurabilirdi. Açtığım şarkıyla hem eğleniyordum hem hazırlanmaya çalışıyorum.

 

Yıldız Tilbe ~ Ben Bir şarkıyım Söz Müzik Sensin

 

Tam da şarkı sözleri gibi sanki bin senedir aşığım. Aşkın büyüsüne kapılmış gidiyordum. Dolabımı açıp biraz karıştırdıktan sonra düz midi boy kalem bir elbise seçtim. Saçlarıma dalga vererek özgür bıraktım. Hafif bir makyaj, çoğunlukla çıkarmadığım annemin baş harfini taşıdığım kolyemle geceye hazırdım. Çantamı aldım evden çıkmak üzereyken Dinçer’in ev adresini bilmediğim aklıma geldi. Arayacağım sırada gelen mesajla aramama gerek kalmadı.

 

“Seni bekliyorum, çok bekletme.” Sizi sizden iyi tanıyan birini sevmek bir lütuf galiba. İçimdeki çocuğu yine uyandırdım heyecanla aşağıya indim. Ağır ağır yürümeye başladım. Topuklu ayakkabılarımdan çıkan ses etrafa yayılırken hayranlıkla izleyen adam aşkın ta kendisiydi.

 

Şarkılar eşliğinde gideceğimiz mekâna doğru ilerledik. Zaman zaman eşlik ettiğimiz sözler bizi yansıtacak kadar güzeldi. Gideceğimiz yeri anlasa da belli etmemiş. Yakın olduğunu düşündüğü bir oto parka arabayı park ederek indik.

 

“Dinçer Bey benimle Galata Sokaklarında yürümeye var mısın?” ışıl ışıl parlayan gözlerinde kaybolmak ruhumu dinlendirmeye fazlasıyla yetiyordu. Elini uzattığında bu anı bekliyormuş gibi heyecanla tuttum. Gülüşlerimizin yansıdığı sokaklara bize ait anılar bırakıyorduk. Galata Kulesine vardığımız da eşsiz manzara karşısında bize ayrılan masaya geçtik.

 

“Kız Kulesinin hikayesini biliyor musun?” bildiğim hikâyeyi onun cümlelerinden dinlemek daha anlamlıydı. Hayır demek ister gibi başımı iki yana salladım.

 

“Bir sürü aşık yıllarca Kız Kulesini izlemiş, Kız Kulesi de yıllarca aşıkları izlemiş ama sonun da kendini yalnız hissetmeye başlamış. Bir gün karşısında Galata Kulesi yükselmeye başlamış, tüm büyüleyici duruşuyla. O an Kız Kulesi ve Galata Kulesi birbirine âşık olmuş. Lakin araya giren koskoca İstanbul Boğazı imkansızlaştırmış aşklarını. Ahmet Çelebi bir gün Üsküdar’a uçmak için Galata Kulesine çıkmış. Tam uçacakken Galata Kulesi tüm aşkını dile getirmiş. Kız Kulesine yazdığı mektupları vermiş Ahmet Çelebi aşkın karşısında dayanamamış almış mektupları. Rüzgâr o kadar kuvvetliymiş ki dağılmış tüm mektuplar ortalığa. Kız kulesi anlamış Galata Kulesinin ona ne kadar âşık olduğunu. İmkânsız olan aşk, artık karşılığını almış iki kulede günden güne parlamış İstanbul sokaklarında.” Aşktan anlayanlar iyi bilir yılların efsanesini.

Biz de tıpkı Kız Kulesi ve Galata kulesi gibiydik. İmkânsız aşkın mucizeydik belki de.

 

“Bir inanca göre de ilk defa birlikte Galata Kulesine çıkan çiftler evlenirmiş.” Alay eder gibi savurdum yine saçlarımı arkaya doğru.

 

“Bu bir evlilik teklifi mi?” açtığım her savaş yol, su, elektrik olarak bana geri dönüyordu. Kızaran yüzüm kahkaha atmasına sebep olurken utandığım da belli olmuştu. Atışmalarla geçen yemeğimizin sonun da güzel manzarayı arkamızda bıraktık. Geldiğimiz yollardan kenetlenen ellerimizle geriye döndük. Evin önünde arabayı durdurduğunda fark ettiğim his gitmesini istemediğimdi.

 

“Kahveme eşlik etmek ister misin?” teklifimi bekliyormuş gibi hızlıca arabadan indi. Sessizce evimin olduğu kata geldik

.

“Buyurun Dinçer Bey rahatınıza bakın ben hemen kahveleri hazırlıyorum.” Diyerek balkona yönlendirdim. İçimdeki heyecan ellerimin titremesine sebep olsa da kahveleri hazırlamıştım. Kahvesini masaya bırakıp bende sandalyeme geçip hafif hafif sallanmaya başladım.

 

“Teşekkür ederim. Çok güzel bir akşamdı çok eğlendim.” Gözlerindeki minnet duygusu özlediğim hisler arasındaydı.

 

“Ben teşekkür ederim uzun zamandır hiç bu kadar mutlu olmamıştım.” Hissettiklerimi itiraf etmiş olmak yanında ne kadar rahat olduğumun kanıtıydı artık. Biz olabilmeyi başarmanın en güzel yanıydı düşündüklerimi söylemek. Yanındayken sanki zaman durmuş nasıl geçtiğini anlamamıştım. Vedalaşırken alnıma kondurduğu öpücük en güzel iyi geceler mesajıydı.

 

Güzel geçen gecenin ardından güneşin ilk Işıklarıyla gözümü açtım. Güzel bir duş alıp rahatladıktan sonra hazırlanıp evden çıktım. Her sabah aynı yerde görmeye alıştığım yüz bu sabah yoktu ama arabası buradaydı. Asistanına sorduğumda odasında görüşmesi olduğunu söyledi. Bende odama geçip işlerimi tamamlamaya başladım. Kapı tıklandığında geldiğini düşünüp heyecanla ayağa kalktığımda gelen asistanıydı.

 

“Müsaitseniz Dinçer Bey sizi odasında bekliyor.” Birazdan geliyorum dediğimde kapıyı kapatıp çıktı. Kötü düşüncelerden kendimi uzaklaştırsam da içimdeki kötü hislere engel olamıyordum. Tedirginlikle odasına gittim kapıyı tıkladığımda açıldı karşımda durdu.

 

“Sadece sakin ol ben yanındayım.” Söyledikleri daha tedirgin etmişti ama karşımda Aslı’yı da beklemiyordum. Hangi yüzle gelmiş olduğuna anlam vermesem de çok şaşırmamak gerekirdi. Karşısında duran adam da tam ona yakışır cinsten oldukça itici tavrı vardı.

 

“Merhaba Derencim tanıştırayım nişanlım Mert.” Nişanlandım demek için buraya kadar zahmet etmene gerek yoktu demek istesem de bunu sadece içimden söyleyebilmiştim.

 

“Memnun oldum. Size nasıl yardımcı olabiliriz?” hoş gelmemişlerdi gereksiz nezakete gerek duymadım.

 

“Düğünümüzü sizin otelinizde yapmak istiyoruz. Şahane, dillere destan bir düğün olmalı.” Dinçer’in koltuğuna oturdum. Kollarımı masanın üzerine koyarak ellerimi birleştirdim. Sakin kalmaya çalışmak oldukça zor olsa da bunu başarabilirdim.

 

“Kusura bakmayın Aslı şu anda sizin taleplerinizi karşılamamız mümkün değil programımız oldukça dolu.” Sözlerime hâkim olabiliyorum ama mimiklerim için bunu söyleyemem.

 

“Hanımefendi şimdi benim nişanlım özellikle burayı istiyor. Arkadaşınızın hiç mi hatırı yok!” bu sözler üzerine Dinçer’le göz göze geldik. Sahne senin dercesine göz kıpmasıyla oturuşumu dikleştirdim.

 

“Bizim için tüm misafirlerimiz değerlidir Mert Bey fakat rezervasyonlarımız dolu.” Hanımefendi çizgimi bozmamak için dirensem de karşımdaki iki insan da buna fırsat vermemek için direniyorlardı.

 

“Yapma Derencim sen istersen bizim için tüm yetkini kullanırsın.” Yıllar önce sırtımdan vurmamış gibi dostane davranması sinir kat sayımın son demine gelse de sakin kalmaya devam ettim.

 

“Sizin istekleriniz için başkalarının planlarını bozmak benim yetkim dışında maalesef.” Rahat tavrımla arkama yaslandığımda yüzünün kızarmasıyla keyfime diyecek yoktu.

 

“Hanımefendi nişanlımın üzülmesini sevmiyorum sizi de üzmek istemem.” Açıkça beni tehdit etmeye çalıştığında ona doğru adımlayan Dinçer’e bir dakika işareti yaparak kapıya yöneldim ve kapıyı açtım.

“Haklısınız Mert Bey üzülmesini istemeyiz bundan dolayı şanınıza yakışır alternatifleriniz muhakkak vardır. Bu konuda size yardımcı olamayacağım.” Vermiş olduğum cevap bitirim ikilinin hoşuna gitmediği her hallerinden belliydi. Muhteşem ikilinin ise keyfine diyecek yoktu.

 

“Bunun hesabını vereceksiniz! Bu konu burada bitmedi.” Dinçer yumruğunu sıkmış yaklaşırken elini tutup sakinleştirmeye çalışsam da amacı keyfimi bozmak olduğunu belli eden tavrını ortaya sunmaktan vazgeçmeyen Aslı son kozunu oynamaktan hiç çekinmedi.

 

“Gidelim hayatım Uraz geldiğinde bizim için elinden gelenin fazlasını yapacağımdan eminim.” Zafer kazanmış, amacına ulaşmış tavrıyla çıktılar odadan. Söylenecek onlarca söz varken söyleyememek beni delirtse de bulunduğum konum rahatlamama yetecek kadar güzeldi.

 

Dinçer’in sarılması ortamdaki tüm kötü enerjiyi yok edecek kadar anlamlıydı. “Bu yaptığın hiç adil değil” diye mırıldansam da halimden gayet memnundum. Bedenimi saran kollar yabancı değil bir parçamdı adeta.

 

Yeni doğmuş bebek gibi hafifliyordu ruhum kollarında. Saatlerce kokusunda kalabileceğimi fark ettiğim de halinden memnun olması kalbime zarardı. Ne kadar süre göğsüne yaslandım bilmiyorum ama zaman durmuştu bizim için. Ta ki kapı tıklanana kadar.

 

“Deren Hanım babanız geldi. Odanız da sizi bekliyor.” Çok nadir gelirdi babam ve haber vermeden gelmezdi. Zihnimden geçen kötü düşüncelere son vermek ister gibi hızla odama gittiğimde yalnız gelmesi tedirginliğimi arttırmıştı.

 

“Hoş geldin baba, annem neden yok.” Annem olmadan iş dışında hiçbir yere gitmezdi. Bu kadar önemli ne olmuş olabilirdi. Sorgularımı bırakarak boynuna sarıldım.

 

“Habersiz ziyaretini neye borçluyuz Osman Bey?” Yüzündeki hüzün kötü bir şey olduğunun habercisiydi ama ne olduğunu çözemiyordum. Belki de ilk defa bana durgun bakıyordu.

 

“Neden bunu kendine yapıyorsun Deren, kendini düşünmüyorsun anladım ama bizi düşün.” Söylediği her kelim de boğazım düğümlendi. Konuşmakta dahi zorlandığımdan incecik çıkmıştı sesim.

 

“Ne oldu baba söylediklerinden hiçbir şey anlamadım.” Diyebilmiştim çaresizce. Bu kadar üzüleceği ne yapmıştım anlam veremiyordum. Üzmekten en çok korktuğum adamın karşımdaki çaresiz cümleleri kalbimi paramparça etmişti. Habersiz gelmesini gerektirecek kadar ne olmuş olabilirdi.

“Tam iki yıldır kontrollerine gitmemişsin. Kendine eziyet etmekten mutlu mu oluyorsun?” patlamaya hazır yanardağ gibi tüm lavlar bedenimi sarmıştı. Bunu nasıl öğrendin diye sormak en aptalca cevap olurdu. Ne diyeceğimi bilemeden baka kalmıştım öylece. Verdiğim her karar da dağ gibi arkamda duran adamın tek istediği sağlığıma dikkat etmemdi ve ben onu da ihmal etmiştim.

 

Yavru kedi gibi dizlerinin önünde oturdum. Gözlerinin içine baka baka özür dilesem de faydasız olmuştu. Hastanenin yolunu çoktan almıştık. Gerekli tahliller hatta daha fazlasını yaptırmış azcıkta olsa içini rahatlatmıştı. İyi çıkan sonuçlar da benim kurtuluş biletim olmuştu. Koluna girdiğimde hala bana tavırlı olmaya çalışsa da baba yüreği buna izin vermemişti.

 

Baba-kız geçirdiğimiz iki gününün sonunda geriye döndü. Duvarlar sanki üzerime gelmeye başlamış uzun uzun seyre dalmıştım. Ne garip değil mi insan başına geleceklerden habersiz yarın ne olacağını bilmeden yaşamaya devam ediyor.

 

Aylarca, yıllarca kafamda birçok senaryo kurdum. Nihayetinde gördüm ki hayat hayaller ve gerçek arasında pamuk ipliği. Altı ay önce âşık olacaksın deseler kahkahalarla cevap verir olmayacak duaya âmin denmez derdim. Şimdi görüyorum ki aşk geliyorum demez gelir.

Loading...
0%