@gevezeyazar
|
Beni otele bırakıp hazırlanmak için evine gitmişti. Hızla Simay’ın odasına ilerledim anlatmak için yeterince vakit kaybetmiştim. Gerçek aşka kapısını kapatıp işine âşık olan arkadaşım her zaman olduğu gibi yine koşturmaca içerisindeydi. Dağılan saçları ele veriyordu aslında aşktan kaçan kadının hallerini nerde olsa tanırdım bu hissi. Zor günler yaşadık beraber tek farkımız vardı onlar severek ayrılandı, biz ihanetle ayrılan. Aldatılmanın nasıl bir çaresizlik olduğunu anlatacak pek kelime bilmiyorum ama acısını çok iyi biliyorum. “Simay Hanım bir bakar mısınız?” hızlıca kafasını kaldırdı gelmemi bekliyordu ama erken geleceğimi tahmin etmemiş olacak ki şaşırdı. Aramızdaki mesafeyi kapatıp sıkıca sarıldıktan sonra geriye çekildi baştan aşağıya süzdü. “Sende bir değişiklik var?” insanın gerçek dostları olması harika bir detay. “Bana ayıracak vaktin varsa anlatabilirim.” Omuzuma düşen saçlarımı geriye doğru atarak yaptığım cilvenin anlamını çoktan anlamıştı. Takıldı peşime kahvelerimizi söyleyip oturduk bir köşede içi kıpır kıpır söyleyeceklerimi bekliyordu heyecanla. “Uzatmayacağım, detayları sonra anlatacağım şimdilik âşık olduğumu bil yeter.” Mutluluğuma ortak olmak ister gibi yeniden sarıldı heyecanla. Ufak detaylardan sonra genelde sabahlara kadar çalışıp otelde kaldığı için ayırdığı odaya çıktım. Bayram sevinci neşemle önce güzel bir duş aldım. Yanımda getirdiğim kıyafetler ve makyaj malzemelerimle davete hazırdım. Saatin gelmesiyle son dokunuşlarımı yaparak restorana indim. Neredeyse herkes gelmiş yerlerini almıştı selam verip gereken kişilerle sarıldıktan sonra Dinçer’in solunda bana ayrılan sandalyeye geçtim. Karşımda üç kişilik boş yer vardı biri Uraz’a aitti peki ya diğerleri. Sohbetler edilmeye başlamış geçen bir yılın değerlendirilmesi yapıyordu. Uraz geç kalma sebebini açıklama gereği duyarak herkese selam verdikten sonra tam karşımda oturdu. Tüm gözler üzerimdeydi hissediyordum.
Herkes biliyordu geçmişi şaşırmışlardı ama kimseden ses çıkmadı. Gelen son iki kişiyle gözlerim hemen Simay’ı buldu. Organizasyonu yapan oydu ama bu iki kadının geleceğini bana haber vermemişti. Her halinden belli oluyordu bundan onun da haberi yoktu. Uraz’a takıldı bu defa gözlerim içimdeki ses bu kadarını yapmaz diyordu. Ama yıllar önce beni aldattığı kadınla yan yanaydı üstelik evli bir adam olarak.
“İstersen kalkabiliriz?” Bu durumdan beni kurtarmak istiyordu Dinçer farkındaydım ama gidemezdim. Ebru Gündeş’in dediği gibi “Kurtlar sofrasına oturduysan eğer hesabımı kendim öderim.”
Dinçer’in kulağına yaklaştım sadece onun duyabileceği tonda tüm içtenliğimle “sen yanımda ol gerisini ben hallerim.” Ondan güç aldığımı belli etmek ister gibi göz kırptım. Yüzündeki gülümseme kalbimi yumuşattı. Bana güvendiğini bilmek huzur veriyordu.
“Hoş geldiniz Hanımlar. Nasılsın Aslı.” İstediğim tek şey sadece yüzlerinde pişmanlık görmekti ama umduğumu bulamamıştım. Aksine adını bile söylemek istemediğim o kadın Uraz’a gözümün içine baka baka kur yapamaya devam ediyordu. “Bugünde başkaları için utandık Deren’cim.” İşte gerçek dost sen söylemeden halinden anlayan.
Aramızda evlenenler, nişanlananlar hatta çocuğu olanlar bile vardı. Nefretle hatırladığım günler olsa da güzel dostluklar da barındırmıştı. Çoğu tanıklık etmişti sevgimize. Ara ara acıyarak baktıklarını hissediyordum. Uraz evli ve çocuğu olan bir adamdı. Ben ise kendini işini adamış yalnız bir kadın. Söylemek istedim sol yanımda asaletiyle oturan adam kalbimin ritmini değiştirdi. Kimse bilmezken yapamazdım daha en yakınıma bile söylememişken şimdi zamanı değildi itirafın.
“Eeee Deren hala bekar mısın?” Ev sahipliği yapıyor olmamıza yakışır davranmam gerektiğini bildiğimden seviyesine inmeyecektim ama bende insanım.
“Hayır, kendi ayakları üzerinde duran güçlü ve aşık bir kadınım.” Bu cevabımı kimse beklemiyordu hatta ben bile ama sabrımda bir yere kadardı. Bu kadar güzel seven adama yapılacak en büyük kötülük onu saklamak olurdu. Simay mutluluktan, Uraz pişmanlıktan şaşırmıştı belki de bilmiyorum. Ama elimi sıkıca tutan adamın mest olmuş bakışları kimseyi düşünememe fırsat vermiyordu. Karnıma giren kramp başıma geleceklerin habercisiydi ama hiç zamanı değildi. Bakışlarım tekrar Aslı’yı buldu beni düşürmeye çalıştığı durum ve karnımdaki sancıyla öfkeme hâkim olamadım. “Peki ya sen hala insanlarının mutluluğu bozmaya yeminli misin?” Uğradığım ihanetin en büyük parçası olduğu gerçeğini yüzündeki makyajı kapatamazdı.
En son hatırladığım yerinden fırlayan Uraz’dı. Birbirini en iyi tanıyan iki yabancı olsak da unutması imkânsız olan hayatımın gerçeğiyle karşı karşıyaydık. Dinçer’in çırpınışlarına cevap veremeyecek kadar bitkin olmak yüreğimi yakan son acı oldu. Sonrası zifiri karanlık.
Gözlerimi açtığımda alışık olduğum acil odasın da buldum yine kendimi. Dinçer başımda bekliyor korku dolu gözlerle beni izlemeye devam ediyordu. “Daha iyi misin?” Böyle öğrenmeni istemeyecek kadar iyiyim diyemedim. “Bizimkilere haber verdiniz mi?” Simay bilirdi haber verilmesini istemediğimi.
“Kimseye haber vermedik Simay izin vermedi.” Canım arkadaşım yine topluyordu bıraktığım enkazı.
Serumun soğuk sıvısını kolumda hissettiğim de istemsizce yüz ifadem değişti. Şaşkınla beni izliyor ne olduğunu anlamaya çalışsa da bunu açıklayacak gücüm yoktu. Göz kapaklarım benden bağımsız kapanıyor güçlükle açmaya çalışıyordum.
“Keyfin yerin de mi Deren Hanım” alışık olduğu durum karşısında halime üzülse de bu fırsatı kaçırmayacağını çok iyi biliyordum.
“Beklediğin buysa aklım gel gitlere başladı” kahkahası yangı yaparken Dinçer’in şok olmuş bakışları üzerimizdeydi. Gün doğmuştu Simay’a beni yakalayabileceği en zayıf anımdaydım.
“Senin haberin yok tabi söylemez bu ketum madem aşık bizim kız o zaman sana baldız tavsiyesi, istediğini sorabileceğin andasın.” Keyfi yerindeymiş gibi davranmaya çalışsa da üzüldüğünü anlayabiliyordum. Bir saatin sonunda nihayet biten serumla gidebileceğimizi söylemişti doktor. Kontrole gitmemi tavsiye etmeyi de ihmal etmemişti.
Kalkmaya çalıştığım da varlığını hissettiğim eli huzurla okşamıştı yüreğimi. “Çok korkuttun güzelim daha iyi misin” incitmekten korkar gibi öpmüştü saçlarımdan. Ondan aldığım güçle oturdum sedyenin üzerinde. Ayakkabılarımı giydirdikten sonra gözleri değdi gözlerime. Korktuğu her halinden belli olan bakışlarına ömrümü vereceğimden haberi yoktu oysaki. Kolundan destek alarak çıkış kapısında arabayla bizi bekleyen Simay’ın yanına vardık. Arka koltuğa geçip uzandım. “Kimse bilmesin Simay korkmasınlar Orman evine gidelim” son gücümle söyleyebildiğim teklifle istediğimi yaptı. |
0% |