Yeni Üyelik
12.
Bölüm

İstanbul

@gevezeyazar

Topladım tüm kırgınlıklarımı anılarımı ve sevdiklerimi bıraktım ardımda düştüm yine yollara bana ait olmayan şehirde kendime memleket aramaya.


Gidenler gelmemeliydi geriye isteyerek gelmedi belki ama gelmişti. Artık istesekte istemesekte görmek zorunda kalacaktık birbirimizi. Hislerim değişmişti artık eskisi gibi bakamıyordum yabancıydık. Tüm duygularım yerine kırgınlık vaz geçmişlik bırakmıştı.


Kaldığım yerden dönmeliydim hayatıma eskisinden daha güçlü ve daha mutlu olmaya kararlıydım. Geçmişimi heba ettiğim aşka geleceğimi kurban etmeyecektim.


Hoş buldum evim olamayan evim. Günlerdir kapalı kalan evim sanki kalbim gibi nefessiz kalmıştı. Kalbim sızlıyordu artık yorgunluk hissetmeyecek haldeydim. Kahvemi içtikten sonra temizlik yapmaya başladım. Sanki temizlik yaptıkça geçmişimde temizleniyor ruhum rahatlıyordu. Saatler geçmişti yemek yemediğimi bile fark edememiştim. Temizlik terapimi bitirdikten sonra yemek siparişi verdim. Kendime bir kahve yapıp yine cam kenarına geçtim. Artıları eksileri yan yana koydum. Eksiktim belki ama her şeye rağmen devam etmem gerekiyordu.


Artık yorgunluktan mecalim kalmamış düşünmekten kafayı yemek üzerindeydim. Uyursam gece biter uyumazsam ben biterdim. Her santimini ezberlediğim duvarlarıma baka baka yorgun düştü gözlerim uykuya esir oldum.


Telefonun sesine uyandığımda saate iki ye yaklaşıyordu. “Efendim Devran” geldiğimi bilen tek kişiydi.


“Hadi kalk hazırlan kahvaltı yapalım konuşmamız gereken önemli konular var.” Önemli olduğu geldiğim gün beni aramasından belli oluyordu.


“Bir saate hazır olurum nereye gideceğiz.”

“Şile Saklı göl.” Gitmeyi en sevdiğim yerlerden birisiydi kendimi huzurlu hissettiğim memleket hasretimi giderdiğim yer. Çok sık gitmezdik artık konunun ne kadar önemli olduğu belli oluyordu.


Yaşadıklarımızın kasvetimi vardı üzerimizde yaşayacak olduklarımızın mı bilmiyorum ama ölüm sessizliği vardı ikimizde de. Yol boyunca üç beş kelimeden fazlasını konuşmadık. Güzel bir masa hazırlanmıştı. Akşam olmak üzereydi kahvaltı için oldukça geç bir saatti hafif bir şeyler sipariş ettikten sonra artık sessizlik sinirlendirmeye başlamıştı.


“Hadi benim Karadeniz’de gemilerim battı sana ne oluyor?” Biraz dalga geçer gibi söyleyerek ortamı yumuşatmaya çalışmıştım.


“Benimde Marmara’da battı.” Söylemek istediği belliydi ama kabullenmek istemedim.


“Diyarbakır’a mı dönüyorsun?” Gözlerini kaçırdı söylemek istediği çok şey vardı her halinden belliydi ama nasıl söyleyeceğine hala karar veremediği belliydi.


“Dert etme kendine Devran sonsuza kadar ikimizde burada kalmayacaktık. Yıllarca mücadele etmiş olsa da alışamadık. Belki de gitmek ikimizi de iyi gelecek.”


Bende geriye dönmeyi düşünmüştüm belki de hayat yolumuzu çizmişti çoktan biz kabullenmek istemiyorduk. Ne kadar kaçarsak kaçalım yaşamamız gereken ne varsa yaşamak zorunda kalıyorduk. Belki de bundandır mecburiyetleri sevmememiz.


“Diyarbakır’a dönmem gerekiyor artık. Bir seçim yapmak zorundaydım mutlu olmak istiyorum. Sevmek istiyorum, sevmeye çalışıyorum uzaktan bunu başaramayacağımı fark ettim. Yaşadığım kötülükleri yaşatmak istemiyorum”.


Haklıydı belki de yapmamız gereken buydu geçmişle yaşayarak kendimize en büyük kötülüğü yapıyorduk. Geçmiş geçmiş olarak kalmalı gidenler geri gelmemeliydi.


“Planın nedir.” Konuşmamız ciddi olsa da dostluğumuz her zaman baki kalacaktı bundan emindim.


“Hisselerimi devretmeyi düşünüyorum tabi ki önceliğim sensin istersen hepsini sana devredebilirim.” Bunu isteme hakkım yoktu çünkü hepsini satın alacak gücüm olmadığı için bunu istemek bencillik olurdu.


“Hepsini devir alamam.” Bunu bana söylediğini göre detaylı düşünmüştür.


“Biliyorum bir kısmını sana devredeceğim böylelikle söz hakkı her zaman sende olacak kalan kısmını senin isteğine göre yarı yarıya ya da tamamını bir kişiye devredeceğim.” İyi dostlardır biz ne yaşarsak yaşayalım birbirimize zarar verecek hiçbir karar almazdık.


“Bunları düşündüğüne göre aklın da birisi vardır diye düşünüyorum.” Gitmek mecburiyetinde olsa da beni yok sayacağına asla ihtimal vermiyordum.


“Aklımda bir isim var ama beraber karar vermek daha doğru olduğunu düşündüğüm için ihale üzerinden ilerlemeyi düşünüyorum böylelikle yeni ortaklarının kim olacağına senin karar vermeni istiyorum.”


Halinden belli oluyordu söylediklerini istemeyerek söylüyor ama bunun doğru olduğunu düşünüyordu. İkimiz içinde böylesi daha iyiydi belki de kendi memleketlerimizde daha mutlu olacaktık bu kaçınılmaz bir gerçekti. Çaresizliği her halinden belli oluyordu bunun üzerine gitmek değil saygı duymak bana yakışırdı.


“Tüm detayları konuşuruz şimdi bu güzel mekânın keyfini çıkarmak yakışmaz mı bize.” Gülümseyerek kalktım anlatmak iyi gelmişti artık Devran da rahatlamıştı.


Göl kenarın da yürüdük biraz anın tadını çıkarttık. Rahatlamış olmanın verdiği huzurla geriye döndük. Artık planlar değişmiş yeni bir hayat başlıyordu sanki benim için. Çok kayıplar verdim ama bu kayıp değildi sanki öyle hissetmiyordum.


Loading...
0%