@gevezeyazar
|
Birkaç gün dinlenmek çok iyi gelmişti sabahın erken saatinde uyandım soğuk bir duş kendime getirmişti beni. Aynanın karşına geçtim kötü bir görüntüm yoktu ama gözlerim şişmiş göz altlarımda mor halkalar oluşmaya başlamıştı. Ben bu değildim bu olamazdım ben güçlü bir kadındım ve asla yenilmeye niyetim yoktu. Sürdün intikam boyalarını alışmış olduğumun dışında iddialı bir makyaj yaptım davetlerde giyeceğim elbiseyi bugün işe giderken giymeye karar verdim. Abartma o kadar da değil desem de kendime hâkim olamadım. Dizlerimin üzerinde olan kırmızı elbisemin oldukça açık olan sırt dekoltesi vardı. Kırmızı rengi seçtiğim yetmiyormuş gibi bir de dekolte. Otele vardığımda karşılaştığım çalışma arkadaşlarımın yüzüne yansıyan şaşkınlık fark edilemeyecek gibi değildi. En neşeli halimle selamlaştım hepsiyle. Her zaman olduğu gibi kahvemi söyleyip odama geçtim. Düşüncelerim arasında kaybolurken kapı tıklanmasıyla gelebilirsin diye seslendim. Beklediğim kahveydi ama gelen Uraz olmuştu. “Buyurun Uraz Bey bir sorun mu var?” Ona karşı olan ciddiyetimi asla kaybetmiyor mesafemi olabildiğinden daha fazla koruyordum. “Nasılsın Deren.” Be adamın rahatlığı beni bir gün katil edebilirdi. “İyiyim hatta harikayım siz nasılsınız Uraz Beeey!” “Korkuyorsun” yüzünde alaylı tavrı olsa da sinirinden yaptığını anlayacak kadar iyi tanıdığım bir yabancıydı. “Neden korkacakmışım?” “Etrafında olursam benden yeniden etkileneceğinden korkuyorsun”. Bir zamanlar saçımın bir telini atmaya kıyamayıp cüzdanında taşıyan adamı sevmemek imkansızdı. “Ben sana yeniden âşık olacağım yapma Uraz kendini bu kadar önemseme hayallerini yıkmak istemem ama o iş çoktan bitti!” Evlendiği gün ölmüştü benim için gidenler geri gelmez gelseler de eskisi gibi olmazdı. “Madem korkmuyorsun beni ikna et o zaman” elimde tuttuğum kahve bardağını kafasına vurmamak için kendimi zor tutuyordum. Ve aklıma gelen ilk şeyi yaparak can alıcı noktasından vurdum. “Dinçer ile toplantım var sen keyfine bak.” omuzuma düşen saçlarımı geriye doğru savurup alayla gülerek yerimden kalktım cevap vermesine fırsat vermeden odadan çıktım. Yalan söylemiştim bir toplantım yoktu ama mecbur kalmıştım nefret etsem de o an doğru geleni yapmıştım. Söylediğime kendimde inanmış gibi Dinçer Bey’in odasına yöneldim. Kapıyı tıklattım gel demesiyle içeriye yöneldim. “Merhaba müsait misiniz?” “Evet Deren Hanım buyurun.” Tam olarak hatırlamıyor olsam da izler vardı aklımda. “Deren demeni tercih ederim. Orta okulda tanışıyorduk dedin ama tam olarak hatırlayamadım.” Garip bir his vardı içimde hem merak ediyordum hem de mahcuptum hatırlamıyor olmamdan dolayı.” “Aranıza biraz geç katıldığım için hatırlamaman çok normal yardımcı olabilecek bir anımızı paylaşabilirim istersen?” Hatırlamıyordum ama sanki yıllardır da tanıyor gibi garip bir his vardı içimde. Gülümsedim ve başımla onayladım. “On dört yaşlarındaydın o zamanlar da hırslı ve güçlüydün yarışmaya hazırlanıyordun takımda sen olduğun için ben de başlamıştım azmini takdir ediyor uzaktan uzağa hep seni izliyordum ama sen beni fark etmemiştin. Sonra bir gün siz antrenman yaparken bizde basketbol oynuyorduk top arkadaşının kafasına çarptı sen sinirden deliye döndün yanınıza gelip bir şey oldu mu diye sormak istediğimde öfkeyle bana bağırdın oysa suçlu olan ben değildim.” Anlık olarak o ana gitmiştim şimdiki aklım olsa asla öyle bir tepki vermezdim. “Özür dilerim hatırladım o günü çocukluk yapmışım şimdi bir önemi yoktur özrümün ama üzgünüm.” Gülümsediğin de birazcık da olsa rahatlamıştım ama yaptığımın ne kadar yanlış olduğunu yeni fark etmiş olmak kalbimi sızlatmıştı. “Peki sonra ne oldu hiç karşılaşmadık mı?” Kalabalık bir okulumuz vardı sınıf arkadaşlarımın dışında pek tanıdığım da yoktu okulda açıkçası. “Sonra hep kaçtım senden göz göze gelmemek için ve hatta üniversiteyi de aynı okulda okuduk ama ben bir sene geç başladım senden karşılaştık ama beni tanımadın.” Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilmiyordum garipti anlatırken sanki masum bir çocuk gibi duruyor kelimelerini özenle seçiyordu. “Sen beni görmedin ben seni hep uzaktan izledim.” Son cümlesi değildi muhtemelen ama şaşkınlıktan arafta kalmış ne diyeceğimi bilemez bir haldeydim. Aniden odaya girmiş olan Uraz resmen beni kurtarmıştı olduğum durumdan. “Toplantınınız bittiyse Arsen sana ulaşamamış ara istersen merak etmiş.” Söyleyeceğini söyledi ama gitmeye niyeti yoktu kapıda dikilmiş bizi izlemeye devam ediyordu. Ayağa kalktım görüşürüz sonra devam ederiz diyerek kapıya ilerledim. Uraz’ın yüzündeki anlamsız gülümseme dikkatimi çekmişti ama sebebini bilmiyordum. Odama doğru ilerlerken aklıma takılan kimsenin yeni ortaklıktan haberi olmadığıydı. Kimseye söylemediğimden eminim eğer Uraz söylemediyse Arsen de bilmiyordu telefonu aldığım da arayan kimse yoktu. Başımı kaldırdığım da karşımda duruyor alaylı gülümsemesini daha da arttırmıştı. Söylenecek çok şey vardı ama kararlıydım söylemeyecektim asla fırsat vermeyecektim. Çantamı aldım odadan çıktım. Öfkeliydim ama kendimeydi yıllar sonra karşı karşıya gelmiştik cevapsız kalan yüzlerce sorum vardı ama sormaktan kaçıyordum yüzleşmekten korkuyordum. Karışmıştı sanki tüm duygularım ne hissedeceğimi nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum oysa öldürmüştüm kalbimde. Kaç yıl geçti aradan unutmam gerekiyordu zaman her şeyin ilacıydı hani neden benim acım hala tazeydi. ... |
0% |