@gevezeyazar
|
Dışarıya çıktığımda sanki kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu parmak uçlarım üşümüş ellerim titriyordu. Derin derin nefes alıp kalp atışlarımı düzenlemeye çalıştım. Ağlamak istedim ama üzüntüden değil kendime sinirden. Alışmam gerekiyordu artık aynı ortamda olmaya hatta yan yana gelmeye. Ben onu yıllar önce kalbimde öldürdüm yeniden beni yerle bir etmesine izin veremezdim vermeyecektim. Biraz yürümek iyi geldi artık rahatlamıştım ve otoparka doğru ilerledim. Nereye gideceğimi ne yapacağımı bilemedim en iyisi orman evine gitmekti. Öfkem kendimeydi böyle olmak hoşuma gitmiyordu. Güçlü olmak zorundaydım kriz anlarında hızlı kararlar verme beceresine sahiptim ben işimde de en başarılı olduğum nokta buydu. Saatlerce düşündüm ve karar verdim. “Yıllar geçti acılarımın üzerinden nasıl hala taze kalmıştı bu acı sanki dün yaşanmış gibi. Sevmeyi de iyi bilirdim sevilmeyide. Sevilmiştim ben sevdiklerim tarafından ihtiyacım yoktu sevilmeye bilmediğim tek bir şey vardı oda sevilmemek. Sevilmedim mi ben yalan mıydı koskoca yedi yıl. Nasıl olurdu sözler yalandı peki ya gözler. Kimse bakmadı bana öyle eşsiz bir manzarayı seyreder gibi her baktığında içim eriyordu sanki görüyordum ben göz bebeklerinde kendimi. Zaman zaman kendimi suçladım hiç suçum olmamasına rağmen. Onlarca anı biriktirdik beraber gençliğimiz yan yana geçti. “Meleğim” dediğin de melek gibi hissettirmesi de mi yalandı. Aklım almıyor kalbim onay vermiyor. Seven ihanet etmezdi ama etmişti seven sevdiğine ihanet etmişti. Tam yedi yıl önce sıkmıştı kurşunu kalbime ama kan akmamıştı göz yaşım akmıştı. Bildiğim tüm doğrular yalan olmuş büyük sandığım aşk yok olmuştu. Ben, ben olabilmek için çok bedeller ödedim hayallerim kabusum oldu. Ve şimdi oyunun kurallarını yeniden yazıyorum bu defa tetiği çeken ben olacağım.” Artık hazırdım ne olursa olsun savaşacak ve galip gelecektim. Aynada ki yansımama baktım göz altlarım şişmiş rengim solmuş vazgeçmiştim sanki kendimden. Derin bir nefes aldım hayır dedim kendime sen yenilemezsin güçlü durmak zorunda değilsin çünkü sen güçlüsün. Banyoya geçtim ne kadar kaldım bilmiyorum ama uzun bir süre suda kaldım. Sanki tüm dertlerim düşüncelerim suyla birlikte akıp gitmişti. Duştan çıktım kıyafetlerim arasından en cüretkar olan siyah elbisemi seçtim aynanın karşısına geçip uzun zamandır yapmadığım makyajımı yaptım saçlarını düzleştirdim. Ayna da gördüğüm kadın güçlüydü artık ve uzun bir süre gücünü kaybetmemeye kararlıydı. Telefonum çaldı komidinin üzerinde duran telefona yöneldim Sahra arıyordu neden aradığını merak etmiş hemde şaşırmıştım. “Efendim canım” ona kızgın olacağım hiç bir sebep yoktu ve yakınlığımı hissetsin istiyordum. “Nişan mekanına gideceğiz organizasyona karar vermek için bizimle gelir misin?” Kendime verdiğim sözü hatırladım. “Tabii ki gelirim konumu paylaşın söylediğiniz saatte orda olurum” ne olacaksa olsundu artık en inceldiği yerden kopsun. Hazırdım artık ne olursa olsun mücadelemden asla vazgeçmeyecektim. Müzik eşliğinde yola çıktım “ben daha ölmedim ben daha bitmedim ben daha son sözü söylemedim kurtlar sofrasında oturduysam eğer hesabımı kendim öderim”. Evet tam olarak bunu yapacaktım savaş başlasın. Vardığımda girişte beni bekleyen Sahra ve Arsen vardı. Yanlarına doğru ilerlediğimde şaşkınlıkları yüzlerine fazlasıyla yansıyordu. Selamlaştıktan sonra içeriye doğru yöneldik. Bunu beklemiyordum nezih bir ortamdı eskiye dair hiç bir belirti kalmamıştı. Yüksek değildi ses inadıma yapıyordu bu adam benim tüm zaaflarıma oynamaya yemin etmiş gibiydi. “İmera~Bitmeyen Sevda”. “Yapma ulan yapma nefes almayı unutuyorum zaten zorlama beni içimden saydırmaya devam ediyordum”. Şarkıların bir dili vardı ve bu benim canımı fazlasıyla yakıyordu. Organizasyon ekibiyle birlikte tabi ki bizi bekleyen Uraz’dı. Bizi gördüğünde ayağa kalktı ama ilerlemedi olduğu yerde bekledi. Karşı karşıyaydık artık elini uzattı önce eline sonra gözlerine diktim gözlerimi. Muzip bir tavırla “Merhaba Uraz Bey” dedim. Beklemiyordu bey diye hitap etmemi sevmezdi bende bunu iyi biliyorum. Yüzü kızardı sinirden eli ensesindeki saçlarına gitti belki de çok şey söylemek istedi ama söyleyemedi. Masa dizaynlarına üzerinde ki süslemelere yapılacak olan servis tabaklarına varıncaya kadar her şeye karar verildi. Sıra çiçek seçimine geldiğin de bir anlık heyecanla Kardelen olsun dedim. Kardelen çiçeğinin hikayesini bilenler beni iyi anlardı aşkın, vefanın ve gençliğin sembolü baharın habercisi. “Hercai’de olabilir” dedi Uraz buruk bir sesle. Kimse anlamadı belki ama ben anladım hissettirmek istediğini cevap veremedim boşlukta takılı kaldı gözlerim. Sadece sustum sormak söylemek istediğim onca şeye rağmen sadece sustum. Sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğini etrafı süslemesini istiyor olması kendini ifade etmekten başka bir anlama gelmedi benim için. Kardelen aşkı simgeliyor iyi bir tercih dedi kadın. Onayladı Sahra belki ben istediğimden belki aşka olan inancından. Uzun bir sessizlik oluştu. “Benlik bir şey kalmadıysa bana müsade” dedim. Yanlarından ayrıldım halletmem gereken ufak işlerimi halledip yıllardır hasret kaldığım kendimi ait hissettiğim baba evime gittim. Yemekler yendi çaylar içildi sohbetler edildi. Sıcaktı benim yuvam içten içe hasretimi dindirmeye çalışsam da eksiktim ben ailemden uzak kaldığım her gün eksiktim. Geriye dönme ihtimalimi düşündüm olabilirdi artık onlardan uzak kalmama gerek yoktu. Geçmeliydi yüreğimde ki yangın imkansız aşkımdan daha güçlüydü aile sevgim memleket sevdam. Dönmeliydim geriye hasret kaldığım topraklara. |
0% |