@gezegeninenguzelye
|
Ada, aynanın karşısına oturmuş saçlarını maşa yaparken, Mert arkasında yatakta yayılmış onu izliyordu. Dalgalı bukleler omuzlarına nazikçe dökülüyor, Ada aynadaki görüntüsüne bakarken hafifçe gülümsüyordu. Elini uzatıp fondötenini aldı, ardından allığını bulmak için çantasını karıştırmaya başladı. Mert, başını eline dayamış, gözlerinde hayranlıkla Ada’ya bakarken bir yandan da onu kızdıracak fırsat kolluyordu.
"Aşkım, sen hazırlanırken restoran kapanacak."dedi sırıtarak.
Ada, aynadan gözlerini devirerek ona baktı.
"Mert, şu an dalga geçme modunda değilim."dedi oflayarak.
Mert gülerek kalktı, yavaşça arkasına yaklaşıp Ada’nın saçına üfledi. Bukleleri hafifçe dalgalandı.
"Mert! Yapma, bozuyorsun!" Mert aldırış etmeden aynanın önüne geçti, eline Ada’nın makyaj fırçasını aldı ve kaşlarını kaldırarak sırıttı. "Sence tüm suratına allık sürsek nasıl olur? Sana kırmızı çok yakışıyor."dedi kahkaha atarken. Ada, dudaklarını büzerek makyaj fırçasını elinden aldı. "Dalga geçmeye devam edersen akşam dışarı çıkmıyorum, bilgin olsun." Mert, dudaklarını Ada’nın yanağına kondurup gülerek geri çekildi. "O zaman direkt yatağa döneriz, sorun yok."dedi sırıtarak. Ada aynaya dönüp far paletini aldı, bir yandan da gözlerini kısarak ona baktı. "Biliyor musun, sen dünyanın en uyuz insanısın." Mert, gülümseyerek Ada’nın omzuna yaslandı ve ona bakmaya devam etti. "Ama senin uyuzun." Ada, makyajını bitirdikten sonra mavi saten sırt dekolteli elbisesini giydi. Bukleleri omuzlarına dökülürken kendi görüntüsüne bakıp memnuniyetle gülümsedi. Ayağa kalktı, Mert’e dönüp ona bakınca gözleri parladı. "Nasıl olmuşum?" Mert, karşısında gözlerini kırpmadan ona baktı, gülümsemesi büyüdü. "Mükemmel... Ama fazla güzel olmuşsun. Nefes kesici..."dedi gözlerini Ada'dan kaçırmadan. Yavaşça Ada'nın yanına yaklaştı. Saçlarını eliyle geriye itip boynuna uzun bir öpücük kondurdu. Tüm nefesini Ada'nın kokusuyla doldurdu. Ada gülerek omzunu silkti. "Geç kaldık, hadi!" Mert kapıya yönelirken Ada’nın elini tuttu, gözlerinde hafif bir muziplik vardı. "Hazırsak gidelim, güzelim."
"Mert… Bu da ne?"dedi Ada şaşkın bir ifadeyle. Sahile geldiklerinde, Ada’nın gözleri kocaman açıldı. Kumsalda, sarı ışıklarla çevrili küçük bir masa kurulmuştu. Etrafında yerleştirilen mumlar ve hafif esen meltem, manzaraya romantik bir hava katıyordu. "Restoran rezervasyonu yapmadım. Burası daha iyi olur diye düşündüm." Ada'nın gözleri doldu. Ortam beklediğinden çok daha güzeldi. "Böyle bir şeyi nasıl planladın?"dedi gözleri parlayarak. Mert omuz silkti, basit bir şeymiş gibi davranmaya çalışıyordu. "Sana güzel bir akşam yaşatmak istedim, hepsi bu." Ada ona sımsıkı sarıldı. Gözleri dolmuştu ama yüzünde büyük bir gülümseme vardı.
Masa, çeşit çeşit mezeler ve özenle hazırlanmış yemeklerle donatılmıştı. Mert, Ada’ya şarap kadehini uzatırken bakışları yumuşaktı. "Sana hep böyle sürprizler yapacağım, söz veriyorum." Ada kadehini kaldırdı, gözleri Mert’in gözlerinde sabitlenmişti. "Bu geceyi hiç unutmayacağım." Şaraplarını yudumlayıp yemeklerini yerken, kumsalın huzuru ikisini de sarıyordu. Mert, telefonundan romantik bir şarkı açtı. Melodi başladığında elini uzatıp Ada’yı dansa kaldırdı. "Bana bir dans borçlusun." Ada, gülerek elini uzattı ve kumsalda dans etmeye başladılar. Mert, Ada’yı belinden sarıp yavaşça dönerken, Ada başını Mert’in omzuna yasladı. "Her şey o kadar güzel ki..."dedi Ada iç çekerek. Mert, hafifçe onun saçlarını öperek fısıldadı. "Sen benimle olduğun sürece her şey büyüleyici." Dansın sonunda Mert, Ada’yı nazikçe öptü. Dudakları birbirine değerken, ikisi de anın büyüsüne kapılmıştı.
Ada, şarabın etkisiyle hafifçe sarhoş olmuştu. Bir anda Mert’in elini tuttu ve gülerek sahile doğru koşmaya başladı. "Ada! Nereye gidiyorsun?" Ada, hiç düşünmeden ayakkabılarını çıkarıp denize girdi. "Hadi, korkak olma! Su harika!"dedi Ada sevinç çığlıklarıyla. Mert arkasından gülerek geldi. Suya girerken kollarını iki yana açtı. "Sen tamamen delirmişsin!" Ada, denizin içinde dönerken Mert onu kucağına aldı ve dalgalara doğru ilerledi. Suyun serinliği tenlerine işlerken kahkahalar atıyorlardı.
Ada Mert'in boynuna sarılarak "İyi ki varsın."dedi. Bir anlık bakışmadan sonra Ada, Mert’in dudaklarına yapıştı. Denizin içinde uzun uzun öpüştüler, anın tadını çıkararak. "Hadi, yoksa burada hasta olacağız."dedi Mert fısıltıyla.
Otele dönerken ikisi de kahkahalarla sarsılıyordu. Merdivenleri çıkarken birbirlerine yaslanarak yürüyor, etraftakilerin ilgisini çekiyorlardı. Odaya vardıklarında Mert, kapıyı açar açmaz Ada’yı kucaklayıp banyoya götürdü.
"Beni bırak! İyiyim ben!"dedi Ada mızmızlanarak.
"Sıcacık suyun altına girmeden seni bırakmam."
Mert, Ada’nın saçlarını yıkayıp nazikçe taradı. Ada gözlerini kapamış, dünyanın en huzurlu yerinde gibi hissediyordu.
"Bana bir masal okur musun bu gece?"dedi Ada çocuklar gibi heyecanlanarak. Mert onun bu haline içten bir kahkaha atarak başını onaylarcasına salladı.
Mert, Ada’yı yatağa yatırdı ve yanına uzandı. Telefonundan kısa bir masal açıp yavaşça okumaya başladı. Ada’nın gözleri kapanırken gülümsedi.
"Tatlı rüyalar, güzel kız."dedi Mert fısıltıyla.
Ada, Mert’in göğsüne yaslanarak uykuya daldı. Mert, onu kendine çekip alnına bir öpücük kondurdu ve kısa süre sonra o da uyuyakaldı. |
0% |