Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Bölüm 8

@gezegeninenguzelye

 

O göletin başında, Mert’in elini sırtımda hissettiğim an, içimde yükselen bir sıcaklık dalgası bedenimi sarmıştı.Hava ağırlaşmış, etraf sessizleşmişti. Sanki dünya küçülmüş, yalnızca biz kalmıştık. O an başka hiçbir şeyin önemi yoktu. Zamanın nasıl geçtiğini, etrafımızdaki her şeyi unuttum. Mert’in gözleri gözlerime kilitlenmişti ve o an, bu yakınlığın daha da derinleşmesi gerektiğini hissettim.

Bir an durdu, bana dikkatle baktı. Sanki bir anlığına tereddüt eder gibi oldu, ama o tereddüt yerini hızlıca bir kararlılığa bıraktı. Bir adım daha bana doğru yaklaştı ve elleri, hafifçe belime doğru kaydı. O dokunuşta hem şefkat hem de tutku vardı; ikisinin mükemmel dengesi. Vücudum ona daha da yakınlaştı, istemsizce ona doğru çekiliyordum.

Yavaşça bana eğildi ve dudaklarını bir kez daha dudaklarıma değdirdi. Öpücüğü bu kez daha farklıydı; daha derin, daha yoğun. Şarapla bulanan başım, o öpücüğün içinde tamamen kayboldu. İçimdeki her his, her düşünce onunla birleşiyordu. Mert’in elleri belimden yukarıya doğru yavaşça kayarken, nefeslerimiz hızlanıyordu. Öpücüğün verdiği sarhoşluk, aramızdaki bağı daha da yoğunlaştırıyordu. Her şey o kadar gerçek dışı, o kadar güçlüydü ki, kendimi tamamen ona bırakmıştım.

Mert’in elleri belimden omzuma doğru kayarken, vücudumda bir ürperti hissettim. O dokunuşun yarattığı his, zihnimi ve bedenimi tamamen ele geçirmişti. Aramızdaki mesafe kapanmıştı, artık hiçbir şey bizi ayırmıyordu. Nefeslerimiz birbirine karıştı, kalp ritimlerimiz hızlandı. Zihnimde yankılanan tek düşünce, onunla olmanın ne kadar doğal ve kaçınılmaz olduğuydu.

Mert yavaşça beni göletin kenarındaki çimenlerin üzerine çekti. Gözlerindeki o derinliği görüyordum.O da benim kadar bu anı istiyordu, belki de daha fazlasını. Vücudumu yere bıraktığımda, Mert’in üzerime doğru eğildiğini gördüm. Ellerim onun sırtında gezindi, o sıcaklığı hissetmek, o anı delicesine yaşamak istemek dışında başka hiçbir şey düşünemiyordum. Bedenimiz birbirine daha da yakınlaştıkça, içimdeki ateş daha da büyüyordu.

Mert’in dudakları boynuma doğru kayarken, gözlerimi kapattım. Bu anın verdiği haz, her şeyin ötesindeydi. Parmakları omzumdan aşağıya doğru yavaşça ilerledi, her dokunuşunda vücudumdan bir kıvılcım çıkıyordu. Bedenim onun her hareketine karşılık veriyordu. Zihnimdeki her şey silinmişti; sadece o vardı, ben vardım ve aramızdaki bu yoğun çekim.

Bir an durdu ve gözlerim açıldığında Mert’in bana dikkatle baktığını gördüm. Gözlerinde hem tutku hem de şefkat vardı. O bakış, her şeyin daha derinleştiği anı işaret ediyordu. Yavaşça tekrar bana doğru eğildi, öpücükleri daha da yoğunlaşarak bedenimde dolaşmaya başladı. Ellerim onun vücudunda geziniyordu, her dokunuşunda aramızdaki bağ daha da güçleniyordu.

Zamanın nasıl geçtiğini bilmiyordum. Sadece o anda var olmuştuk, o anın içinde kaybolmuştuk. Nefeslerimiz hızlanmıştı, her hareketimiz bir diğeriyle uyum içindeydi. Mert, beni daha da kendine çektiğinde, içimde hissettiğim o boşluk dolmaya başladı. İkimiz de bu anı beklemiştik, bu kadar derin bir bağ kurmanın kaçınılmaz olduğu bir an.

Vücutlarımız birbiriyle bütünleştiğinde, aramızdaki mesafe tamamen kaybolmuştu. Mert’in her hareketi, beni daha da derinlere çekiyordu. Zihnimde yankılanan tek şey onun varlığıydı. Her şeyin ötesinde, onunla olmanın verdiği huzur ve tutku iç içe geçmişti. Bu anın gerçekliğine, bu yoğunluğa tamamen teslim olmuştum.

Zaman durmuş gibiydi; sadece Mert ve ben vardık. Dünya etrafımızda dönmeye devam ediyordu, ama biz onun dışında, kendi dünyamızda yaşıyorduk. Bu anın içinde kaybolmak, onunla bütünleşmek, başka hiçbir şeyin önemli olmadığı bir noktaya gelmişti.

Birlikte geçirdiğimiz bu an, tüm bekleyişlerin, tüm merakların ötesindeydi. İçimde hissettiğim her şey, bu anda anlam bulmuştu. Mert’in bedenimle olan her teması, içimde yeni bir kıvılcım yaratıyordu. Onunla olmanın bu kadar yoğun bir his olabileceğini hiç düşünmemiştim.

Bir süre sonra, nefeslerimiz yavaş yavaş normalleşmeye başladı. Mert’in başı, boynumun yanında dinleniyordu. İkimiz de bu yoğun anın etkisinden çıkmamıştık. Onun sıcaklığı hala bedenimde hissediliyordu ve bu his kaybolmasın istiyordum. Göletteki suyun hafif yankıları, gecenin sessizliğinde bize eşlik ediyordu. Bu sessizlikte, her şey o kadar doğru hissettiriyordu ki, sözcüklere gerek yoktu.

Mert yavaşça doğruldu, gözlerinde hafif bir gülümseme vardı. “Sanırım artık birbirimizi daha iyi tanıyoruz.” dedi, kısık bir sesle.

Gülümsedim, onunla aynı fikirdeydim. “Evet, sanırım.” dedim, derin bir nefes alarak. O anın büyüsü hala üzerimdeydi ve bir süre daha onun yanında kalmak istiyordum.

Mert, tekrar yanımda uzandı ve başımı omzuna koydum. Gökyüzündeki yıldızlar birer birer belirmeye başlamıştı. Bu gecenin, bu anın, her şeyin içinde kaybolmak istiyordum. Mert’le olmak, her şeyi daha basit ve anlamlı kılmıştı. Onunla geçirdiğim bu gece, içimdeki tüm sorulara cevap bulmuş gibiydi.

O an, Mert’in yanında olmak, hem huzur verici hem de heyecan vericiydi. Bu serüvenin nereye varacağını bilmiyordum, ama onunla birlikte bu yolculuğa çıkmaya hazırdım.

Loading...
0%