Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@girayinafyonsurubu

"Hayırdır aslanım bı problem mi var?"

​​​​​Bi kaç koca adımda yanımıza gelen abime şaşkınlıkla bakıyordum.

"A-abi" dedim şaşkınlıkla. "Senin ne işin var burada?"

Abim kafasını Emreden bana doğru çevirdi. "Ne demek ne işin var Derin? Kardeşimi okuldan almaya geldim işte" dedi rahat bi şekilde. "Hem bu eleman kim? Niye seninle konuşuyor?" diye de sormayı ihmal etmedi.

"Ya abi ne için konuşacak sanki? Okulda bu vals gösterisi olacak ona da ikimizi eş olarak yazmışlar. Onu konuşuyorduk. Hem kötü çocuk o. Asıl ben onunla konuşmam." dedim. Kendimi de ezdirmemeye çalışıyordum.

"Ne demek vals gösteri. Olmaz öyle şey. Sen bu erkekle dans edemezsin. Ben öğretmeninle konuşurum. Kızla dans et sen" dedi. Ağzım açık bi şekilde ona baktım.

"Saçmalama abi. Sadece bi dans. Hem ben bununla mı konuşucam Allah aşkına. Sana diyorum ya kötü çocuk bu diye." dedim.

Emre rahat bi tavırla "Bende buradayım yalnız" dedi.

Ben başlardım bunun rahatına ha.

Abim ve ben Emre'ye aynı anda "Sus!" dedik. Bunun üzerine göz devirdi. Üstünde hala aynı soğukluk vardı.

...

Eve geldiğimizde kapıyı küçük abim Demir açmıştı. Onu gördüğümde hemen kollarının arasına girdim.

İki abim vardı. Bi tanesi büyük olan yani beni okuldan almaya gelen Kaya abim, diğeri ise küçük abim Demirdi. İkisi de şehir dışına üniversite için gitmişlerdi ve okulları 1-2 haftalığına tatil olduğu için geri dönmüşlerdi.

"Naber gerizekalı?" diyip kafamın arkasına vurdu.

"Mal" dedim ve kafasının arkasına vurup çıktım kollarının arasından ve üst kata doğru koşmaya başladım. O da arkamdan koşuyordu.

"Derinn! Gel burya" diye bağırdı. Odama girdim ve kapıyı kapattım ama üstünde anahtarı yoktu bu yüzden kapıyı kilitleyemiyordum. Tabi abim çok zorlanmadan kapıyı açınca gidebileceğim kadar gittim ve "Gelmeye!" diye bağırdım. "Şaka yaptım. Gelmeye!"

Olduğu yerde durdu ve kahakaha atmaya başladı. "Hala benden korktuğunu görmek güzel velet" diyip çıktı odadan.

Sınırlı bi nefes verdim ve üstümü değiştirdim.

...

Ailecek yemek yemiş daaha sonrasında ise herkes odalarına çekilmişti.

Ben ders çalışırken odaya annem girdi.

"Kız, kapının önünde boylu poslu, yakışıklı, müslüman bi çocuk var." dedi ve devam etti. "Seni bekliyo. Konuşmak istediği bişey varmış. Pekte kibar ha" diyip göz kırptı ve çıktı odadan.

Kimdi lan bu?

Altımda kareli pijamam üstümde siyah sweatimle aşağıya indim. Kapıdaki Emre'yi gördüğümde şok olmuştum.

Neden gelmiştiki?

"Emre?" dedim. Kafasını bana çevirdi.

"Konuşmamız gerektiğini düşündüm geldim." dedi. Sesinden gene soğukluk akıyordu.

Pis zorba.

"Ne hakkında?" diye sordum. Bende bilerek sesimi soğuk tutmaya çalışmıştım.

"Bu plan yapmamız lazım. Eğer kontrol odasına giremzsek fotoğrafları projelsiyona aktaramayız." dedi.

Biraz düşündüm. Biz neden fotoğrafları projeksiyona aktarcaktıkki?

"Biz neden projeksiyona fotoğrafları aktarıyoruz? Biz daha fazla rezil olalım. Acıyan bakışlar altında ezilelim diye mi? İstersen benim üstümün çıplak olduğu fotoğrafı yayınla ne dersin? Sen neden böyle bişey istedin ki zaten? Ayrıca ben neden senin teklifini kabul ettim ki? Emre gidip polise doğru düzgün şikayet etsek ne olur? Ben okulda tedirgin olmaktan bıktım." dedim. Derin bi nefes aldım. Biz cidden niye böyle yapmıştık ki?

Emre bişey diyemedi ilk önce. Daha sonra "Bilmiyorum Derin, bilmiyorum. Sadece kafam çok karışık. Neden projeksiyona aktardığımızı da bilmiyorum. Ama birşeyi biliyorum" dedi.

"Neyi?" diye sordum.

"K-kardeşim 10 Kasım da tecavüze uğradı." dedi ve devam etti. Sesi titremişti. "O günden beri dışarıya çıkmıyor. Eğitimini evde tamamladı. Arkadaşlarıyla olan hayatı bitti. Sadece 13 yaşındaydı Derin. 13 yaşında olan bu kızdan ne istediler?" dedi.

Diyecek bişey bulamıyordum. Bişey demek yerine parmak ucuna kalkıp sarıldım ona. Sımsıkı sarıldım. Kolları bı süre sonra belimi buldu. Çok güzel kokuyordu. Okyanus gibiydi. Ferah bu kokusu vardı.

Sarılırken anlatmaya devam etti. "Bu yüzden o şerefsizin 10 Kasım da yakalanmasını istiyorum." dedi. Ayrıldım. Kafamı salladım. "Tamam." dedim. "10 Kasım da yakalatalım o pisliği ama projeksiyon kullanmak yok" dedim.

Gözleri parladı. "Tamam. Projeksiyon yok. O zaman kontrol odasınada gerek kalmadı." dedi.

Doğru ya. Ee o zaman biz dans mı edeceğiz.

"Biz vals mi yapıcaz yani?" diye sordum. "İyi de ben dans edememki." diye de devam ettim.

Kafa salladı. "Bende dans edemem ki?" dedi ve devam etti. "Ee ne halt edicez biz?"

"Bilmiyorum" dedim. Artık üşümeye başlamıştım.

"İçeriye geçelim mi?" diye sordum. "Gel bu kahve ikram ediyim" dedim.

Kafasını iki yana salladı. Tok bi sesle "Yok. Teşekürler. Hadi sen gir. Üşüme" dedi. Kafa salladım ve içeriye doğru adımladım.

...

9 Kasım...

Kaç gündür prova yapıyorduk ve yarın gösteri günüydü.

Bugün ise tam gün provası yapacaktık.

Sabahtan bizi konferans salonuna toplamışlardı. Bende kırmızı koltuklardan birine kendimi bırakmıştım. Şu 8 günde Emre'yi sadece provalarda görüyordum. Onun dışında hiç görmemiştim ve konuşmamıştık. Ancak gene bi çocuğu fena benzetmişlerdi ve bi tanesininde kafasından aşağıya yemek boşaltmılardı. Bu seferki nedeni neydi bilmiyordum.

Yanımda bi hareketlilik olduğunda yan tarafa döndüm. Emre, Efe, Ege, Selim ve Selin vardı.

Emre gelmiş yanıma oturmuştu. Ona yorgun gözlerle baktım. Nezla olmuştum ve anlık gelen bi hapşurukla hemen yan tarafıma dönüp hapşurdum. O kadar güçlü hapşuruyordumki bütün saçım önüme gelmiş, dağılmıştı.

Geri Emre'ye döndüğümde dudukları kıvrılmıştı. "Ne? Nezle olmuşum" dedim.

Ellerini teslim oluyormuş gibi yukarıya kaldırdı. "Tamam bişey demedim." dedi. Sesi eskiye göre daha samimi çıkıyordu.

Daha sonra zil çaldı ve hocalar konferans salonuna geldi. Hepimizi sahneye çıkarttılar. Ezbere bildiğim yerime geçip beklemeye başladım. Müziğin girmesiyle senkronize bi şekilde dans etmeye başladık. Özdemir Erdoğan'ın-Bana ellerini ver parçasının kemanla olan halinde dans ediyorduk.

Aklımdan bi paragraf geçti.

Parlayan yıldızların ve nazik ay ışığında, kalp atışlarımızın ritmiyle kollarında sallanmaktan daha güzel bişey yok. İşte bu anlarda, etrafımızda fısıldayan serin rüzgarla, kendimi gerçekten canlı ve sana bağlı hissediyorum. Seninle açık gökyüzünün altında dans etmek başka hiç birşeye benzemeyen bi duygu ve bunu dünyada hiçbir şeye değişmem.

Kısa zamanda bu dansı bu kadar iyi kavrayabildiğimize hayret ediyordum.

Dans bittiğinde herkes kendini yere bıraktı. 5 dakikalık bi dinlenmenin ardından tekrar dans etmeye başlamıştık.

...

Artık günün son provasını alıyorduk. Hepimizin perti çıkmıştı. Müziğin akışıyla ilerlerken Emre beni etrafımda döndürdü ardından arkaya doğru yatırdı.

Bana sessizce bi soru sordu.

"Şimdi, şuan seni öpsem ne olur?"

____________

Kestikk

Nasıl bitti ama

Umarım beğenirsiniz

​​​​​​Oy ve yorum atmayı unutmayın

Kendinize iyi bakın.

Sizi seviyorum

Bayy.

Loading...
0%