Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@girayinafyonsurubu

 

"Şimdi, şuan seni öpsem ne olur?"

 

Emre'nin bunu demesiyle ağzımdan bi "Ne!?" nidası dökülmüştü.

 

O ise bana cevap vermedi.

 

Uzun süre öylece kalmıştık. Birbirimiz gözlerine kitlenmiş bakıyorduk.

 

Gri gözleri bulutlanmıştı.

 

Hocaların uyarısı ile kendimize geldik. Normalde olandan daha fazla o şekilde durduğumuzu anladım.

...

 

Dans provaları bittiğinde hemen eşyalarımı topladım ve okuldan çıktım. Bi el koluma dolanınca o tarafa doğru döndüm.

Eren?

 

Eren "Derin" dedi. Devam etmesini bekledim. "Benim sana bişey söylemem lazım" dedi. Biraz kararsız duruyordu. Tam söyleyecekken birisi "Eren, koçum gel bi buraya" dedi. Sesim geldiği yöne döndüğümde gene ve gene Emre vardı.

 

Her yerde karşıma çıkıyordu ve ben artık hiç şaşırmıyordum.

 

Eren oflayarak Emre'nin yanına gitti. Bende hiç Erenle konuşasım olmadığı için hızlı adımlarla okuldan çıktım.

...

 

Evin ziline bastım. Kapıyı açmayınca tekrar tekrar bastım. Annem "Geldiğğiimm" diye bağrıyordu. Hihayet kapıyı açınca beni kollarının arasına aldı. Boyum annemden daha uzundu. Alnına bir öpücük kondurdum.

 

"Nasılsın kızım?" diye sordu annem.

 

"İyiyim annem sen nasılsın?" diye sordum.

 

Annemle biraz sohbet ettikten sonra odama çıktım. Sonra annem çağırınca geri aşağıya mutfağa indim.

 

Ada tezgaha yaşlandım. Annem "Kız, o dünkü yakışıklı, poylu poslu, kibar, efendi, müslüman çocuk kim?" diye sordu.

 

Kabul edelim Emre hayatında bu kadar iltifat almamıştır.

 

"Arkadaşım da" diye girdim söze. "Anne sen onun müslüman olduğunu nerden anladın?"

 

"Sen inmeden önce içeriye davet ettim. Girdi eve. Ama sağ ayakla girdi. Pek te kibar maşallah. Hemen sordu "nasılsınız efendim?" diye. Ben mutfaktayken de geri çıkmış dışarıya." dedi.

 

"Burdan mı anladın çocuğun müslüman olduğunu?" dedim.

 

"Kız yoksa müslüman değil mi?" dedi. Şaşırmış bi hali vardı."Kız Derin, ben müslüman olmayan damat istemem ha?"

 

"Ay anne ne damadı. Allah korusun. Arkadaşım o sadece. Bi proje ödevi için çalışıyoruz. Zoraki yani. Hem ne bilim ben müslüman mı değil mi? Aa" dedim. Ardından derin bi nefes aldım.

 

"Kız, tamam bişey demedim. Amma büyüttün ha. Ama beyefendi çocukmuş" dedi.

 

Ahh annem ahh.

 

"Ayy. Neyse hadi ne yapılacak?" diye sordum.

 

"Sen yorulma kızçem. Git hadi dersine çalış." dedi. Çok seviyordum ben bu kadını ya.

...

 

Ailecek yemek yedikten sonra abilerimle birlikte benim odama çıkmıştık. Birlikte baba tarafını çekmiştiriyorduk.

 

"Ya, o pis Zeliha da evlenmiş. Çağırmamışlar bizi düğüne." dedim kınayan bu ses tonuyla.

 

Tam devam edecekken Demir abim "Salak o kız zaten. Bu insan neden 19 yaşında evlenirki?" dedi.

 

Kafasına yastık attım. "Bi beklede devam edeyim değil mi?" dedim ve konuşmaya devam ettim. "Bu Zeliha eski sevgilisiyle yatmış, ama korunmamış. Sonrası malum zaten. Amcam da çok kızdı. Kapının önüne falan koydu. Sonra geldi 3 gün bizde kaldı sinsirella."

 

Kaya abimin kaşları havaya kalktı. O bile bu kadarını beklemiyordu. "Yok ebesinin nikahı. Amcam gene iyi affetmiş" dedi. Kafa salladım. Demir abim kendi yorumunu yaptı. "Bide bunlar 7 ay önce olmuştu de mi? Ya ben nasıl kaçırdım bunu?" dedi.

 

Bütün gece birlikte oturup dedikodu yaptık.

...

 

10 Kasım...🇹🇷🖤

 

​​​​​​Sabah kalkıp banyoda işlerimi halledip üstümü giyinmeye başladım.

Siyah elbisemi giyip altına siyah yüksek topuklu ayakkabılarımı giydim. Siyah dalgalı saçlarımı açık bıraktım. Aşağıya indiğimde annemgille vedalaşıp arabama bindim ve okula doğru sürdüm.

Herkes gösteri kıyafeti ile gelmişti çünkü bugün tatil değil Atamızın ölüm yıl dönümüydü. Arabadan indiğimde herkes simsiyah giyinmişti. Kimileri upuzun elbise tercih ederken kimileri kısa elbise giymişti. Bende kısa elbise giyenlerdendim. Erkekler ise siyah takım giymişlerdi.Okula doğru yürürken topukulu ayakkabılarımın çıkardığı tok sesi dinledim. İnsana güç veriyordu.

Merdivenleri çıkıp sınıfıma girdim. Bugün ders işlenmeycekti ancak okulda kalmak zorunluydu.

Sınıfa girdiğimde Elayı gördüm. Ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başladı. Uzun bi elbise tercih etmişti. Ben uzun elbiseyle rahat dans edemeyeceğimi düşünüp kısa bi elbise tercih etmiştim.

...

Teneffüs zili çaldığında gidip Emre'ye bakamaya karar verdim. Dünden sonra hiç konuşmamış, bana neden öyle dediğini sormamıştım.

12/D sınıfına girip etrafa bakındım. Duvara dayanmış bu şekilde telefonla konuşan Emre'yi. Üstünde çok şık bi takım vardı. Herşeyi simsiyahtı. Çok yakışıklı olmuştu.Yanında arkadaşları da vardı. Yanlarına gittim.

​​​​​​Efe'ye dönüp ağzımı oynatarak "Kiminle konuşuyor?" diye sordum. "Emniyetle" dedi benim gibi.

Bu halimize diğerleri gülmüştü. Emre telefonu kapattığında bana döndü. Baştan aşağı süzdü. Bişey demeden önüne döndü.

"Hödük." Ağzımın içinde homurdandım.

Emre "Bişey mi dedin?" diye sordu.

"Hayır" dedim. Sesim tahmin ettiğimden daha yüksek çıkmıştı. Kollarını göğüsümün altında birleştirdim. Etrafa ters ters bakmaya başladım.

Bi dakika. Benim niye morelim bozulmuştu ki?

"Herşey hazır mı? Bugün o pisliğin hapsi boylamasını istiyorum." dedim.

​​​​​​Emre kafa salladı. Onun yerine meymenetsiz Selin cevap verdi. "Herşey hazır. Tek yapmamız gereken gösteriye çıkmak. Biz son sıradayız. Bizim gösterinin bitiminde polis baskını olacak." dedi.

Ellerimi çırptım. Kocaman gülümseyerek "Sonra başlasın eğlence" dedim.

Herkes delirmişim gibi bana bakıyordu.

"Ne var? Mahkemeden bahsediyorum. Tanık olarak çıktığımızı düşünsenize. Hep çok merak etmişimdir" dedim. Bunu derken aklıma fotoğraflarının çekildiğini geldi. Yüzümdeki gülümseme soldu. Durgun bi hal aldım. Koluma bi elin dolanması ve beni sürüklenmesi bir oldu.

"Napıyorsun Emre?" diye sordum.

"Bekle" dedi.

-1 e spor salonuna indik. "Ne oldu zorbacık" dedim.

​​​​​​Bana 'sen iflah olmazsın' bakışını atıp konuşmaya başladı. "Sana neden dün öyle dediğimi sormayacak mısın?" diye sordu. Boyum 1.73 olmasına rağmen ona bakarken kafamı kaldırmak zorunda kalıyordum.

"Yani... Tabi merak ediyorum ama üstüne gitmek istemedim" dedim.

"Ciddiye alma o zaman kız çocuğu. Sadece alayına söylenmiş bi cümleydi." dedi ve elini havaya kaldırıp saçlarıma doğru uzattı.

Elini havada yakaladım. Bilmiş bi tavırla "Biliyorum zorbacık. Anlamıştım zaten. Gerizekalı muamelesi yapmana gerek yok" dedim ve parmak ucuna kalkıp zaten dağınık olan saçlarını daha çok dağıttım. Sonrasında koşar adımlarla spor salonundan çıktım. Arkamdan gelen kahkaha seslerini duyabiliyordum.

Piskopat zorba.

...

Yukarıya çıkıp geri Efegilin yanına gittim. Efenin yanına dikildim. Efe kolunu omzuma attı. "Kız, antep fıstığı, Emre nerde?" diye sordu. Neden kimse doğru düzgün lakaplar bulamıyordu.

"Spor salonunda o gelir heralde birazdan" dedim. Kafa salladı.

"İyiki tanışmışız seninle ha. Gruba bi neşe geldi." dedi.

Selin gıcığı ordan "Nasıl yani Efe ben size neşe getirmiyor muyum?" dedi.

Efe gıcık bı şekilde"Hayır" dedi. Selin sürat asıp önüne döndü.

...

Kırmızı perde aralanmaya başladı. Tamamen açılması ile bi alkış koptu. Müziğin girmesi ile dans etmeye başladık.

(Vals nasıl yapılır bilmiyorum bu yüzden yazmıyorum smxksnxksbdj)

Dansın ortasına geldiğimizde ağzımdan

"Parlayan yıldızların ve nazik ay ışığında..." dudaklarımdan fısıltı gibi bu cümle döküldü.

​​​​​​Emre cümlemi tamamladı. "Kalp atışlarımızın ritmiyle kollarında sallanmaktan daha güzel bişey yok" (Emre)

"İşte bu anlarda etrafımızda fısıldayan serin rüzgarla, kendimi gerçekten canlı ve sana bağlı hissediyorum." (Derin)

"Seninle açık gökyüzünün altında dans etmek..." (Emre)

"Başka hiç birşeye benzemeyen bir duygu..." (Derin)

"Ve bunu dünyadaki hiç birşeye değişmem" (Emre)

​​​​​​Emre'nin son sözü ile müzik bitmişti. Gözlerimiz birbirbirine değiyordu. Biz kızlar hala yere doğru eğilmişken. (Erkeklerin bellerinden tutup yere doğru eğmesi işte anladınız siz) konferans salonunun kapısı sertçe açıldı. İçeriye yaklaşık 30 tane polis dalmıştı. Gözlerimi Emreden ayırdım ve doğruldum. Polislerden biri "İngilizce öğretmeni kim?" diye sordu.

İngilizce hocası Furkan hoca el kaldırınca polisler yanına gidip kollarını tuttular. Ardından aynı polis "İhbarı kim yaptı?" diye sordu. Emre el kaldırıp polisin yanına gitti. Bende arkasından gittim ve elimi koluna doladım. Gergin ortamlarda kendimi kötü hissediyordum ve ilk defa böyle bi ortamda bulunuyordum. "Hala şikayetçi misin?" diye sordu. Emre kafa salladı. Aynı polis Furkan hocaya döndü. "Kadına taciz/tecavüzden ihbar edildiniz. Bizimle karakola kadar gelmek zorundasınız. Avukatınız varsa arayın yoksa devlet bı tane atayacaktır." dedi. Polisler Furkan hocayı götürdü.

5 dakika geçmişti ve konferans salonu boşalmıştı sadece ben, Ela, Emre, Efe, Ege, Selim vardı. Selin sevgilisyle birlikteydi sanırım.

Ege ve Ela derin bi sohbete dalmışlardı. Selim ve Efe ise hiç birşey olmamış gibi dünkü derbiyi konuşuyorlardı.

Emre'ye döndü bakışlarım. "Bizim yapmamız gereken bişey var mı?" diye sordum.

Gözleri bana döndü. "Yok. Mahkeme zamanı gelip tanıklık etsen yeterli." dedi.

Niye soğuk yapıyordu bu.

Kafamı salladım. "Bitti mi?" diye sordum. "Artık benimle bi işin kalmadı mı?"

Kafasını iki yana salladı. "Bitti. Seninle olan işim bitti." dedi. Yanımdan geçip gidecekken kulağıma doğru eğildi.

"Çok güzel olmuşsun. Aklımı karıştırıyorsun" diyip gitti. Arkasından baka kaldım.

Neydi şimdi bu? Bipolar zorba.

___________

Kestikk

Bu bölümde burada bitiriyorum.

Oy ve yorum atarsanız sevinirim. Düşüncelerinizi paylaşırsanız çok mutlu olurum. Fikirleriniz benim için önemli.

Kendinize iyi bakın.

Sizi seviyorumm.

Bayy.

Loading...
0%