Yeni Üyelik
19.
Bölüm

18. Bölüm

@girayinafyonsurubu

Sabah kalktığımda kendimi yatakta buldum. Gözlerim artık ortama alışırken odanın siyah ve gri tonlarında olduğunu fark ettim.

Bi dakika burası Mirayın odası değildi.

Yattığımda yataktan kalktım ve odanın içini inceledim. Gri perde ile örtülmüş camın önünde iki adet tekli koltuk vardı.Koltuklar deri ve siyahtı. Yatak ise boy aynasına doğru bakıyordu. Boy aynasının hemen yanında bı adet dolap daha doğrusu gardırop vardı. Siyah camlardan oluşuyordu ve içinde sarı LED ışıklarla harika görünüyordu. Kapının yanında ise çalışma masası vardı. Çalışma masasına doğru ilerledim. Üstünde bi kaç test kitabı, masa lambası ve kalemler vardı ancak benim dikkatimi çeken şey fotoğraf oldu. 30'larında bı kadın, ve küçük, 5-6 yaşlarında bi oğlan çocuğu vardı.

Emre'nin küçüklüğüne baktığımda yüzündeki o sıcak gülümsemeyi gördüm. Çok güzel gülümsüyordu. Fotoğraftaki diğer kişinin Emre'nin annesi olduğunu tahmin etmek zor değildi.

Fotoğrafı dudaklarımda kalan küçük bi tebessümle yerine geri bıraktım ve odadan çıktım.

Miray ve Ela hariç herkes mutfaktaydı ve birşeyler yapıyorlardı.

"Günaydınn" dedim hepsine hitaben.

Hepsi de bana teker teker "günaydın" dedi. Bu küçük günaydınlaşma faslından sonra tezgahta yumurta çırpan Emre'nin yanına gittim

"Ben napayım?" diye sordum.

"Hiç bişey yapma sen. Otur sadece" dedi.

"Olmaz," dedim. "ben niye oturuyorum. Bende birşeyler yapmak istiyorum"

"Sencede biraz dinlenmek gerekmiyor mu?" diye sordu.

"Asıl dinlenmesi gereken sensin bi kere . Kazayı geçiren sesin dinlenmesi gereken benim olmaz öyle şey. Dahi geç. Koltuk seni bekliyor" dedim.

Tam itraz etmeye başlayacaktı ki Efe "İzmir bombası doğru söylüyor. Hadi kardeşim geç koltuğa. Dinlen biraz" dedi. Emre kafa sallayıp koltuklardan birine geçti ve oturdu.

Bende yumurtayı çırpmaya devam ettim.

...

Kahvaltımızı yapıyorduk. Ela ve Miray hala uyuyorlardı.

Yanımda oturan Efeye "Ne ara Antep fıstığıdan, İzmir bombasına geçtik?" diye sordum.

Güldü. "İzmirli olduğunu öğrendim. Biraz yatay geçiş oldu" dedi ve kahkaha attı. Bende güldüm.

Ege "Ela ve Miray nerde?" diye sordu.

Bu sorusunu gülerek cevapladım. "Dün biz sabah 4'e kadar konuştuk. Sonra bayılmışız." dedim ve diğer yanımda oturan Emre'ye kısa bi bakış attım. Ege kafasını salladıktan sonra herkes sohbet etmeye başladı. Bende Emre'ye doğru dönüm.

"Bu halinle beni yatağa sen mi taşıdın?" diye sordum.

"Ne varmış halimde?" diye sordu.

"Ay Emre delirtecek misin beni? Daha dün kaza geçiren sen değil miydin?"

"Uydurma deniz kızı. Ben kaza geçireli 3 gün oluyor. 2 gün seni uyuttular. Zaman algının yitirmişsin sen." dedi. Bişey demedim. O ise konuşmaya devam etti. "Ve evet seni yatağıma ben taşıdım. Yatağıma kelimesine vurgu yapmıştı.

Ağzımı açıp tek kelime bile etmedim. Artık kimseyle uğraşmak istemiyordum. Bu oyunu da bir an önce bitirsek iyi olurdu.

...

Eve geldiğimde kimse yoktu. Hemen odama çıktım. Güzel bi duş alıp masama oturdum. Kaç gündür ders çalışmıyorum ve ödevlerin dağ gibi olmuştu.

...

3 saat falan çalıştıktan sonra kapı sesiyle aşağıya indim. Kaya abimi ve Demir abimi görünce ikisinin kollarının arasına girdim.

"Oo prenses hanım, siz eve uğrar mıydınız?" diye sordu Kaya abim.

Sırtına bi tane geçirdim. "Ya abii!" dedim uyarıcı bi tonda.

"Tamam, tamam demedim bişey" dedi ve güldü. Biraz öyle kaldık. Basım abilerimin göğüsüne denk geliyordu. Hemde 1,74 boyumla. Kaya abim 1,96, Demir abim ise 1,94 falandı.

Bu ailenin bütün genleri mi güzle olur ya? Oluyormuş valla.

Abilerimle ayrıldıktan sonra ikimizde oturma odasına geçtik. Saatler geçmişti ama annemgil hala gelmemişti.

"Abi annemgil nerde?" diye sordum.

"Arkını almaya gittiler" dedi Demir abim ve ekledi. "Tedavisi bitmiş" dedi gülümseyerek.

​​​​​​"N-ne!? Gerçekten mi?" dedim gülerek. Kafa salladı abim. "Oley be! Sonunda. Çok özledim onu. Ne zaman gelecekler?" diye sıraladım cümlelerimi.

"1 saate gelirler." dedi.

Kafa salladım.

1 saat sonra...

Kapının çalma sesiyle hemen o tarafa koştum. Kapıyı açtığımda anda gülerek bekleyen canım kardeşim Arkın'ı gördüm.

​​​​​Beni gördüğü gibi elindeki valizleri bıraktı ve sıkıca sarıldı. Şu 10 ayda asla konuşamamıştık. Çünkü Arkının hocası izin vermiyordu.

Arkın zorbalık gördüğü için tedavi olmuştu. Zorbalık diyip geçtiğime bakmayın. Kolay şeyler yaşamamıştı.

Bu yüzden onu İstanbulda bi piskolağa göndermiştik.

Sıkıca sarıldığım kardeşimden ayrıldım. Mutlu görünüyordu sanırım artık eskisi gibiydi.

"Nasılsın la?" diye sordu. Tamam "la" kelimesini de kullandıysa bu kesinlikle Arkındı.

"İyiyim la. Sen nasılsın?" diye sordum.

"Bomba gibiyim. Sen şu geçen zamanda daha bi çirkinleşmişsin sanki?" dedi. Kafasının arkasına bi tane geçirdim. "Düzgün konuş bebe" dedim.

Kafasının arkasını kaşıdı.

Arkamdan abimgilin sesini duydum. Demir abim "Şuna bak. Ablasını gördü bizi unuttu hemen" dedi Tripli bi ses tonuyla.

Arkın gülerek onlara da sarıldı. Sarılırken de "Ee abla bu boru değilki" demişti. Kafasına bi öpücük kondurdum.

...

Dayımın annemgili aramasıyla annemgil bize "yengeniz doğum yapmış, biz gidiyoruz" diyip Arkını ve beni de bolca tembihleyip gitmişlerdi.

Neden mi beni ve Arkını bolca tembihlemişlerdi? Çünkü biz ikimiz bir arada olduğumuzda hiç bir işimiz doğru olmaz, rast gitmezdi.

Kaya abimde İrem ablayla buluşacağını söyleyerek evden çıkmıştı.

Arkınla birlikte Demir abimin yanına tünedik. "Abi" dedi Arkın. "Söyle aslanım" dedi abim.

"Dışarıya çıkabilir miyiz?" diye sordu Arkın.

Abim "Cık" dedi. "Olmaz annemi duydunuz. Haberi olursa kızar"

"Sen söylemezsen olmaz ki haberi. Değil mi abicim" dedim tehdit bakışlarımı atarak.

Bu bizim dilimizde yediğin tüm bokları annemgile anlatırım bakışıydı.

"Hay dilimi eşek arısı soksaydı da söylemeseydim sana" diye mırıldandı abim. "İyi tamam hadi çıkın. Ama geç kalmak yok" dedi. Kafa sallayıp Arkınla odalarımıza uçtuk.

Hemen telefonumu elime aldım.

 

 

 

 

 

 

Derin ve köleleri grubunu oluşturdunuz.

 

 

 

 

 

 

​​​​​Ela kişisini eklediniz.

 

 

 

 

 

 

Miray kişisini eklediniz.

 

 

 

 

 

 

Efe kişisini eklediniz.

 

 

 

 

 

 

Ege kişisini eklediniz.

 

 

 

 

 

 

​​​​Emre kişisini eklediniz.

 

 

 

 

 

 

Emre kişisini "Sahte" olarak değiştirdiniz.

​​​​​​Siz: ​​​​​​ Genç olanlar ve kendini genç hissedenler. (Efe sen yaşlısın)

​​​​​​Siz: Sizi çok önemli biriyle tanıştırmak istiyorum.

Siz: Miray -sanki sabah sizde değilmişiz yüzlülüğüyle- sizde toplansak olur muu?

​​​​​​Efe:Alındım, gücendim, kırıldım, paramparça oldum...

Ege: Yüzsüzlük ne? Bende o dediğinizde hiç yokta.

Sahte: Biliyoruz hepinizin nasıl haysiyetsizler olduğunu.

​​​​​​Siz: Aşk olsun Emre. Bu dediğin hiç oldu mu şimdi? Hödük.

Miray: Tabiki gelin. Bende evde bu hödükle sıkılıyordum.

​​​​​Sahte: Güya zorba olan benmişim. Şu hale bak. Ben daha çok zorbalanıyorum.

​​​​​​Miray-Görüldü

Ela-Görüldü

Ege-Görüldü

Efe-Görüldü

Derin-Görüldü

Sahte: Çok boş yapıyorsunuz.

Sahte gruptan çıktı.

Siz: Acaba arada bir regl mi oluyor?

 

 

 

Gruptan çıktınız.

Hemen üstümü giyinip aşağıya indim ve Arkın'ın kapısını yumruklamaya başladım.

"Ya Arkın hadi. Geç kalıcaz" diye bağırdım.

"Ya tamam geliyorum, kıracaksın kapıyı." dedi. Bu sefer yumruklamayı kestim ve kapının kulpunu tuttum. Arkın kapıyı açmak istediğinde kendime doğru çektim. O açmak için debelenirken ben birden kapının kulpunu bıraktım. Bırakmamla Arkın geriye doğru düşmüştü. Ben onun bu haline kahkaha atarken o da yerde kahkaha atıyordu.

...

Miraygile gelmiştik. Ama gelmeden önce kapıya ilk ben çıkmıştım. Arkına hızlı olması için bağrırken karşımda Çağrıyı görünce afallamıştım.

Benimle bişey konuşmak istediğinde onu reddetmiştim.

Hem evimi nereden bulmuştu bu gerzek?

Abim banyoda olduğu için duymuyordu. Çağrının kolumu tutması beni kendine çekmesi bir olmuştu. Sıkıca tuttuğu kolumu ondan kurtarmaya çalışırken arkamda gördüğü kişiyle kolumu bırakmıştı. Arkın ona "sen neden ananın karnından çıktın ki?" bakışları atarken Çağrı birden yüzüne yumruğu yedi.

Arkın onu bi güzel patakladiktan sonra arabaya bindik. Bende Emre'ye mesaj atmıştım.

Siz: Oyun işe yaramıyor Emre.

Siz: Çağrı evime geldi.

Yazdım ve telefonu kapatmıştım.

Miraygile geldiğimde ise Emre yoktu. Bizim gelmemizin üzerinden 2 saat geçmişti. Ve Emre hala yoktu...

En azından Arkın arkadaşlarımla iyi anlaşmıştı. Sadece Efe benimle iyi geçindiği için onu biraz kıskanmıştı.

Dış kapının sesini duyduğumda göğsüne sokulduğum Arkından bakışlarım kapıya dönmüştü. İçeriye giren Emre'yi gördüğümde rahat bi nefes aldım.

İçeriye girdiği an gözlerimiz kesişti. Öfke ile bakan gözleri bana baktığında daha da karardı (inanın nasıl oluyor bende bilmiyorum).

İkimiz öylece bakışırken Miray ayağa kalkıp gidip abisine sarıldı. "Hoşgeldin hödük abicim. Nerdeydin?" diye sordu.

"İşim vardı" diye kısa bi cevap verdi. Hala bana ve Arkına bakıyordu.

Herkesle yaşadığı kısa bi "hoşgeldin" faslından sonra bana döndü tekrar.

"Derin bi konuşalım mı?" dedi sert bi tonda. Deniz kızı da dememişti.

Kafa sallayıp ayağa kalktım. Arkına kısa bi bakış atıp Emre'nin arkasından kapıya doğru yürüdüm.

Dışarıya çıktığımızda bı süre sessiz kaldık.

En sonunda ben "Ne oldu Emre?" diye sordum.

"Daha ne olacak Derin. Şu geldiğimiz hale bak, bana çağrı bizim eve geldi diye mesaj atıyorsun. Ben onu dövmeye gidiyorum. Sense bizim evde bi erkeğin kolunun altında oturuyorsun" dedi.Evet bunu gerçekten demişti.

Dedikleri kafamın içinde dönerken bağırmaya başladım. "Sen ne biliyosun da konuşuyorsun. Senin konuşmaya hakkın mı var? Bana söyledin mi "ben çağrının yanına gidiyorum" diye. Hadi bunu geçtim. Sanane benim kimin kolunun altında olup olmadığından. "

"Ne demek sanane? Biz seninle sahte de olsa sevgiliyiz. Bunu biliyosun değil mi? Bana sabahına "oyunumuz işe yaramıyor" diye mesaj attıktan sonra herşey bitmiş olmuyo" dedi. O da artık bağırıyordu.

"Emre bilip bilmeden hadsiz hadsiz konuşma. Sinirlerimle oynama benim. Kendini bişey sanmayı da kes. En başından beri bahsettiğim de buydu. Keşke hiç tanışmasaydık. Hiç tanımasaydım seni. Şu dediklerine yaptığın imalara bak. Uzak dur benden. Sakın konuşma benimle" dedim ve eve doğru yürüdüm. Hafif aralık olan kapıyı açtıp içeriye girdim.

"Arkın hadi kalk gidiyoruz" diye seslendim Arkına portmantodan ceketimi ve çantamı alırken.

"Niye ya" dedi Arkın.

"Arkın" dedim vurgulayarak. "Hadi dedim. Kalk gidiyoruz"

Arkın yanıma gelirken Miray "Ne oldu ya?" diye sordu.

"Hiiç. Abinin bi kaç küçük iması oldu. Bende dayanamadım. Bu oyunda bitti artık. Abine söylersin sen. Ama benimle konuşmak istersen sana her zaman açığım" dedim ve evden çıktım.

Konuştuğumuz yerde duruyordu hala. Aynı şekilde. Yaptığı imalardan sonra onun o düşünmediği beynini alıp bı yerlerinden sokup ağzından çıkarmak istiyordum.

_____________

Kestikk.

Bölümü nasıl buldunuz?

Sizce Emre mi haklı yoksa Derin mi? Bence Derin haklı.

Oy ve yorum atarsanız sevinirim.

​​​​Oy sınırı koymamama rağmen bu kadar oy atamanız... Çok seviyorum sizi. Ve güvenim sonsuz.

Hepinize çok teşekkür ediyorumm.

Kendinize iyi bakın.

Sizi seviyorum.

Bayy.

Loading...
0%