@girayinafyonsurubu
|
1 ay sonra... Sabah kalktığım gibi lavaboya koşmuştum. İşlerimi halledip çıktıktan sonra hemen formamı üzerime geçirdim ve arabama binip okula doğru yola çıktım. İki hafta sonra ara tatile giriyorduk ve bu beni çok mutlu ediyordu. Geçen 1 ayda Emreyele hiç konuşmamıştık, sesini bile duymamıştım. Sadece her yerde karşıma çıkmıştı. AVM dahil her yerde... Onu gören kalbim asla yerinde durmuyordu. Hiç çarpmadığı gibi çarpıyordu ama yanına gidemiyordum. Gitmek istemiyordum. Karşılaştığımız her yerde gözlerimin içine bakıyordu. Hiç konuşmuyorduk ama çok şey anlatıyordu gözlerimiz. Düşüncelerim okula gelmemle son buldu. Arabadan inip hızlı hızlı sınıfıma yürüdüm. Her zamanki gibi çantanı sınıfa bırakıp kantine gittim. Elayı görmemle hızlı adımlarla yanına gidip oturdum. "Günaydın" dedi esnerken. Gece uyumuyor sürekli Egeyle yazışıyorlardı. Ege'nin de durumu Eladan farklı değildi. İkimize gidip birer tane kahve aldım. İkimiz birlikte içerken havadan sudan konuşuyorduk. "Miraygile geliyor musun akşam?" diye sordu. "Bilmiyorum" dedim. Mirayla hala konuşuyorduk ama şu 1 ayda hiç evine gitmemiştim. Öyle bi rest çektikten sonra Emre'nin evine gidersem bütün havam sönerdi. "Gelmen lazım Derin. Kız bugün dışarıya çıkmayı deniyecek. Yanında olmanı istiyor. Hem Emre evde olsa bile görmezsiniz birbirinizi olur biter." dedi. Bi nebze haklıydı. Miray'ın yanında olmak istiyordum. En kötü ben Miray'ın odasından çıkmadım, dışarı çıkmayı deneyeceği zaman ise hemen aşağıya önerdim ordan da evime giderdim. Ben bunları düşünürken kantinin kapısı açıldı. O tarafa döndüğümde gözlerim bu çift gri hareyle kesişti. Hep kesişiyordu ama ben kaçırıyordum gözlerimi. Bu sefer inattım. Kaçırmayacaktım. O benden çekmiyordu gözlerini, bende ondan. Etraftaki çoğu göz bizim aramızda mekik dokuyordu. En sonunda kantin sırasına girmek için tam zıttım olan yönde ilerlemek zorunda kaldı ve gözlerini benden çekti. ... Derslerin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Son iki dersimiz kalmıştı ve ikisinde bedendi. Bense elimdeki koca koca test kitaplarıyla birlikte kütüphaneye doğru yürüyordum. Kütüphanenin kapısını açıp içeriye girdim. Kimse yoktu. Gidip bi masaya oturdum. Ne kadar çalıştım biliyorum ama kapının açılması ve burnuma okyanus kokusunun gelmesiyle bütün dengem alt üst oldu. Adımları yankılanıyordu. Her kokusu burnuma dolduğunda gözlerim doluyor. Kavga ettiğimiz güne dönüyordum. Eşyalarımı topladım ve ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm, kapıya ulaşmak isterken kolumdan tutuldum. Sıcacık teni soğuk tenime değdiğinde bi garip olmuştum. Refleksle ona doğru döndüm. Başını eğmişti. Burunlarımız sürtüyordu birbirine. Dudaklarımızın arasında milimler vardı. Gözleri kapalıydı. Kalkık kirpikleri hafif ıslaktı. Fısıldayarak "Kaçma artık. Dayanamıyorum." dedi. Gözlerimden birer birer yaşlar dökülmeye başladı. Gözlerimi kapattım. Eli yüzümü kavradı. "Ağlama. Çok çirkin oluyorsun" dedi. "Olmaz." dedim bende onun gibi fısıldayarak. "Olmaz Emre. Artık bizden olmaz." dedim. Kolumu kurtardım ondan. Ayrıldım. Hızlı adımlarla yürüdüm. Kütüphaneden çıkmadan önce son bi kez baktım ona. Aynı şekilde duruyordu. Hareket etmiyordu. Gözlerimde yaşlarla gittim ordan... Öğrendiğim şeyi saklamak zorundaydım... ... Arabamı park ettim Miraygilin evinin önüne. Hemen inip hızlı adımlarla kapıya ulaştım ve zile bastım. Kapıyı Miray açtığında ve beni gördüğünde yüzünde ufak bi tebessüm oluştu. Beni sıkıca sardığında bende ona sarıldım. Birlikte içeriye geçtik. Sohbet etmeye başladıktan sonra zilin sesini duyduk. Miray gidip kapıyı açtı. Elanın sesi geldiğinde rahatladım. İkisi birlikte içeriye girdiklerinde hemen gidip Elanın kollarının arasına girdim. Sıkıca sarılıp derin bi nefes aldığımda bişey olduğunu anlamıştı. Öğleden sonra okulda olmadığından ne olduğunu bilmiyordu. "Bişey mi oldu kuşum?" diye fısıldadı kulağıma. "Yarın bişeyler mi yapsak?" diye sordum bende kulağına doğru. Kafa salladı. "Bizdeyiz" dedi. Bu söylediğine kafa salladım. Ayrıldıktan sonra birlikte Mirayın odasına çıkmıştık ve bol bol sohbet etmiştik. Daha doğrusu onlar sohbet etmişti. Benim aklım Emredeydi. Kapının açılma sesini duyduğumuzda Ela ve Miray aşağıya inmişti. Benimse inecek yüzüm yoktu. Mirayın "Hoşgeldin abi" dediğini duyduğumda bı nebzede olsun rahatlamıştım. Evdeydi en azından. ... 3 Saat sonra... Ela, ben ve Miray kapının önündeydik. Miray derin nefesler alıp veriyordu. Hazır olmasını bekliyorduk. "Miray" dedim. Bana döndü. "Hazır mısın?" diye sordum. Kafa salladı. Arkasına geçip gözlerini bağladım. Böyle daha kolay olacağını düşünmüştüm. "Böyle daha rahat olursun. Korkma yanında ben varım." diye fısıldadım kulağına doğru. Kafa salladı. Adım atmaya çalıştı ama korkuyordu. Kolundan tuttum. Ela da diğer tarafına geçti. Ben dışarıya çıktım. Mirayın da bu kolu dışarıya doğru geldi benimle birlikte. Miray derin bi nefes alıp adım attı. Diğer ayağını da dışarıya bastı. Yavaş adımlarla biraz yürüdük. Daha sonra Miraya "Gözlerini açalım mı?" diye sordum yumuşak bi tonda. Kafa salladı. Bu bir ayda piskolojik tedavi görmüştü. Böyle hazırlanmıştı. Sadece bizimle birlikte çıkmak istemişti. Yavaşça göz bandını çıkardım. Kapalı olan gözlerini açtı. Bi kaç kere göz kırpıştırdı. Daha sonra kendi etrafında döndü ve etrafına baktı. İlk defa görüyor gibiydi. Birden gülmeye hatta kahkaha atmaya başladı. Yavaş ve korkak adımlarla yanıma geldi. Sıkıca sarıldı bana. "Teşekkür ederim Derin. Çok teşekkür ederim" dedi. Sarılışına daha sıkı bi şekilde karşılık verdim. Benden ayrıldıktan sonra aynı şekilde Elaya gitti. Ona da sarıldı. Ondan ayrıldıktan sonra bağırmaya başladı. "Abi! Abi!" Evden bi kaç ses geldi. Daha sonra kapıda Emre belirdi. Gördükleriyle ağız açılmıştı. "M-miray" dedi. Kekelemişti. "Abi," dedi Miray yumuşacık bi ses tonuyla. "Bak dışarıdayım." dedi ve kendi etrafında döndü. "N- nasıl?" dedi Emre gerçekliğine inanmak ister gibi. Miray bi adım attı öne doğru. Ela ve beni gösterdi. "Onların sayesinde." dedi. Emre güldü. Gözleri dolmuştu. Koşarak kardeşinin yanına geldi ve onu belinden tutup döndürdü. Miray kahkaha atarken ben ve Ela ise bu görüntüyü izliyorduk. Elaya döndüğümde ağladığını gördüm. Duygusal kekim benim... "Kız ne oldu?" dedim. "Niye ağlıyorsun?" "Ayy çok duygulandım ben Derin. Baksana şunlara." dedi ve Emreyle Mirayı gösterdi. Dudaklarımda bu tebessüm oluştu. Ela yanımdan ayrılarak Mirayın yanına gitti. Ben onları izlerken. Belime bi çift el dolandı. Havalandığımda bağırmaya başladım. Kafamı çevirdiğimde gördüğüm Emre ile bağırışlarım kesildi. "Napıyosun Emre!?" dedim şaşkınlıkla. Bu kadarı kalbime zarardı. "Yeter artık!" diye mırıldandı. "Konuşacağız" dedi kararlı bi şekilde. Ses etmedim. Biraz ilerledikten sonra beni yere bıraktı yavaşça. İkimizde öylece birbirimize bakıyorduk. "Anlat." dedi bana. "Bana neden bu kadar sinirlendiğini söyle." dedi. Tama ağzımı açmışken tekrar konuştu. "Söylediklerimin yanlış olduğunu biliyorum. Sinirliydim. Özür dilerim" dedi. Kafa salladım. Hiç düşünmeden konuşamaya başladım artık bende dayanamıyordum. "Söylediklerin çok canımı yaktı. Belki başkası olsa bu kadar acıtmazdı ama senin böyle düşünmen... Beni çok yaraladı Emre." dedim. Başımı eğmiştim. Çenemi kavradı. "Özür dilerim" dedi içi gidiyor gibi söylemişti. "Düşünmeden çıktı ağzımdan. Kardeşin olduğunu bilmiyordum... Seni öyle görmek yaktı canımı. Efe ile olan şakalaşmalarınıza da sinirlendim. Dolmuştum artık. Çağrı da evine gelince. Sana patladım. Çok özür dilerim..." dedi. Sonunda sesi kısılmıştı. "Bende özür dilerim... Canımın acısından senden kaçtım hep. Yaptığım yanlıştı. Özür dilerim Emre." dedim. "Çok kıskandım seni Derin. İlk defa böyle hissettim. Hareketlerin, gözlerin, gülüşün... Beni deli ediyordu. Ama güzle bu delilikti bu. Ben sana deliyim Derin. Seni senden çok sevecek kadar deliyim sana" dedi. Kalp atışlarım hızlandı. "Ben sana aşık oldum Derin" Konuşamadım. Kaldım öylece. "Bişey demek zorunda deg-" diyecekken sözünü kesen şey onu öpmem oldu. Dudağına küçük bi buse kondurup geri çekildim. "Sen bana nasıl aşıksan bende sana öyle aşığım Emre. Kıskanmalarım... Sürekli seni düşünmem... Rüyalarıma girmen... Aklımı başımdan alıyorsun Emre... Seni çok seviy-" diyecekken bu sefer benim sözümü kesen şey onun beni öpmesi oldu. Büyük bi açlıkla beni öperken ilk önce afallasamda hemen toparlandım ve karşılık verdim... Sakladığım şey belki canını, canımızı yakacaktı. Ama umursamadım. Bu kadar olaydan sonra daha fazla uzatamazdım. Kalbime engel olamazdın. Kendime, kalbime en önemlisi aşkıma engel olamazdım. Elleri belimi buldu, benim ellerim ise omuzlarını. Dudaklarımız ayrıldığında grileri yeşillerim ile buluştu. "Seni çok seviyorum Deniz kızı." dedi. "Seni çok seviyorum zorbacık" dedim. Kaşınıyordum. Kaşlarını çatarak baktı bana. Daha sonra ise güldü. Dudaklarında ufak bi tebessüm kaldı... _______ Kestikkk Ayy sonunda bee. Nasıl olmuş beğendiniz mii? Sizce Derinin sakladığı şey ne? Oy ve yorum atarsanız sevinirim mm Kendinize iyi bakın. Sizi seviyorum... Bayy. |
0% |