@girayinafyonsurubu
|
Sabah yanağımdan öpülmem ile uyandım. Gözlerimi yavaşça aralığımda karşımda saçları dağınık, üstü çıplak, kısık gözlerle gülerek bana bakan bir adet Emre gördüm. Bi dakika üstü çıplak mı? Gözlerimi çaktırmadan açmaya çalıştım. Gördüklerim hemen gözümü kapatmaya yetmişti. Tamam daha önceden görmüştüm ama bu kadarı fazlaydı. İki günde bir... Benim kalbim bunu kaldırmazdı. Ona arkamı döndüm. Gözlerimi sıkıca kapattım. Emre'nin kahkahası odayı doldururken ben daha çok sokuldum battaniyeme. "Deniz kızı?" dedi Emre. "Güzelim uyuyor musun?" diyip dürttü beni. Ben ses etmeyince tekrar güldü. Daha sonra yataktan kalktı. Üstüne yeşil tişörtünü geçirip odadan çıktı. Çıkarken de kapıyı kapattı. O çıktığı anda yataktan fırladım. Bunun eski sevgilileri de vardı. Hepsi görmüş müydü bu şöleni? Sinirden tepinirken sinirle soludum. "Allah kahretsin! Bu kadarı kalbime zarar ama..." diye yakınırken kapı ışık hızıyla açıldı. Kapıda ki Emre'yi gördüğümde o an oradan yok olmak istedim. Ben daha ne kadar rezil olacaktım? Emre kahkaha atarken benim ellerim yerini biliyormuş gibi yüzümü buldu. Parmaklarımı hafifçe ayırıp Emre'ye baktım. Kahkaha atarak odaya girdi ve kapıyı kapattı. Daha sonra bana doğru gelmeye başladı. Ellerimi yüzümden çektim ve Emre'ye baktım. O geldikçe ben geriye doğru gidiyordum. En sonunda yatağa çarpıp yatağa sırtüstü düştüm. Emre üzerime doğru eğildi. "Benim güzelim utanmış mı?" dedi alaylı bi tonda. Alık alık suratına bakarken aralanmış dudaklarıma bi öpücük kondurdu. Ben daha da afallarken o erkeksi bi gülüş bahşetti. "Çok mu kıskanıyorsun beni?" diye sordu. Kaşlarımı çattım. "Hayır be! Ne alakası var?" dedim. Tek kaşını kaldırdığında ofladım. "Tamam belki biraz" dedim. Tekrar kahkaha attı. Amma da gülüyor ha bu. Üstümden kalktığında bende kalktım. Odanın ortasında durduğunda önünde durdum. Bana "Şöyle uzunca doya doya bı öpsene beni" dedi. Hah çok beklerdi. Kafa salladım. "Tabiki yakışıklım gel buraya" dedim. Daha sonra ise dudaklarına doğru yaklaştım. Dudaklarımızın arasında milim kala "Dur ben bi kahvaltıya bakayım" diyip çekildim. O afallarken bu sefer gülen bendim. Koşarak odadan çıktım. Arkamdan bağırdı. "Bu iş burada bitmedi deniz kızı" ... Kahvaltımızı yaptıktan sonra gezmeye karar verdik. Herkes hazırlanmak için odalarına dağıldı. Siyah kısa bi etek giydim, üstüne ise bordo hafif salaş bi kazak. Belki donacaktım ama yapacak bişey yoktu. Üstüne siyah deri ceketimi aldım. Ayağıma siyah, topuklu çizmelerimi geçirdim. Arkamı dönüp bavuluma doğru ilerleyecekken Emre'nin sırt kaslarıyla karşılaştım. Sert bi şekilde yutkunup gözlerimi kapadım. Daha sonra silkelenip kendime geldim. Bavuluma doğru yürüdüm ve içinden takı ve makyaj çantamı aldım. Geri ayağa kalktığımda Emre'nin bana olan bakışlarını gördüm. Göz kırptığında hafif bi tebessüm ettim. Ardından yanından geçtim. Ya da geçmeye niyetlendim. Emre kolumdan yakalayıp kulağıma doğru eğildi. "Sabahın sonuçları senin için biraz ağır olacak biliyorsun değil mi güzelim" Gözlerimi kırpıştırdım. "Biliyorum" dedim gelen özgüvenle. Ben ne halt ediyordum şuan! Dudaklarından ufak bi gülüş çıktığında kolumu ondan kurtardım ve banyoda ki aynanın önüne geçip makyajımı yapmaya başladım. ... Arabayı park edip arabadan indik. Ormanya ya gelmiştik. Gişe kapısından sürü şeklinde geçtik ve ilerlemeye devam ettik. İlk önce hayvanların olduğu tarafa yöneldik. Biz sırayla gezerken Arkın biraz daha önden gidiyordu. Yaklaşık 10 dakika sonra elinde bi tüyle gelip beni gıdıklamaya çalıştı. "Ay Arkın dur ne yapıyorsun?" dedim ondan kaçmaya çalışırken. "Derin gel hadi bu kere gıdıklayım" dedi. Bende acaba gıdıklanır mıyım diye merak edip yanına doğru gittim. Sende kaşınıyorsun ha Arkın tüyü yüzüme sürtüp durdu. Her yerinde gezdirdi. En sonunda dayanamayıp "Ehh yeter be!" diyip geri çekildim. "Bu tüy neyin tüyü Arkın?" diye sordum. Ancak aldığım cevap beni pek memnun etmedi. "Deve kuşunun" Hepimizin ağzından toplu bi "Ne!?" nidası döküldü. "Arkın kaç" dedim soğuk ve baskın bi sesle. "Aha şimdi yandık" dedi Ela. "Arkın" dedim üstüne basa basa. "Kaç 3 saniyen var." "Derin bi dur ya" dedi Arkın. "3" "Derin valla şakaydı." "2" "Tamam tamam özür dilerim" "Sen istedin" dedim ve koşmaya başladım. Arkın önde ben arkasında bütün parkı turladık. ... AVM'ye girdiğimizde kızları ve erkekler olarak iki gruba ayrılmıştık. Biz kızlarla birlikte gratise doğru giderken erkekler yemek katında oturacaklarını söylemişti. Vazgeçilmezimiz grastise girdiğimizde ben direk oje reyonuna doğru ilerledim. Ela maskelere doğru, Miray ise glossların olduğu tarafa doğru gitmişti. Ojelere bakarken gördüğüm köyü lacivert prom rengi görünce elim direk ona gitti. Tam alacakken koluma biri dokundu ona doğru döndüğümde benden bi kaç yaş büyük bi adam gördüm. "Buyrun" dedim kibar bi şekilde. Verdiği cevap yüzümü buruşturmama neden oldu "Boş musun?" "Beyefendi kafanız mı güzel? Ne diyorsunuz?" "Ahh bişey demiyorum ki. Sadece boş musunuz diye sordum" dedi. "Allah aşkına saçmalamayın ve defolup gidin." gidin dedim ancak adam kolumu tutunca onu itmeye çalışırken kopardığım yaygara herkesin gözlerinin bizim üzerimize dönmesine neden oldu. Kimse de bişey yapmıyordu. DNA sına soktuklarım. Miray ve Ela geldiğinde Miray öylece kalmıştı. Kitlenmişti. Ela ise benim yanıma gelmiş adamı benden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ela adamı ittiğinde adam kolumu bırakıp uzaklaşmıştı ancak yüzüne yediği yumruk onu daha da sararmıştı. Emre'ye döndüğümde yüzünün öfkeden kıpkırmızı kesildiğini gördüm. Az sonra kulaklarından dumanlar çıkacak gibiydi. Arkamı dönüp Miraya baktım. Hala aynı şekilde duruyordu. Elleri titriyordu. Efe ise Mirayın yüzünü elleri ile kavramış onunla konuşmaya çalışıyordu... Koşarak yanına gittim. Mirayın ellerini tuttum kafasına kendime doğru çevirdim. Efe ise yanımdan ayrılmıştı. Adamın yanına gidip yakasına yapıştı ve yumruklarını yüzüne geçirmeye başladı. "Miray" dedim. "Miray beni dinle" dedim. Gözleri ilk defa beni buldu. Gözlerini kırpıştırdığında ne olduğunu sorguluyordu muhtemelen. Kolundan tutup dışarıya çıkardım. Dükkandan biraz uzaklaştırdım onu. Hatırlamıyorsa yalan söyleyecektim... Miray "N-ne oldu?" diye sordu titrek bi sesle. "Bişey olmadı güzelim. Adam sadece birini bana benzetmiş." dedim. Kafasını iki yana salladı. Daha sonra gözleri beni buldu. "Bişey olmadı değil mi?" diye sordu emin olmak ister gibi. Beyin daha önceden oluşan bi tranvadan sonra benzer bi olayda olan şeyi silebiliyordu. Bana inanmamış gibi baksada daha falza uzatmadı ve kafa salladı. Ela mağzanın çıkışında "Derin!" diye bağırıp yanımıza geldi koşarak. Mirayın elini tuttu. "İyi misin?" diye sordu. Miray hızlıca kafa salladı. Daha sonra bana döndü ve birden sımsıkı sarıldı. Saçlarımı okşadı. Kafamı omzuna koydum. "Ahh benim güzelim..." dedi bir anne edasıyla. "Ağlamak istiyorsan ağla, durma öyle" dedi kulağıma fısıldayarak. "Yok ya" dedim. "Ağlamicam. Alıştım artık" dedim kafamı kaldırıp gülümserken buruk bi gülümsemeydi bu. Türkiye de kadın olmak zordu... Omzunu sıvazladı. "Derin!" diye bi ses duyduğumuzda 3 ümüz de o tarafa dönük. Emre, Efe, Ege seri adımlarla yanımıza doğru geliyorlardı. Akın ise koşarak geldi ve sımsıkı sardı beni. Başımı omzuna gömdüm. Gözümden bu kaç yaş düştüğünde kendimi tuttum. Ben başımı benden boyu uzun olan kardeşimin omzuna yaslarken o da kafasını eğerek boyun girintime gömmüştü. İkimzde sessizce bekeldik öyle. Daha sonra kafamı kaldırdım. Onu gördüm. Göz göze geldik. Gözlerine sis inmişti. Suratı duvar gibiydi ve sinirli duruyordu. Arkından yavaşça ayrıldım. Bu kaç adım atıp onun karşısına geçtim. Dilimle dudaklarımı ıslattım. Pür dikkat beni izliyordu. Biraz birbirimize baktık... Ardından sanki ikimizde birimizin harekete geçmesini bekliyormuş gibi aynı anda sarıldık birbirimize... Belimi sıkıca kavrarken bende boynuna doladım kollarımı. Başımı omzuna yasladım ve gözlerimi kapattım. Emre demek güven demekti. Güvenli bölgedeydim. Burda bana bişey olmazdı. Kafama bu kaç tane öpücük kondurdu. Aramızdaki boy farkı topuklu botlarım yüzünden biraz azalmıştı. Başımı kaldırıp alttan baktım ona. Gözleri yeşillerimi bulurken ben demin ne yaşadığımızı sorguluyordum. Kendimi yorgun hissediyordum. Son 5 ayda o kadar çok şey yaşamıştım ki... Çok yorgun ve bitkin hissediyordum. Uyuyup uzun bir süre uyanmamak istiyordum. "Çok özür dilerim" dedi Emre kulağıma doğru. "Seni koruyamadığım için çok özür dilerim" "Sen bişey yapmadın ki" diye mırıldandım. "Aptal herifin trki yüzünden oldu. Sen gidip Miraya bak bi abisisin. Sana ihtiyacı var." "Ama sen iyi değilsin. En ihtiyacın olduğu zamanda yanında olmayacaksam ne işe yaricam ben?" dedi. "İyiyim ben. Yok birşeyim" dedim ve gülümsedim kollarının arasından çıkarken. Emin misin der gibi baktı. Kafa salladım. O Mirayın yanına doğru giderken Efe geldi yanıma. O da sarıldı. Abi şefkati vardı onda. Ege ise Ela ile ilgileniyordu. Efeyle biraz konuştuktan sonra Arkın geldi. Elini belime attı. Kafamı omzuna yasladım. Uykum vardı. Yorgundum. Uyumak istiyordum. Derin bi uyku beni içine çekerken ayakta uyuya nasıl daldığımı bende biliyordum. ... Ayaklarımın yerden kesilmesiyle gözlerimi araladım. Burnuma dolan okyanus kokusu beni rahatlatırken uykulu bakışlarımı Emre'ye çevirdim. Kafasını bana doğru eğdi. "Şhh" dedi yatıştırıcı bu ses tonuyla. "Uyu bebeğim." O demese de uyuyacaktım zaten. Gözlerimi kapatıp uykunun beni kendine çekmesine izin verdim. ... Tenim yumuşak bi yerle buluştuğunu hissettim. Ağzımdan istemeden bi kaç mırıltı dökülürken gene Emre'nin sesini duydum. "Tamam yok bişey" dedi ve omzunu okşadı. Gözlerimi araladım. Gidecekken bileğini yakalandım. "Gitme" dedim varla yok arası olan ses tonumla. Sıcacık bi tebessüm bahşedip bana doğru döndü ve arka tarafıma yattı. Kolunu arka taraftan bana doladı. Ben ise uykuya dalmak üzereydim. Son duyduğum şey Emre'nin cümlesi oldu. "Söz veriyorum. Bütün yaralarını saracağım, seni kimsenin incitmesine izin vermicem güzelim" _______ Bölüm biraz geç aldı ama ilham perilerim gitmişti. Zar zor bitirip attım. Çok özür dilerim. Umarım bölümü beğenirsiniz. Oy ve yorum atarsanız sevinirim. Kendinize iyi bakın ve dikkatli olun. Sizi seviyorum. Bayy. |
0% |