@girayinafyonsurubu
|
OY ATARSANIZ SEVİNİRİM İYİ OKUMALAR Medya: Barlas Valkan Acar ve Açelya Atalav Açelya Atalav Şaşkınlıkla birlikte sınıfı terk etmiştim. Neden yaptığımı bilmiyordum. Mesele ayakkabı parası falanda değildi. O sadece mesaj atmak için bi bahaneydi. Kızlar tuvaletine girdim ve kapıyı kapattım. Aynanın karşısına geçip biraz soluklandım. Biraz düşündükten sonra dudaklarımdan ilk "Ben tam bi aptalım" kelimesi döküldü. Neden sınıfı terk etmiştimki. Çocuk benden hoşlanıyordu ama ben sınıftan çekip gitmiştim. Kahretsin ya. Hemen tuvaletten çıktım ve Valkanı aramaya başladım. İlk önce sınıfa baktım. Yoktu. Kantine baktım. Yoktu. Spor salonuna, bahçeye hatta erkekler tuvaletine bile baktım. Gene yoktu. En sonunda aklıma aramak geldi. Telefonumu çıkardım ve numarasına bastım. 3. çalışta açtı. "Valkan nerdesin?" diye sordum. Benim aksime hiç uzatmadan "Sınıfımdayım" dedi. Bi tek bakmadığım orası kalmıştı. Seri adımlarla Valkanın sınıfına doğru ilerledim. Kapıyı sınır kapısını aşmak için uğraşan **** gibi açtım. Dan diye içeri girince haliyle korktu. "Acilen konuşmamız lazım" dedim. Gene hiç uzatmadı "Tamam konuşalım" dedi. "Hadi topla çantasını çıkışa gel" dedim kavgaya davet eder gibi. Güldü ve "Tamam" dedi. Sınıftan çıktım ve kendi sınıfıma gidip çantamı topladım. Deniz ve Yağız sınıfa geldiler benim toplandığımı görünce Yağız "Nereye kırık yumurta" dedi. "Dersleri asıcam" dedim. Deniz hemen "Ay bende geleyim mi?" diye sordu. Yağız da bana beklentiyle bakıyordu. "Malesef, başka zamana önemli bi işim var" dedim. Yağız "Kesin topuklu ayakkabı almaya gidecek." dedi. Deniz onu başıyla onayladı. Onlara dil çıkarıp sınıftan çıktım. Hemen merdivenlere yöneldim ve çıkış kapısına vardım. Valkan zaten beni orda bekliyodu. Beni görmesiyle başımla işaret verdim ve yürümeye başladık. Arabaya bindiğimiz de konuşmamıştık. Sadece ona konumu tarif ediyodum. Bizi tüm İzmiri gören bi seyir tepesine götürüyordum. Geldiğimizde hemen arabadan indim. O da indi. Birlikte kaputa yaslandık ve şehri izlemeye başladık. Bi süre bu şekilde bekledik. Bi süre sonra Valkan "Evet seni dinliyorum" dedi. "Ben sınıftan neden çıktığımı bilmiyorum. Sanırım şaşkınlıktandı. Hislerime karşılık alabileceğim hiç aklımın ucundan bile geçmemişti. Bak Valkan ben senden 2 yıldır hoşlandığımı sanmıştım ama hayır, ben senden hoşlanıyorum." dedim, bana anlamaz gözlerle bakıyordu. Cümleme devam ettim. "Ben bu 2 yılda olmayan ilişkime sahip çıktım. Sana çok aşık ve çok tutsağım Valkan" dedim. Bi sonraki söylediği cümleyle aklımda direk redd-Seni buldum şarkısı çalmaya başladı. Dememle birlikte beni kendine çekti. "Sana çok aşığım Açelya" dedi. "Sana çok tutsağım Valkan" dedim. Alnını alnıma dayadı bi süre öyle kaldık. Ve konuşmaya başladı. "Artık sen, ben değil biz olalım mı Açelya?" dedi. Hiç düşünmeden cevapladım "Sen, ben değil biz olalım Valkan. Biz olalım" dedim. Hala aynı pozisyondayken illa bu anı bozacak bişey olacaktı. Telefonumun çalmasıyla Valkan bi küfür savurmuştu. Ondan ayrılıp telefonuma baktım. Gördüğüm "gereksiz" yazısıyla Yağıza binlerce kere küfrettim. Telefonu sinirle açtım ve kulağıma götürdüm. "Efendim 4 numara" "3 numara eve gelmen gerekiyormuş" dedi. "Neden?" diye sordum. "Aile grubundaki mesajlara bak. Sen görmeyince arayım bari dedim" dedi. "İyi halt ettin" diye mırıldandım. "Tamam gelirim, çıktın mı okuldan?" diye sordum. "Çıkıyoruz şimdi 5 numarayla" dedi. Bende daha fazlasına gerek olduğunu düşünmedim ve telefonu kapattım. Valkan bana soran gözlerle bakıyordu. "Annemgil eve bekliyolarmıs. Sanırım önemli bişey söyleyecekler." dedim. Kafasını salladı. "O zaman seni biraklim topuklu ayakkabı hastası" dedi ve beni kolumdan nazikçe tutarak arabanın yolcu koltuğunun oraya getirdi. Kapımı açtı. Ben oturduktan sonra üzerime eğilerek kemerime ulaştı. Gözleri o kadar güzeldiki. Kemerimi taktı ve diğer tarafa geçip oturdu. ____________________________ Araba durduğunda yanağımdan öptü. Bende onu öptüm ve arabadan indim. Evin kapısına geldiğimde zile bastım. Kapıyı açan Demir abim "Oo 3 numra sonunda teşvik edebildiniz. Neredeydiniz bu saate kadar?" diye sordu. Ona dil çıkardım. Kapıya doğru hızlı adımlarla Aren geldi. Boyu benden biraz kısaydı ama parmak uçlarına çıktığında beni de geçiyordu. Benim boyum 1.75 ti. Aren ise 1.71-1.72 falandı. Yanıma geldi ve bana sarıldı. Ben çok seviyodum ya bu veleti. Bazen ben ona ablalık ederdim. Bazen o bana abilik yapardı. Bazen arkadaş, bazen ikizdik. Bazen kavga ederdik. Ama asla kopamazdık. Yağızla olduğumuz gibi... Aren kolarımın altından çıktı. Birlikte salona gittik. Karan abim ve Yağız oturuyorlardı. İkisi de beni görünce kalkıp sarıldılar. "Ne oldu ölüyor muyum?" diye sordum. Yağız hafifçe kafama vurup tövbe de kız" dedi. Koltuğa oturup yayılırken"Ee annemgil ne söyleyeceklermiş?" diye sordum. Karan abim omuz silkip "Bilmiyoruzki bizde" dedi. Aren hafif endişeli görünüyordu. Ona göz kırptım. Ben ona göz kırpınca bakışlar ona döndü. Aren tedirgin bi şekilde "Ya 6. çocuk haberini verirlerse?" diye sordu. Demir abim ve ben yayıldığımız yerden doğruluk. Yağız uğraştığı telefonu bıraktı. Karan abim kaşlarını çattı. Ben "Olabilir mi acaba?" diye düşünürken bunu sesli söylemiş oldum. Demir abim "Yok be ne çocuğu, 26 yaşlarında oğulları var" dedi ve Karan abimi işaret etti. Yağızda Demir abime hak vermiş olacak ki "Lan 26 yaşı geç en küçüğümüz 14 yaşında, dursunlar artık bi zahmet " dedi. Tam bu sırada içeriye annem ve babam el el tutuşarak geldi. Babam "Ney dursun Yağız" diye sordu. Yağız ne diyeceğini bilememişti. Onun yerine ben atıldım. "Milli eğitim bakanı" diye yükseldim. Annam ve babam bana döndü. Toparlamaya çalıştım. "Ya Yağız diyoki eğitim bakanı bize çok yükleniyomuş. Eğitim bakanı işte yaşını başını almış bilemem kaç yaşındaymış. Bu yaştan sonra bide çocuk mu okutacakmış bi durdun artık diyo" dedim. Alttan alta lafımıda sokmuştum. İkiside başını salladı. Ortamda bir süre sessizlik olduktan sonra Karan abim bu sessizliği böldü. "Siz bize ne diyecektiniz?" diye sordu. Babam ilk önce silkelendi. Herkes cevabı bekliyordu. Aren kollarıyla yüzünü örtmüştü. Yağız neresinden çıkardığını anlamadığım patlamış mısırı yiyordu. Demir abim Yağızın elindeki mısıra ulaşmaya çalışıyordu. Karan abim ve ben öne doğru eğilmiş cevabı bekliyorduk. Annem söze girdi. "Bir süre evde olmayacağız" diye başladı. Sonra sözü babam devraldı. "Yurtdışındaki şirketlerden birinde bi sorun olmuş bu yüzden yurtdışına, şirkete gitmemiz gerekiyor." dedi. Hepimiz derin bi nefes verdik. Yağız "Annem neden gidiyor peki?" diye sordu. Annem " Çünkü teyzengil de geliyor. Bizde orda ufak bi kaçamak yapıcaz ama sizin tek kalabileceğinizden pek emin değiliz" dedi. Ben hemen "Gidin siz annecim, bak biz kocaman çocuklar olduk. Hem tost bile yapabiliyoruz, aç kalmayızki" dedim. Babam hemen "Evet İzem, bak koca koca çocuklar oldular. Gidelimde biraz da biz eğlenelim" dedi. Hah! Yaşlı kurta bak sen. Biraz bozulmuş olsamda aklıma Valkanı buraya getirebileceğim geldi. ____________________ Annemgil nasıl hevesliyse uçağı akşama almışlardı. Evden çıkmışlardı ve bizde kendi odalarımıza dağılmıştık. Ben kendi odamda topuklu ayakkabı koleksiyonumu deniyordum. Birden kapım açıldı. İçeriye sırayla Aren, Demir abim, Karan abim ve elinde yine patlamış mısırla Yağız girdi. Bı süre bakıştık. Ne var anlamında kafamı salladım. "Sıkıldık" dedi Demir abim. "Ve soluğu benim odamda mı aldınız?" dedim yeni bi topuklu aykkabı giyerken. Hepsi kafalarını salladılar. Sonra camdan bi "tak" sesi geldi. Aren kafasını dışarıya doğru uzatıp o cümleyi kurdu. "Abla bu lavuk kim? Ve neden camına taş atıyor?" Zıkkımın dibi ama yaa. ____________________ KESTİKK BEĞENDİNİZ Mİ?? KENDİNİZE İYİ BAKIN SİZİ SEVİYOM BAYY |
0% |