Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm: Kehanet

@girlthedragon

Yıllar önce doğan Ay Varisi'nin diyarın sonunu getireceğini kim bilebilirdi? Kızının doğumundan sonra diyara karşı çıkması ile özgürlüğü mühürlenen Ay Tanrıça'sı Einal kızını eski dostuna sakladı. Yıllar sonra kızı yeniden doğarak diyara döndüğünde tanrıçanın yıllar süren mühürü kırıldı. Tanrıça kızı için savaştı ama başarısız oldu. Yaşayanların diyarından sonsuza dek ayrılan Einal, ölmeden önce kendi krallığı olan Luneran'ı lanetledi...


Yataktan kalkarken başımın daha önce hiç olmadığı kadar ağrıdığını fark ettim. Kendime gelmek için ayağa fırladım, fazla hızlı hareket etmiştim. Başımın dönmesi ile yatağımın yanındaki çekmeceli dolaba tutundum. Biraz kendime geldikten sonra hizmetçim Pamela'ya seslendim. Gelmesini beklemeden kendimi banyoya attım. Yüzüme buz gibi su çarptıktan sonra duşa girdim.


Bugün on sekizinci yaş günüm olmasına rağmen oldukça mutsuzdum, ama bu yılki doğum günüm için farklı planlarım vardı. Ailemi mutlu edeceğime şüphe yoktu. Saraydan kaçacaktım ve sonunda neden benden nefret ettiklerini öğrenecektim. Ailem yıllardır beni -Soleria hariç-bütün krallıklardan ve varislerden uzak tutuyor, saklıyordu. Bunu yapmalarının sebebi sadece nefret değildi saraydaki hizmetçilerden anlayabiliyordum, Pamela hariç herkes benden korkuyordu. Yanlarından geçerken gözlerini kaçırıyor sanki onları öldürecekmişim gibi koridorda benimle yalnız kalmamak için ellerinden geleni yapıyorlardı.


Pamela'nın olduğunu tahmin ettiğim ayak sesleri düşüncelerden ve karanlık duygulardan sıyrılmamı sağladı, duştan çıktım ve üzerime geceliğimi geçirerek odama döndüm. Pamela elinde çeşitli renklerde elbiseler ile beni bekliyordu. Al yanaklı kahverengi kısa saçlı ellili yaşlarda hafif tombul bir kadındı, onu annem gibi görüyordum. Eli ile gelmemi işaret etti. Yatağım karşısındaki makyaj masasına doğru ilerledik. Masanın önündeki sandalyeme oturdum, Pamela ise arkama geçti ve saçlarımı taramaya başladı. Gece mavisi saçlarımı tutam tutam tararken bir hıçkırık duydum. "Gloria..." dedi çok kısık bir sesle. Kelimeler boğazından zorlukla çıkmıştı."Pam, iyi misin?" arkamı döndüm, tombul yanaklarından aşağı süzülen gözyaşları inci taneleri gibi ışıldıyordu. Elini tuttum ve yanıma oturması için kenara kaydım, kendini koltuğa bıraktı. Oturduğu gibi kollarımı omuzlarına doladım, sakinleşmesi için "Pamela, lütfen sakin olur musun? Ne için ağlıyorsun?" diye mırıldandım. Onu sakinleştirmeyi başarmak söyle dursun daha şiddetli ağlamasına sebep olmuştum. Kollarımı çektim ve yüzünü ellerimin arasına aldım. "Anlat, lütfen." sesim istemediğim kadar üzgün çıkmıştı. Pam bunu fark etmişti, gözlerini açtı. Bu kadar üzülmeme şaşırmış gibiydi. Yaşadığı şok üzüldüğü şeyin etkisini anlık olarak azaltmış olmalı ki, yüzünü ellerimin arasından çıkardığımda tek elimi elleri ile kavradı ve hafifçe sıktı. "Sen güçlü bir kızsın Gloria, kendini koru." sözcükler ağzından döküldükten sonra göz bebekleri geriye gitti, bilincini kaybetmiş gibiydi.Bir melodi başladı.


Diyar ölecek, 


Sen öldür. 


Ölüm ve yaşam,


İkisi de sensin.


Ellerinin arasında,


Hepimizin kaderi.


 Sakla kendini,


Öldürecekler kaderlerini.


Tanrıçalar intikamının,


Sen kendinin peşindesin.


Birileri arıyor seni,


Saklan onlardan da.


İkizini bul ama,


Fazla yaklaşma sakın.


Alev acıtır seni,


Unutturmasın gerçekleri.


Yolunu kesecekler,


Kaçmanı söylerler.


Sakın vazgeçme,


Krallığının kaderi ellerinde.


Bu şarkının sıradan bir şarkı olmadığını anlamak zor değildi. Bir şarkıdan çok kehanet gibiydi, veya kaderimin şarkısı olabilirdi. Pamela bunları isteyerek söylememişti, bilincini kaybettikten ve bir tür transa geçtikten sonra onun kontrolü dışında olmuştu. Melodi kesildikten sonra iki omuzunu sıkıca kavradım ve onu sarsmaya başladım. Bir yandan çığlık atıyordum. "Yardım edin! Muhafızlar!" sesimi duyup gelmiş olan iki muhafız içeriye girdi. Kucağımda yatan baygın haldeki hizmetçiyi gördüklerinde yüzlerindeki saf korku açıkça görülebiliyordu. "Bir anda bayıldı çabuk onu revire götürün!" ağlıyordum ve Pamela'ya sarılıyordum. Muhafızlar bana doğru geldiğinde istemeyerek Pamela'yı bıraktım. Onlar Pam'i kucaklarken peşlerinden gitmek işin ayağa kalktım, "Siz burada kalmalısınız prenses. Babanızın kesin emri var, o gelmeden odanızdan çıkamazsınız." söyledikleri şeye çok şaşırmıştım. Tabii ki onlarla gidecektim, annemden daha fazla önem verdiğim birinin hayatı tehlikedeyken elim kolum bağlı bekleyemezdim. "Bu bir bahane değil, sizinle geliyorum." elimden geldiğince otoriter bir ses tonu kullanmıştım ama muhafızın yüz ifadesinden işe yaramadığı anlaşılıyordu. "Bizi zorlamayın lütfen. Sizi çıkaramayız ve itiraz etmeye devam ederseniz hizmetçinizi şifacılara götürmekte geç kalacağız." itiraz etmenin bir anlamı kalmamıştı, muhafızlara kızsam bile ellerinden bir şey gelmeyeceğini ve emirlere uymak zorunda olduklarını biliyordum. Başımla kapıyı işaret ettim, çıktılar. Bu işin peşini kolayca bırakmayacaktım, Pamela'ye ne olduğunu ve bu şarkının ne anlama geldiğini öğrenmek zorundaydım.


Neyse ki babam beni çok bekletmedi ve kapıyı çalmadan içeri girdi. Gri saçlarını özenle taramıştı ve her zamanki gibi bakımlı görünüyordu. Her zaman yaptığı gibi gri-siyah krallara özgü bir kıyafet ve pelerin giymişti. "Bir sonraki sefere kapıyı çalmalısın." açıkçası birbirimize bayılmıyorduk ve ben de hiç kibar davranacak havamda değildim. Pam bayıldığında bile odamdan çıkamamıştım ve bunun için tamamen onu suçluyordum. Kral olması umurumda değildi, halkım beni sevmese bile krallığın varisi bendim ve ben olmadan zaten yok oluşun kenarında olan krallık tamamen yıkılırdı. "Yine çok terssin Gloria, benimle düzgün konuş." gözlerimi devirdim, ancak bu hallerime alışıktı. Onu babam olarak görmediğimi biliyordu, üzerime gelirse zararlı çıkardı. Ondan çok daha güçlüydüm, hatta bütün asillerden daha güçlüydüm. Normania Diyarı'nda asiller, onların krallığı kutsayan tanrıçanın veya tanrının güç aldığı şeyin özünü kullanabilirler. Zaten Einal'in ihanetinin ve lanetinin krallığımız bu kadar kötü bir duruma getirmesinin sebebi de bu. Ay özünün neredeyse tamamından soyutladı bizi. Ancak garip bir şekilde ben bu durumdan etkilenmemiştim, üstelik normal varislerin çoğundan daha fazla güç ile kutsanmıştım.


"Neden geldin baba?" bu cümle ağzımdan çıktığında buzdan bir duvara çarpmış gibi bir yüz ifadesine büründü, beklemiyordu onu hazırlıksız yakalamıştım. Her ne söyleyecekse ben daha iyi bir ruh halindeyken söylemek istiyordu belli ki. Gerçi beni öyle bir ruh halinde yakalasa bile ona vereceğim hiçbir cevap değişmezdi, yıllarca deneyim kazanmış ve duygularımdan hiçbirini belli etmemeyi en iyi şekilde öğrenmiştim. "Hemen söylersen mutlu olurum." ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. Bir yandan kapı kulpunu tutuyor bir yandan bana bakıyordu. Söyleyip söylememek arasında kararsız kalmış gibi görünüyordu. "Kahvaltıya gel, konuşurken annen de yanımızda olmalı." hoşuma gidecek şeyler söylemeyeceğinden emin olmuştum. Söyleyeceği şeyi kabul etmemi istiyordu ama karşı çıkmak için can attığımı söyleyebilirdim. Her neyse hiçbir zaman umurumda olmayı başaramamış veya hak etmemişti, tahta geçtikten sonra onu idam ettirmeyi düşünüyordum. Halkımıza kendi gücü için yaptığı onca işkenceden sonra ondan nefret etmemem için bir sebep yoktu, öldüğünde halk sevinirdi. "Tamam." odadan çıktı. Ondan bütün hücrelerim ile nefret ediyordum, ben ondan bu kadar nefret ederken annem ile bu denli büyük bir aşk yaşaması mantıklı gelmiyordu. O sevilmeyi hak eden türden bir insan değildi.


Pamela'nın getirdiği elbiselere göz gezdirdim, hiçbiri istediğim gibi değildi. Favori renklerim her zaman lacivert, gümüş ve koyu kırmızı olmuştu. Bana yakıştığını ve lacivert saçlarımdaki kırmızı tutamlar ile, tek kırmızı gözümü öne çıkardığını düşünüyordum. Dolabımda yeni, şarap kırmızısı bir elbise vardı. Dolaptan çıkardım, elbisenin orta boy bir kuyruğu ve kabarık olmayan eteği vardı. İnce askıları ve "v" şeklindeki yakası hafif göğüs dekoltesine vurgu yapıyordu. Bazı yerlerinde hoş görünen siyah dantelleri vardı. Giydiğimde belime tam oturacağı belliydi üstelik kalçamın iki karış altından başlayan yırtmacı ile hareketlerimi büyük bir ölçüde kolaylaştırırdı. Eminim içinde dans etmek çok güzel hissettirirdi. Giymek için cana atıyordum fakat çok iddialı bir elbise olduğu için sonraya saklamaya karar verdim. Açıkçası babamın bana böyle bir elbise seçmesine çok şaşırmıştım, genellikle içinde dikkat çekmeyeceğim türden elbiseler gönderirdi bana. Çok daha sade gümüş rengi bir tuvalet seçtim. Hızlı bir şekilde giyindikten sonra elbise ile uyumlu zümrüt bir kolye taktım. Saçlarımın kenarından iki tutam burup kafamın arkasında birleştirdim. Başımın üzerine gümüş, kristaller ile süslenmiş bir taç iliştirdim. Aynanın karşısına geçtim, gümüş Luneran'da giyilen sıradan bir renkti ve dikkat çekmemem için yapıldığı belliydi. Ne yazık ki bir gözümün lacivert bir gözümün kırmızı olması işlerini kolaylaştırmıyor, tam tersine açık renkler daha fazla dikkat çekmeme sebep oluyordu. Kırmızı saç tutamım burduğum parçanın içinden kendini gösteriyordu ve bunlar benden korkmalarının sebebiydi. Asıl soru ise şuydu "Ben neden yarı kırmızı yarı lacivert saça ve göze sahiptim ve bu ne demek oluyordu?" ne yazık ki bilmiyordum, ama yakın zamanda öğrenecektim.


Odamdan çıktım ve koridorda yürümeye başladım. Sarayın sessiz ve boş koridorları beni her zaman korkutmuştu, normalde yalnızlık hoşuma giderdi fakat bu durum farklıydı. Küçüklüğümden beri koridora yalnız çıktığımda takip edildiğimi hissediyordum. Kendi gücüme, savaşmama güvensem bile içimdeki bu korkuyu gizlemem imkansızdı. Bu düşüncelerle adımlarımı hızlandırdım, koridorlarda hiç muhafız yoktu çünkü yokluktan dolayı sarayda çalışacak muhafız kalmamıştı. Devasa sarayımızın içine sadece 15 hizmetçi ve 27 muhafız vardı. Arkamda duyduğum ayak sesi ile irkildim, arkamı döndüğümde bir gölge gördüm ve koşmaya başladım. Kahvaltı salonuna kadar nefes nefese kalmıştım, kapının önünde birkaç saniye nefeslendikten sonra arkama baktım, kimse yoktu. Belki de ben fazla paranoyak davranıyordum. Annem ve babama bu durumu anlatmayı düşündüm bir an, sonra aptalca olduğunu anladım. Ölmem onları mutlu ederdi. Beni kendileri öldüremezlerdi, evet ama kendim ölürsem onların işine gelirdi.


Düşüncelerimden sıyrılıp içeriye girdim. Annem beni gördüğünde gülümsedi. Gri saçlarını at kuyruğu yapmış ve geleneksel bir Luneran kıyafeti giymişti. Başımı


sallayarak ona selam verdim ve masaya oturdum. Çok acıkmıştım, tabağıma en sevdiğim peynirden ve birkaç zeytin aldıktan sonra kafamı kaldırdım. İkisi de beni izliyordu. Annem birkaç kere farklı şekilde sohbet konusu açmaya çalıştı ama başarısız oldu. Sonunda babam bu durumdan ve sessizlikten rahatsız olmuştu ve ağzındaki baklayı çıkarmaya karar verdi. "Seni bir varisle evlendirmeyi düşünüyoruz Gloria." şaşırmadığımı söylemek yalan olurdu fakat böyle bir şey bekliyordum, krallığımızın durumu ortadaydı ve bir varis ile evlenmem güçlenmemizi sağlardı. Tek sorun şuydu, Seith dışında hiçbir varisi tanımıyordum. Ama eminim babam onlardan birini çoktan seçmişti benim için. Cevap alamayacağını anlayınca devam etti "Seith ile evleneceksin." şaşırtıcı değildi. Tek tanıdığım varis üstelik gökyüzü tanrıçasının diğer krallığı olan Güneş Krallığı Soleria'nın varisi Prens Seith. Ancak onu kardeşim olarak görüyordum, evlenmem söz konusu bile olamazdı. İtiraz etmekle uğraşmadım. Çok da fark etmez zaten. Ne de olsa kaçacağım...


"Bu gece senin hükümdarlığa geçmen şerefine ve diğer varisler ile tanışman için bir parti düzenleyeceğiz. Gece yarısından önce avluda ol, krallıkları karşılamanı istiyorum." bu parti kaçmam için büyük bir fırsat olurdu, herkes Luneran'ın güçlenmemesi için kaçırıldığımı düşünürdü. Parti sırasında bir bahane ile odama gidip arka pencereden kaçabilirdim ama çok zor olurdu, babamı tanıyorsam varisine ve eşine zarar gelmemesi için güvenliği arttırırdı. Düşünmeliydim... 


~İlk bölümün sonundayız! Düşüncelerinizi çok merak ediyorum. Normania diyarı çok karışık olduğu için arada Gloria ile beraber siz de öğreneceksiniz. Bu yüzden biraz uzun sürebilir. :)


Uygulamaya yeni geldim ve bölümlere görsel ekleyip ekleyemeyeceğimi bilmiyorum. Normalde bu hikaye için tasarladığım modeller var ama ne yazık ki paylaşamıyorum bilginiz varsa yorum yaparsanız sevinirim


Loading...
0%