Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@giz_ece

Not: Görsel Marina

Deniz kızlarının şarkısı ıssız gecede ormandaki kurt ulumaları ile birlikte hafif sonbahar esintisine karıştı. Marina sakince sahilde adımlamayı sürdürdü, kız kardeşleri ile birlikte şarkı söylemeyeli çok uzun zaman olmuştu. Bir süre okyanusun karşısındaki korsan adalarının belli belirsiz siluetlerine odaklandı ve sonra gözü gökyüzüne ilişti, ay yavaş yavaş şişkinleşmeye başlamıştı. Dolunay kurtlar için çok zor geçmese bari diye düşündü, dolunay geçtikten sonra döngüye doğru yıla çıkılacaktı. Bu ilk döngüsüydü. Her şeyin nasıl ilerlemesi gerektiğini çok iyi biliyordu ama içinde kıvranan huzursuzluğu da göz ardı edemiyordu. Kız kardeşleri arasında her zaman en kötü öğrenci ola gelmiş durmadan daha fazla çabalaması gerekmişti. Marina bu kadar yetersiz ve beceriksizken döngü gibi çok büyük bir olay için görevlendirildiğinde oldukça şaşırmıştı. Bu olay onun kendisini diğerlerine kanıtlaması ve göstermesi için çok önemliydi. Belki döngüyle birlikte çocukluğundan beri süregelen dışlanma da son bulur ve kız kardeşleri onu da aralarına alırlardı. Marina bunun boş bir umut olduğunun farkındaydı ama yine de kendini diğerleriyle birlikte kayalarda ay ışığı altında şarkı söylerken hayal etmekten alıkoyamadı.

Marina efsunlu hayallerinden sahilin arkasındaki ormandan gelen çıtırtılarla ayrıldı ve bir süre sonra çalıların arasından Marissa’nın beyaz kürkü seçildi. Marina, beyaz kurdun asalet ve zariflikle verdiği baş selamını alarak ay ışığı altında sahili geçerek ormana doğru adımladı. Bu sürede Marissa’da dönüşümünü tamamlayarak ormanın kuytu karanlığından çıkmıştı. Çıplaklık ikisi yan yanayken onlar için sorun değildi. Marina Marissa’nın üzerine geçirdiği eski kumaş parçasından biraz sonra başkasının da geleceğini anladı. Denizkızları sadece suyun üzerinde diğer türlerle iletişime geçecekleri zaman örtünme zahmetine girerdi. Marina kurtlarda ise bu durumun sürüden sürüye değiştiğini öğrenmişti, diğer sürülere de liderlik eden Lockwood’lar dönüşümden sonra birbirlerini çıplak görmemeye özen gösteriyordu. Marina denizden çok karada zaman geçirmeye başladığı yıllardan beri sürünün birçok kuralını iyice öğrenmişti. Okyanus onu dışlarken kurtlar ona değişik bir saygı ve aidiyet sunmuştu. Belki karada da Marissa hariç yine yalnızdı fakat karada okyanusun içinde olduğu gibi rahatsız edici bakışlar ve fısıldaşmalar yoktu. Kız kardeşleri babasının denizkızı katili bir korsan olduğunu öğrendiği o korkunç çocukluk günlerinden beri ona sırt dönmüştü, ya da en azından Marina’nın tahmini bu yöndeydi. Okyanusta onu yargılamayan sayılı kişilerden olan bilge ve yaşlı Rea'da Marina’yı durmadan diğerlerinden daha fazla çalıştırmış, onu kız kardeşlerine yakınlaştırmaya çalışmıştı. Marina çocukluk yıllarına dönüp baktığında kendini hep yalnız, mutsuz ve bir şeylere yetişmeye çalışırken görüyordu ama sürü öyle değildi. Marina onlar için yok hükmündeydi, hiçbir göz ona çevrilmez arkasından fısıldanmazdı ama Marina yine de tuhaf bir şekilde sürünün ona saygı duyduğunu hissederdi. Bir seferinde sürünün yaşlı ve korkulan alfası Vanko ile yerleşkede göz göze gelmiş ve Vanko tarafından selamlanmıştı. Bu olay sonrasında sürüde kendini daha değerli ve saygın görmüştü. Marissa için ise durum tam olarak aynı değildi. Kurt kadınların yanında Marissa daha cılız, solgun ve güçsüzdü belki bunlar göz ardı edilebilirdi ama Marissa’nın hiçbir sürüde görülmemiş bembeyaz kürkü ile bazen durduk yere yaptığı anlaşılmaz cümleleri onu sürüde asla istenmeyen biri haline getirmişti. Marina denizkızları için neyse Marissa’da sürü için aynı şeyi temsil ediyordu. Arkadaşlıkları da en başında bu benzerlik üzerine kurulmuş ve derinleşmişti.

“Dolunay yaklaşıyor.” Marissa hoş bir tebessüm ile gökyüzüne baktı. “Sonrasında döngü için yola çıkılacak.”

“Yolculukta senin de olmanı isterdim. Güvenilir bir yüz beni çok rahatlatırdı, kulağa her şey o kadar korkunç geliyor ki. Uykuda boğanlar... Düşman sürülerin bölgeleri... Ve belki devler ya da cadılar.”

Marissa zarif bir şefkat ve cesaretle Marina’nın ellerini solgun ellerinin arasına aldı. “Üstesinden gelemeyeceğin hiçbir şey olmayacak. Rae bu görevi gerçekleştiremeyecek birini döngü için asla seçmezdi, bunu biliyorsun, ve yolculuk boyunca yanında Fenris olacak. Asla zarar görmene izin vermez.”

Marina Fenris’in ismi geçince bile gözlerinin içi inanç ve ışıkla parlayan arkadaşını kırmamak için bir şey söylemedi ama Lockwood’ların genç varisi Fenris’in kendisi için değil Marissa için her türlü tehlikeye atlayacağına adı kadar emindi.

“Fenris’in geleceği kesin mi ? Vanko sürünün varisini böylesine tehlikeli bir yolculuğa göndermez gibi geliyor. Geçen yılki ya da daha önceki döngülere hiçbir zaman Fenris katılmadı.”

Marina Marissa’nın dudaklarını bir sırrı saklamak ister gibi birbirine bastırışını izledi.

“Bu yılki döngü kurtlar için hepsinden de önemli.”

Marina Marissa’yı sıkıştırmamak için umarsızca güldü. “Yine mi sürü sırları ?”

“Mecburen.” Marissa anlayış bekleyen bir ifadeyle ellerini çekti. “Ayrıca benim de burada hazırlanmam gereken şeyler olacak.”

Marina sebepsiz bir şekilde endişeyle kalbinin hızlandığını hissetti, Marissa’nın bu esrarengiz hali onda derin korku uyandırmıştı ama soru soramadan ormanın derin karanlığından Fenris’in çıktığını gördü. Yakın bir yerde dönüşüm geçirmek istemediği için uzun bir yolu insan formunda yürümüş olmalıydı.

Marina merak ve ilgiyle Fenris’i süzdü. Kurtların bu yılki döngüye varislerini gönderecek kadar önemseme sebepleri ne olabilirdi ki ? Döngüler denizkızları ve onların koruması gereken bir sorumluluktu. Yıllar önce denizkızı yüce Mgelika’nın kurtlara yardım etmesiyle Lockwood sürüsü tarihin tozlu sayfalarında kaybolmaktan korunmuş ve diğer sürülere hükmetmişti, bu yardım sonucunda Mgelika onlardan denizkızlarını daima koruma yemini almıştı. O zamandan itibaren denizkızları ve Lockwood’lar arasında derin bir ittifak bulunuyor, tehlikelerle dolu döngü yolunda refakatçi olarak güvenliği sağlıyorlardı.

“Marina,” Fenris başıyla hafifçe selam verdi ve özellikle bakmaktan kaçınarak Marissa’yı selamladı. “Marissa.”

Marina Fenris’e ilk bakışta bir şeylerin yolunda olmadığını anladı. Her zamankinden daha bitkin ve solgundu.

Marina kendini “Her şey yolunda mı ?” demekten alıkoyamadı, aklı döngü ve kötü gidebilecek tonla ihtimalle doluydu ama Marissa ile Fenris arasındaki kısacık endişeli bakışmayı da gözden kaçırmadı. Bu o kadar kısa bir tepkiydi ki sonrasında iki tarafta göz göze gelmenin gerginliği ile bakışlarını kaçırmıştı. Marina gitgide içindeki huzursuzluğun arttığını hissetti. Fenris ve Marissa her zaman birbirlerini tamamlayan yapboz parçaları gibiydiler, daha önce hiçbir zaman birbirlerinin varlıklarından rahatsızlık duyduklarını görmemişti. Fenris sürünün sonraki alfasıydı; her zaman popüler, sevilen ve bazen de sinirli ve korkutucuydu. Marina Marissa ile olduğu zamanlarda birçok kez ikisinin sadece gözleri ile anlaştığına tanık olmuştu. Marissa’nın Fenris üzerinde sarhoş edici ve sakinleştirici bir etkisi vardı. İkisi birbiri için yaratılmış demek abartılı olmazdı ama herkesin bildiği bir şey de vardı ki sürü bu ilişkiyi asla onaylamazdı, fakat Marina içinde yine de onlar için bir umut taşıyordu. İlişkileri bir gün kaçamak bakışmalar ve kısa sohbetlerden daha ileriye gidebilirdi ama o gün bugün değil gibiydi ve Marina Fenris’in kaçamak cevabını yenilgi ile kabullendi.

“Yolculuk ile ilgili endişelenecek bir sorun yok, sadece Rae kış yaklaştığı yola için biraz daha erken çıkmamızı istiyor.”

“Dolunaydan önce mi ?” Marina dolunayı kurtlarla birlikte geçirmek istemediğini düşündü. Kurtlar dolunayda daha sinirli, daha fevri ve içgüdüsel oluyorlardı.

“İki gün sonra yola çıkılması uygun görüldü.” Marina Fenris’in sadece sürüdeki genç bir kurt olduğunu fark etti , o sadece Vanko ve diğerlerinin emirlerini yerine getiriyordu. Marina Marissa’ya döndüğünde onun yüzünün biran umutla aydınlandığını gördü. “Helsmalp bu sene gerçekleşmeyecek mi o zaman ?”

“Dedem yarın gerçekleşmesi yönünde talimat verdi.”

Marina sadece Fenris’in sesindeki yenilgiyi hissetti ama Marissa daha fazlasını hissetmiş gibi güzel gözleri yaşlarla doldu. Fenris ve Marissa’nın çok kısa bir an gözleri birbirlerine kilitli kalırken Fenris sanki ileri doğru bir hamle yapmak ister gibi kaldı ama vazgeçmiş olacak ki Marina’ya “Yolculuk için detayları konuşacaktım ama yarın sabah yerleşkede konuşalım.” dedi ve ormanda kaybolmadan önce son bir kez gözleri ile Marissa’yı yokladı.

Marina konuşmak için Fenris’in ormanın içinde tamamen kaybolmasını bekledi.

“Helsmalp da ne ?”

Marissa geniş bir gülümsemeyle gözyaşlarını geriye itmeye çalıştı ama ay ışığı altında inci taneleri gibi parladılar. Beyaza çalan saçları, solgun teni, karakteristik uzun sivri burnu, zarafet ve narinlik ile beraber koca bir cesaret taşıdığı bedeni ile Marissa Marina’ya yine deliriyor diye düşündürttü. Marina Marissa’yı kendini tamamen her şeyden soyutlamış ve kendi kabuğuna çekilmiş halde görmüştü, bazen aşırı uçarı ve hayal aleminde de. Her seferinde de anlaşılması imkansız bir sürü laf ederdi. Marina böyle zamanlarda Fenris yakınlardaysa endişelenmeyi bırakmıştı, onu asıl endişelendiren zamanlar Fenris’in olmadıklarıydı. Döngü yolu bu kadar uzunken Marissa tek başına onu istemeyen bir sürü ile iyi olur muydu ? Marina’nın Fenris’in de burada kalacağını sanırken yüreği ferahtı ama şimdi içine bir korku tohumu düşmüştü.

“Sürünün sonraki alfası için bir eğlence, sürü bir sonraki alfaya saygı göstereceğini ve kabul edeceğini sözsüz şekilde kabul eder. Eğer sürü içinde alfayı kabul etmeyecek biri olursa gelecek alfa ile o kişi arasında bir düello olur.”

Marina hala Marissa'yı üzen şeyi tam olarak anlamadığını düşündü ve onu yine delirtmekten korkarak kelimelerini özenle seçmeye çalıştı. “Sürüdeki herkes Fenris’i sever, kimsenin ona meydan okuyacağını düşünmüyorum.”

Marissa hafifçe güldü, kendini biraz da olsa toparlamış gibi görünüyordu. “İnan bana zaten kimse de meydan okumaya cesaret edemez.”

“O zaman sorun ne ?”

“Sürünün bir sonraki kadın alfası da yarın belli olacak, Fenris’in evleneceği kişi.”

Marina sonraki cümlelerde kötü bir şey geleceğini anlamış gibi o anda hiç rüzgar olmamasına rağmen ürperdi.

“Kadın alfa dövüş ile belirlenir, alfa olmak isteyen kadınlar sırayla dövüşecek ve kazanan alfa ile birlikte sürüyü yönetecek. Eş seçiminde Fenris’in kararı ya da başka bir şey önemli değil. Sürüdeki en güçlü kadın kimse alfada o olacak.”

Marina, Fenris ve Marissa arasındaki kaçamak bakışları ve gerginliği düşününce sonuca hemen vardı. Olası bir dövüşte Marissa’nın diğerlerine karşı hiç şansı yoktu.

“Ama sürüdeki herkes Fenris’in seni sevdiğini biliyor.” Marina konuştuğu anda bunun boşuna bir yakarma olduğunu anladı, sürü zaten istemediği bir ilişkiyi hiç başlamadan olanak dışı bırakıyordu.

Marissa’nın solgun dudaklarında hoşgörülü ve yorgun bir gülümseme oluştu. Marina birden dinginleşen arkadaşı için yoğun bir endişe hissetti, dillendirmek istemediği olasılığı dilinin ucundan geri yuttu.

“Alfalar hiçbir zaman aşk evliliği yapmamıştır ki zaten Marina, bu bir güç oyunu. Sürünün hayatta kalması için.” Marissa sessizlikle geçen birkaç dakikadan sonra tekrar konuştu ama daha çok kendi kendine mırıldanır gibiydi, Marina söylediklerini duyabilmek için iyice kulak kabartmak zorunda kalmıştı.

“Hazırlanmak için biraz daha zamanım var sanıyordum, biraz daha...”

Marina, Marissa’nın aklından geçen çılgınlığa iyice emin olurken kalbi korku ile tekledi. Yarın sabah ilk iş Fenris’i bulması gerekti, Marissa aklına bir şey koyduktan sonra söz geçirilecek biri değildi ama belki Fenris... Bunu bir tek Fenris yapabilirdi. Marina bunun için dua etti.

Gecede sadece düşüncelerin gürültüsü ile geçen saatlerden sonra Marissa ormanın karanlığında kaybolurken Marina da evine doğru, okyanusun ve dalgaların arasına karıştı. Bedeni soğuk suyu kana kana içerken bacakları ve ayakları büyük bir ferahlamayla pullarla kaplanarak ihtişamlı yeşil ve mor kuyruğunu gözler önüne serdi. Gece sona ererken Marina’nın aklında günlerdir onu yer yer endişelendiren yer yer de övünçle dolduran döngü değil sadece yarınki helsmalp vardı.

 

 

 

 

Loading...
0%