@giz_ece
|
Marina kolu Marissa tarafından sıkıca kavranmış bir vaziyette ormanda sürüklendi. Nefes nefese koşarken vücudu ve yüzü ağaç dallarından aldığı darbeler ile çizilerek ince bir sızı halinde kan ile dolmuştu. Dövüş meydanına gidiyorlardı. Ormandan hızlıca çıkıp evleri geçerlerken Marina ciğerlerinin bu koşuya daha fazla dayanamayacağını düşünmeye başladı, Marissa güçlü tutuşu ile onu sürüklemese çoktan pes ederek yere yığılmıştı. Heyecanlı kurt kalabalığının sesi giderek yaklaşırken meydana girdiklerinde Marina Marissa’nın tutuşunun gerginleştiğini hissetti. Eş seçimindekinden daha büyük bir kalabalık arenanın önünde toplanmıştı. Marina kafasını kaldırıp Vanko'ların olduğu kuleye baktı, Aldonna korkudan irileşmiş gözleri ve önünde sıkıca birbirine kenetlediği elleri dışında sakin duruyordu, Vanko ise bir alfadan beklenecek şekilde dimdik ve korkusuzdu. Marina diğer sürü alfalarına da bir göz attığında bazılarının sanki bu durumdan zevk alırcasına gizlice tebessüm ettiğini fark etti. Bazıları da küçük gruplar halinde bir araya gelmiş arenaya bakarak bir şeyler fısıldaşıyorlardı, aralarında endişeli görünen veya umarsız gözler ile izleyenler de vardı. Marina Marissa’dan beklenmeyecek bir güç ile insanların arasından sıyrılarak kendine arenanın önünde bir yer bulduğunda meydana çoktan Fenris ve rakibi çıkmıştı. Marina Fenris’i nasıl görmeyi bekliyordu bilmiyordu ama şuanda yüzündeki ifade her şeyini kaybetmiş bir adamın yüzüne benziyordu, gözleri ışığını kaybetmesine rağmen yine de ayakta dimdik bir şekilde Lockwood ailesini temsil ediyordu. Marina arenanın diğer ucuna baktığında Ocnus’un düşünceli bir şekilde yere baktığını fark etti. Boyu Fenris’inkinden daha uzun vücudu daha yapılıydı, Marina Fenris’in normal bir zamanda onu yenebileceğinden şüphe etmezdi ama şuan içini sinsice kemiren bir kurt hızla ilerliyordu. Marissa yanında heran yere yığılabilecek gibi sallanırken Marina güç vermek için arkadaşının elini hafifçe sıktı. Etraflarındaki kalabalığın meraklı uğultusu onları sarmalarken Marina dövüşün başladığını belli eden bayrağın aşağı indiğini fark etti. Daha önce hiç kurtları dönüşüm geçirirken görmemişti bu yüzden iki tarafta arenada birbirlerinin üzerine doğru atlayarak dönüşüm geçirirken Marina gözlerini bile ayıramadan onları izledi. Vücutları güçlü bir enerji ile dolarken parlak göz alıcı kürkleri insan formlarının arkasından ortaya çıktı. Marina her zaman dönüşümün acı verici olduğunu sanırdı oysaki bu çok tanrısal ve güzel duruyordu. Fenris’in koyu kahverengi bedeni ile Ocnus’un siyah bedeni havada çarpışırken Marina iki tarafında ölümcül bir yara almadan şiddetli bir şekilde yere düşmelerini izledi. Ocnus çevik bir atakla hemen yerden kalkarken Fenris ona göre biraz daha geç kalmıştı, kendini savunma fırsatı bulamadan bedenine güçlü bir diş darbesi aldı. Fenris bundan kaçınmak için gövdesinden bir parçayı da Ocnus’un ağzında bırakma pahasına geri çekilirken etinin kopması ile acı kesik kesik bir hırlama ağzından döküldü. Gövdesinde artık büyük kanlı bir yara vardı. Marina çevresindeki kalabalığın heyecanla kıpraştığını hissetti, tüm sürülerin bir sonraki alfası yara almıştı. Fenris ve Ocnus arasında kıyasıya dövüş devam ederken Marina endişeyle heran bayılacak gibi duran Marissa’yı ayakta tutabilmek için arkadaşının omzuna sarıldı. Etrafa şöyle bir göz attığında Vanko’nun kuleden şahin gibi gözlerle dövüşü izlediğini arkasındaki Aldonna'nın ise endişeli ama vakur bir tavırla arenaya baktığını gördü. Marina’lardan birkaç sıra ötede Anton yanında Liber’le beraber ciddi bir ifade ile dövüşü izliyordu. Bir gözleri durmadan Vanko’yu takip ediyor gibiydi, sanki alfalarından bu dövüşün bitmesi emrini aldıkları an meydana atlayacak gibiydiler. Marina biraz daha dikkatli bir şekilde çevreyi incelediğinde diğer Lockwood sürü üyelerini de fark etti, hepsi endişeli ve gergin duruyordu. Marina çevreyi incelemeyi bitirdiği sırada Fenris’in daha fazla ve derin yaralar aldığını fark etti, arenada topallayarak ve açık yaralarından durmadan kan kaybederek dövüşüyordu. Ocnus’un saldırıları hızlı ve çevikti. Marina’ya saatler gibi gelen dakikalarda Marina Fenris’in iyice bitap düştüğünü ve sendelediğini görebiliyordu, biraz daha arenada kalırsa Ocnus’a gerek kalmadan zaten kan kaybından ölecekti. Marina Marissa’nın cevaplayıp cevaplayamayacak hali bile olup olmadığını bilemeden ona hitaben konuştu. “Arenadan çekilmesi lazım niye çekilmiyor ? Biraz sonra ölecek...” Cevap Marissa yerine tüm dikkati ile dövüşü izleyen yandaki diken saçlı kurttan geldi. “Geri çekilirse dövüşü kaybetmiş sayılır, tüm sürülerin hakimiyeti Cardenas’lara geçer. Ölümden korkakça kaçarak yaşamaktansa şerefli bir ölüm her birimizin önceliğidir.” Marina içinden öldükten sonra şerefli kalmanın anlamı ne diye düşündü ama bunu sesli bir şekilde dile getirmedi. Marissa gözlerinde durmayan yaşlar ile yanında küçücük kalmıştı. Ocnus ve Fenris kürklerinde bazısı hala ıslak bazısı çoktan kurumuş kanlar ile birlikte çember çizerken Marina Fenris kadar Ocnus’un da yorulduğunu ve yaralandığını fark etti. Yaraları Fenris’inki kadar derin değildi belki ama o da bitap düşmüştü. Marina bir kez daha Fenris’in ne kadar güçlü olduğunu fark etti, şuanki durumuna rağmen yenilmeden ayakta durabilmişti. Fenris birkaç kez daha Ocnus’un çevik ve atak saldırılarını bertaraf ettikten sonra Marina Marissa’dan zorlukla duyulacak bir inilti ve haykırma duydu. Marissa yere düşerken Marina sadece düşüşünü yavaşlatabilmişti. Marissa gözlerinde yaşlarla “Vazgeçti...” diye fısıldadı. Marina neler olduğunu anlamak için tekrardan arenaya döndüğünde Fenris ve Vanko arasındaki bakışmanın sonuna yetişebilmişti. Ocnus bu aradan istifade ederek Fenris’in boynunu hedef olduğunda Marina Fenris’in bu hamleden kaçınmasını bekledi ama tek görebildiği Fenris’teki teslimiyet oldu. Fenris geri çekilmezken Ocnus’un dişleri eti delerek boynuna saplandı. Ocnus ölümcül darbesinden sonra geri çekilirken tüm herkes nefesleri tutulu halde Fenris’in birkaç kez sendeleyişini izledi. Dövüş neredeyse bitmişti. Marina, Marissa’nın Fenris’in ölümünü daha fazla izlememesi için yerde dizlerinin önünde önüne geçecekken acısıyla vahşileşen arkadaşı tarafından yana itildi. Marissa’nın ağzından güçlü bir feryat çıkarak sessizleşen arenada gezerken Marina Fenris ve Marissa’nın bakışlarının o kısacık sürede birbirini bulduğunu fark etti. Anlamlı ve çok kısa bir andı ama bu bile Fenris’in birkaç saniyelik kendini toplamasına ve güçlü bir şekilde saldırıya geçmesine yetmişti. Saldırısı etkili ve hızlıydı, Ocnus kazandığını varsaydığından gardını indirmişti. Fenris'in sivri dişleri Ocnus’un önce kürkü sonra eti ile buluştuğunda ölümü hızlı ve acısız oldu. Fenris sadece kazandığını belli eden bayrak yukarı kalkana kadar ayakta kalırken bu sürede de bakışları yerdeki Marissa’nın üzerindeydi. Bayrak havalandığı an Fenris’te acı bir uluma ile hareketsizce yere yıkıldı. Asıl işte şimdi meydandan kimse konuşmaya cesaret edemezken herkes neler olacağını görmek için kafasını kuleye kaldırmıştı. İki alfa adayı da ölmüştü. Marina tekrardan Marissa’nın yanına giderek ona sıkıca sarılırken arkadaşının kanlanmış ve acılar içindeki yarı delirmiş gözleri ile kulağına fısıldadığını duydu. Aynı zamanda yüzünde delirmenin eşiğinde oluşunun verdiği korkutucu ve acılar içinde zavallı bir gülüş vardı. “Kurtar onu. Lütfen...” Marina birden şokla geri çekilirken Marissa kuvvetlice ellerini tuttu. Yüzündeki o korkunç tebessüm silindiğinden şimdi biraz önceye göre daha aklı başında duruyordu. Gözlerinde kuruyamayan yaşlar ile tekrar yalvardı. “Lütfen kurtar onu. Yapabilirsin biliyorum.” Marina Marissa’nın sıkıca tuttuğu ellerini yavaşça geri çekmeye çalışırken korku ve şefkatle konuştu. Aynı zamanda istenen şeyin verdiği şokta sesine yansımıştı. “Ben daha önce hiç yapmadım bilmiyorum. Yıllardır hiçbir denizkızı yapmadı, yapmamız artık yasak.” Marissa güçsüzleşen ellerini yavaşça geri çekerken gözleri hala güçlü bir yakarış taşıyordu. Marina utanç ve korku ile gözlerini Marissa’dan kaçırdı. Kalabalık tekrardan hareketlenmeye ve güçlü bir merak ile fısıldaşmaya başlamıştı. Marina bakışlarını son bir kez yerde yatan Fenris’e çevirip arkadaşına döndüğünde gözleri yaşlar ile parladı. Bunu yapması gerektiğini biliyordu, yapılması yasak bile olsa Marissa’ya buna borçluydu. Marina yavaşça ayağa kalkarken Marissa’nın gözleri minnetle parladı, şimdi biraz olsun gözlerinden akan yaşlar durmaya başlamıştı. Marina arenanın ortasına Fenris’in yanına yürürken tekrardan kalabalığın merakla dalgalandığını ve kendi hakkında fısıldaştıklarını duydu. Fenris kurt formunda yere düştükten birkaç saniye sonra tekrardan güçlü bir hâle ile insan formuna dönmüştü. Marina kafasını yerden hiç kaldırmadan hızlıca yürüdü. Fenris’in yanına geldiğinde dizlerinin üzerine çökerek bir elini Fenris’in kalbine diğer elini de kendi kalbinin üzerine koyarak sıkıca bastırdı. Fenris’in kalbi belli belirsiz çok güçsüz bir ritim ile heran kesilecek gibi atıyordu. Marina şuan yaptığı şeyi daha önce hiç yapmamış olmasına rağmen tüm denizkızları gibi aslında içinde nasıl yapılacağını bildiğini fark etti. Rea her ders öğretileri ile bu kadim gücün denizkızlarına getirdiği kötülükleri ve tehlikeleri anlatırdı. Yaşam ve ölüm dengesine müdahale etmenin birçok kötü sonuca yol açacağını söylerdi. Marina gözlerini kapatarak içindeki kendi yaşam enerjisi ile bağ kurarken önce kulaklarına okyanusun güçlü dalga sesi ve ferahlatıcı kokusu geldi. Bedeni, okyanusu fırtınalı ve korkutucu olsa bile yavaş yavaş sanki dalgaların arasındaymış gibi rahatlarken suyun içindeki binlerce su damlası ile etkileşim kurmaya başlamıştı. Su Marina’nın tüm bedenini sararak her yerini doldururken Marina tüm hayatı boyunca daha hiç önce hissetmediği bir huzura kavuştu. Burası bir ömür boyu kalmak isteyeceği kadar huzurlu ve güzeldi. Su her yerini kaplarken ve bedeninde girilmemiş, dokunulmamış yerini bırakmazken Marina sanki kendini yıllardır oradaymış gibi hissetti. Zaman kavramı yavaşça yok olurken huzurla kendini suya teslim etti. Hiçbir çıkışı olmayan koca bir su kütlesinde akıntı ile yavaşça ilerlerken kendini sanki tüm evrenin sırlarına ulaşabilecek gibi hissediyordu. Gözleri gerçek bedeninde değil ama suyun içindeki manevi bedeninde açılırken karşısında ona çok güzel bir şekilde gülümseyen sarışın bir genç adamla karşılaştı. Marina gülümseyişi çok güzel diye düşündü, suyun içindeki her şey zaten çok güzel ve huzurlu duruyordu. Adamın sanki bu karşılaşma ile gözlerinin içi gülerken yüzü sanki daha fazla aydınlanabilecekmiş gibi de aydınlanırken duru ve temiz bir sesle konuştu. “Seni tekrar görmek çok güzel ama artık gitmelisin.” Marina sanki bu anı bekliyormuş gibi birden telaşa kapılırken su renk değiştirerek koyulaşmaya başladı, Marina biraz önceki huzurun kaybolduğunu ve yerini arenanın tozu, kanı ve dehşetine bıraktığını fark etti. Gözlerini bu sefer gerçek anlamda açarken tüm bedeninin mavi okyanusun enerjisi ile parladığını fark etti, enerji bir kalkan gibi onu sarıp onunla birlikte nefes alıp verirken aynı zamanda da Fenris’in kalbinde olan elinden ona geçiyordu. Marina yüzüne düşen su damlaları ile başını gökyüzüne kaldırdığında yaşam enerjisinde olduğu gibi gökyüzünün de fırtınalı ve yağmurlu olduğunu fark etti. Marina tekrardan yavaşça şu anki anın gerçekliğine dönerken etrafındaki kalabalığın fısıldaşmalarını duydu ve gerginliklerini somut bir duvarmış gibi çevresinde hissetti. Aralarından birinin yüksek sesle “O bir denizkızı.” demesi ile de bu gerginliğin yanına daha birçok duygu eklendi. Marina tekrardan Fenris’e odaklanırken enerjinin Fenris’in bedeninde damarlarının içinde mavi bir şekilde dolaştığını gördü. Fenris'in teni koyu mavi bir renge dönmüştü. Marina Fenris’in bedeninin tekrardan yaşam enerjisine kavuştuğunu hissederek elini geri çekerken Fenris'in göğsü güçlü bir nefes ile havaya kalktı. Bedenindeki tüm yaralar iyileşmiş ve iz bile kalmadan geçmişti. Fenris güçlü ve normal bir şekilde yerde nefes alıp vererek yatarken Marina'nın bedenindeki okyanusun enerjisi de onu yavaşça terk etti. Marina sağanak yağmur altında yerde dizlerinin üzerinde otururken kafasını korkarak usulca meydana çevirdi. Tüm kurtlar iştahlı ve cüretkarca onu inceliyordu. Bakışları kaybettikleri bir hazineyi tekrar bulmuş gibi heyecanlı ve korkunçtu. Marina Mgelika zamanına kadar bu kadim güç yüzünden denizkızlarının zorla avlandığını, kaçırıldıklarını ve daha nice işkencelere maruz kaldıklarını biliyordu. Ne zaman Mgelika Lockwood sürüsü ile işbirliği yapmış ve onların koruması altına girmişse denizkızları da işte o zaman derin bir nefes alarak güvende olabilmişti. Marina bakışlarını arenanın diğer ucunda yatan Ocnus’a çevirdiğinde zihninde kurdun artık bir daha asla duyulamayacak sesi yankılandı. “Kurtlarla olmak için tehlikeli bir geceyi seçmişsin, buradaki çoğu sürü bir denizkızına sahip olmak için kan dökmekten çekinmez.”
|
0% |