@giz_ece
|
Marina taşlarla dolu yolda at üstünde giderken aklında yüzlerce soru işareti vardı. Helsmalp gerçekleştikten sonraki gün hemen kararlaştırıldığı gibi döngü için yola çıkılmıştı. Yolda denizkızlarına sürünün en güçlü üyeleri eşlik ediyordu. Marina anlamaya çalışarak kafilenin en önünde yürüyen Fenris’e baktı. Onun bu yolculuğa katılmak için hiçbir sebebi yoktu. Döngü yüzyıllardır denizkızlarının himayesinde olan bir olaydı, zaten uzun zaman önce denizkızlarının suyun gücünü kullanma özelliği gibi bu da hafızalardan silinip gitmişti. Marina ne kadar itiraf etmek istemese de döngünün ne olduğunu tam olarak o da bilmiyordu. Sadece gidilecek yerde açması ve koruması gereken bir kapı olacaktı, kapıyı önce suyun gücü ile açacak sonra da güvenli bir şekilde kapayacaktı. Marina Fenris’ten gözlerini ayırarak bu sefer de önünde at süren Deka’ya baktı. Her yıl döngü zamanı Rea içlerinden sadece birini seçerek döngüye yollardı. Bu sene de Marina bu önemli görev için seçildiğinde mutluluktan havaya uçmuştu ama yola çıkılacağı gün Rea döngüye Deka’nın da geleceğini söyleyerek bu mutluluğu bıçak gibi yarıda kesmişti. Marina Deka’da gelecekse kendisinin niye şuan burada olduğunu anlamıyordu. Fenris, Deka, Marissa... Nereden bakarsan bak bu sene döngü yolunda garip bir kafileydiler. Kurtlar kendileri için önemli olmayan bir olaya varislerini gönderiyordu, Rea bir yerine iki denizkızını döngü için seçiyordu, Vanko tehlikeli bir yolculukta hiçbir işe yaramayacak Marissa’yı sırf kendisi için döngüye gönderiyordu. Bir de her şeyin ötesinde helsmalp gecesi vardı. Marina Fenris’i kurtardıktan sonra sürü tarafından apar topar Rea’nın yanına gönderilmişti. Marina suyun gücüyle birinin hayatını kurtardıktan sonra Rea tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmayı bekliyordu ama Rea’nın tek sorduğu şey yaşam enerjisinde neler olduğuydu. Rea bunu gülümseyerek ve sakince sormuştu ama Marina sorunun altında yatan ciddiyeti ve verilebilecek yanlış bir cevapta başına gelebilecek kötü şeyleri sezmişti. Rea'ya oraya dair bir şey hatırlamadığını söylemişti ve bu doğruydu, oraya dair tek bildiği şey derin bir huzura sahip olduğuydu. Bitmeyecek sonsuz bir huzur. Bir yanı tekrar oraya dönebilmek için can atıyordu. Ormanın içinden gelen hışırtılarla Marina oraya döndü, Liber ve Anton peşi sıra kurt formunda koşuyorlardı. Marina Elektra’da yolun diğer tarafında olmalı diye düşündü. Yola çıktıklarından beri kurtlar sırayla ormanda geziniyor olası bir tehlikeye karşı grubu koruyorlardı. Marina yan gözle yanında at süren Marissa’ya bakarak ne düşündüğünü merak etti. Kafiledeki tüm kurtlar ya yürüyerek ya da kurt formunda yolculuğa eşlik ederken Marissa’ya denizkızları gibi at vererek küçümsemişlerdi. Kimse Marissa’yı gece nöbetlerine saymıyor ya da gündüzleri ormanda kol gezmesini beklemiyordu. Marina arkadaşına dair içinde güçlü bir sevgi duydu. Burada olmasının onun bilmediği bir sebebi olduğunu düşünse de yine de burada olduğu için minnettardı. Deka yolculuk boyunca etrafa iğneleyici bakışlar atmak ve arada yolculuğun zorluğundan dolayı homurdanmak dışında kafiledeki herkesi görmezden geliyordu. Bir isteği olduğu zaman da sadece Fenris’i muhatap alarak direkt onunla konuşuyordu. Şuana kadar toplamda üç defa Deka’nın isteği ile yollarını nehir ile birleştirmişlerdi. Marina uzun yıllardır kurtlarla birlikte yerleşkede takıldığından suya dönmeye dair içinde güçlü bir istek duymuyordu ama Deka hayatı boyunca neredeyse okyanustan hiç çıkmamıştı. Marina’nın hesabına göre beş gündür yolda olmalıydılar. Havalar iyice soğumaya başlamıştı. Marina sürünün gerginliğinden tehlikeli bir yere yaklaştıklarını hissediyordu, kurtlar daha sık dönüşüyor, ormandan gelen her çıtırtıda iyice kulak kabartıyorlardı. Marina bir gece de kendi aralarında fısıldaşırlarken onları duymuştu. Anton, Liber ve Elektra gittikleri güzergâhtan dolayı Fenris’in kararını sorguluyorlardı. Anton “Fenris hepimizi öldürtecek, devlerin bölgesinin çok yakınındayız diğer yoldan gitmeliydik.” demişti. Liber her zaman Anton’a göre daha ılımlı bir sürü üyesi olmuştu. “Diğer yoldan gitseydik Cardenas ve Ortiz’lere yaklaşırdık. Cardenas’lar sürülerinin varisini yeni kaybetti. Zaten hiçbir zaman da bize pek sadık oldukları söylenemezdi şuan oraya yaklaşarak daha büyük risk almış oluruz.” Anton bu cevaba karşılık önce bir küçük homurdanmıştı. “Cardenas’lar ya da Ortiz’ler bize saldırmaya cüret bile edemezler.” Elektra’nın buna cevabı sert olmuştu. “Varis seçiminde de kimse meydan okumaya cüret edemez demiştik. Bak ne oldu ! Marina olmasaydı şimdi tüm sürüler arasında kan gövdeyi götürüyordu.” Liber sessizce onaylarken “Denizkızlarının böyle bir gücü olduğunu bilmiyordum.” demişti. Anton “Neyse ne.” diyerek bu konuyu geçiştirirken tekrardan yol konusunu açmıştı. “Ayrıca hepinizin de bildiği gibi Fenris’in dikkati bu günlerde ekstra bir dağınık, bence bu yolculuğa hiç gelmemesi gerekirdi. Vanko bu meseleyi onsuz da halledebileceğimizi biliyordu, neredeyse her yıl yapılan bir yolculuk sonrasını da hallederdik.” Liber şakayla karışık hafifçe gülmüştü. “Fenris’i bu kadar devre dışı bırakmak istiyorsan keşke Ocnus’tan sonra sende meydan okusaydın belki şimdi bir sonraki alfamız olurdun.” Elektra gülerek Anton’a sataşmıştı. “Normal bir gününde sanki Fenris’i yenebilecekmiş gibi.” Anton arkadaşlarına homurdanarak sessiz kalırken Elektra tekrar konuşmuştu. “Ama Anton haklı. Fenris’in dikkati bu aralar dağınık. Çatlağın burada olmak zorunda olması da işleri kolaylaştırmıyor. İkiniz de gözünüzü dört açın.” Elektra tekrardan ormanda devriye atmaya giderken Liber “Fenris’in çatlağa olan aşkından dolayı çok mu rahatsız ?” demişti. Anton bunu tembelce esneyerek her zamanki umursamaz tavrıyla cevaplamıştı. “Sanmam. Elektra sadece sürünün geleceği için alfa olmak istiyordu, Fenris kendini öldürtmedikçe onun ne yaptığı ile o kadar ilgilenmez.” Konuşmaları burada biterken ikisi de kalkıp Elektra'nın peşinden etrafa göz kulak olmaya gitmişlerdi. Marina o gece yattığı yerde hafifçe gözlerini aralarken Marissa’nın da uyumadığını ve konuşulanları duyduğunu fark etmişti. Marina Marissa’nın seslenmesi ile düşüncelerinden sıyrılarak âna döndü. Fenris tüm grubu durdurmuş dikkatli bir şekilde etrafı dinliyor, biraz önce etrafta dolaşan Liber, Anton ve Elektra’a ise ortalıkta görünmüyordu. Marina Marissa’ya doğru dönerek fısıldadı. “Neler oluyor ?” Marissa kısacık biran bakışlarını Fenris’in sırtından ayırarak mırıldandı. “Ormanın içinden, kayaların oradan bir çığlık geldi.” “Ben duymadım.” Marissa’nın solgun dudaklarında imalı küçük sempatik bir tebessüm yeşerdi. “Kurt olmadığın içindir.” Marina dikkatlice etrafı dinlemeye başlarken ormandan insan formunda Anton çıktı, doğrudan Fenris’e yönelmişti. “Devler mi ?” Fenris’in sorusu sıkıntı doluydu, heslmalp gecesinde Marissa tarafından terk edildikten sonra kimse ile zorunlu olmadıkça konuşmamayı tercih ediyordu. “Gölün oradaki kayaların üstünde üç tane.” “Çığlık ?” Anton sıkıntıyla derin bir nefes verdi. “Bir tane de esir bir kız var.” Fenris düşünceli bir şekilde kaşlarını çatarken Anton tekrar konuştu. “Şimdi ilerlersek onlar varlığımızdan bile haberdar olmadan dev bölgesini geçmiş oluruz. İlerlememiz gerek.” Fenris hayır anlamında kafa salladı. “Kızı ölüme terk edemeyiz, yardım etmemiz lazım. Sen denizkızları ile burada kal onları güvenli bir mesafeye götür. Elektra, Liber ve ben de kızı kurtarıp yanınıza geliriz.” “Tanımadığımız biri için yolculuğu tehlikeye atamayız. Gitmemiz gerek !” Marina ikilinin arasında yükselen gerginliği hissederek atının üstünde sindi. Fenris otoriter yeşil gözlerini yavaşça yerden Anton’a çevirmişti. Gözlerinde kararlı ve dik bir bakış yer bulmuştu. “Lockwood’lar yardıma muhtaç insanları arkada bırakmaz.” Kafasıyla at üstündeki grubu işaret etti. “Sen onları güvenli bir alana götürüp güvenliklerini sağla.” Anton meydan okuyan bakışlarını değiştirmeden Fenris’in karşısında dimdik durmaya devam ederken konuşmaya Deka’da ince iğneleyici sesi ile katıldı. “Anton haklı önceliğiniz bizim güvenliğimizi sağlamak, kimsesiz devler tarafından yakalanmış bir kızı kurtarmak değil. Biran önce gidelim buradan.” Fenris bakışlarını karşısında ona meydan okuyan Anton’dan çekmezken Marina ince baştan çıkarıcı bir kadın sesi duydu, ilk önce sesin sahibi sanki hemen yanı başındaymış gibi ürkerken sonradan sesin tekrar zihninde yankılanması ile donakaldı. “Kaderlerimiz birbirine bağlı, beni kurtarmalısın Mgelika. Yardım et !”
|
0% |