
Selamlarr
Geri döndüm sonunda kitabın etkileşimi de azaldı farkındayım çok boşladım ama telafi etmeye çalışacağım gerçekten
Bölüm başlıyorrr
İyi okumalarr
İnsanın iç sesi bazen fısıltıyla değil, bir yankıyla konuşur. Dışarıdan bakıldığında sessizdir; ama içinde bir kıyamet yürür, sessizliğin ayak sesleriyle. Güven, bir kez kırıldığında geri dönmez; sadece bir daha kimseye verilmez. Aynaya bakarken gözlerine değil, ardına düşen gölgelere takılır insan. Ne kadar koşarsa koşsun, bazı yüzler belleğe kazınır gibi değil, oyulmuş gibi kalır. Ve sonra bir an gelir — düşünceyle karar arasındaki o ince çizgiye basar; düşmemek için değil, bilinçli bir adım için. Kurallar mı? O artık oyun oynamıyor. Sadece oyunu bozmadan kazanmayı öğreniyor .
Benimde aklıma çizilen ve kazınan 2 yüz vardı. Kazınan yüz abimdi , her ne olursa olsun o benim hayatımda hep vardı, hep de var olacaktı. O yalnızca abim değildi ki benim...Sırdaşımdı...Annemdi; güvenimdi...Babamdı; dayanağımda...İlk aşkımdı; kalbimdeki sıcaklıktı... Kısacası o benim her şeyimdi...
Aklıma çizilen yüz ise ikizimdi... Opss... Sil yanlış oldu, Ayça'nın ikiziydi... Çok küçüktük kopardılar bizi birbirimizden ,ayırdılar. Ben onu hiç bir zamana unutmadım o hep benim kalbimdeydi, aklımdaydı... Ben onu tanımadan sevdim denilebilir 5 yaşında iki çocuk birbirlerini ne kadar iyi tanıyabilirdiler ki... Gece kendi kalemi ile çizmişti Uzayı aklına da, kalbine de fakat görünen o ki Uzay beni çizmemişti ,e o zaman benim için silmekte zor olmayacaktı. Off kimi kandırıyorum en zoruyudu Uzay'ı silmek fakat onun beni reddetmesi benim için zor olan bu olayı kolaylaştırıyordu.
Kafamı abimin göğsünden ayırmak istemiyordum. Güçsüzlüğümü görmelerini istemiyordum. Sığınağımda... Abimin kollarında kalmak istiyordum , kalıyordum da ta ki Uzay'ın sesini duyana kadar "Abi ne demek aferin kardeşime senin kardeşin o değil Ayça ile benim farkında mısın neden bir yabancı için bizi karşına alıyorsun değeceğine mi inanıyorsun gerçekten kafayımı yedin sen yıllar sonra karşınıza çıkmışım beni es geçip şu ucubeye mi sarılıyorsun" dedi . Sözleri ağırdı evet ama yaralayan sözlerinden çok gözleriydi. gözlerimin dolmasına engel olamadım ama ağlamayacaktım, bu zevki onlara yaşatmayacaktım. "Pardon siz kimdiniz?" dedi abim alaylı bir surat ifadesiyle. Bu sefer ben acımayacktım , ben alttan aldıkça göz yumdukça benim duygularım, varlığım onların gözünden düşüyordu.
Madem öyle bizde oyunu kurallarına göre oynarız, biraz da biz kırıp dökelim .
"Aaa abi hatırlamıyor musun gerçi normal arkadaş yaklaşık 12 sene önce falan para için satılmıştı kıymetli babacığı tarafından tabi sen hatırlamazsın çok değişmiş kendileri eskiden benim ikizim, senin de kardeşindi. Aaa abi bak aklıma ne geldi hayal meyal hatırlıyorum ama olsun -gözlerimi Uzay'a çevirdim - hiç hatırlamamaktan iyidir öyle değil mi? Hatırlıyor musun o gün...-" duraksadım.
Artık devam etmek istemiyordum o bana öyle bakarken ben onun en zayıf noktasından vuramazdım o yapmıştı ama ben ona yapamazdım. Onun canı yanarken ben mutlu olamazdım ki... Sadece bir an ne hissettiğimi anlasın istedim anladı mı... Meçhul... Kandırmayacağım kendimi hala onu seviyor kalbim ama zihnim istemiyor onu...
Ne kadar sevsemde canını yakmak istedim...
Kısa bir sessizlikten sonra yine konuşmaya başladım ama bu sefer muhatabım abi tayfasıydı "Sizde alın kardeşinizi de ikizini de ne yapıyorsanız yapın yeter ki benden uzak durun zaten hiç olmadınız bundan sonrada olacağınızı zannetmem ' - Emre sözümü kesti ve "Olmak isteyen de yok zaten " dedi ama ben bunu söyleyeceğini tahmin etmiştim bende onunla birlikte söylemiştim ve sonrasın kaşlarımı kaldırıp kafamı hafif sola yatırdım keyiflenmeye başlıyordum. Valla bu normal değil şuan hüngür hüngür ağlamam lazımdı psikolojim bozuldu iyice. Hoş zaten iyi değildi de neyse. Ağlamasam da ellerim titriyordu ama devam edecektim 3 haftam vardı zaten tüm içimi döküpte gidecektim bu evden "Heh dur nerde kalmıştım. Demem o ki ne ölüme ne ölünüze " dedim. Kısa bir sessizliğin ardından annem söze dahil oldu " Hadi kızım gel çıkalım yukarı sen diyeceklerini dedin taş olsa anlardı ama '-gözlerini o mini kalabalıkta gezdirdi bende onunla birlikte baktım onlara Esat düşünceli duruyordu diğerlerine göre, Karan ile Ayça yine birbirlerine sarılmış vaziyetteydi onları görünce ister istemez yüzümü buruşturdum diğerleri ise öküzün trene baktığı gibi bakıyordu - 'işte bunlar anladı mı bilemiyorum" dedi ve koluma girerek beni de yürütmeye başladı merdivenler onların arkasında kalıyordu merdivene 1 basamak çıktıktan sonra arkama döndüm "Abi gel hadi" dedim. Abim ise " Benim edecek laflarım var annen seni çıkrasın odaya hadi abim " dedi.
Başımı olumlu anlamda salladım ve buruk bir şeklide merdivenleri çıkmaya devam ettim . Odaya girdik ve ben girer girmez ağlamaya başladım gidip yatağa oturdum. Başımı dizlerimin arasına aldım ve ellerim ile yüzümü kapattım. Aşağıda ağlamadım çünkü ben artık ezilen, hor görülen olmak istemiyordum. Ömrüm boyunca böyle değil miydi zaten? Yetmez mi? Yeterdi. Yetti de... Artık mutlu olmak istiyorum yalnız ya da değil artık önemi yok. Hem abim vardı artık yalnız değildim.
Evet... Abisi vardı Gece' nin ama ne zamana kadar...
-Gece gittikten sonra aşağısı-
Umuttan
Dik dik sözde öz kardeşime baktım. Boş boş suratıma hala planını anlayamamışlar mıydı gerçekten? Gerçi plan amatörceydi masum kız ayakları ile kardeşimi kötü gösterecekti. Artık dayanamadım " Ne bakıyorsun boş boş çık şu odadan" dedim. "Ne çıkıca-" sözünü yarıda kestim "SANA ÇIK DEDİM DEĞİL Mİ ÇIK DEDİYSEM ÇIK " hafif irkilsede -ki bu rol açıkça ortada- nihayetinde salondan çıkmıştı ben de bana anlamazca bakan adamlara çevirdim bakışlarımı ve oturdum bana garip bakıyorlardı umrumda mı? hayır.
"Oturun çok söyleyecek bir şeyim yok zaten, gerçi çok vaktimde yok" dedim." Ne diyosun abi ne demek çok vaktim yok" dedi Uzay. Herkes oturmuştu, Uzaya kısa bir bakış atıp konuşmaya devam ettim "Uzatmaya gerek yok Geceye bulaşmayın onun kalbini kırmayın Ayça 'nın ipiyle kuyuya inmeyin sevmeyebilirsiniz anlarım her şey kan bağın değil sonuçta ama onu kırmaya hakkınız yok onu emanet edebileceğim iki kişi vardı biri Esat diğeri Uzay dı ama anlaşılan onlarda Ayçanın planına dahil olmuş dolayısıyla Gece 18 yaşına bastığı gün bu şehirden de gerekirse bu ülkeden de gidecek yanında ben olmayacağım ama o gidecek" dedim. Bu sefer Esat konuşmaya başladı "Niye emanet edeceksin ki sen? Neden yanında değilsin? Adam akıllı açıklasana oğlum" dedi.
Diğerleri de Esat'ın dediğini onaylayıp meraklı gözlerle bakmaya devam ediyorlardı "Anlaşıldı siz detay öğrenmeden duramayacaksınız hastayım oğlum ben Glioblastoma multiforme mi neymiş adı beyinimde tümör tarzı bişey varmış işte geçen sene koyuldu teşhis konuldu yarın ameliyat olucam ama muhtemelen masa da kalıcam ama geceye bunu söylemenizi istemiyorum bende söylemeyceğim vedalaşmayacağım onunla -buruk bir tebessüm belirdi dudaklarımda ve gözlerim ile halıya bakmaya başladım- çünkü o vedalaşırsam ya beni bekler ya da benimle gelmeye çalışır iki ihtimalde de ölür kardeşim ben ona bunu yapamam size söylüyorum Gece için değil ya da onun abisi olduğunuz için değil insan olduğunuz için söylüyorum size . Eğer size beni sorarsa gitti diyin benden nefret etsin sonra söylersiniz öldüğümü ilk kızar ama affeder beni kardeşim-kafamı kaldırdım ama bu seferde gözlerim dolmuştu, bu sefer hafif sesimi yükselterek- ÖLÜYORUM LAN BEN"
"Ne demek ölüyorsun?"
Uzun zaman sonra bölüm attım farkındayım çok beklettim özür dilerim ama kafamda 2 tane yeni kurgu fikri var biri yine gerçek ailem diğeri ise çocukluk aşkım tarzı ama biliyorsunuz ki benim kurgular pek klasiklere uymuyor kafam biraz da bunlarla doluydu kusuruma bakmayın lütfen bundan sonra buralardayım keyifli okumlarrr
Görmek istediğiniz sahneler varsa burada belirtebilirsiniz elimden geldiğince yer veririm
Oy sınırı:20 Yorum sınırı:5
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |