Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@gizemliyazar3406

Polis: bizimle geliyorsunuz hakkınızda şikayet var


Ecem: ne anlamadım ne şikayeti ben birşey yapmadım ki


Polis,: zorluk çıkarmayın Ecem hanım karakolda öğrenirsiniz


Ecem: ben üzerimi değiştirsem lütfen


Polis: tabi Ecem hanım bekliyoruz ama acele edin


Hızlıca odaya girdim ne şikayeti kim beni neden şikayet etti ki aklıma hiç bir şey gelmiyor ben Mustafa'yı şikayet etmiştim onunla ilgili bir durumu kesin onunla alakalıdir Ecem bu kadar kolay onları yenemezdim zaten Allah kahretsin hızlıca elime geçen kıyafetleri üzerime geçirdim ellime telefonu alıp annemlere migrenim tuttuğu için uyuyacağımı yazdım sonra merak etsinler istemem polislerin yanına gidip arabalarına bindim karakola gidene kadar napmiş olabilirim diye düşündüm ama aklıma tek bir şey gelmiyordu neyseki sonunda karakola geldik ve aklımdaki sorulara cevap bulabilecektim.


Polis : Ecem hanım şöyle oturun


Ecem : tabi memur bey ama ben neden burdayım öğrenebilir miyim?


Polis: tabi Ecem hanım sizi Azad Şervan Şahmaran'in evine zorla girme suçundan dolayı buraya aldık

Ecem :hayır anlamadım ben kimsenin evine zorla girmedim öğrencim ben Evin'i Evin benim öğrencim onun abisini Mustafa'yı şikayet ettim bakın ben evlerine gittim ama zorla değil


Polis: Ecem hanım sakin olun şimdi dilekçenizi yazacağım sizde imzalayacaksınız


Polis benim dediklerimi tek tek dilekçeme yazdı sonunda ifadem alınmıştı

Ecem: gidebilir miyim ben ?

Polis : tabi hanım efendi ama şikayet geri çekilen kadar şehir dışına çıkmayın

Ecem: tamam

Arkami dönmüş biraz ilerlerken polisin telefonu çaldı polis telefonu açınca bende daha fazla bu saçmalığa katlanmak istemediğim için kalkıp gitmeye karar verdim biraz ilerlemiştim ki polisin seslenmesiyle durdu


Polis: Ecem hanım bugün sizi misafir etmek zorundayiz


Ecem: az önce gidebilirsiniz dediniz bu nerden çıktı?


Polis : zorluk çıkarmayın

Ecem : zorluk çıkarmıyorum birşeyler anlamaya çalışıyorum

Polis: içeride anlarsınız

Ne kadar dirertsem de işe yaramayacaktı o yüzden zorluk çıkarmadan polisle nezarethaneye doğru ilerledim polisin üzerime kapıyı kapattın o kapının kitlenme sesiyle hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim ama ben güçlü bir kızım ağlamam lazım Allah kahretsin hiç bir şey düşündüğüm gibi olmadı Allah benim belamı versin yarın Evin okula gelecekti güya şuan benim bile yarın okula gidip gitmeyeceğim belirsiz keşke annemleri arayabilseydim off arayıp ne diycem ki neyse Ecem onları korkutmaman lazım Çağrı'yı mı arasam ki? Hayır Ecem olmaz senin halletmenn lazım kollarımı bacaklarıma bağladim gözümü kapattım ve başarısız olmamı düşündüm Allah o ağa bozuntusu mudur ne zıkkımdir onun belasını versin hep onun yüzünden gerizekalı keşke o gün ona da tokadı bassaydım birden kapının açılmasıyla irkildim kapıya baktığım zaman o pis ağa bozuntusunu görmemle yerinde sıçradim onu boğmam için şuan tek engel bu demir parmaklıklardi aynen aynen Ecem demir parmaklıklar olmasa 190 boyunda ki adamı öldürcen zaten

​​​​​Şervan ağa:ooo öğretmen hanım nasılsınız geçen gün siz evime kadar lütfedip geldiniz ben de o tatlı ziyaretinize karşılık vermek istedim ama ayıp bu arada siz benim evime geldiniz benim geldiğim yere bakın hiç oldumu böyle

Ecem: sen sen beni ne hakla şikayet edersin senin benimle derdin


Şervan ağa: öğretmen ben o gün sana demiştim Evin'i bırak diye sen naptın polise şikayet ettin senin yüzünden koskoca Azad Şervan Şahmaran'in evine polis geldi bak öğretmen burası senin doğduğun yaşadığın İzmir gibi değil burası Mardin güneşi yakar acısi öldürmez süründürür bu topraklarda kaç kişi istediğini yapti da Evin yapsın sen git okula gir dersine çık senin işin bu başka işlere burnunu sokma herkes benim kadar merhametli olmaz


Ecem: Allah belanı versin bu mu senin merhametin kızı zorla eğlendirmek istiyorlar adamın beş kızı var beş bumu merhamet


Şervan ağa: buralar böyle öğretmen şimdi polis kapıyi açacak evine gideceksin bu Mustafa Evin'i arasında


Ecem: Evin ne olacak yalvarıyorum sana lütfen Evin bari bu yıl okulu okusun 18 olsun ne istersen yaparım lütfen


Şervan ağa: bir yıl ne olacak öğretmen ha bu yıl ha seneye ne fark eder


Ecem : Allah aşkına lütfen yalvarıyorum sana en azından bir yıl daha devam etsin o daha çok küçük çok fark edecek


Şervan ağa: düşüneceğim... Düşüneceğim öğretmen ama Vellakin ben düşünene kadar tek bir şey yapmayacaksin Evin'le de görüşeceğim ben ona göre karar vereceğim


Ecem; teşekkür ederim sen ağa bozuntusu değilmişsin

Şervan ağa kahkaha atmaya başladı umarım bu beni öldürmeden önceki son kahkahasi değildir son akşam yemeği tablosu ve Şervan Ağa'nın son kahkaha tablosu neyseki gülmesi bitti ve beni öldürmedi çok şükür bir şükür namazı şart sana Ecem


Şervan ağa: vazgeçtim bu gece burdasın


Ecem : sen bir daha şaka yapma komik olmuyor ağa


Daha sözümu bile bitmemişti ki ağa bozuntusu beni bırakıp arkasını dönüp gitti Allah'ım ya bu bu çeneme artık bir çözüm bulmam gerekiyor olur olmadık yerde başımı belaya sokuyor aha bozuntusu demeseydim adama evime gidip sıcacık yatağımda mis gibi uyuyabilirim of Ecem of be kızım şu çeneni tut en iyisi şu an burada kalmaktan daha büyük dertlerim var acaba Ağa bozuntusu doğru mu söylüyor Evin için düşünecek mı Allah'ım umarım düşünür ve istediğim gibi de sonuçlanır neyse ben bunları düşünürken gerçekten beynim ayrı zihnim ayrı vücudum ayrı yorulmuştu...

Ay ay boynum bir daha koltukta uyursam bu iki olsun koltukta uyumakla ilgili sızlanırken gözümü açıp etrafa baktığımda karşımda demir parmakları görmemle nezarethanede olduğum aklıma dank etti. Mustafa'yı şikayet edip onu buraya tıkma hayalim varken suçsuz yere ben girmiştim buraya ve galiba dünyanın adaleti buydu güçlü güçsüzü ezer hayır Ecem sus sen güçsüz bir kız değilsin sadece dinlenmek için bir gecenin nezarethanede geçirdin polisin kapıyı açmasıyla bu düşüncelerinden sıyrıldım

Polis: Ecem hanım serbestsiniz benimle gelin eşyalarınızı alın

Dün gece adam beri suçsuz yere nezarethanede kaldığım için polisi aşırı sinirliydim ama sinir haliyle bir şey derim ve yine nezarethaneyi boylarım diye sessizce polisin arkasından eşyalarımı almak için ilerledim eşyalarımı alırken fark ettim ki telefonum yoktu

Ecem: memur bey ... Polis bey bakar mısınız? telefonum yok

Şervan ağa: telefonumu mu arıyorsun öğretmen

Ecem: telefonum sende ne arıyor ne yaptın telefonuma yoksa beni nezarethaneye çıkmak için telefonumdan bir şeyler mi yaptın?

Şervan ağa: sana kötü bir haberim var seni içeri tutmak istesem telefonundan bir şeyler yapmama gerek kalmazdı ayağını o yüzden denk al

Ecem: ben ayağımı denk alırım ama siz de dün düşüneceğim dediğiniz konuyu düşünün ve olumlu bir yanıt verirseniz çok iyi olur şimdi telefonumu alabilir miyim?

Şervan Ağa: tabii al telefonunu dünden beri Çağrı diye bir zibidi seni arayıp duruyor ha bu arada misafirperver olduğum için ve dün nezarethanede yorulduğunu düşündüğüm için okuldan izinlisin gitmene gerek yok

Telefonumu elinden alıp Çağrı ile ilgili dediklerini takmadan arkamı dönüp çıktım bir şeyler desen de takmayacağından emindim neyse ki bugün okula gitmeme gerek kalmayacaktı aşırı yorgundum Allah'ım çok şükür karakoldan birazcık uzaklaştıktan sonra Çağrı'yı aramayı düşünüyordum ki telefonum çaldı ve arayan Çağrı'dı telefonu açtım ki açmaz olaydım

Çağrı: Ecem sakın yalan söylemeyi deneme şimdi bana doğruyu söyle dün gece migreni falan tutmadan neredeydin ne yapıyordun dünden beri telefonu niye açılmıyor iki saniye ama 2 saniye içinde cevap ver sakın yalan bulmayı düşünme

Ecem: hop hop yavaş yavaş gel tamam yalan söylemeyeceğim 2 saniye içinde de cevap vereceğim rahat ol evet dün gece migrenim tutmamıştı ama annemle babam merak etmesin diye yalan söyledim bir öğrencim var sınıfta ve bu öğrencinin abisi buranın en büyük aşiretinin ağası dün düğünlere vardı ve biz öğretmenleri davet etmişlerdi ben de öğretmen arkadaşlarımla gittim annemlere söylersem çok merak ederler diye küçük minik minnacık bir yalan söyledim

Çağrı: ne ağası ne aşiretin ne öğrencisi Ecem ne saçmalıyorsun

Ecem: burada öyle işte ağalık var aşiret var benzemez bizim izmir'imize ama Çağrı benim okula gitmem lazım dersim var geç kalacağım

Çağrı: bir daha bana yalan söylemek yok öpüyorum seni güzellik dikkat et bir şey olursa haber ver

Ecem: tamam dikkat ederim görüşürüz Doktorum

Çağrı telefon kapattıktan sonra biraz yürüdüm aslında eve gidip uyumak istiyordum ama kafam çok doluydu eve gidersem de muhtemelen uyuyamazdım ve hazır bugün okula gitmek zorunda değilim ben de biraz malzeme gezeyim ve tam o sırada midemden mistik bir guruldama sesi geldi demek ki gezmekten önce karnımı doyurmam gerekiyormuş navigasyon açıp en yakın kahvaltı mekanı aradım ama tabii ki Mardin'e özgü bir yerde kahvaltı yapmak istediğim için bir tık fazla yürüyecektim aslında şu an taksiye de binebilirim ama yürümek bana iyi gelecek yaralarımı saracak belki abartma Ecem yürümek yaralarını sarmaz böyle saçma saçma düşüne düşüne sonunda aradığım kahvaltı yerine geldim geldiğim yer çok bomboştu şu an belki de erken olduğu için müşterisi yoktur cam kenara bir yere oturdum ve siparişten alınmasını bekliyordum ki amcamın birisi sipariş için yanıma geldi hızlıca tek kişilik serpme kahvaltı siparişi verip dışarıyı izledim ben dışarı izlerken amca radyodan bir şarkı açmıştım ama galiba şarkı Kürtçe'ydi çünkü anlamıyordum her ne kadar anlamasam da şarkının yoğun bir derinliği vardı insanı içine çeken insan nasıl oldu bilmiyorum ama şarkıyı anlamama rağmen çok duygusal bir şarkı olduğunu hissettirecek türdendi amca siparişlerimi getirmişti

Ecem: amca çalan şarkı Kürtçe mi?

Amca: evet Kürtçe kızım rahatsız olduysan kapatayım

Ecem: ay Yok rahatsız olmadım aslında ben şarkı ne demek istiyor anlamadım ama nasıl anlatacağım bilmiyorum beni içine çekti yoğun Duygu barındıran bir şarkı cümlelerimi toparlayamadım ama galiba siz anladınız mı demek istediğimi

Amca: anladım kızım anladım Bir zamanlar ben de bu şarkıyı ilk dinlediğimde böyle olmuştum

Ez bê hal im, ez bê war im,

Ez dildar im yar

Te ez kuştim, te ez hîştim,

L'vir hîştim yar

Te ez dîn kirim, te ez bîr kirim,

Ez pîr kirim yar

Ez dîn bûme, ez har bûme,

Ez par bûme yar

Te ez kuştim, te ez hîştim,

L'vir hîş

Ecem: şarkı neyi anlatıyor ki işiniz yoksa şarkı üzerine biraz sohbet etsek

Amca : tabii kızım... Sevdası tarafından bırakılmış birinin ciğerden yanarak yazdığı bir şarkıdır sevdası uğruna tükenmiş ,bitmiş ,yersiz yurtsuz kalmış, paramparça olan bir sevdalinin sözleri işte kızım şarkı olmuş

Ecem: yani bir aşk şarkısı


Amca : yok kızım aşk ve sevda birbirinden çok uzaktır herkes sevda ile aşkı aynı sanar ama sevda başka telden yakar aşk başka telden aşık olmak kolaydır. Aşık olduğunu unutmak çok daha kolaydır kızım hani derler ya gözden ırak olan gönülden de ırak olur işte aşk böyledir gözünden uzak kaldıkça gönlünden de uzak kalır bir bakmışsın aşk dediğin yere yeni birini koymuşsun ama velakin sevda iki cihan arasında da olsa unutulmaz sevda gece uykudan şu kursak denilen nalet yere, sevda da onsuz aldığın nefes bile ciğerlerini dolduramaz kızım şimdi anladın mı aşk ile sevda arasında ki farkı


Ecem: anladım... O kadar güzel anlattınız ki sanki hem sevdayı hem aşkı tatmış gibisiniz


Amca: tattım kızım ikisini de tattım aşkın acısı beni birine sevdalandirdı o sevda'da öldürmedi beni ama bir gün olsun yaşatmadı da

Ecem : ben merak ettim özel değilse anlatır mısınız

Amca : anlatırım kızım lakin sigara içmemden rahatsız olur musun ?

Ecem: yok olmam

Amca : ben aslen Mardin'li değilim Ankara'lıyım daha doğrusu Ankara'lıydim sonra anladım ki doğduğun yer değil nefes aldığın yerdir memleketin ben burada nefes aldım 20'li yaşlarımın başındayım tam şu kanı deli akan gençlerdenim haytalik serserilik ne desen var bende ha bide o zaman da mahallede aşık oldum bir Sanem var. Saneme o zamanlar çok aşıktım hayatım serserilik ve Sanem arasında gidip geliyordum ta ki bugün askerlik kağıdım gelene kadar baktım askerlik kağıdımı acemi birlik Mardin çıkmış önce gitmem yapmam askerlikten kaçarım diye düşündüm ama sonra dedim ki vatan borcu bu mahalle bakkal borcu değil ki ödemem lazım ödeyeceğim kalktım askerlik için Mardin'e geldim ama Sanem'i bırakırken içim bir cız etti.. neyse geldim Mardin'e o zamanlar telefonlar yaygın değildi mektupla haberleşirdik bir de tek tük telefon vardı ama telefonlar sayılıydı öyle her yerde olmaz neyse gel zaman git zaman derken askerliğin iki ayı bitti Sanem'e mektuplar yazıyorum ondan haber alıyordum zaten Mardin'den de gitme hayalim suya düşmüştü çünkü acemi birliğinden sonra da Mardin'de kalmıştım bir gün orhan'la Çarşı izne çıkmıştık bir kız gördüm öyle mahsun öyle mazlumdu ki kalbim yerinden çıkacakmış gibi titretti beni Orhan dönüp bakma o kıza o kız Bekirşahların gelinidir yaşayamazlar seni dedi zaten başkası ile evli kadına bakmak yoktu kitabımızda eğdim başımı gittim birkaç ay sonra askeriyeye yüzükgözü kan içinde gelmişti sordum bir türlü cevap vermedi ona bunun kimin yaptığını şikayette bulunmayacaksan neden askeriyeye geldiğini sordum yine cevap vermedi. O gün arkasını dönüp gitti Orhan bilir diye ona sordum meğerse kızın üzerine kuma alacaklarmış kız da istemedi diye dövmüşler ona el kaldıranlari öldürmek istedim ama yapamadım birşey aradan 3-4 haftaya geçti ya geçmedi Çarşı izne çıkmıştık çarşı içinde yine Ayşe'yi gördüm bu defa yanında 5-6 kadın vardı bizimkilerin yanından ayrılıp Ayşe'leri takip etmeye başladım Belki bir fırsat bulur da Ayşe ile konuşurum diye 7 -8 dükkan geziler bir türlü fırsat bulup Ayşe ile konuşamadım derken bir kafeye oturdular bende oturup bekledim takı Ayşe lavaboya kalkana kadar Ayşe lavaboya kalkınca dikkat çekmesin diye birkaç dakika sonra ben de peşinden kalktım Ayşe beni görür görmez tanımış olacak ki yüzüme derin bir şekilde baktı işte ben o an anladım ki ben Ayşe'nin o bakışını sevdalandım Ayşe beni hatırladın değil mi ben hasan o gün tanışması yanındakiler ailem mı hiç kimsem değil kumam için alışverişe geldim dedi Allah'ım bu nasıl bir şeydi insanın kumasi mı olur insan kuması için alışverişe mı gelir Ayşe kaç bana seni götüreyim bir hafta kaldı askerlik bittecek dedim ama Ayşe arkasına bakmadan gitti 5 gün geçmişti aradan bugün kuma gelinin düğünü vardı 2 gün sonra da ben bu şehirden gidiyordum gitmeden son defa Ayşe'yi görmek için düğüne gitmeye karar verdim akşam üzeri düğüne gittim kimse beni çıkaramadı zaten düğün çok kalabalıktı Ayşe gözleri ile bana birşeyler anlatmaya çalışıyordu yukari çıktım ben Ayşe de peşimden geldi bana beni kaçır burdan dedi neden geçen gün kabul etmediğini şimdi kabul ettiğini sordum meğerse Ayşe kocasından mehir olarak boşanma hakkı istemiş ve bugün kocasından dinen boşanmış zaten resmi evlilik yokmuş başkasının karısı olarak kaçamam ama şimdi kaçarım dedi Ayşe'yi nereye götüreceğimi düşünürken askeriyedeki revir doktorunun evine götürmeye karar verdim ben normal kapıdan çıkarken Ayşe de arka bahçeden kaçmıştı yanıma geldi hızlıca doktorun evine gitmeye başladık düğün kalabalık ve Ayşe'nin yokluğu kolay kolay anlaşılmaz. Doktora durumu anlattım önce kabul etmedi sonra Ayşe'ye acımış olacak ki kabul etti..onlar Ayşe'yi ararken ben Ayşe'yi Ankara'ya kaçırdım 5 yıl boyunca evin içinde iki arkadaş olarak yaşadık ve bu arada bende Ayşe'ye her gün daha fazla sevdalanir oldum artık ne ben 20 yaşında ki toy gençtim ne Ayşe 18 yaşındaki toy genç kız sonra ben Ayşe'ye aşık oldumu söyledim ve bizim evliliğimiz gerçek bir evliliğe dönüştü Ayşe'nin çocuğu olmuyordu zaten o yüzden üzerine kum alacaklardı Çok zorlu bir tedavi sürecine başladık tam 3 yıl sonra Ayşem hamile kaldı ama Ayşem gitgide çöküyordu memleketini özlüyordu aradan 8 yıl geçmişti bir gün Ayşem gelip bana yalvardı beni memleketime götür dedi 8 aylık hamileydi önce istemedim ama onu kırmaya da kıyamadım da kalkıp Mardin'in yolunu tuttuk içimde öyle bir his vardı ki beni boğuyordu sonunda Mardin'e gelmiştik ilk 3 gün hiç sorun yoktu bizde zaten Mardin'de 5 gün kalkacaktık Ayşem annesinin mezarına gitmek istedi o gün Ayşem alıp mezarlığa gittik Ayşem'in eski eşi Ayşe'nin geldiğini öğrenmiş meğerse o gün mezarlıkta dört kişi öldü bir tek beni gömmediler Ayşem ve iki çocuğuma mezar oldu o mezarlık bende o günden beri Mardini kendime memleket beledim insanın sevdası neredeyse memleketti oradır kızım neyse kafanı şişirdim benim de Sevda hikayem bu kadardı

Ecem: ben ne diyeceğimi bulamıyorum onların adına çok üzgünüm başınız sağolsun

Amca yanımdan kalkıp gitmişti Mardin'in manzarasını dalı bu şehirde kaç tane Ayşe var diye düşündüm daha fazla kafede kalmak istemediğim için eve gitmeye karar verdim hesabı ödeyip dışarı çıktım ama yemin ederim ki dışarıda bile nefes almakta zorlandım Evime geldiğimde kapımda o ağa bozuntusu ve Mustafa vardı hızlıca yanlarına doğru ilerledim

Ecem : sizin burda ne işiniz var m

Loading...
0%