@gizemliyazar3406
|
Ecem: sizin burda ne işiniz var ?
Şervan ağa: Mustafa ile Evin'in durumunu konuşun diye geldik konuşun ki bir daha kapıma polis dayanmasın yoksa bu defa o kadar kolay kurtulamazsın Ecem: şuan pek müsait değilim yarın ben okuldan sonra size gelsem olur mu. ? Mustafa: sürekli sana zaman mı ayıracağız Şervan ağa: Mustafa ben varken sana söz söylemek düşmez gidelim Ecem: Şervan ağa yarın evine geldim diye yine beni tutuklatmazsın değil mi? Ve yine Şervan Ağa arkasına dönüp gitti onlar arabaya binince ben de evin kapısını açıp eve girdim hızlıca odaya girdim ve üzerimi değiştirdim çok yorgundum ve bu yorgunluk fiziksel bir yorgunluk değildi ruhsal bir yorgunluktu çünkü Ayşe'ye Hasan amcaya ölen iki çocuğa üzüldüm ben bu gün 4 cesede ağladım üçü toprağın altında biri toprağın üstünde bu nasıl bir acı Hasan amca nasıl bunca yıl dayanmıştı nasıl acıdan durmuştu sevdiği ölmüştü çocukları ahh be Mardin cayır cayır yakıyorsun içindeki insanları kime dokunsam acı kalacak elimde Evin, Ayşe, Hasan amca, iki doğmamış çocuk daha ne kadar acı barındiracaksin söylesene söyle Allah kahretsin elime geçen vazoyu duvara fırlatım vazo param parça oldu vazonun parçaları etrafa dağıldı o parçalara bakıp yere çöktüm hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.Kaç dakika kaç saat orda ağladım bilmiyorum kapı zili duyar gibi oldum ama kimse benim evime gelmez diye düşündüğüm için bana öyle gelmiştir dedim ısrarla çalmaya devam edince kapıyı kontrol etmeye karar verdim.Kapıyı açınca karşımda korkunç Şervan ağayı gördüm Onu görmemle biraz bocalamıştım Şervan ağa: iyi misin öğretmen Ecem: bu gün ikinci defa sorucam ama burda ne işin var Şervan ağa: ağladın mı sen birşey mi oldu ? Ecem: ben... Şervan Ağa: sen ne Şervan ağaya cevap vermeden boynuna sarıldım birinin omzunda saatlerce hıçkıra hıçkıra ağlamamam lazımdı ve bu kişi bugün Şervan ağa olmuştu.Şervan ağa dışarıyı kontrol edip beni kucağına alarak içeri taşıdı ben hala omzunda hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordum ben ve Şervan ağa kaç dakika öyle kaldık bilmiyorum ama Şervan ağa bir saniye bile ağlamamdan rahatsız olmadı yani rahatsız olduğunu hissettirmedi en son biraz sakinleşir gibi oldum kafamı Şervan Ağa'nın omzundan kaldırıp kendime gelmeye çalıştım şuan adamın kucağında başımı göğsüne sinmiş şekilde ağlıyordum Allah kahretsin seni Ecem kalk hemen yeter hızlıca adamın kucağında kalkmaya çalışırken yere kapaklanmamla malum yerlerimde ağrılar hissetim Allah'ım bu yer neden sert uff kafamı kaldırıp Şervan ağaya bakınca bana malmışım gibi bakıyordu ama gerçekten malmışım gibi Ecem: şey ben ayağa şey edim yani kalkayım diye şey ettim öyle olunca da yere şey oldum Şervan ağa: Önemli değil ama iyi misin yani öyle ağlaman falan normal değildi galiba Ecem: benim ağlamaya ihtiyacım vardı Şervan Ağa: kime ağladın Ecem: yarım kalmış bir geçmişin hikayesine ağladım Şervan Ağa: başka erkek için ağlayıp teselliyi başka erkekte mi aradın Ecem: beni teselli et demedin sana sadece ağlayacak bir omuza ihtiyacım vardı ve Allah'ın belası sen çıktın karşıma bir de bir erkek için ağlamadım bugün bir yere kahvaltı yapmaya gittim.Hasan amca.. dur ya ben neden sana hesap veriyorum ki Şervan Ağa: bizim babalığın hikayesini öğrenmişsin Ecem: sen biliyor musun? Şervan Ağa: bilmeyen mi var bu koskocaman şehirde sana nasıl anlatı bilmem ama onlar birbirleri için sevdaydı ben babalıktan hep Ayşey'i dinlerim Ecem: bu şehir neden böyle neden kimse mutlu değil neden içinde kime dokunsam yaralı Şervan Ağa: bu topraklar hem öyle töre diye tutturdular can alır can yakar. Ecem: sen almıyor musun can yakmıyor musun? Şervan Ağa: burda bu gün ağa değilmişim gibi konuşalım olur mu? Senin ağlamaya ihtiyacın olduğu gibi benim de buna ihtiyacım var. Ecem: ihtiyacın varsa olur Şervan.. öyle bakma ağa bozuntusu değilmişim gibi konuşalım diyen sendin o yüzden sen şimdi sadece Şervan'sın Şervan Ağa: öyle olsun öğretmen Ecem: Ecem diyebilirsin senin varmı can yakan hikayen Şervan Ağa: Var tabi Mardin'de benden korkmayan tek bir insan evladı yok.. çocukkende öyleydi kimse benle oynamak istemezdi zaten benimde çocuk olacak vaktim yoktu. Hep babamla aşiret toplantılarına katıllırdım.birileri hakkında ölüm emri verilirdi tüm aileleri de yaşayan ölüye dönüşürdü ben izlerdim,birileri için berdel evliliği çıkardı iki kişinin hayatı karardı bu defa ben ve diğerleri izlerdik teselli ederlerdi büyükler berdel kararı çıkan kişileri ne var biz severek mi evlendik derlerdi...Benim çocukluğum hep bunlarla geçti bazen başkalarının yarattığı acıları izledim bazende kendi yarattığım acıları Ecem: sen birini öldürdün mü? Şervan Ağa: öldürdüm. Ecem: Üzülmedin mı? Şervan Ağa: ben bir kişiyi öldürürken üzüldüm. Son isteği buydu benim onu öldürmem son isteğini oradaki herkeste kabul etti ben kabul etmek istemedim ama yapacaksın dediler ben 16 yaşındaydım.. onun gözlerinin içine bakıp ağlayarak silahı ona doğrultum ve sonrası işte yine cenaze cenazeyi izleyen insanlar... Ben sonra kimseye üzülmedim Ecem: sen canisin Şervan Ağa: kızıcaksan oynamayalım Ecem öldüğün kişi kim Şervan Ağa: öldürdüğüm kişi olarak bil Ecem: katil olmak , can almak yerine yaşatmayı dene Şervan Ağa: ahh be öğretmen.. sen buralara uygun değilsin al git tahini yaşayacağin yerlere.. ve ben yine Şervan Ağayım oyun bitti. Şervan bunu diyip ayağa kalktı ne benim birşey dememi bekledi ne de ben birşey demek istedim o gitti ben arkasından izledim.Şervan gittikten bir kaç dakika sonra uzun zamandır annemlerle konuşmadığımı farkına vardım saate baktım da daha çok erken olduğu için annemleri aramak istedim Ecem: annemmmm Annem: kızım güzelim sen beni arar mıydın? Ecem: okul çok zaman olduğu için çok fırsat bulamıyorum özür dilerim Annem: önemli değil annem bizde biliyoruz seni çok yormak istemedik alış oralara diye sürekli aramayalım büyüdün artık Babam: aaa Aysima benim kızım hiç büyümedi daha minik o değil mi prenses Ecem: senin prensesinsem minik olurum. Annem: kızım babanla gelmek istiyoruz ama pek fırsatımız olmuyor olsaydı yanına gelecektik Ecem: önemli değil anne ama ben uykuya kaçar artık uykum var saat erken ama olsun Anne, baba: iyi geceler kızım dikkat et Ecem: sizde öptümmm Annemler kapatınca bende uyumak için odama girdim ben bu gün Şervan'a sarıldım o benle konuştu demeki o da insanmış ama katil bir insanmış acaba kimi öldürürken üzüldü keşke cevap verseydi neyse Ecem yeterince tuhaf bir gün yaşadın zaten daha fazla saçmalamak yerine uyu bence hem uyumak çok güzel bir şey tırnak içinde bellirtmek isterim ki kendi yatağında uyumak daha güzel bir şey hızlıca yatağa geçtim ve günü düşünmeye başladım en çokta Şervan'a sarıldım anı düşündüm sakın Ecem sakın öyle bir insana aşık olunmaz siz çok farklısınız senin elin kalem tutuyor onun elli silah. Şu alarmı Allah kahretsin arttık öğretmenliğin en kötü özeliği bu hep okula gitmek için uyandırılırsın bide seni uyandıran annen değil alarmdır.yine tavanımla bakışma sahnesi yaşadım canım tavanım artık sana da alışmıştım şimdi hızlıca kalk Ecem ve okula hazırlan bu uyarımı dikkate alaraktan hızlıca giyindim keşke arabam olsa bu kadar erken çıkmak zorunda kalmazdım evden çıkmış yolda yürüyordum dün dünde kalmalıydi ama benim hala aklım Şervan'daydı bide bu gün Evin içi konağa gidicektim aslında benim evim neden konak değil ki aynen Ecem yarın sende konağa geç tövbe tövbe neyse sonunda bu saçma sapan düşünceleri düşünmeme gerek kalmamıştı çünkü okulun kapısındaydım daha zil çalmadığı için öğrenciler bahçedeydi o kadar muhteşem bir manzara ki anlatmak istesem tüm sözcükler kifayetsiz kalır.9.sınıfların masonluğu, çömez oluşları,10. Sınıfların biz 10 olduk egosu,11.sınıfların üsten bakmaları ve 12.sıniflarin umursamaz halleri kendilerinj direk belli ediyor işte sınıflar ya da ben öğretmen olduğum içinde olabilir. Sonunda zil çalmış benim dersim de 10. sınıflara vardı sınıfa girip küçük sohbetten sonra derse başladık. Ders boyunca yazdığım tüm soruları Baran'ın çözmesi oldukça dikkati çekti Baran matematik dersinde oldukça iyi bir dereceye sahipti bunu en kısa sürede değerlendirmek üzere aklımın bir köşesine yazdım.Tüm gün derse gir çık çok sıradan bir gün geçmişti ve cidden artık çok yorulmuştum.Rojbin ile birlikte konağa gideceğim için Rojbin'i okul kapısında beklemeye başladım içimden de sürekli bugün güzel geçsin diye dua edip durdum Mustafa Evin hakkında adam akıllı kararlar alsın Allah'ım aminn lütfen öyle olsun ne olur öyle olsun amin amin amin. Rojbin sonunda gelmişti Rojbin hakkında gideceğim evdeki kişiler hakkında bilgi almak istiyordum Ecem: Rojbin bana biraz evdekileri anlatır mısın? En azından biraz bilgi sahibi olurum. Rojbin: tabi öğretmenim Nevruz nenem var babaannem evde ki herkes ondan korkar ha bide Nevruz nenem Türkçe bilmez,Dayem var adı Hatice, Babam Sidar, bizde 11 kardeşiz Ecem: ne 11 mi çok değil mi? Rojbin: Ama hepsi aynı anadan değil Mizgin ablamla Şervan abimin annaları farklı Ecem: senin annen onların annesine kuma ki geldi yoksa anneleri vefat etti diye mi geldi? Rojbin: benim annem kuma gelindir hocam öz annemden de 9 kardeşim var 4 kız 5 erkek ablalarımın ikisi evlidir.abilerimden de 4 kişi evli Ecem: Şervan ağa oda mı evli Rojbin: yok hocam ben öz abilerimden bahsettim biri tek evli değil diye Ecem : aileniz çok kalabalıkmış Rojbin:geldik sonunda hocam konağa ama bu koskocaman konakta iki kişide yaşanmaz bazen aynı evin içinde yemek ve oturma saatleri dışında birbirimizi görmeyiz. Rojbin dedikten sonra kafanı kaldırıp konağa baktım koskocaman eski taş mimarisine sahip konak bin yıllık bir konak izlemi veriyordu ve bu bin yıl içinde yaşadığı acıları, sevinçleri, kederleri ve daha bir çok duyguyu eski taş mimarisine sindirmiş gibiydi. Daha fazla hiç hayatında konak görmemiş gibi görünmek istemediğim için eve girecektim ki Rojbin'in Abim demesiyle arkama baktım gelen kişi Şervan Ağaydı bu adam dünden sonra daha da mı yakışıklı oldu Yarabbimmm Şervan Ağa: gelmişsin öğretmen buyur içeri gecesin bilirsin biz çok misafir perveriz.. Ecem: bilirim ağa bilirim çok misafir perversiniz Şervan ağa önde biz arkada konağa geçtik yukarı geçip biraz oturmamda ısrar etseler de kabul etmek istemedim. Önceliğim Mustafa ile konuşmakdı. Evin : öğretmenim siz mi geldiniz bir şey mi oldu? Ecem: hayır abinle konuşacağız biz Şervan ağa: yukarıya terasa geçelim evin sende annene söyle bize kahve getirsin Evin: tamam ağam Şervan Ağa: Mustafa yukarıya geçelim sende öğretmen Ve yine ben Şervan Ağa ve Mustafa yukarıya terasa çıktık mahşerin üç atlısı diye espiri yapmak istedim ama bu gergin insanlar esprimi de anlamazlar.Biz otururken içeri orta yaşlı bir abla kahvelerimizi getirdi Abla: Şervan oğlum varmı başka isteğiniz? Şervan Ağa : yok Hatice teyze sen de otur bu kadın Evin'in öğretmeni çok ısrar etti Mustafa ile Evin'in durumunu konuşmak için buraya geldi Hatice abla : hoş geldin öğretmen kızım Ecem : hoş bulduk Hatice hanım Hatice abla: kızım ben Hanım manım bilmem herkes bana abla der sende öyle de Ecem : tamam Hatice abla ben Evin'le ilgili konuşmak istiyorum siz bir annesiniz kızınız 5 çocuklu biriyle evlenmesini sende istemiyorsundur. Hatice abla : ben de istemiyorum kızım şu boyu devrilesice tutturmuş evleneceğim Evin'de o adamla evlenecek diye Mustafa: ana yeter Şervan Ağa: Mustafa sesini yükseltmeyesin karşında kim var kim oturuyor bilesin. Mustafa: ağam kusura bakmayasan Şervan Ağa: Hatice abla sen in aşağı biz konuşalım Hatice abla: tamam oğlum Hatice abla gitmişti yine biz mahşerin üçlüsü olarak kalmıştık umarım ben Mustafa'yı öldürüp Maherin eklesi olarak Şervan ağa burada tek kalmam Ecem: Mustafa bu sene yolla okul Evin'i seneye evlendir daha 17 yaşında seneye kadar 18 de olur Mustafa: olmaz kız kısmı 18 oldu mu evlendirilir? Ecem : daha 18 değil evlenirsen İzmir'de ki bağlantılarımı kullanırım ne senden ne ağandan korkarım bu sene devam etsin seneye de evlensin Şervan Ağa: Mustafa Evin bu sene okusun seneye düğünü ben kendi ellerimle yapacağım İçimden Şervan'a bildiğim tüm bedduaları saydırmaya başladım hele bu sene geçsin de Evin o adamla evlenmeyecek Mustafa: ağam adam kabul eder mi? Etmez Şervan Ağa: ben konuşurum kabul eder etmek zorunda kalır. Mustafa: tamam ağam Ecem : yani kabul ettiniz Evin bu sene okula gelecek yarın onu okul forması ile göreceğim Şervan Ağa: evet Ecem: o zaman ben kalkayım Şervan Ağa: Mustafa sen aşağı inebilirsin ... Sen öğretmen akşam yemeğine kalabilirsin anamlar evde değil ama Rojbin falan evde Ecem: yok ağam başka sefere artık ben Evin'in yanına gideyim Aşağı indim Evin ile Hatice abla bana umut dolu bakıyordu dayanamayıp Evin'e sarıldım Ecem: oldu güzelim yarın okula geleceksin Evin: valla mı öğretmenim Hatice abla: kuzum Allah senden razı olsun Ecem : rica ederim ben artık gideyim yarın Evin okulda görüşürüz Hatice abla: kızım akşam yemeğine kalsaydın Ecem: Yok teşekkür ederim yoruldum ben zaten eve gidip dinleneceğim iyi akşamlar size Şervan Ağa: şoför seni bırakacak öğretmen Ecem : gerek yoktu. Ve yine cevap vermeden arkasına dönüp gitmiştim neyse hazır şoför geldi ben de arabaya binip gideyim boşu boşuna yorulmamaya hiç gerek yok arabaya bindiğim zaman Mardin'de ilk gün bana yardım eden amcanın şoför olduğunu gördüm yolda amcayla biraz sohbet ettik yine eve davet etmeme rağmen eve gelmedi ben de iyi akşamlar diyerek arabadan indim ben Evin kapısından içeri girene kadar araba hareket etmedi. Evin olayı çözülmüştü yani en azından kısa süreli sonrasında halledecektim ve bugün o amcayı görmem de beni aşırı mutlu etmişti çünkü ilk geldiğim zaman bana yardım etmişti ve bu şu an beni mutlu etti neden sizce hızlıca atıştıracak bir şeyler hazırladım ve aynı hızla onları yedim yemek fastım bittiğine göre kısa bir duş rutin ile kendimi sonunda yatağıma attım galiba Mardin'de günler çok hızlı geçiyordu ya da bana öyle geliyor.
|
0% |