
Yarın çıkacak sonuçların heyecanıyla önümdeki ders notlarına odaklanamıyorum. Odağımı bulmaya çalışırken Asaf seslendi.
"Güzelim neredesin?"
"Salondayım." Çalışma odasında o çalıştığı için kitaplarımı alıp salona gelmiştim ama ders çalışamıyordum.
Cevap vermeden salon kapısında göründü.
"Gelsene bir şey göstereceğim."
"Ne göstereceksin?" İçeri girmeden "Başını kapatıp balkona gel." deyip gitti. Ne gösterecekti ki? Sesinden güzel bir şey olduğu belliydi.
"Asaf söylesene." Şalımı ararken ona seslendim ama söylemeyeceğini biliyorum.
"Gel güzelim göreceksin." Tamam diyerek odadan çıktım bu sırada da şalımı taktım.
Balkon koridorunun ışıkları kapalıydı. Açmak istesem de vazgeçtim belli ki o kapatmıştı. Balkona vardığımda renkli led lambalarıyla ışıklandırılmış olduğunu gördüm. Tamamen balkona çıktığımda ise çok güzel bir manzarayla karşılaştım. Asaf gülümseyerek bana bakarken ortaya küçük bir masa yere iki tane dipdibe minder koymuştu, üzerinde de battaniye vardı. Masanın üzerindeki çaydanlığı görünce gülümsedim. İkimiz de çay hastasıyız. Yanında da atıştırmalık tabağı vardı.
Asaf ellerini iki yana açarak "Tatatam nasıl olmuş?" dedi.
"Sen mi yaptın bunları?"
"Evet güzelim beğendin mi?"
"Çok beğendim de ne ara yaptın?"
"Sen ders çalışırken yaptım çok odaklanmıştın hiç fark etmedin." Derse değil de bebeğimiz olma ihtimaline odaklandım Asaf'ım. İçimden söyledim tabii ki.
"Ya eline sağlık canım."
"Güzeller güzeli karım için az bile."
"Senin sevgin yetiyor zaten gerek yok." Yanıma gelip sarıldı.
"Senin sevgin de bana yetiyor bi'tanem. Ama afedersin odun gibi de sana sürpriz yapmadan olmaz."
"Merak etme çok romantik bir eşsin sen, ben biraz odun olabilirim." dedim gülerek.
Asaf gülmeden "Kendine odun deme lütfen, sevgilim." deyip şalımın üstünden öptü.
"Biraz öyleyim ama kabul et."
"Değilsin Ada."
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten güzelim." Gülümseyerek "Sen öyle diyorsan," deyip yanağından öptüm.
"Öyle diyorum küçük hanım."
"Tamam tamam ikna oldum."
"Ha şöyle." Birbirimizin gözlerine bakarken kapı zilini duyduk. Asaf geri çekilerek "Pasta söylemiştim o geldi büyük ihtimalle, sen otur sevgilim ben bakarım." diyerek kapıyı açmaya gitti.
Pastayı bile düşünmüş. O gelene kadar balkondan şehrin ışıklarını izledim. Muhteşem bir manzaraydı fakat gökyüzü daha güzeldi. Yıldızlar görünmese de yapay ışıklardansa onlara bakmayı tercih ederdim. Yine de inkar edemem İstanbul manzarası da mükemmel.
"Geldim," Asaf'a dönerek elindeki pasta ve tabak çatallara baktım. İki tane getirse de benim tabağımdan yiyip, çatalımı kullanacağını bildiğim için güldüm.
"Neden iki tane getirdin ki sonuçta benimkileri kullanıyorsun." Gülerek tabak ve çatalları işaret etti.
"Nezaketen," deyince daha çok güldüm. İtiraz etmeden kabul edeceğini biliyordum zaten.
Elindekileri masaya bırakıp elimden tutarak rahat minderlere götürdü, yan yana oturduğumuzda pastayı dilimleyerek tabaklara koydu. İşi bitince pastalarımızı yedik. Çok lezzetliydi.
"Mm Asaf çok güzelmiş bu pasta."
"Bence de," derken bana bakıyordu. Utanıp başımı eğdim. Bu halime gülerek "Sana bir hediyem var." Cebinden çıkardığı kutuya merakla baktım, neydi acaba?
"Neymiş?" diyerekte heyecanımı belli ettim. Kutuyu bana uzatıp aç dedi.
Elimdeki kadife kutuya baktıktan sonra Asaf'a da baktım, vereceğim tepkiyi merak ederek beni izliyordu.
"Aç hadi." Onaylayarak yavaşça kutuyu açtım. İçinden zarif bir kolye çıktı. Ucunda kahverengi ve yeşil karışımı renkte bir daire vardı. Asaf ve benim göz rengimiz! O kadar güzel görünüyordu ki. Renkler uyum içindeydi. Zincirinden tutarak çıkardım, kutuyu kenara bırakıp daha yakından baktım. İçine fotoğraf koyulan kalpli kolyelerin dairesiydi, dışındaki göz renklerimizin harmanlanmış hali ile çok güzeldi gerçekten.
Asaf "İçini aç," deyince heyecanla açtım. Bir tarafında ikimizin fotoğrafı vardı diğer tarafı ise boştu.
"Burası niye boş?" Eliyle ensesini kaşıyarak gülümsedi. Utanmıştı galiba ama neden?
"İlerde bebeğimiz olursa onun için ayırdım o tarafı." Şaşkınlıkla bakakaldım, böyle bir cevap beklemiyordum. Bunu düşünmesini hiç beklemiyordum.
"Sen," durdum.
"Evet güzelim, ben." Cevap vermeden kollarımı boynuna sardım.
"Sadece beklemiyordum Asaf. Nasıl bu kadar ince düşünebiliyorsun?" Gebelik testi yaptırmıştım ve belki de karnımda bebeğimizi taşıyordum. Allah'ım çok güzel bir hayal, lütfen gerçek olsun.
"Çünkü bebeğimiz olsun istiyorum güzelim." Daha sıkı sarılıp "Sen istiyor musun?" diye sordu. Belki de yüzümden tepkimi görmek istemediği için ya da yüzündeki endişeyi gizlemek için sarılırken soruyordu. Benim istemediğimi düşünmüş olabilirdi.
Bende istiyordum elbette bu yüzden geri çekildim, yüz ifademi düşürüp alttan baktım önce. Ben böyle yapınca onun da yüzü düştü.
"İstiyorum tabii ki! İkimizin canından bir can, elbette istiyorum Asaf." Gülümseyerek söylediklerimle yüzü aydınlandı.
"Bir an çok korkuttun beni güzelim." Ona yaklaşıp kısık sesle "Bilerek yaptım." dedim. Parmağımla yüzünü gösterip "Yüz ifaden çok komikti ama!"
"Demek dalga geçtin benimle,"
"Öyle demeyelim de," yüzünü yaklaştırıp "Ne diyelim küçük hanım?" deyince yutkundum. Dalga geçmiş gibi olmuştum değil mi ama sadece yüz ifadesi komikti daha doğrusu tatlı.
"Çok tatlıydın diyelim kocam." Ağzı açık kaldı. Evet evet kesinlikle şaşkınlıktan ağzı açık kaldı. Gülerek yine yüz ifadesini işaret ettim.
"Bak tamda böyle, yine çok tatlısın."
"Ayarlarımla oynuyorsun haberin olsun." Ağzı açık kalma sırası bendeydi.
Hemen üste çıktım. " Her zaman sen mi utandıracaksın? Biraz da ben üstleneyim dedim." Tatlı tatlı konuştum. Kayıtsız kalamazdı kesinlikle.
"Sen yine de birden böyle şeyler söyleme."
"Utandın yani!" Sesli güldüm.
Asaf'ta bana katılarak güldü.
"Sana her şey yakışıyor, utanmanda sıkıntı yok hayatım." Sadece ben utanacak değildim ya!
"Bugün fazla açık sözlüsün Ada. Şaşırtıyorsun beni." Tamam bende şaşırıyorum bu halime ama devam ettim onu şaşırtmaya.
"Hep sen mi şaşırtacaksın?"
"Tamam öyle olsun."
Kolyeyi eline verip "Takar mısın?" dedim.
"Seve seve." Ona arkamı dönerek oturdum, kolyeyi boynumda parmaklarıyla iz bırakarak geçirdi. Klipsini taktıktan sonra "İşte oldu, dön bakayım." Sakin olmaya çalışarak döndüm çünkü boynumda hâlâ izleri vardı.
Büyülenmiş gibi önce kolyeye sonra da gözlerime baktı.
"Bir insana her şey mi bu kadar yakışır." Soru değilde hayranlık barındıran cümlesiyle gülümsedi.
"Teşekkür ederim, keşke sende alsaydın."
"Almadığımı kim söyledi?" diyerek cebinden başka bir kolye çıkardı. Elinden alarak içini açtım hemen, hangi fotoğrafı koyduğunu merak ediyordum.
Sadece kendi fotoğrafımı görünce kaşlarımı çattım.
"Neden sadece benim fotoğrafım var? Birlikte olduğumuzu koysaydın."
"Sende bizim fotoğrafımız var çünkü ben seninle güzelim. Bende ise sadece senin fotoğrafın var çünkü sen tek başına da çok güzelsin." Bu kadar güzel konuşmak zorunda mıydı? Benim de bir kalbim var, dayanmayabilir!
"Bende seninle güzelim, tamamım... O yüzden bizim olduğumuzu koy lütfen."
"Nasıl istersen güzelim." Bugünlerde üzerimde fazla duygusallık vardı. Bebeğimiz olma ihtimali, Asaf'ın bana hissettirdikleri... bu güzel şeyler beni daha duygusal biri yapmıştı ama şikayetçi değildim kesinlikle. Ağlayacaksam bu yüzden ağlayayım.
Asaf'a onu sevdiğimi çok sık söylemiyordum onun aksine, bundan sonra daha sık söyleyeceğim inşaAllah. Şimdi de başlıyorum.
Gözlerimin dolduğunu görmüştü ama bir şey söylemedi. Sadece yüzümün her santimini aklına kazımak ister gibi bakıyordu. Aramızda olmayan mesafeyi de kapatarak ellerini tuttum.
"Seni hep seveceğimi unutma olur mu?" Gözlerimi kapatıp alnımı anlına yasladım. Benim en güçlü dayanağım o olmuştu.
"Unutmam," burnumun ucundan öptü. "Sen unutsan bile ben asla unutmam güzelim. Sende seni hep seveceğimi unutma."
"Unutmam, sen unutsan bile ben asla unutmam sevgilim."
(...)
"Anne uyan hadi. Ne zaman beni almaya geleceksin?" Omzumda hissettiğim küçük dokunuşla gözlerimi araladım. Neredeydim ben?
"Anne gel artık." Az önce yanımdan gelen ses uzaktan gelmeye başladı. Hissettiğim küçük dokunuşta yok olmuştu.
Anne diyerek seslendiği kişi ben miydim? Ama nasıl olur.
"Neredesin?" Etrafıma bakarak yürümeye başladım. Çok farklı, daha önce görmediğim bir yerdeydim. Havaya sis çökmüştü. Önümü göremiyordum ve annesi olduğumu söyleyen kızı nasıl bulacağımı bilmiyordum.
"Anne çok özledim sizi, gel artık." Ağlayan sesi içimi dağladı, görmesem bile canım yanıyordu ağlamasına.
"Ağlama lütfen, geleceğim."
"Anne ben senin kızınım, beni unutma ne olur, gel."
Kızım mı? Nasıl olur?
"Neredesin peki cevap ver lütfen."
"Geleceksin değil mi?"
"Geleceğim kızım, geleceğim." Ses gitgide uzaklaşınca ağladığımı fark ettim. Kızım benden yardım istiyordu ama ben hiçbir şey yapamıyordum. Onu nasıl bulacaktım, gözyaşlarını nasıl silecektim?
(...)
"Ada, güzelim uyan. Neden ağlıyorsun?" Yüzümde hissettiğim ellerle gözlerimi açtım. Asaf endişeyle beni izliyordu.
"Ne oldu bi'tanem?" Hamile olabileceğimi düşündüğüm için bilinçaltımda olan düşünceler rüyama girmişti büyük ihtimalle. Ama kızımız neden yoktu, neredeydi ve gelin artık diyordu sürekli? Hayrolsun inşaAllah.
"Ada," Asaf'ın yüzümdeki elinin varlığı devam ederken ona dönmemi sağladı. "İyi misin?"
"İyiyim, sadece değişik bir rüya gördüm."
"Anlatmak ister misin?" Başımı olumsuz anlamda salladım. Canını sıkmak istemiyorum bu konuyla.
"Geçti gitti, merak etme iyiyim." Yanağımdaki elinin üzerine elimi koyup okşadım.
"Tamam güzelim ama anlatmak istersen dinlerim." Tamam dedikten sonra yataktan kalkıp günlük rutinlerimizi yaptıktan sonra kahvaltımızı yaptık birlikte. Asaf beni hastaneye bıraktıktan sonra kendi de şirkete geçmişti.
Hastane koridorlarında yürürken adım seslerimi duyacak kadar hassastım. Aklımı başka konulara yormak istesem de tamamen hamile olma ihtimalim kaplamıştı ve başka düşünceye yer yoktu. Gördüğüm rüyanın etkisinden çıkamayacağım büyük ihtimalle bugün.
Eşyalarımı bıraktıktan sonra doktorun odasına gittim. Erkendi ama bu saatte olacağını biliyordum doktorun.
Kapıyı çaldıktan sonra gir demesiyle kapıyı açtım.
"Girebilir miyim Doktor bey?"
"Gel Elif, bende senin sonuçlarına bakıyordum." Ellerim titriyordu heyecandan. Sakin olmaya çalışarak koltuğa oturdum.
"Öncelikle bugün nasılsın? Baş ağrın devam ediyor mu?" Direkt sonuçları öğrenmek istesem de iyi olduğumu söyledim, çok şükür başım da ağrımıyordu.
"İyiyim, başım da ağrımıyor."
"Güzel," dedi sonuçlara bakarak gözlüğünü çıkarıp kenara koyduktan sonra bana baktı.
Dayanamayıp "Sonuçlar ne gösteriyor?" dedim yutkunarak.
Başını eğip "Gebelik belirtisi yok." deyince bakakaldım. Hamile değildim.
Gebelik belirtisi yok. Hamile değilim... Bebeğimiz olmayacak. Çok heyecanlanmıştım oysaki. Kendimi o kadar hazırlamıştım ki bebeğimiz olacağına... Ama hamile değildim. Şu ana kadar duyduğum en ağır cümleydi belki de ya da duygusal olarak böyle hissediyorum.
Çok istemiştim. Ama olmadı...
Hani olmayacaksa olacak gibi olmasın sözü vardır ya keşke öyle olsaydı keşke bu ihtimali düşünmeseydim.
Keşke şeytanın lafıdır Ada! Hayırlısı buymuş.
Allah'ım isyan etmiş gibi olmayayım lütfen.
Gözyaşlarımın akmasını engelleyip "Peki neden bayılmışım?" Aslında umrumda değildi ama hamile olmadığımı unutmak istiyordum.
"Sonuçların hiç hoşuma gitmedi Elif. O yüzden bir an önce istediğim testleri yapacaksın." Tepkime baktıktan sonra "MR ve tomografi de dahil."
"Hemen mi?"
"Evet bugün içinde istiyorum."
"Tamam doktor bey teşekkür ederim."
"Hamile değilsin diye üzülme, hiçbir sorunun yok bununla ilgili zamanı geldiğinde bebeğin olur inşaAllah." Amin diye mırıldandım ama üzülmemek elde değildi.
"Birde rica ediyorum testlerin sonucu aramızda kalsın ne olursa olsun kimseye söylemenizi istemiyorum."
"Tabii ki, aramızda." Gözlüğünü tekrar takarak "Peki MR'a girebilecek misin? Korkuyordun." Korktuğum başıma gelmişti zaten, MR hiç korkunç gelmiyordu şu an.
"Geçti," dedim "Girebilirim. Her şey için teşekkür ederim doktor bey. Sonuçlar çıkınca görüşürüz."
"Geçmiş olsun." diyerek yapmam gereken testlerin yazılı olduğu kağıdı verdi. Başımı sallayıp odadan çıktım. Kapıyı kapattığım an gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı. Umursamadan teras katına çıktım merdivenlerden. Açık hava yüzüme vururken gülümseyemedim oysaki çok severdim bu havaları. Hamile olsaydım yüzümde çok güzel bir gülümseme olurdu ve asla gitmezdi. Heyecanla Asaf'a nasıl söyleyeceğimi düşünürdüm. Nasıl bir sürpriz yapmalıyım diye... Baba olacağını söylemeyi çok isterdim.
Gökyüzüne bakarak yaşların yanağımdan şalımın kenarlarını ıslatmasına izin verdim. Gördüğüm rüya aklımda tekrar ediyordu. Anne diyen küçük kız çocuğu benim kızımdı ve gelmemi istiyordu. Ne çıkarmalıyım ben rüyadan yoksa sadece rüya diyerek unutmalı mıydım? Peki neden bu kadar gerçekçiydi ya da çok istiyordum birinin bana anne demesini.
"Allah'ım kalbime ferahlık ver, isyandan uzaklaştır beni. İmtihanımı geçmemde yardımcı ol Rabbim. Senden başka sığınacak yerim yok. Amin." Gözyaşlarımı silerken telefonum çaldı. Açmak istemesem de kim diye baktım.
Asaf'tı... Hemen açıp kulağıma yasladım.
"Efendim hayatım." Sesimi normal çıkarmaya çalıştım ağladığımı anlamamalıydı.
"İyi misin güzelim? Sabahki halin kafama takıldı." Burukça gülümsedim üzgün halim içine dert olmuştu düşünüp araması ise beni huzurlu hissettirdi.
"İyiyim canım merak etme."
"Emin misin, sesin tuhaf geliyor? Görüntülü arıyorum yüzünü görmem lazım."
"Hayır arama," dedim telaşla ararsa ağladığımı anlar.
"Yani müsait değilim hastalar var."
"Boş bir alana geçemez misin?" dedi çözüm üreterek.
"Geçemem maalesef. Gerçekten iyiyim diyorum merak etme."
"Ben geleyim o zaman beş dakika görüp giderim." Allah'ım şimdi gerçekten ağlamak istiyorum. İçine doğdu sanki bir şey olduğu.
"Bak güzelim seni görmezsem günüm hiç iyi geçmeyecek. Geleyim mi?" diye sordu tatlı tatlı. Benim de onu görmeye ihtiyacım vardı belki, sarılıp ağlamaya.
"Çok mu özledin beni?" Sesim apaçık heyecan barındırıyordu. Bir yandan üzüntüden bir yandan Asaf'ın ilgisi için ağlamak istiyorum.
"Biraz önce yanımdaydın," derin bir nefes aldı. "Ama burnumda tütüyorsun işte. Özlemek az kalır görmem lazım seni."
"Böyle konuşursan ağlarım Asaf. Beni bu kadar çok sevme, dozunda olsun. Ayrılmak istemiyorum senden."
"Neden ayrılasın orman gözlüm deme öyle."
"Allah der ki; kimi benden çok seversen onu senden alırım. Onsuz yaşayamam deme, seni onsuzda yaşatırım."
"Allah razı olsun güzelim dikkat edeceğim inşaAllah. Allah bizi ayırmasın."
"Amin."
"Ada," biraz bekleyip "Geleyim mi? İçim hiç rahat değil gerçekten seni görmem lazım." Ağlamakla gülmek arasında gidiyordum. Bu adam bana neler yaşatıyor böyle!
"Gel ama ağlarsam nedenini sorma çünkü sensin, beni düşünmen nedeni tamam mı?"
"Geldiğimde sana öyle sıkı sarılacağım ki tüm dertlerini unutacaksın ve hiç istemesem de mutluluktan ağlayacaksın." Yapma! Beni bu kadar sevme.
(...)
Gelmesi dakikaları almıştı sadece. Ve dediği gibi sıkıca sarıldı, şalımın üzerinden saçlarımı öper gibi öptü. Bende ağladım.
Geri çekildiğinde gözyaşlarımı sildi.
"Bu kadar yeter akıtma incilerini daha fazla." Elimde değildi ki, durmuyor. Sildikçe yenisi ekleniyor.
"Senin yüzünden," dedim dudağımı büzerek. "Ne gerek vardı çıkıp gelmene iyiyim de." Şüpheyle tepkilerimi izliyordu gözlerimi kaçırmam daha çok şüphelendirmişti.
"Gerçekten iyi misin güzelim?" Yanağımdaki elinin üzerine elimi koyarak sahici olmasını umduğum gülümsememi kondurdum dudaklarıma.
"Gerçekten iyiyim Asaf'ım. Bakma öyle söylediğime gelmene sevindim tabii ki."
"Asaf'ım diyen dillerini yerim karım. Daha çok söyle."
"Asaf ya iki dakika utandırmadan dur." dedim gülerek.
"Ha şöyle gül yüzünden aşık olduğum gülümsemen eksik olmasın. Bana hep böyle gül."
Aşık olduğum gülümsemen... Gülüşüme aşık olan adam. Bende onun gülüşüne aşıktım, söylemesemde içimden çokça tekrar etmiştim.
"Seninde eksik olmasın Asaf'ım."
"Bütün dertleri bitti mi bi'tanemin? Yoksa bir daha sarılayım mı?" Sarılmak için bahane arıyorum demiyor da!
"Hım düşüneyim," beklentiyle baktı. "Biraz daha sarılabilirsin ufacık kalmış gibi."
"Hemen," kollarını sardı. "Kocanın terapisi gibisini hiçbir psikologta bulamazsın." Ne dediğini sonradan fark ederek "Bulma da zaten! Benden başka kimse sarılamaz benim karıma!" Güldüm.
"Bu arada sarılmak için bahane aramana gerek yok. Senden sonra kollarım bulur yerini zaten." Daha sıkı sarıldı. Daha sıkı sarıldım.
Ayrıldıktan sonra cebinden çikolata çıkardı.
"Terapimin işe yarayacağını biliyordum ama yine de önlemimi aldım nede olsa çikolata canavarı bir karım var, o da iş görür." Çikolatayı uzatıp "Al bakalım." deyince hemen aldım, çikolataya da ihtiyacım vardı. Asaf'ın sarılması gibi etki göstermese de gerekliydi.
Teşekkür ederim senin kadar etkili olmasa da." Çok mutlu oldu bu dediğimle.
Telefonumun zil sesini duyunca kim olduğuna baktım. Beliz arıyordu.
"Hastaneden kovulursam mezun da olamam amacın bu mu kocacım?" diye sordum imayla.
"Gitmem lazım."
"Tamam güzelim, Allah'a emanet ol. Kendine dikkat et."
"Sende." Sarıldıktan sonra arabaya binmesini bekledim ama önce sen git deyince hastaneye girdim.
Terapisi gerçekten işe yaradı. Kendimi daha iyi hissediyordum ama önümde MR vardı korkum geri geldi galiba. Allah'ım yardım et.
Önce çalıştığım birime gittim. Beliz beni görünce heyecanla yanıma geldi.
"Gittin mi doktora, hamile misin, teyze oluyor muyum?" Sorularını peşpeşe sıraladı sesindeki gizleyemediği merakla.
"Yanlış alarm, teyze olmuyorsun Belizcim." Benim aklıma bu fikri sokan oydu zaten ona sinirli olmam gerekti ama olamıyordum.
"Hayal kırıklığına uğradım." dedi üzgünce.
"Sen mi ben mi acaba?" Ters bakış attım. "Senin yüzünden hamile olduğumu düşünüp sevindim ama sonuç. Elde var sıfır."
"Özür dilerim arkadaşım. Sen bayılınca aklıma bu geldi." Mahcup olunca kolunu okşadım.
"Tamam üzme kendini."
"Asıl sen üzme, gençsin olur inşaAllah." Sadece gülümsedim ve amin dedim.
Sonra işlerimize döndük. Ben bir ara arkadaşlarıma belli etmeden, hocadan izin alıp MR'a girdim. Çok korkunçtu gerçekten ama bitmişti çok şükür.
Personel "Sonuçlarınız doktorun bilgisayarına ulaştı."
"Peki ben çıktısını alabilir miyim?" Alsam da anlamayacağım ama elimde bulunsun istiyorum.
"Tabii." diyerek sonuçların çıktısını verdi. Direkt doktorun odasına gittim. Şansıma kalabalık değildi. Bir kişiden sonra sıra bana gelmişti. Yavaşça kapıyı açıp içeri girdim.
"Hoş geldin Elif otur lütfen." Eliyle işaret ettiği hamile olmadığımı öğrendiğim koltuğa oturdum. Bu koltukta şimdi ne öğreneceğim acaba?
Yüzünde sabah olan ifade vardı. Kötü bir şey çıkmıştı demek ki.
Kağıtları uzatıp "Çıktısı bende durabilir mi?" diye sordum.
"Tabii durabilir." Hâlâ sonuçlarla ilgili bir şey söylemiyordu. Sormak istesem de sormadım kötü herhangi bir kelime duymaktan korkuyorum.
Kendini söyleyeceklerine hazırlayarak derin bir soluk çekti içine doktor. "Tahmin ettiğim gibi sonuçların iyi değil Elif," Bir hastalığım vardı.
"Beyninde tümör oluşumu gözüküyor. Şu an küçük bir bölgede ama dağılması kısa bir süre alacaktır." Beynimde tümör olduğu için bayılmıştım hamile olduğum için değil. Beynimde tümör vardı. Ben hastaydım.
"Peki iyi huylu mu kötü huylu mu?" Yüzüme bakmadı.
"Bunu öğrenmek için biyopsi örneği alınacak. Hemen istiyorum Elif." Başımı salladım. "Sonuçlar hemen çıkar mı?" Başıyla onayladı "Akşama çıkmış olur, sen şimdi biyopsi örneği ver çıkmadan önce gel sonuçlara bakalım. Ona göre hareket ederiz."
"Tamam doktor bey." Başka bir şey sormadan odadan çıktım. Hiçbir şey düşünmemeye çalışarak biyopsi örneği verdim. Kafam dolu bir şekilde işlerimi yapmaya çalıştım ne kadar olursa.
Beliz halimden şüphelense de hamile olmadığıma üzüldüğümü düşünüyor olmalıydı ki oda var.
Saatler su gibi akıp gitmiş ve kendimi doktorun odasının önünde bulmuştum.
Birazdan bu kapının ardında büyük bir karar vermem gerektiğini öğrenecektim belki de.
Dua ederek kapıyı tıklattım. Gel sözünü duyunca kapıyı açtım.
Yine doktorun yönlendirmesiyle oturdum. Uzuvlarım işlevini kaybetmişti sanki. Buraya gelmekte istemiyordum, öğrenmekte.
Direkt konuya girdi doktor "Maalesef tümör kötü huylu." Kötü huylu...
Sonrasında doktor süreci nasıl kontrol altında tutmamız gerektiğini an
lattı. Benimse aklımda ailem vardı. Nasıl söyleyecektim Asaf'a, Eda'ya, Esma'ya, babama... Nasıl söyleyecektim? Yıkılırlar, dayanamazlar ki.
Bu odadan çıktığımda hayatımızı değiştirecek kararı verdim.
Bölüm Sonu...
Selamün aleyküm herkese...
Kurban Bayramınız Mübarek olsun canlarımm. 🤍
Nasılsınız?
Umarım kurbanlık niyetine beni kesmezsiniz. 🙃
Sonunda yeni bölüm geldi diyorsunuzdur. Umarım beğenmişsinizdir...
Yazım yanlışım varsa affola...
En sevdiğiniz sahne 👉🏻
Bölümü hangi emojilerle anlatırdınız 👉🏻
OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN...
SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!!
Selam ve dua ile...
Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️🌼...
Gizemliyazardemir0
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |