Yeni Üyelik
6.
Bölüm

3.Bölüm

@gizemliyazardemir0

Çaresizlik ayaklarına dolanan bir pranga gibi istediği yöne çekiyordu iki genci de. Ne çözebiliyorlardı ne de kaçabiliyorlardı.

 

Biri kabullenmiş şekilde, omuzları çökmüş oturuyordu. Diğeri ise sonunun ne olacağını bilmeden yolun bitmesini bekliyordu.

 

Gülizar hanım, Nur ve Selma hanım konağın misafir odasına alınmıştı. Erkekler kendi aralarında halledeceklerdi bu meseleyi.

 

Elif Ada arabanın durmasıyla geldiklerini anladı. Yolu izlemişti ama gördüğü pek söylenemezdi. Dilinde duası, aklında olabilecek senaryolar vardı.

 

Onu karşılayan yardımcı kadın diğerleri gibi onu da misafir odasına götürdü. Elif Ada korkarak girdiği odada beklediği manzarayla karşılaşmıştı. Kızına sarılmış bir vaziyette ağlayan anne ve yine ağlayarak onları seyreden diğer anne.

 

Korktu genç kız başına geleceklerden ölesiye korktu.

 

Üvey anne Selma gelen kızı farkedince yanına vardı ve kolundan tuttu.

 

"Elif bu evliliği kabul etmek zorundasın bak yoksa abinde bu kızda ölecek iki insanın ölümüne sebep olmak istemezsin değil mi kızım?" Onların evine geldiğinden beri bir kez bile kızım demeyen kadın oğlunun canı için demişti ve Elif'in vicdanına oynuyordu. Elif Ada öylece kaldı olduğu yerde. Hiçbir şey diyemedi.

 

Gülizar hanım bu güzel kızı sanki daha önce görmüş gibi hissetmişti ama şu durumda bunu düşünecek halde değildi.

 

Nur tek çaresinin bu kız olduğunu düşünerek yerinden kalktı ve onun yanına adımladı.

 

"Elif değil mi?" Elif Ada annesinin koyduğu ismi söyleme gereğinde bulunmadan, bir afallamayla daha başını salladı.

 

"Lütfen Elif kabul et nolur bak çok özür dilerim ama... Ben hamileyim, inan ki kendimi düşünmüyorum. Sadece bebeğim onu koruyamazsam ben kendimi affedemem."

 

"Ne?!"dedi kız içinden "ben nasıl bir şeyin içine düştüm Allah'ım!"

Tek şaşıran oda değildi üstelik odadaki diğer kadınların da haberi yoktu bundan.

 

"S-sen nasıl böyle bir şey yapabilirsin Nur? Allah'ım ben evladımı yetiştirememişim." Kekeleyerek konuşan kadın dizlerini dövmeye başladı. Bu güzel haberi gayrimeşru şekilde mi alacaktı yani?

 

Selma hanım ise şaşkındı ama bir yandan Elif'in şimdi kabul edeceğini bildiği için biraz rahatlamıştı. Çünkü o merhametliydi kendi aksine.

 

Elif Ada kendine zarar veren kadınla hemen yanına koştu. Olası bir krizi engellemek için kadını sözleriyle sakinleştirmeye çalıştı. Nur'a bakarak "Hemen şuradaki sürahiden su getir," diyerek talimat verdi. Nur annesine bir şey olması korkusuyla hemen Elif'in dediğini yaptı.

 

Elif Ada biraz da olsa sakinleşen kadınla ne yapması gerektiğini düşünmeye başladı. O henüz doğmamış bir bebeğin ölümüne sebep olmayı kabullenemezdi. Peki ya berdel bunu nasıl kabul edecekti. Hiç tanımadığı bir adamla nasıl evlenebilirdi.

 

Ama içten içe başka bir çaresinin olmadığını da biliyordu. O merhametsiz bir insan değil ki.

 

Oturduğu yerde dikleşerek hayatını ne yönde değiştireceğini bilmediği sözleri söyledi.

 

"Tamam... Berdel kabulümdür."

 

...

 

Ölüm mü, berdel mi? Bu kelimeler kafasının içinde dönüp durdu. İkisi de can alıcı şeylerdi onun için. Sonuçta berdelde de bir can hayatından vazgeçecekti onunla birlikte.

 

Korktu adam, sevgisine ihanet etmekten. Dualarında bile dile getiremediği, başkasının helali olana karşı sevgisine ihanet etmekten korktu. Peki bu eziyet değildi de neydi? Onun içinse en güzel eziyetti.

 

Belki de adam çok çetin bir imtihandan geçiyordu da haberi yoktu. Ve sonunda en güzel şekilde mükafatlandırıldığına şükredecekti. Bunu da yaşayıp görecek işte.

 

Semih oturduğu betondan kalkarak Ömer Asaf'ın sandalyesinin önünde durdu. Ve bir ağabeyin böyle bir durumda duymak istemeyeceği sözleri söyledi.

 

"Nur hamile, bizim bir bebeğimiz olacak. Onlara kıyabilir misin Ömer Ağa?" Dedi Ömer Asaf'ın duyacağı kadar kısık bir sesle.

 

Şimdi, gözleri kıpkırmızı olan adam ağlamasında ne yapsındı. İslam üzerine yaşayan bir insandı o. Annesiyle birlikte kardeşlerine doğruları anlatmışlardı. Sonra ise kararı onlara bırakmışlardı. Peki ya kardeşi bunu nasıl bir şuursuzlukla yapabilmişti?

 

Duyduklarını idrak edemeden, yaşlı ağanın sorusuyla yine kendini o girdabın içinde buldu.

 

"Ömer Ağa cevap versene!" Genç Ağa düşündü durdu. Şimdi doğmamış bebeğin ölümüne sebep olması için bir karar vermesi mi gerekiyordu?

Hayır!

O zaten kardeşinin de ölümünü istemezdi ki.

Doğmamış bebeğe kıysın.

 

Usulca başını salladı.

 

"Tamam... Berdel kabulümdür." Biraz bekledikten sonra.

 

"Fakat şartlarım var," diyerek dikkatleri üzerine topladı.

"Kaçanlara düğün yapılmayacak. Ve benim düğünüm dillere destan olacak. Hazırlıklara başlayın baba yarın kına var. Şimdi herkes evine gitsin." Kaçan kişilere zaten düğün yapılmazdı ama berdelle evlenenlere de yapılmazdı. Ama diğer ağalar daha fazla uzatmadan onayladılar onu. Zira artık reddetmeye cesaretleri de yoktu.

 

Diğer yandan Ömer Asaf hiçbir şeyden haberi olmayan, adını bile bilmediği kıza karşı nasıl bir hata yaptığını düşünüyordu. Ve vicdan azabı da cabası.

Ağalar tek tek avluyu boşaltırken Cemal soluğu ağabeyinin yanında aldı.

 

"Abi Semih'in kardeşi de kabul etmiş berdeli." Ne ara haberi olumuştu da kabul etmişti bu kız.

 

"Nasıl oğlum nerden duymuşta kabul etmiş."

 

Cemal çekinerek cevap verdi.

 

"Abi Boran Ağa getirtmiş şimdi içerde zaten kız." Boran Ağa en yaşlı ve sözü geçen ağaydı. Ömer Asaf yaşlı falan dinlemeden onun da boğazına çökmemek için zor tutuyordu kendisini.

 

Oflayarak kadınların olduğu odaya doğru yürüdü. Kapıyı çalarak içeri girmeden annesini yanına çağırdı.

Gülizar hanım korkarak oğlunun yanına gitti. Her ne olursa olsun kızının ölmesini istemezdi bir anne olarak ve diğer yanda oğlu vardı. Kadın ne isteyeceğini şaşırmıştı.

 

Annesiyle boş bir odaya geçen Ömer Asaf evleneceği kızla aynı evde olmanın tedirginliğini yaşıyordu. Bu zamana kadar hiçbir kadına bakmamıştı o.

 

"Anne," diyerek kadının dikkatini üzerine çekti.

 

"Ben berdele karar verdim. Duydum ki kızda kabul etmiş. Yarın kına olacak sonra da düğün. Sen söyle ona da. Bir de yarın sabah çay bahçesinde görüşmek istediğimi söyle."

 

"Elif," annesinin dediği isimle hiçbir şey anlamadı. Bunu fark eden Gülizar hanım

"Kızın adı Elif, oğlum. Biliyor musun Nur'un gebe olduğunu öğrendikten sonra kabul etti. Ben fenalaşınca bana da yardım etti direkt. Asafım bence birbirinize iyi geleceksiniz. O kızın yüzüne bakan masumluğunu anlar. Birbirinize kalp kırıklığı olmayın, belki de nasibin o kızdır. Onu üzme oğlum tamam mı?" Gülizar hanım Elif'i çok sevmişti gerçekten masumluğunu, merhametini bu kız yıllardır ölü gibi yaşayan oğluna iyi gelecekti hissediyordu.

 

Ömer Asaf annesini pür dikkat dinledikten sonra bu konuyla ilgili bir şey demedi.

"Sen telefon numarasını da alıp saati haber verirsin anne. Nurla da görüşebilirsin sonuçta evladın buna asla karşı çıkmam ve kimsenin de karşı çıkmasına izin vermem biliyorsun. Ama ben onu affedemem anne bunu da bil tamam mı?" Gülizar hanım böyle bir evlat yetiştirdiği için şükretti. Oğlundan yana yüzü gülmüştü en azından. Diğer çocuklarının da büyük bir hatası olmamıştı. Ama en küçük kızı onu yanıltmıştı.

 

Ömer Asaf ağlayan annesiyle onu kendine çekti ve alnından öptü.

 

"Daha fazla ağlama annem. Her şeyin hayırlısı." Annesinin göz yaşlarını da sildikten sonra oradan ayrıldı.

 

Gülizar hanım ise odaya geri girdi.

 

Elif Ada kapının çalınmasıyla ve ardından duyduğu kalın sesle kimin geldiğini tahmin etmişti. Sonra odadan çıkan Gülizar hanımla emin oldu kim olduğundan. Peki ya o da kabul etmiş miydi? Biraz sonra odaya giren kadının yanına gelmesiyle yerinden kalktı.

 

Gülizar hanım ilk önce kızına bakarak berdel olacağını söyledi. Selma hanım buna mutlu olurken, Nur buruk bir şekilde tebessüm etti ve tekrar ağlamaya başladı.

 

Sonra Elif Ada'nın kolundan tutarak "Kızım diğer odada konuşalım seninle." Dedi sakin bir şekilde.

 

Elif Ada hiçbir şey söylemeden başını eğerek onayladı ve odadan çıkan kadını takip etti.

 

Gülizar hanım az önce oğluyla konuştuğu odaya müstakbel geliniyle girdi şimdi de.

 

Koltuğa oturarak Elif'in de oturması için yanına hafifçe vurdu. Elif Ada oturduktan sonra ona dönerek konuşmaya başladı.

 

"Kızım öncelikle çok özür dilerim Nur yüzünden bunlar başına geldi." Elif Ada özür dileyen kadınla araya girme isteği duydu. Onun bir suçu yoktu ki evladının hatası yüzünden kendini suçlaması yanlıştı.

 

"Siz neden özür diliyorsunuz ki? Ne yaptınız sanki?" Gülizar hanım böyle güzel düşünmesiyle tebessüm etti ve devam etti.

 

"Hayır kızım ben onu iyi yetiştirebilseydim bunlar başınıza gelmezdi. Her neyse olan oldu. Bize hayırlısı demek düşer. Bunda da vardır bir hayır sonuçta." Elif Ada başını salladı. Tekrar konuşan kadınla ona döndü.

 

"Önce şunu sormam gerekiyor lütfen yanlış anlama gönlünde biri var mı? Varsa da çekinmeden söyle." Elif Ada böyle bir soru karşısında şaşırmıştı ne yani sevdiği varsa evlendirmeyecekler miydi? Kendinden cevap bekleyen kadına döndü. "Yok. Eğer olsaydı burada olmazdım zaten sevdiğime ihanet edip gelmezdim, bundan emin olabilirsiniz." Adı gibi dimdik cevabını verdi genç kız.

 

Gülizar hanım olmasa da sevgisine sahip çıkan kızla gurur duydu. Sonra hafifçe tebessüm etti ve devam etti.

"Peki kızım, şimdi sözümü kesmeden dinle olur mu?" Tamam deme gereği duymadan başını sallayarak onayladı Elif Ada.

Derin bir nefes alarak başladı Gülizar hanım.

 

"Benim adım Gülizar kızım bana efendim falan demeni istemiyorum, teyze desen yeter. Şimdi gelelim evlilik mevzusuna biliyorsun bundan sonra uzatmaya gelmez. O yüzden Ömer yarın kına sonra da düğün olsun istiyor bir de yarın sabah seninle çay bahçesinde konuşmak istiyor yani evlilik görüşmesi, yanında rahat etmeniz için yengesi de gelecek... Ömerim biraz serttir ama oldukça da merhametlidir kızım. Birbirinize karşı dürüst olun nasıl başlamış olursa olsun bu bir evlilik şakaya gelmez. Zamanla tanışır, anlaşırsınız inşAllah. Allah belki de sizi birbirinizin nasibine yazmıştır. Eğer Ömer seni üzerse de direkt bana geliyorsun tamam mı güzel kızım? Telefon numaranı da verirsen sana yarın görüşeceğiniz saati mesaj atarım. Merak ettiğin şeyleri sorabilirsin. Ki zaten yarın Ömer senin fikrini de alarak her şeyi halleder inşAllah." Aslında merak ettiği çok şey vardı ama bunları yarın evleneceği adamla konuşmak için geri plana attı.

 

Evleniyordu değil mi? Yarın kardeşlerinin yanındaki son günüydü. Bir daha onlarla aynı evde uyuyup, uyanmayacaktı.

Zaten üniversite için İstanbul'da kalıyordu ama tatilerde kardeşlerinin yanına geliyordu her zaman.

 

Sahi ya okulu vardı onun. İzin verir miydi ki okumasına? Bunu da konuşmak için aklına yazdı.

 

Gülizar hanımın söyledikleri tekrar tekrar kulağında çınlıyordu şimdi. Kına, düğün, evlilik bambaşka bir hayatı olacaktı bundan sonra. Dalgınca telefonunu çıkardı feracesinin cebinden.

 

"Siz söyleyin numaranızı ben çaldırayım."

Gülizar hanım daha ilk dakikadan sözünü çiğneyen kızla ters bir bakış atmaya çalıştı, istese de bu kıza kötü davranamazdı.

 

"Ama ne demiştim kızım siz demek yok."

Elif Ada dilini ısırdı aklı o kadar dolmuştu ki kadının en başta söylediği şeyi unutmuştu.

 

Daha sonra numarasını söyledi Gülizar hanım. Her şeyin güzel olması için dua etti.

 

Elif Ada geldiği araban başka bir arabayla ve adamla eve döndü. Şimdi bu olanları anlatması gereken bir kardeşi ve arkadaşı vardı. Emindi ki Esma'nın olanlardan haberi olmuştu. Bizzat kardeşi sayesinde.

 

Arabanın evinin önünde durmasıyla hiçbir şey demeden inecekti ki şoför sandığı adam konuştu.

 

"Elif hanım yarın ben sizi almaya geleceğim haberiniz olsun." Dedi Cemal ağabeyinin emriyle söylemesi gerekenleri söyledi.

Elif Ada tamam dercesine başını salladı ve arabadan indi.

 

Bismillahirrahmanirrahim diyerek kapının kilidini açtı ve onu bekleyen felakete kendini hazırlamaya çalıştı. Belki kardeşi halinden anlar ve fazla zorlamazdı.

 

Eda ablasının gidişinden sonra Seda'yı tekrar uyumuştu ve avluda ablasını bekliyordu. Diğer yandan Esma ablasını aramış ve her şeyi anlatmıştı. Esma ise hemen oraya geldiğini söyleyerek kapatmıştı.

 

Aradan bayağı vakit geçtikten sonra uyuyakalmıştı oturduğu sedirde.

 

Elif Ada sessiz olmaya çalışarak kapıyı ardından kapattı. Avluya ulaştığında iki büklüm olmuş şekilde uyuyan kardeşini görünce onun yanına adımladı. Yüzünden huzursuz bir uyku geçirdiğini anladığı kardeşinin üzerini örtmek için odasına gitti.

 

Bir battaniye alıp geldiğinde kardeşinin üzerini örttü. Seda'yı da kontrol ettiği için o da kardeşinin alt tarafındaki boşluğa oturdu. Birazdan uyanırdı zaten.

 

Üzerindeki battaniyenin varlığıyla uyandı Eda. Ablasının gelmiş olmasını umarak doğruldu. Ve ablasının gelmiş olduğunu, yanında oturduğunu gördü.

 

"Abla," diyerek burada olduğundan emin olmak istedi.

 

"Günaydın uykucu. Neden burada uyudun?" Olanları anlatmamak için zaman kazanmaya çalıştı Elif Ada.

 

"Seni beklerken uyuyakalmışım. Ne zaman geldin?"

 

"Çok olmadı." Eda daha fazla dayanamayıp ablasına döndü ve meraklı gözlerle bakarak.

 

"Abla ne oldu? Lütfen kötü bir şey olmadı de." Diye sordu.

 

"Ablan evleniyor kardeşim." Pervasızca söyledi genç kız nasıl söyleyeceğini bilemeden pat diye olanı anlattı.

 

"NE!!?" Diye bağıran kardeşiyle Seda'nın uyanmasından korktu. Onu uyardıktan sonra başından sonuna her şeyi anlattı. Gecenin sonunda iki kardeş ağlayarak birlikte uyudular. Son kez olduğunu bilerek.

 

...

 

Yeni bir güne uyanan Elif Ada fazla ağladığı için kızarmış ve ağrıyan gözlerini ovuşturarak geri kapattı. Kendine geldikten sonra yatağından kalkarak abdest almak için banyoya ilerledi. Eda'yı uyandırmayacaktı, birkaç günlük.

 

Abdestini alarak, namaz elbisesini giydi ve kendi odasında belki de son kez kılacağı namazı için tekbir aldı.

 

Namazını huşu içinde kıldıktan sonra uzun uzun dua etti, Kur'an-ı Kerim okudu.

Sonra annesiyle olan fotoğraflarına baktı, biraz daha ağladı. Ne şekilde olursa olsun evleniyordu ama annesi yoktu. En çok bunun acısını çekecekti şüphesiz.

 

Daha sonra ev halkının da uyanmasıyla onlar için kahvaltı hazırladı. Sanki dün bir şey olmamış gibi.

 

Salih bey kızıyla konuşmak istese de buna yüzü yoktu. Elif Ada da zaten konuşmayı düşünmüyordu. Babası onun için yıllar önce bitmişti. Sadece sıfat olarak vardı o kadar.

 

Gülizar hanımdan saati ve nasıl onlar olduğunu anlayacağını öğrendikten sonra Eda'yı onunla gelmemeye ikna edip hazırlanmaya başladı.

 

İlk defa evlilik görüşmesi yapacaktı. Nedense içinde garip bir heyecan vardı. Bunu arka plana atmaya çalışarak kapının önünde onu bekleyen arabaya ilerledi.

 

Ömer Asaf sabah namazını kıldıktan sonra uyuyamamıştı, gece uyuduğu da meçhuldü zaten. Aklının her köşesinde başka şeyler vardı. Bir yanda kardeşinin yaptıkları, bir yanda evlenecek olması ve aklından da kalbinden de hiç çıkmayan dile getiremediği duası.

 

Havanın aydınlanmaya başlamasıyla o da hazırlanmaya başladı. Sıradan her zamanki takımlarından siyah olanı giydi. Odasından çıktıktan sonra annesinin uyanmış olduğunu düşünerek mutfağa ilerledi. İçerde çalışan kadınlar olduğu için annesini yanına çağırdı.

 

Gülizar hanım oğlunu hazırlanmış şekilde karşısında gördükten sonra yanına gitti.

 

"Hayırlı sabahlar oğlum hazırlanmışsın bile." Diyerek oğlunun üzerini işaret etti eliyle.

 

"Hayırlı sabahlar annem." Diyerek annesinin alnından öptü genç adam. Her sabah bunu yapmayı çok seviyordu.

 

"Haber verdin mi diye soracaktım." Neden geldiğini de söyledikten sonra annesinin imalı bakışlarına maruz kaldı. Gülizar hanım oğlunu böyle gördü ya ölse de gam yemezdi artık. Fakat daha güzel hallerini göreceğini bilseydi bu onların yanında hiç gelirdi.

 

Oysa Ömer Asafta en ufak bir mutluluk yoktu. Sadece sevgisine ihanet ettiği için acı çekiyordu. Bunca yıl çekmemiş gibi.

 

Annesinin imalı bakışlarını anlamdı.

 

"Verdim oğlum merak etme." Başını salladı genç adam.

 

"Tamam anne ben şirkete gidiyorum şimdi. Zaman gelince yengemi de alır giderim. Hadi Allah'a emanet ol." Evden çıkmak için dönen oğlunun kolundan tuttu.

 

"Nereye Asaf bari kahvaltı yapsaydın. Bak kızı orada bekletirsen bozuşuruz ona göre."

Diyerek işaret parmağını salladı Gülizar hanım.

 

"Şirkette bir şeyler atıştırırım. Ve merak etme bekletmem. Şimdi gidebilir miyim?" Diyerek tekrar annesinin alnından öptü ve gitti.

 

Gülizar hanım yine dilinde dualarlarla hayırlısını istedi.

 

Sonunda görüşme vakti gelmişti. Ömer Asaf ve yengesi Gül çay bahçesinde, belirlenen masada Elif'i bekliyorlardı.

 

O sırada çay bahçesinden içeri giren kızı fark etti Gül, annesinin söylediği gibi giyinen o vardı ve gözleriyle birilerini arıyordu.

 

Ömer Asaf'a dönerek "Geldi galiba ağabey," dedi ve sandalyesinde kalkarak kızın onları görmesi için el salladı. Bu sırada Ömer Asaf baktığı tahta masadan gözlerini ayırmadı.

 

Elif Ada ona el sallayan kadını görünce derin bir nefes aldı ve besmele çekti. O masaya doğru ilerledi.

 

Sonunda yanlarına gelen kızla Gül oturmadan "Elif değil mi?" Diye sorduktan sonra Elif'in baş sallamasıyla ona sarıldı. Elif Ada böyle bir karşılaşma beklemediği için afalladı. Karşılık vermeye kalmadan geri ayrılan kadınla beklemeye devam etti.

 

"Bende Gül memnun oldum Elif. Hoş geldin."

Diyerek yanındaki, Ömer Asaf'ın karşısındaki yeri gösterdi oturması için.

 

"Hoş buldum." Dedi nezaketen Elif ve gösterilen yere oturdu. O da geldiğinden beri başını kaldırmadan duran adama bakmıyordu.

 

Ömer Asaf başını kaldırmadan bacağını sallıyordu. Bakmaya niyeti de yoktu esasında ama kızın naif sesiyle bakmak durumunda kalmıştı. Ve gördüğü kişiyle rüyada olduğunu sanmıştı.

 

Nasıl olabilirdi bu? Dört yıl önce parmağında yüzüyle, başka bir adamla giden kadındı karşısındaki.

 

Emin olmak için ilk önce başını iki yana salladı, gözlerini kapatıp açtı. Hâlâ karşısında yüzü olgunlaşmış ama aynı olan kadın vardı. Yerinden kalkarak masadakilere hiçbir şey demeden lavaboya gitti. Zira varlığına inanmadığı hayallerini gördüğü kişiyi böyle bir günde de görmüştü. Elini yüzünü yıkayarak lavabonun kenarlarına ellerini koyarak aynaya baktı.

 

"Kendine gel yine hayal görüyorsun. O gitti anladın mı? Oraya geri döndüğünde başka biri olacak orada." Ama öyle olmayacaktı.

 

İki kadında bu ani kalkışın nedeni anlamamışlardı. Gül bozmamaya çalışarak

"Gelir şimdi." dedi kendisi gibi şaşkın olan kıza. Elif Ada ne diyeceğini bilemeyerek tamam dedi kısık sesle.

 

Ömer Asaf lavabodan çıkarak direkt o masaya baktı. Oradaydı işte! Gitmemişti. Sert adımlarla masaya ulaştı.

 

"Yenge bize bir müsaade et." Diyerek kadını resmen kovdu. Gül ama ağabey diyecek olsa da kötü bir şey yapmayacağını bildiği için önceden ayarlanmış olan masaya geçip oturdu.

 

Elif Ada ister istemez bu sert tavırlar karşısında korkmaya başlamıştı. Birden kalkıp gitmiş ve sonra da yengesini resmen kovmuştu.

 

Ömer Asaf sandalyesine tekrar oturduğunda tekrar baktı Elif'e.

 

"Sen hiç evlendin mi?" Pat diye sordu. Nasıl söze başlayacağını bilememiş ve direkt sormuştu. Zira kafayı yediğini düşünecekti artık. Yoksa bu kızın ikizi falan mı vardı?

 

Elif Ada geldiğinden beri bakmadığı adamın anlamsız sorusuyla başını kaldırdı.

Bir "Ne?" nidası koptu kızın dudaklarından. Bu adam ne dediğinin farkında mıydı? Önce masayı terk etmeler sonra gelip böyle bir soru sormak. Kesin delirmişti.

 

"Siz iyi misiniz?" Diye sordu çünkü davranışları hiç normal değildi.

 

Ömer Asaf gelen sorudan sonra cevabını alamamış olmanın rahatsızlığıyla sorusunu yineledi.

 

"Bir soru sordum daha önce evlendin mi?" Ona karşı asla sert davranmak istemezdi fakat bu durum onun için çok önemliydi.

 

Elif Ada adamın ciddi ciddi sorduğunu anlayınca "Hayır!" dedi net bir tavırla.

 

Yani Ömer Asaf yıllarını bir yanlış anlama uğruna onsuz mu geçirmişti. Peki ya parmağındaki yüzük? Ona ne demeliydi?

 

"Peki dört yıl önce kardeşimin düğününde bulundun mu?" Diye bir başka soru yöneltti.

Zaten orada görmüştü onu ve olanlar olmuştu.

 

Elif Ada yine garip bir soruyla karşılaşınca içinden ya sabır çekerek o günü hatırlamaya çalıştı. Zira hafızasının iyi olduğu söylenemezdi. Ama İstanbul'a gitmeden önce Antep'te katıldığı son düğün vardı ve o da bahsettiği düğündü.

 

Hatırladıklarıyla Ömer Asaf'ın sorusunu yanıtladı.

 

"Evet İstanbul'a okumaya gitmeden önce katılmıştım. Neden bu soruları soruyorsunuz?" Elif Ada merakla baktı. Gerçekten anlamıyordu.

 

Ömer Asaf'ın aklında yıllar önce gördüğü sahne canlandı.

Bölüm Sonu...

(...)

 

Selamün aleyküm herkese...

Dört yıl önce ne yaşandı dersiniz?

Ömer Asaf'ın tepkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Peki Elif Ada?

Nasıl ilerliyor?

Umarım beğenmişsinizdir...

​​​​​Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen...

Düşünceleriniz benim için önemli...

​​​​​​Sizi seviyorum💙...

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️ 🌼...

Gizemliyazardemir0

Loading...
0%