@gizemliyazardemir0
|
Yazarın anlatımı ile-
Evde daha fazla kalmayıp arabaya binmişlerdi. Elif Ada'nın sormak istediği birçok şey vardı ama şimdi zamanı olmadığını sonra her şeyi anlatacağını söylemişti Ömer Asaf o yüzden içi içini yesede meraktan sormayacak ve onun anlatmasını bekleyecekti.
"Bu akşam kına da çok ağlar mısın orman göz?" Birden böyle bir soru beklemiyordu Elif Ada hem neden sormuştu ki? Ne alakaydı şimdi?
"Neden sordun Asaf?" Onun ağzından ismini duymak çok özel hissettiriyordu. Herkes Ömer derken onun Asaf demesini istemesinin diğer nedeni de buydu. Ve bu soruyu sormasının da açıklaması vardı elbette.
"Dini nikahı bugün kıyalım mı? Sen çok ağlarsan seni teselli ederim. Hem ben evlilik teklifini öylesine yapmadım. Allah katında birbirimize helal olalım istiyorum bir an önce." Çocuk sevinci ve isteğiyle soran adam bunu çok istediğini belli ediyordu. Elif Ada yeşil gözlerini kocaman açıp baktı sürücü koltuğunda oturan adama. Biraz öne yaklaşarak ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştı. "Bakma bana öyle ciddiyim. Ama kınada ağlamayacağına söz verirsen yarın olabilir. Ağlayacak mısın?" "Yani ağlarım," dedi. "O zaman bugün kıyıyoruz dini nikahı," telefonunu uzatarak "Hazar'ı arayabilir misin ordan. O imamı getirecektir." Ona uzatılan telefona şaşkınca baktı. O kadar heyecanlı konuşuyordu ki bunu kırmak istemedi. Hem zaten evleneceklerdi dini nikahın bugün olmasında sakınca yoktu. "Şifre?" Telefonu vermişti ama şifreyi açmamıştı. "12 09 20." Tek tek sayıları yazdı. Ama sanki bu şifre bir tarih gibiydi. Acaba birinin doğum günü falan mıydı? "Şifrenin bir anlamı var mı? Doğum günü falan." Bunu merak etmesi Ömer Asaf'ı mutlu etmişti. Zira şifresi onu gördüğü gündü. "Evet Azad'ın düğün tarihi." Direkt söylemek yerine ima etmişti onu gördüğü günü, anlamış olmasını umuyordu. "Anladım. Bir dakika bu tarih..." Yine şaşkınlıkla kendisine bakan kıza içten bir tebessüm yolladı. "Seni gördüğüm tarih." Allah'ım bu adam neler söylüyordu böyle? Hangi birine şaşıracağını bilememişti. Sonra yüzündeki tebessümle rehberden Hazar ismini buldu ve üstüne tıklayarak aradı. Öne doğru uzattı. Ömer Asaf hoparlöri açmasını rica edince açtı ve duyabileceği yakınlıkta tuttu. Trafiktelerdi çünkü ve korna sesleri, araba sesleri duymayı zorlaştırıyordu. İkinci çalışta açılan telefonla karşıdaki konuştu. "Oooo Ömer Ağam hayr olsun inşAllah. Kafana taş mı düştü de arıyorsun beni? Yoksa yanlışlıkla mı oldu? Doğruyu söyle bak kırılmam." Arkadaşının ne kadar şakacı olduğunu anlamış oldu Elif Ada. "Hayır merak etme. Ben aramıyorum da sanki sen arıyorsun. Geldin değil mi?" "Geldim ve ben arıyorum. Neyse ne isteyeceksin söyle bakalım?" Hemen bir şey isteyeceğini anlayan arkadaşına derdini anlattı. "Güzel, o zaman bana bir imam ayarlayabilirsin diye düşünüyorum. Dini nikah için, bugün akşam ezanı okunmadan bizim oradaki camii de." "Lan zaten evleniyorsun yarın olmayacak mı ikisi de. Ne bu acele?" Elif Ada'yla aynı düşünen biri daha çıkmıştı. Şimdi ne diyeceğini merak ediyordu doğrusu. "Bugün olacak işte Hazar uzatma ve dediğimi yap. Haber bekliyorum." "Bunun hesabını detaylıca vereceksin nasıl olsa Ömercik. Görüşeceğiz." Kapanan telefonla gülmeye başladı Elif Ada. "Arkadaşınla olan muhabbetin gözlerimi yaşarttı doğrusu Asaf." Ada'nın gülmesine takılan genç adam onu hep böyle güldürmek için kendine söz verdi. "Öyle mi küçük hanım. Eminim seninde Esma'yla aranda böyle bir muhabbet vardır." "Evet yani genelde." Telefonunu Asaf'a geri uzattı alması için. Ama almadı. "Kendi numaranı kaydeder misin orman göz?" Başını sallayarak tekrar telefona döndü ve numarasını yazdı. "Ne diye kaydedeyim?" Aslında adını yazıp geçebilirdi ama nasıl kaydedeceğini merak etmişti. "Adını yaz şimdilik ben düzeltirim." Af ya söylememişti ama değiştireceğini de duymuştu. Zaten onu merak ediyordu. Belli etmeden adını yazdı. Geri vermeden kendi numarasını da çaldırmasını söylemişti. O da Asaf'ın numarasını kaydetti. Sonra da telefonu verdi. Elif Ada'nın evinin önünde durunca kızların alışverişten geldikleri kanaatine vardı. "Dini nikah için aldığın elbiseyi giyip beni bekler misin orman göz. Ben sizi almaya geleceğim, annemden de izin alacağım merak etme ve endişelenme." Elif Ada evleneceği adama güvendi ve tamam diyerek onayladı. Arabadan indikten sonra Asaf hâlâ gitmemişti. Şoför koltuğunda onu izleyen adama baktı ve el salladı. Sonra da evine girdi. Dışardan gelen teker sesiyle gittiğini anlamıştı. Kapıya sırtını dayayarak bugün yaşadıklarını düşündü. Alışveriş, evlilik teklifi, aşk itirafı ve birazdan gerçekleşecek olan dini nikah... Her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki yetişemiyordu Elif Ada. Haklarında hayırlısının olması için dua etti. Kapıdan kendini ayırarak odasına gitmek için merdivenleri çıktı. Eda'nın odasından gelen seslerle kızların orada olduğunu anladı. "Esma abla, ablam sence mutlu olur mu?" Eda'nın endişeli sesiyle ne konuştuklarını merak etmişti. Ne kadar dinlemek istemese de kapının önünde bekledi. "Olacak inşAllah kuzum. Ömer Ağa'nın ablana bakışını görmedin mi? Bakarken bile kıyamıyordu sanki. Bilmiyorum ne olur ileride ama mutlu olacağını düşünüyorum. Eğer üzerse, Ömer Ağa karşısında bizi bulur!" Kararlı bir şekilde konuştuktan sonra Elif Ada böyle bir arkadaşı olduğu için şükretti. "Ablam bugünden sonra bu evde kalmayacak. Ben onu çok özlerim, üniversiteye gidince de özlüyordum ama sonunda bu eve geleceğini biliyordum. Ama şimdi başka bir evi, ailesi olacak." Gözünden akan yaşı sildi. Esma kardeşi gibi gördüğü kıza sarıldı. Elif Ada kardeşinin ağladığını anlayınca daha fazla kapının önünde durmadı ve odaya girdi. "Aa siz ağlamaya başlamışsınız bile." Neşeli çıkarmaya çalıştığı sesiyle yatakta oturarak sarılan ikiliyi ayırdı. "Hoş geldin gelin hanım, gözlerimiz yollarda kalmıştı." Esma dolmuş gözlerini sildi. "Hoş buldum canım ama neden ağlıyorsunuz siz." Kardeşinin yanağından öptü. "ADAA!! Bu yüzük ne kızım nereye gittiniz siz?!" Birden çığlık atarak konuşan arkadaşıyla korkmuştu Elif Ada. "Şey, evlilik teklifi etti." Parmağındaki yüzüğü okşayarak cevap verdi Elif Ada. "NE!!" İki kızdan da aynı tepki gelmişti. Oda şaşırmıştı zaten, onların bu halini garipsemedi. "Her şeyi detaylarıyla anlatıyorsun çabuk Ada." İkiside bu güzel yüzüğe bakıyordu. "Şimdi biz arabayla gittik ya. Ormanın içinde bir eve gittik. Görseniz ev çok güzeldi, bizim evimizmiş yani Asaf öyle dedi. Ev boştu, eşyasız, birlikte eşyaları almamızı falan söyledi işte. Sonra ben evi gezerken ortadan kayboldu. Nerede olduğunu öğrenmek için seslendim ama yine yoktu. Arkamı döndüğümde ise yere çökmüş elinde yüzük vardı. Evlenme teklifi etti. Biliyor musunuz kızlar beni dört yıldır seviyormuş. Hatırlıyor musunuz dört yıl önce bir aşiret düğününe gitmiştim. O kardeşinin düğünüymüş ve ben lavaboya gitmiştim, dönerken çarpıştık. O gün bana aşık olduğunu söyledi. Bende sizin gibi şaşırdım." Esma ve Eda'nın ağzı açık kalmıştı duyduklarıyla. Açık kalan ağızlarını eliyle kapattı. "Hadi hazırlanın birazdan dini nikah olacak ben odamdayım." İkinci bombayı da patlattıktan sonra odadan çıktı. Arkasından koşan kızlar onu durdurdu ve ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştılar. Elif Ada Asaf'ın birazdan onu almaya geleceğini söyleyince onlarda hâlâ şaşkın şekilde hazırlanmaya gittiler. Elif Ada giydiği beyaz elbise, beyaz şalla o kadar güzel olmuştu ki. Aynada kendine bakıp dolan gözlerini akmasınlar diye tutmaya çalışıyordu. Bugün Allah katında evli bir kadın olarak hayatına devam edecekti. Gözlerinden bile ne kadar sevildiğini anladığı bir adamın helali olacaktı. Oysa asla böyle bir şey hayal etmemişti. Üzerindeki elbisenin eteklerini okşadı. Annesi yanında olsaydı ne kadar mutlu olurdu şimdi. Elleriyle hazırlardı kızını, öğütler verir ne yapması gerektiğini söylerdi ve sarılarak, dilinde duasıyla uğurlardı Ada'sını. İki nikahında da yanında olurdu. Ama vefat eden annesi yanında yoktu. Annesini düşünmek onu ağlatmaya yetmişti. Tıklatılan kapısıyla gözyaşlarını sildi ve gel diyerek onay verdi.Kapıdan usulca giren dostu ve kardeşiydi. Esma ve Eda melek gibi olmuş kıza bakakaldılar. Eda ağlamaya başlamıştı tekrar, ablası çok güzel olmuştu. Esma arkadaşının elinden tutarak kendi etrafında döndürdü. Şimdi üçü de ağlıyordu. Elif Ada'nın telefonuna gelen mesajla kızlardan ayrıldı ve telefonunu aldı. Bu sırada kızlar kendilerini toparladılar. Asaf Evin önünde bekliyorum güzelim. Hazır mısınız? Güzelim yazmıştı değil mi yanlış görmüyordu? Mesajları tekrar tekrar okudu sonra cevap vermesi gerektiğini hatırlayınca yazmaya başladı. Siz
Evet, iniyoruz şimdi. Asaf Tamamdır. "Gelmiş, kızlar." diyerek sırıtarak onu izleyen kızlara döndü. "Anladık onu canım. Hadi bekletmeyelim enişteyi." Esma kızları kolundan tutarak odadan çıkardı. Biraz daha kalırlarsa arkadaşını alıkoyacak ve evlenmesine izin vermeyecekti. Avlunun kapısından çıkmadan önce babası Elif Ada'ya seslendi. Elif Ada kızları Asaf'a haber vermeleri için dışarı gönderdi. Tabii babasıyla yalnız konuşmak istemişti. Avludaki sedire oturan babasından uzak bir köşeye de kendisi oturdu. Her ne kadar konuşmak istemese de, eninde sonunda olacak konuşmayı daha fazla erteleyemezdi. "Ben ne diyeceğimi bilmiyorum kızım. Size düzgün bir babalık yapamadım. Ben size nasıl davranacağımı bile bilmiyordum. Buralarda sevgiyi öğretmediler, kız çocuklarına nasıl yaklaşılacağını öğretmediler. Böyle gördük bilemedim ben. Seni istemediğin bir evlilikten bile koruyamadım. Beni affet kızım biliyorum buna yüzüm yok ama özür dilerim." Babasının yüzüne bakmadan söyledikleriyle ona hak vermedi Elif Ada veremezdi. Bir baba canından kanından olan evlatlarını nasıl sevmezdi. Göstermeseler bile onun kalbinden gelmez miydi bu sevgi? Demek ki olmayınca olmuyordu. "Evet, sen bize ne sahip çıktın, ne sevdin ne de koruyabildin baba. Sen bugün beni istemediğim bir şeyden değil sadece küçükken yeni annen dediğin kadından da koruyamadın. Kardeşlerimin onun nefreti altında büyümesine izin vermeyeceğim merak etme. Bugün dini nikahım var yarın da bu evden temelli gidiyorum ama geride beni bekleyen bir baba evim yok... Birazcık sevseydin keşke, saçımı okşasaydın da annesizliği yaşatmasaydın. En azından çabalasaydın baba. Biz sadece annesiz değil babasız da kaldık. Evet dövmedin, hakaret etmedim bize, okumamıza izin verdin sağol ama keşke sevseydin de. Hakkım varsa helal olsun. Sende helal et." Elif Ada bir cevap beklemeden gözyaşlarını sildi ve kapıdan onu bekleyen adamın yanına gitti. Yüzünde her halinden belli olan sahte tebessümle ona bakan kızı bu hale getiren adamdan bir kez daha nefret etti. Keşke daha önce gelip onu bu yerden kurtarabilseydi. Sonra ise sevdiğinin beyaz elbise ve beyaz şalla ne kadar güzel olduğunu fark etti ve bir kez daha aşık oldu kızarmış orman gözlere. Arabanın kaputundan ayrıldı ve sevdiğine doğru ilerledi. "Ada'm neden ağladın, ne dedi o adam sana?" Eve girip konuşmasına engel olmak istemişti. Üzülmesin diye ama Esma onu engellemişti. Şimdi ise keşke zorla girseydim de ağlamasını önleyebilseydim diyordu. "Bir şey yok Asaf. Sadece annem yanımda olmadığı için hüzünlendim işte." Öyleydi artık babasında kalan bir hakkı yoktu ama annesi de yoktu. Ömer Asaf sarılmak istediği kıza sarılamadığı her an için nikahtan sonra alacaktı borcunu. Onu mutlu etmek için her şeyi yapacaktı. "Tamam öyleyse... Çok güzel olmuşsun Ada, seni sadece benim olduğum bir yere saklamak istiyorum." İçi gider gibi konuşan adamla yüzü kızardı Elif Ada'nın, utanmıştı. Niye böyle konuşuyordu ki? Utandığını bile bile. Kısık şekilde teşekkür eden Elif Ada da fark etmişti Asaf'ın üzerindeki takım elbiseyi ve ne kadar yakışıklı olduğunu. Fakat bir şey söylemedi, çünkü utanıyordu ciddi anlamda. Burası sıcak mı oldu ne? "Kızlar nerede?" Etrafına baktığında sokakta sadece onların olduğunu gördü. "Hazarla önden gittiler. Göndermek biraz zor oldu ama hallettim." Esma tutturmuştu Ada'yı görmeden gitmem diye. Eda ise ablasının üzgün halini görmek istememişti. Böylece Esma'yı ikna etmişti Asaf. "Anladım, gidelim o halde." Ömer Asaf hemen arabanın yanına gitti ve arka kapıyı açtı Elif Ada için. Nikahtan sonra ön kapıyı açacaktı inşAllah. Elif Ada arka kapıyı açan adama teşekkür etti ve eteğini toplayarak koltuğa oturdu. Asaf kapıyı kapattıktan sonra önden dolanarak sürücü koltuğuna geçti ve besmele çekerek arabayı çalıştırdı. Kısa yolculuk sessiz geçmişti. İki gençte heyecanlıydı ve ne konuşacaklarını bilmiyordu. Duran arabayla indiler. Camiinin kapısında onları bekleyen Esma, Eda ve Hazar'ın yanına gittiler. "Sonunda, kardeşim hadi imam sizi bekliyor. Zor ikna ettim zaten." Asaf Hazar'ın zevzekliğine alışkındı ama Ada'nın rahatsız olmasını istemezdi. "Tamam kardeşim geldik işte." Başka bir şey konuşmadan hep birlikte camiinin kapısından girdiler. İmam yerde oturuyordu. Elif Ada ve Ömer Asaf'ta onlara gösterilen yere geçtiler. Şahitlerin de oturmasıyla imam konuşmaya başladı. "Nikah cüzdanı olmadan dini nikahı kıymam aslında ama seni bilirim Ömer oğlum kötü bir şey yapmayacağını da bilirim o yüzden kıyıyorum. Ama yarın mutlaka nikah cüzdanını görmek istiyorum." İmam açıklamasını yaptıktan sonra gelin ve damadın ismini soyismini, anne baba ismini aldı ve şahitleri de yazdı. Sonra da nikah duasına geçti. Duadan sonra mehir için ne istediğini sordu Elif Ada'ya. Elif Ada hiç düşünmemişti bu konuyu o yüzden bir şey istemediğini söyledi. Ömer Asaf ise ona bakıp tekrar imama döndü ve ne verdiğini söyledi. "Buradaki evimiz, İstanbul'daki evimiz ve bir araba." İmam varlıklı olduğunu bildiği Ağa'nın söylediklerini yazdı. Elif Ada ise hem şaşkındı hem de bu kadar şeye gerek olmadığını düşünüyordu. Tam olmaz diyecekti Asaf izin vermedi. Mehir halledildikten sonra imam asıl sorulara geçti. İlk önce Elif Ada'ya sordu. "Salih ve Güzide kızı Elif Ada, Ömer Asaf'ı kocalığa kabul ettin mi?" Elif Ada yanında oturan adama bakarak ettim dedi. Aynı soruyu iki kez daha cevapladıktan sonra sıra Asaf'a geldi. "Abdullah ve Gülizar oğlu Ömer Asaf, Elif Ada'yı karılığa kabul ettin mi?" Ömer Asaf'ta yanındaki kıza bakarak gür sesiyle ettim dedi. İki kez daha cevapladıktan sonra imama baktı. Şahitlerin de onayı alındıktan sonra. "Bende sizi Allah katında eş ilan ediyorum. Mutluluğunuz daim, muhabbetiniz Peygamber Efendimiz ve Aişe annemiz gibi olsun. Hayırlı uğurlu olsun." Hep bir ağızdan amin dedikten sonra imamla birlikte Hazar ve kızlar da ayağa kalktı. Yeni evli çifti tebrik ettikten sonra dışarı çıktılar. İki gençte çok heyecanlıydı. Elif Ada başı önüne eğik öylece duruyordu. Sonra çenesinde hissettiği parmaklarla başını kaldırmasına müsaade etti. Ömer Asaf cebinden çıkardığı beyaz gülü karısına verdi. "Sarılabilir miyim?" Heyecan, sevinç, mutluluk dolu sesiyle izin istedi. Elif Ada tebessümle ve gözleri mutluluk yaşlarıyla dolu şekilde başını salladı. Onayı alan Asaf daha fazla beklemeden hasret kaldığı kıza döndü ve sarıldı. Elif Ada güçlü kollarıyla onu hiç bırakmayacakmış gibi saran kocasına aynı şekilde karşılık verdi. Ömer Asaf bilmediği ama yıllardır hasret kaldığı kokuyu doya doya içine çekti. Elif Ada ne yaptığını anladığı kocasıyla utanmıştı ama geri çekilmek aklının ucundan bile geçmedi. Bir süre sarılı kalan çift ayrıldı. Ömer Asaf karısının alnından öptü. Sonra nikah hediyesi olarak aldığı kolyeyi kutusundan çıkardı ve Elif Ada'nın izni ile boynuna taktı. Geri çekilmeden alınlarını yasladı ve şunları söyledi. "Hoş geldin, iyi ki geldin hayatıma orman göz seni çok seviyorum. Nikahımız mübarek olsun." Tekrar alnından öptü. Elif Ada da "Nikahımız mübarek olsun." dedi.
Bölüm Sonu... (...)
Selamün aleyküm herkese... Yeni bölüm geldi. Nasıl buldunuz? Öncelikle dini nikahın nasıl kıyıldığını tam olarak bilmiyorum o yüzden hem internetten baktım hem de okuduklarımı örnek aldım. Ve bölümde yazdığım gibi resmi nikah olmadan kıyılmıyor lütfen bunu dikkate alın. Açıklama bitmiştir. Gelelim sorulara: Elif Ada'nın babasıyla olan konuşması hakkında ne düşünüyorsunuz?😔 Ömer Asaf ve Elif Ada'nın dini nikahı kıyıldı. Bekliyor muydunuz? Hazar'ı sevdiniz mi? Bölümü nasıl buldunuz? İnşAllah beğenmişsinizdir... Yazım yanlışım varsa affola bilin ki gözden kaçmıştır... Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen... Bölüm beklerken diğer kitabım Yüsra'ya da şans verebilirsiniz. Beğeneceğinizi düşünüyorum... Bölümü hangi emojilerle anlatırdınız?👉🏻 Sizi seviyorum💙 ... Kendinize iyi bakın... Hayırlı günerimiz ve gecelerimiz olsun... Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️ 🌼...
Gizemliyazardemir0
|
0% |