@gizemliyazardemir0
|
Elif Ada'nın anlatımı ile-
Camiiden çıktıktan sonra Asaf'ın arabasıyla fakat önde oturarak gelmiştik eve. Hâlâ inanamıyordum dini nikahla evli olduğuma ve evlendiğim adamın beni sevdiğine. Resmen berdelle evlendiğim adam bana dört yıldır aşıktı. Şimdi ise eve gelen kuaför kız başımı ve hafif istediğim makyajı yapmıştı. Aynadan yansıyan aksime dalmıştım öylece. Kırmızı, bir gelinlik kadar kabarık olmayan ama güzel bir elbise vardı üzerimde. Bugün kınam yakılacak yarın ise resmen evli olacaktım. Bu evden, kardeşlerimden ayrılacak olmam şimdiden ağlamam için yeterli sebeplerdi. Odaya giren kızlarla gözlerim dolmuştu bile. Esma yanıma gelip sarıldı ve ne kadar güzel olduğumu söyledi. Eda ise kapının önünde durmuş gözündeki yaşlarla bana bakıyordu. "Eda, neden orada duruyorsun canım? Buraya gel." Koşarak geldi ve onun için açtığım kollarımla bana sarıldı. Şimdi ben de ağlıyordum. "Aa yeter artık kızlar bu kadar ağlama fazla kınaya da kalsın biraz." Gülerek söylüyordu ama o da ağlamıştı. Eda'dan ayrıldıktan sonra "Sanki sen ağlamadın." Dedim gözlerini silen arkadaşıma. "Bunlar senden kurtulduğum için mutluluk gözyaşları canım. Üstüne alınma yani." "Kesin öyledir Esma'm. Gel buraya da sarıl kurtulduğun arkadaşına." "Peki madem çok ısrar ettin." Onun bu hallerine Eda'yla güldük. Duygularını belli etmemek için şakaya vuruyordu. En sonunda ağlama faslımız bitmişti. Asaf geldiğine dair mesaj atmıştı ve kapının önünde araba kornalarının sesi yankı yapıyordu. Evde babam ve Selma abla vardı. Nur ve Semih ise duyduğuma göre Semih'in evindeydi. Selma abla yanıma gelmiş ve onun oğluna düğün yapılmadığı için bana söylenmişti. Oysa oğlunun hayatını kurtarmıştım ben hiçbir suçum olmamasına rağmen. Artık alışmıştım bu haline sadece kardeşimide onun elinden kurtarmaktı derdim. Bize yaşattıklarını ise affetmeyecektim. Babam yüzüme bakamıyordu. Bende ona bakmadım. Kardeşlerim ve dostumla evimden çıktım. Seda'nın da gelmesi için izin almak zor olmuştu annesinden fakat babam izin verince bir şey diyememişti. Seda da kırmızı bir elbise giymişti ve çok güzel olmuştu. O elbiseyi önceden benim almış olmam ise duygulandırdı. Küçük elini tutmam için bana uzattı. Hemen tuttum. Beni evimden küçük kardeşim çıkarıyordu. Babam bunu yapabilecek kadar bile baba olamamıştı ne yazık ki. Ona gülümsedim ve kızarmış yanaklarını öpmeyi aklıma not ettim. Açılan avlu kapısıyla dışarı çıktık. Asaf'ın kahveleri yeşillerimi buldu. Öylece durmuş ve beni izliyordu. Gözleri ilk önce yüzümün her zerresinde gezdi. Sonra baştan ayağa baktı. En sonunda gözlerimde takılı kaldı. Bende onu incelemiştim. Siyah takım elbisesi, içindeki beyaz gömleği ve yeleğiyle çok yakışıklıydı. Saçları özenle taranmıştı. Yutkundu ve yanıma geldi. Başımın iki yanından tutarak alnımı öptü koklayarak. Oysa birkaç saat önce öpmüştü ama hasret kalmış gibiydi. Herkesin içinde öpmesi de utandırmıştı. "Çok güzelsin orman göz. Dilim tutulacak kadar." Fısıltısını sadece ben duymuştum. Tebessüm ettim. Bir insan bir insanı nasıl böyle severdi aklım almıyordu. "Teşekkür ederim sende öyle." Diyebildim. Benim dilim tutulmuştu galiba. Bu halime güldü ve hâlâ elimden tutan kardeşimin boyunda eğildi. "Ben bir tane gelin var zannediyordum ama bir o kadar güzeli de varmış." Bu dediyle ben bile mest olmuştum. Seda elbisemin eteğine yüzünü sakladı. Utanmıştı kuzum. "Sedacım teşekkür et istersen abiye." Yüzünü gösterdi ve gülümseyerek teşekkür etti. "Küçük hanım ablanı bana emanet eder misin?" Elini uzattı. "Büyük bey ablamı sana emanet ederim ama bir şartla." "Nedir o?" "Ona asla kötü davranmayacaksın ve ağlatmayacaksın ablam üzülünce hemen ağlar. Söz ver bana." Üzülünce hemen ağlar. Ne kadar kısık söylemek istesede duymuştum ben. Acı bir tebessüm oluştu dudaklarımda. Asaf yutkunduktan sonra. "Söz veriyorum ablanı asla üzmeyeceğim ve kötü davranmayacağım. İnan istesem de yapamam." Kararlı bir şekilde söyledikleriyle ona baktım. Bende onu üzmezdim, belki şu an sevmiyorum ama onun sevgisi beni ona aşık edebilirdi. Nasibim olmasaydı yollarımız kesişmezdi ki. Seda tuttuğu elimi Asaf'ın elinin içine bıraktı. Onu son kez uyarmayı da ihmal etmemişti. Asaf elimi sıkıca tuttu ve arabaya yönlendirdi. Gelin arabası olarak süslenmiş arabanın ön koltuğunu açtı ve benim oturmamda yardım etti. Sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Bir eliyle arabayı kullanıp diğeriyle de elimi tutuyordu. Dudakları ise kıpır kıpırdı. Ne söylediğini merak etmiştim açıkçası. "Asaf ne söylüyorsun içinden." Bir anlık bana baktıktan sonra yola döndü. "Nazar duası okuyorum orman göz. Oradaki teyzelerin nazarı değmesin güzelliğine." Ne tarafa düşüyoruz? Allah'ım bu adam bana ne yapıyordu böyle? Yüzümün ısındığını hissedebiliyorum kesin kıpkırmızı olmuştum. Yüzümü cama döndüm beni bu halde görmesini istemiyorum. Fakat biraz sonra elimden beni çekerek ona bakmamı sağladı. "Yüzünü benden saklama sakın ne olursa olsun." Başımı salladım. Konuşacak halde değilim çünkü. Zaten biraz sonra da kınanın yapılacağı salona gelmiştik. Araba durunca kapının koluna gitti elim ama Asaf bekle dedi ve önden indi. Elimdeki sıcaklığı gidince üşüdüğümü hissettim. Oysa ben el ele tutuşmayı hiç sevmezdim, çünkü elim terler ve rahatsız olurum. Fakat Asaf tutunca ne terliyordu ne de rahatsız oluyordum. Düşüncelerimden kapının açılma sesi çıkardı beni. Yine elini uzatmış adamın elini tuttum ve arabadan indim. Arkamızdan gelen arabadan da kızlar ve Hazar inmişti. Kızlar yanıma gelince Asaf onlardan müsaade istemiş ve içeri göndermişti. Hazar ise arabasına binmiş ve gitmişti. "Ben kına yakılırken yanında olacağım güzelim. Çok ağlama olur mu?" Yine alnımdan öptü. "Tamam. Sen nereye gideceksin?" Nerede olacaklarını merak ediyorum. "Arkadaşlarla kendi aramızda kutlama yapacağız bir abimin mekanında. Merak etme güvenilir bir yer." Güvenilir derken neyi kastettiğini anlamıştım. Onun da dinine bağlı olması beni çok mutlu ediyor. "Allah'a emanet ol." "Sende." Dedi ve yanağından öperek uzaklaştım ondan. Zira daha fazla kalırsam utançtan yok olabilirdim orada. Allah'ım ben hangi cesaretle öpmüştüm onu? Salonun kapısında arkamı döndüm ve ona baktım. Eli yanağında biraz önce olduğum yere bakıyordu. İnşAllah kendine gelir ve giderdi. Daha fazla ona bakmadım ve heyecanla içeri girdim. Kapıda Esma ve Eda beni bekliyordu. Esma benim geldiğimi söyledi ve giriş müziği açtırdı. Açılan müzik eşliğinde Eda bir tarafımda Esma diğer tarafımda salona giriş yaptık. Gülizar teyze, Gül yenge ve daha tanımadığım birçok kadın vardı. Herkes benim geldiğimi görünce alkışlamaya başladı. Gülizar teyzenin yanındaki kadın yanıma gelerek beni oynamak için ayrılan piste götürdü. Her ne şu an oynamak istemediğimi söylesemde dinlemedi. Böylelikle yanımdaki diğer kadınlar ve genç kızlarla birlikte oynadım. Esma ve Eda da beni yalnız bırakmamışlardı. Esma benimle oynarken Eda alkışlamıştı. Bir süre sonra benim için ayrılan geniş koltuğa oturabilmiştim. Gülizar teyze, Gül yenge, beni piste götüren kadın ve yanında bir başka kadınla yanıma gelmişlerdi. Beni piste götüren kadın Asaf'ın ablası Nurcan ve diğer kadın da ablası Sevcanmış. İkisi de bana iyi davranmışlardı. "Nasılsın kızım?" Gülizar teyze anne sıcaklığı ile sormuştu. "İyiyim Gülizar teyze sen nasılsın?" "Bende iyi olmaya çalışıyorum diyelim kızım. Bizim oğlan tutturdu dini nikahı bugün yapalım diye. İnşAllah sana da sormuştur, kabul etti dedi ama." Çekinerek sorması üzerine gülümsedim rahatlatmak için. "Sordu Gülizar teyze merak etme rızam vardı zaten yarın resmen evli olacağız." "Tamam güzel kızım." Sonunda o da gülümsemiş ve yüzündeki endişe dağılmıştı biraz da olsa. Sonra da misafirlerle ilgilenmek için gitmişti. "Bana hiç, bir prensesle geleceğin söylenmemişti Elifcim. Bu küçük hanımın adı ne acaba?" Seda yine ona iltifat edildiği için utanmıştı. "Bu prenses küçük kardeşim Seda Gül yenge." Sedayı ben tanıttıktan Gül yenge memnun olduğunu söylemişti. Sedam ise hâlâ utanıyordu. İlerleyen vakitlerde diğer aile üyeleri ile de tanışmıştık. Bazıları bana iyi davransa da bir kısmı iğneleyici laflar da söylemişti. Asaf'ın hâlâsı bana hoşnutsuzca bakmış ve zehirli kelimelerini dökmekten çekinmemişti. "Bunun abisi olmasaydı Ömerim gibi güçlü bir ağayla evlenemezdi." Demişti kibirle. Yanında da kızı vardı. Esma ise cevabını vermişti. "Abisi dediğiniz kişi öz bile değil. Siz gelipte hiçbir suçu olmayan insanı suçlayamazsınız burda. İlk önce kendinize bakın. Arkadaşım size cevap vermiyorsa saygısındandır ama kimse de onu aşağılayamaz. Küçümsediğiniz kız sizin yeğeninizin hayatını kurtardı." Sert sözleriyle beni savundu arkadaşım. Haklıydı nitekim. Zaten ondan sonra da kadın gitmişti. O sırada Eda Seda'yı lavaboya götürdüğü için kendimi şanslı saydım. İkisinin de bunları duymasını istemezdim. "Ada bak seni ezmeye çalışmalarına asla izin vermiyorsun. Biliyorum şu an saygından sustun ama ileride böyle bir şey olursa susmayacaksın." Siniri biraz geçmiş şekilde bana öğüt veriyordu şimdi. "Merak etme ezdirmem kendimi. Eğer öyle bir şey olursa da ararım can dostumu gelir." "Gelirim tabii, ne olursa olsun." Sonra da sıkıca sarılmıştık. İlerleyen vakitlerde Gülizar teyze olanları duymuş ve onun adına özür dilemişti. Yine bir suçu olmamasına rağmen. Esma herkese inat benimle karşılıklı göbek atmıştı. Beni kimseye yem etmeyeceğini biliyorum zaten. Ve bunu herkese göstermişti. Sonunda kına yakılmasının vakti gelmişti. Asaf'ın geldiğini duyan Esma Hande Yener'in bir kış masalı şarkısını açtırdı. Kapıdan göz kamaştırıcı yakışıklılıyla şarkının eşliğinde yanıma geldi Asaf. Şarkının yabanım, sevgilim, esmerim, sebebim kısmında yanıma oturmuştu. Yüzüme örtülü kırmızı duvak sayesinde kızarmış olduğuna emin olduğum suratımı görmüyordu iyi ki. Esma'ya bunun bedelini ödetecektim. Sırf Asaf esmer olduğu için açtırmıştı bu şarkıyı. Elimin üzerindeki ağırlıkla yanımdaki adama baktım. Yine elimi tutmuştu ve ben kendimi iyi hissetmiştim. Duvağın üzerinden kulağıma yaklaştı. "Teşekkür ederim." Neden teşekkür ettiğini bilmiyordum. "Ne için?" Diye sordum hâlâ yakınımdayken. "Beni sevmeye çabaladığın için." Bir yutkunma geçti boğazımdan, çok mu belli etmiştim bunu. Fakat o halinden gayet memnun görünüyordu. Biraz uzaklaştı eli hâlâ elimi tutuyordu. Şarkı bitmiş ve yerini duygusal bir şarkıya bırakmıştı. Kızlar ellerinde kına tepsileriyle şarkı eşliğinde etrafımızda dönmeye başlamışlardı. Bu sırada Asaf'ın da omzuna yeşil bir örtü örtmüşlerdi. Şarkının kınayı getir aney, kısmında bende ağlamaya başladım. Benim kına yakacak bir annem yok yanımda bunun gerçekliği yüzüme vurdu sanki. Ne çok isterdim yanımda olmasını. Elimi tutan Asaf ağladığımı anlamış gibi elimi sıktı yanındayım der gibi. Duvağın altından ona baktım ve gözlerimdeki yaşlarla gülümsedim. Bir süre sonra Nurcan abla duvağımı açıp ağlayıp ağlamadığımı kontrol etmişti. Ağladığımı görünce "Gelin hanım ağlamış kınayı getirin." demişti. Kınamı ise Esma yakacaktı. Kınayla birlikte yanıma geldi ve önüme çömeldi. Direkt elimi açınca kendisi kapattı bana kızmayı da ihmal etmemişti. Elimi sıkı sıkı kapalı tutarak "Gelin elini açmıyor." diye kalabalığa bağırdı. Gülizar teyze elinde cumhuriyet altını ile geldi ve Esma'ya verdi. Esma memnun bir şekilde elimi açtı ve kınayı sürdü. Diğer elimi Asaf tutuyordu ve bırakmak istemeyen bir hali vardı. "Enişteciğim kızın elini bırakta ona da kına yakayım. Söz sonra yine tutarsın." Böylece iki elime de kınayı yakmıştı Esma. Asaf'ın serçe parmağına ise ablası Nurcan sürdü. Asaf'la ayağı kalktık ve duvağımı açtı. Alnımdan öptükten sonra geri oturmuştuk. "Gözlerin kıpkırmızı olmuş orman göz neden bu kadar ağladın." Soru gibi değil de sitem eder gibi söylemişti. Ağlamam onu üzmüştü. Omuz silktim. Ağlamam çok normaldi. Vakit gece yarısına geliyordu. Herkes gitmiş ve aile üyeleri kalmıştı. Asaf yanımdan hiç ayrılmadı ve elimi de bırakmadı. "Ben gelmeden önce bir sorun oldu mu güzelim." Kaç olmuştu güzelim deyişi. Halasıyla olanı söyleyip söylememkte kararsız kaldım. Aramızda sır olmaması için söyledim. "Oldu ama hallettim. Yani bir sorun yok şu an." Sinirlenmişti. "Biri bir şey mi söyledi." "Asaf gerçekten sorun yok. Ben aramızda sır olmasın diye söyledim." Hâlâ bana ısrarla bakarken kabul ettirmeye çalışıyordum daha fazla sormaması için. "Şu an bir şey söylemiyorum ama bir şey olursa bana söylüyorsun ilk tamam mı Ada?" "Tamam Asaf." Gülümseyerek baktık birbirimize. Benim yüzümden kimseyle arasının bozulmasını istemezdim. Sonunda biten kına ile eve gitmeye koyulduk. Seda uyumuştu, ben arabaya taşımak için kucağıma alacaktım ama Asaf izin vermedi ve kendi alarak arabaya götürdü. Hazar arabasının yanında bizi bekliyordu. Kızlar hep onun arabasıyla gelmişti. Asaf'ın arkadaşı olduğu için güveniyorum. Seda'yı yavaşça arka koltuğa yatırdı Eda da yanına oturmuş ve başını bacağına koymuştu. Esma huzursuzca bana bakıyordu. Hazarla yıldızları barışmamıştı anlattığına göre. Ve şu an arka koltuk dolduğu için öne oturmak zorunda kaldı. Ona sıkıntı olmayacağını söyleyerek oturmasını belirttim. Bana tersçe baktıktan sonra ön koltuğa oturdu. Evde hesabını soracaktı. Onlar gittikten sonra Asaf'la baş başa kalmıştık. Gülizar teyze falan da gitmişti. Sessizce arabaya bindik. Asaf arabayı çalıştırdı ve eve doğru yol aldık. İkimizde konuşmuyorduk. Açıkçası ben utanıyordum hâlâ, yeni tanıştığım bir insan sonuçta ve tüm hayatımı onunla geçirecektim. Bize dayatılan bu hayat ne kadar doğruydu? Asaf'ın eli yine elimdeydi. "Dalgınsın." Yoldan ayırdığı gözlerini saniyelik bana değdirip tekrar yola döndü. "Evet, dalmışım." "İyi misin peki?" "Bilmiyorum Asaf. Her şey bir anda oldu. Ne yaşadığımı bile anlayamadım. Hiçbir bağım olmayan bir adam kız kaçırdı diye evlenmek zorunda kaldım. Sonra sen... sen bana anlatmıyorsun neden beni sevdiğini önce söylemediğini. Ve bunları yaşarken yanımda annem yok. Bu daha fazla üzüyor beni." Asla onu üzmek ya da suçlamak gibi bir niyetim yoktu ama gerçekleri öğrenmek istiyorum artık. Neden koskoca dört yıl beklemişti? Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı. "Çok haklısın Ada. İnan seninle berdelle evlenmek zorunda kalmak istemezdim, senin de beni tanıyarak ve severek evlenmeni isterdim. Kardeşim Nur beni çok büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Ondan asla beklemezdim ama olan oldu maalesef. Senden zaman istiyorum Ada. Söz veriyorum düğünden sonra her şeyi anlatacağım. Tamam mı güzelim?" Elimi dudaklarına götürerek naif bir öpücük bıraktı. "Tamam Asaf." Sonraki yol boyunca aramızda bir konuşma geçmedi. Demek ki her şeyin bir zamanı vardı. Üstelememeye karar verdim. Evin önünde duran arabadan indik. Asaf arabanın önünden dolanarak yanıma geldi. Ellerimi tutarak bana baktı. "Seni anlıyorum ve merak etme her şey güzel olacak inşAllah." İnşAllah diye mırıldandım. Alnımdan öptükten sonra gidecektim ama elimden tutarak durdurdu. "Bu sefer öpmek yok mu orman göz?" Sırıtarak söylemesiyle utandım. Her ne kadar yok demek istesem de çok tatlı bakıyordu. "Hayırlı geceler. Allah'a emanet ol." Dedim ve yanağından öptüm. Bu sefer gitmeden cevabını bekledim. "Sende Allah'a emanet ol sevdiğim." İyi ki beklemişim.
Bölüm Sonu... (...)
Selamün aleyküm herkese... Sizi çok beklettiğim için çoook özür dilerim... Umarım beğenmişsinizdir... Yazım yanlışım varsa affola bilin ki gözden kaçmıştır... Bölümü nasıl buldunuz? Hangi emojilerle anlatırdınız👉🏻 Nasıl gidiyor? Bugün kınamız oldu diğer bölümde düğün olacak inşAllah. Ömer Asaf? Elif Ada? Esma? Hazar? Eda? Ömer Asaf'ın halası başımıza bela olacak gibi hadi hayırlısı. Düşüncelerinizi belirtin lütfen. Görmek istediğiniz sahneleri de yazabilirsiniz. Bölüm beklerken diğer kitabım Yüsra'yı da okuyabilirsiniz... Sizi seviyorum 💙... OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN... Ben diğer bölümü yazmaya gidiyorum... Görüşürüz inşAllah... Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️ 🌼...
|
0% |