@gizemliyazardemir0
|
Eve girdiğim gibi kendimi banyoya attım. Elbiseyi üzerimden çıkardıktan sonra şalımı çıkararak saçlarımı serbest bıraktım. Yüzümdeki hafif makyajı temizledikten sonra sıcak bir duş aldım. Yatsı namazını kılamadığım için abdest aldım.
Odamda namazımı kıldıktan sonra kızların yanına gittim. Eminim ki uyumuyorlar ve beni bekliyorlardı. Tahmin ettiğim gibi mutfakta bir şeyler yiyorlardı. Onları görünce acıktığımı hissettim. Bende bir şeyler atıştırdım sonra birlikte odama gittik. Çünkü bu gece bir nevi veda gecesiydi. Bu evde geçirdiğim son günümdü.
Kızlarla pijamalarımızı giymiş yatağımın üzerinde oturuyorduk. Kimseden ses çıkmayınca ben konuştum.
"Eee bir şey söylemeyecek misiniz? Ne bileyim abla seni çok seviyorum, çok özleyeceğim falan. Sonuçta bugün son gecem." Ağlamamak için şakaya vurmaya çalışıyordum ama bu gecenin sonunda üçümüzde ağlayacaktık.
İlk fire veren Eda olmuştu bile. Ne zamandır bu kadar duygusal oldu bu kız bilmiyorum.
"Abla, ben sensiz ne yapacağım burda? Keşke annem de olsaydı." Onu yanıma çağırdım ve sarıldım.
"Keşke olsaydı bitanem. Kısmet değilmiş. Hem ben senden tamamen ayrılmıyorum ki istediğin zaman yanıma geleceksin. Üniversiteyi kazandığında buradan kurtulacaksın zaten." Saçlarını okşadım ve bir öpücük bıraktım çok sevdiğim saçlarına. Eda'nın saçları annemin saçları gibi, saçlarını her okşadığımda sanki annemin saçları dolaşır parmaklarımda. Kokusu tıpkı onun gibi.
Kardeşim annem kokar.
Arkadan burnunu çeken arkadaşımı da kollarımın arasına aldım. Ona biraz takılabilirim değil mi?
"Senin Hazarla nasıl gitti Esmacım. Yine tartıştınız mı?" Hemen benden ayrıldı ve saçlarını savurarak kollarını göğsünde birleştirdi.
"Ne, nasıl gitmesi Ada ya saçmalama. Ve evet tartıştık. Sen de kardeşlerinle bir oldun beni öne oturttun unuttum sanma." Sinirle söylüyordu ama onları birbirine çeken bir şey var bence. Ama benim arkadaşım aşka inanmıyor. Tabii bunun için sebepleri var fakat her insan aynı olacak diye bir şey yok. Belki de bunu konuşmak için erken, bilmiyorum.
"Tamam canım uzatmıyorum o yüzden hesap sormak da yok!"
"Sırf yarın evleniyorsun diye bir şey demiyorum. Şimdi anı yaşayalım. Enişte bey sonra izin vermez bize dimi Edacım." Eda da deli arkadaşımı onaylamıştı.
"Siz görürsünüz şimdi." Dedim ve ikisinide gıdıklamaya başladım. Yatağa yatmış kahkahalarla durmamı söylüyorlardı. Peki umrumda mı? Asla.
"Abla dur tamam."
"Ada canım arkadaşım durur musun lütfen." Ve daha nice durmamı söyleyen cümleler.
Ben yorulunca onları rahat bıraktım. Gözlerinden yaşlar geliyordu gülmekten. Sonra ise uykumuz geldiği için birlikte uyuduk son kez.
Sabah ezanıyla gözlerimi açtım. Yanımda uyuyan kızları da kaldırdıktan sonra birlikte sabah namazını kıldık.
Vakit erken olduğu için tekrar uyuyacaktık. Fakat kızlar kendi odalarına gitmişlerdi uyumak için. Böylece odamda yanlız kaldım. Eşyalarımı önceden toplamıştım. Kur'an-ı Kerim okuduktan sonra hakkımızda hayırlısı olması için, güzel bir evliliğimiz olsun diye dua ettim.
Annemin fotoğraflarına baktım, ağladım. Onu çok özlüyorum. Annemin fotoğrafıyla uyuya kalmışım.
Sabah Seda'nın yatağıma çıkmış yanaklarımı öpmesiyle uyandım. Benden önce nasıl uyanmıştı bu uyku prensesi.
"Abla, abla uyan hadi gelin olacaksın." Allah'ım ya çok tatlı bir kardeşim var. Birde gelin olacaksın diyor ya büyümüş de küçülmüş.
Onu yanıma çektim ve yatağa yatırdım. Beni öptüğü gibi yanaklarından öptüm. Dün aklımda kalmıştı zaten.
"Öyle mi küçük hanım ben gelin oluyorum diye mi pek tatlı uykundan uyandın."
"Evett." diyerek tatlı tatlı başını salladı. Onunla biraz daha uğraştıktan sonra rahat bıraktım ve üzerimi giydim. Hep birlikte yapılan kahvaltıdan sonra sıra düğün için hazırlanmaya gelmişti.
Gelinliğim önceden eve geldiği için kuaför eve gelecekti yine. Düğün ise konakta olacaktı. Vakit çok ilerlemeden kuaför gelmiş ve şalımla makyajımı yapmıştı. Yine hafif bir makyaj istemiştim. Gelinliğimi de giydikten sonra hazırdım.
Kardeşlerim ve Esma yanıma gelmiş hayranlıkla bana bakıyordu. Her an ağlamaya hazır vaziyette duruyorduk. Tek tek sarıldık. Evden çıkarken kuşağımı üçüde bağlayacak.
Kapıda görünen babamla herkes odamdan çıkmış ve ikimiz kalmıştık.
Çok üzgün görünüyordu keza gözleri de kızarmıştı. Bu görüntü ağlamış olabileceği ihtimalini düşündürüyordu. Ben onu sadece annemin cenazesinde ağlarken görmüştüm bir de geçenki konuşmamızda.
Yanıma gelip ilk önce alnımdan öptü. Sonra ise sıkıca sarıldı. Böyle bir şey beklemediğim için kalakaldım biraz sonra bende kollarımı beline koyarak sarıldım babama.
Ne hissedeceğimi bilmiyorum ama bugün bu evden ayrılıyorum ve kimseyle küs ayrılmak istemem. Ben zaten onu affetmiştim. Bundan sonra kardeşlerime iyi bir baba olur umarım.
Sarılmamız bittikten sonra yatağımın üzerine oturduk. Ellerimi tutarak konuşmaya başladı.
"Kızım Allah yuvanı hayırlı kılsın. Eğer kötü bir şey yaşarsan, sen her ne kadar kabul etmesen de burada dönecek bir evin var. Kapımız sana her zaman açık. Ben seni koruyamadım, emanetime sahip çıkamadım. Özür dilerim Elifim." Benim bir şey dememe izin vermeden kalkıp gitti. Daha çok ağlamaya başladım. İyi bir baba olsaydı belki her şey daha farklı olabilirdi.
Babamdan sonra kızlar tekrar odaya girdi. Evden çıkışım için kuşak bağlayacaklardı.
Dualar eşliğinde, gelen misafirlerle önce Seda mavi bir kuşağı üç kez çözüp bağladı Eda'nın yardımıyla. Esma da aynı şekilde yeşil bir kuşak bağladı. En son ise Edam kırmızı kuşağı bağladı ve duvağımla yüzümü kapattı. Tek tek ağlayarak sarıldık.
Dışarıdan düğün alayının sesleri geliyordu. Seda yine elimden tutmuştu birlikte evden çıktık. Kapı'nın önünde Asaf elinde beyaz gül buketiyle duruyordu.
Beni görünce yine dondu kaldı. Baştan ayağa beni inceledi dünki gibi. Bende ona baktım. Sonra yavaşça yanıma geldi.
Gül buketini uzattıktan sonra duvağın üzerinden alnımdan öptü. Yanımda durdu elimden tutarak beni arabaya yönlendirdi. Gelin arabası olarak süslenmiş arabanın arka kapısını açtı. Onun yardımıyla arabaya bindim. Sonra arabanın etrafında dönerek yanıma oturdu. Şoför koltuğunda ise Hazar oturuyordu. Zaten başkasının oturmasını beklemezdim. Esma yine Hazarın yanına, öne oturmak zorunda kaldı.
Esma da bindikten sonra ben onlara bakarken Asaf elimden tutarak ona bakmamı sağladı. Gelinliğin izin verdiği kadar dibime oturdu.
"Yine çok güzel olmuşsun." Kulağıma doğru kısık sesle konuştu. Göz kırparak önüne döndü. Bu adam kalbe zarar.
"Herkes tamsa gidebiliriz herhalde."
"Gidebiliriz kardeşim, sür."
Sonra arabayı çalıştırdı. İlk önce dış çekime gidecektik. Asaf yol boyunca bana bakmıştı. Bir kez gördüğü birini nasıl bu kadar sevebilirdi anlamıyorum, belki de hiç aşık olmadığım için.
"İstersen yüzünü açalım Ada."
"Enişte merak etme bundan sonra hep göreceksin zaten." Esma'nın şakasıyla utandım. Beni utandırmayı çok seviyor hanımefendi.
Onu boş vererek duvağı kaldırdım. Daralmıştım zaten.
"Ada neden açıyorsun enişte sonra görecekti."
"Çekimde açacaktım zaten Esmacım. Bir şey olmaz."
Asaf tepki vermeden yüzüme bakıyordu. Ne oldu ki şimdi?
"O değilde yenge Asaf büyülendi galiba. Dünyadan Ömer Ağa'ya! Oğlum kendine gel lan." Gerçekten öyle görünüyordu. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Ada... ben ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Çok güzelsin. Sen bana ne yapıyorsun böyle orman göz." Başımı iki yana salladım.
"Hiçbir şey yapmıyorum ki." dedim masumca. Güzel gülümsemesini hediye etti bana.
"Bir bilsen, daha fazlasını yapacak gibisin bilme daha iyi o yüzden." Bende onun gibi gülümsedim ve tamam dedim.
"Öhöhö aile var burda!" Hazar'ın sahte öksürüğü ve sözleriyle önümüze döndük en azından ben döndüm. Asaf'ın gözleri hâlâ üzerimdeydi.
"Ne yapıyorsun ya sana ne, evli onlar!"
"Ne yapmışım ben?" İkisinin tartışmasına ilk kez şahit olacaktım.
"Ne yaptığını biliyorsun bence istedikleri gibi konuşabilirler sana ne yani! Ne karışıyorsun?"
"Ne var ya!"
"Kıskandın mı yoksa. Senin yok ya." Esma'dan bunu demesini beklemezdim belli ki kendide beklemiyordu o yüzden önüne döndü.
"Neyini kıskanıcam Allah aşkına. Gencim yakışıklıyım hem sen olmadığını nerden çıkardın?"
Esma direkt Hazar'a bakarak "Var mı yani," dedi sonrada ne dediğini fark ederek "Bana ne ya önüne bak kaza yapacağız. Genç yaşımda ölmek istemem." dedi. Bu ikisine ne oluyordu ya? Hiçbir şey anlamadım.
Sonra ikisinden de ses çıkmadı. Çok geçmeden de dış çekim yapılacak mekana gelmiştik.
Arabadan inmem de Asaf yardım etmişti. Bu gelinlikle yürümek, hareket etmek gerçekten zordu.
Bizi karşılayan adamla çekimin yapılacağı alana gittik. Fotoğrafçı söylüyor ona göre poz veriyorduk. Güzel olmuştu. Çekim bittikten sonra fotoğrafları bize göndereceklerini söylediler. Bizim için hem eğlenceli hem de ileride gülerek bakıp hatırlayacağımız anılar olmuştu.
Düğün konakta olacaktı. Arabaya binerek konağa gittik. Yolculuk bu sefer sessiz geçmişti. Ben nedensizce heyecanlanmıştım.
Konvoy şeklinde, kornaların sesiyle araba konağın önünde durdu. Arabadan Asaf'ın yardımıyla indim. Koluna girdikten sonra misafirlerin yanına gittik birlikte. Üzerimde pelerin vardı ve duvağımı da yüzüme geri örtmüştük.
Bizim için ayrılan masaya oturduk alkışlar eşliğinde. İlk önce nikahımız kıyılacaktı. Nikah memurunun konuşmasıyla nikah başladı.
İkimizde soruları cevapladıktan sonra asıl sorulara gelmişti sıra.
"Siz Salih kızı Elif Ada; hiç kimsenin baskısı altında kalmadan, kendi hür iradenizle Ömer Asaf beyefendi ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?" Asaf'a baktım ve masanın altından tuttuğum elini sıkarak ilk önce ona cevabı verdim.
"Evet." Herkes alkışladı.
Bu sefer soruyu Asaf'a sordu.
"Siz Abdullah oğlu Ömer Asaf; hiç kimsenin baskısı altında kalmadan, kendi hür iradenizle Elif Ada hanımefendi ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?" Benim gözlerimin içine bakarak, kocaman gülümseyerek "EVET" dedi gür sesiyle.
Yine bir alkış tufanı kopmuştu. Kalabalıktan yükselen ayağına bas sözleriyle Asaf'ın ayağına bastım. Şahitler Esma ve Hazar da şahitlik ettiklerini söyleyince defteri imzaladık.
İmza işi bitince nikah memuru ile ayağa kalktık.
"Bende, belediyenin vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum. Bir ömür mutluluklar." dedi.
Asaf'a döndüm ve duvağımı açtı sonra besmele çekerek alnımdan öptü.
Nikah memuru nikah cüzdanını uzattı. Asaf'la birlikte almak istediğim için onun elinden tuttum ve birlikte aldık nikah cüzdanını.
Nikah bittiği için sıra takı törenine gelmişti. O kadar fazla altın takan, para veren oldu ki anlatamam. Aşiret düğününde gerçekten bayağı para toplanıyormuş keza altında öyle bunu kendi düğünümde öğrendim.
Sonunda takı töreni de bitmiş ve oturuyorduk şu an. Ve ben çok yoruldum o takıları taşımak çok zor.
İlerleyen vakitlerde herkes bizi tebrik ederek dağılmaya başladı. Aile üyeleri kalınca düğün de bitmişti. İşte şimdi veda vakti.
Ağlayarak sarılan kardeşimle bende ağladım ve sıkıca sarıldık. Eda'dan sonra Seda'yı kucağıma almış ve ona da sarılmış öpmüştüm. Esma'm da ağlıyordu, onunla da vedalaştım. Babam bir köşede sessizce duruyordu tıpkı yabancı gibi. Ben yanına gittim ve elini öptüm. Ne olursa olsun babamdı.
Kızlarla bir kez daha sarıldık. Mutlu olmam için iyi dileklerde bulundular. Asaf belimden tutarak kendine çekti.
"Daha fazla ağlama güzelim. Gideilm mi artık?" Nereye gidiyorduk ki ben konakta kalacağımızı düşünmüştüm.
"Nereye gidiyoruz Asaf burada kalmayacak mıyız?"
"Hayır güzelim okulun başlayana kadar çiftlik evinde kalacağız. Bir nevi balayı." Yanaklarım kızarmıştı. Başımı sallayarak onayladım.
Vedalaşmalara doyamamıştım. Son kez sarıldıktan sonra konaktan çıkmıştık nihayet.
"Asaf eşyalarımız var mı ki?"
"Var yavrum merak etme." Yeni iltifatlara terfi ediyorduk. Ön koltuğa oturdum Asaf'ın yardımıyla. Sahi bugün bana ne çok yardım etmişti öyle.
Şoför koltuğuna geçince, elimi tutarak arabayı çalıştırdı.
"Çok mu yoruldun?" Sanki kıyamıyor gibiydi bana.
"Hem de nasıl. Hiç halim yok. Sen yoruldun mu?"
"Ben iyiyim güzelim." Elimi dudaklarına götürerek yumuşakça öptü.
Araba biraz sonra yolunu çok iyi bildiğim bir yerde durdu. Kabristan da.
Annemi ziyarete gelmiştik. Evlendiğim adam beni anneme getirmiş onunla konuşmam için bana fırsat sunmuştu.
"Asaf sana inanamıyorum. Çok teşekkür ederim." dedim ve boynuna sarıldım. Anında elleri belimi bulmuştu.
"Kayınvalidem ile tanışmak istedim karıcığım. Ona teşekkür borcum var aslında." Geri çekildim ama hâlâ çok yakındık.
"Ne teşekkür borcuymuş o?"
"Senin gibi güzel bir kızı dünyaya getirip, en iyi şekilde yetiştirdiği için." Başımı önüme eğdim. Çenemden tutarak kaldırdı ve dudağımın kenarından öptü.
"Hadi gidelim." Kendime geldikten sonra onun kapımı açmasını izledim. Ne ara inmişti? El ele tutuşarak annemin mezarına gittik. Asaf'ın diğer elinde, ne ara aldığını fark etmediğim çiçek buketi vardı. Ve bu çiçekler annemin en sevdiği çiçeklerdi.
"Bakma öyle Eda'yla planladık. O söyledi çiçekleri." Bakışımı fark etmiş olmalı ki açıklama yaptı. Canım kardeşim her şeyi düşünmüştü. Ona da teşekkür etmeyi aklıma not ettim.
Annemin mezarının önünde durunca mezar taşındaki yazıları tekrar okudum.
Güzide Aka
Ruhuna Fatiha
Annem benim için bu dünyadaki en güzide çiçekti. O vefat edince yarım kalmıştık biz.
"Annecim ben geldim. Ama bu sefer yalnız değil damadınla geldim. Biliyor musun anne bugün evlendik ve o seninle tanışmak için getirdi beni." Sesim pürüzlü çıkıyordu ağladığım için.
Asaf elindeki çiçek buketini annemin toprağına bıraktı.
"Selamün aleyküm Güzide anne. Ben en sevgili damadın Ömer Asaf. Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. İyi ki Ada'yı dünyaya getirmişsin. Onu hiç üzmeyeceğim Allah'ın izniyle. Söz veriyorum." Fark ettirmeden gözünden gelen yaşı silmek istedi ama görmüştüm. Elini sıktım güç vermek için.
Annemi hemen kendi annesi olarak benimsemişti.
"Yavrum ben su getireyim sen bekle tamam mı?"
"Tamam." Gülümseyerek gitti. Suyu bahane etmiş beni annemle yalnız bırakmak istemişti.
"Anne görüyorsun dimi beni seven bir adam çıktı karşıma. Çok şaşkınım aslında beni böyle sevmesi ve hissettirmesi garip geliyor ama alışıyorum ona. Çok iyi biliyor musun anne. Beni kıracak hiçbir şey yapmadı ve söylemedi. Dünyadaki en nadir parçaymışım gibi bakıyor bana. Ben ise ona hissettirmiyorum. Sen olsaydın ne yapacağımı söylerdin. Seni çok özledim annem. İnşAllah yattığın yerde huzurlusundur. Senin için her zaman dua ediyorum. Benim için endişelenme annem iyi olacağız inşAllah." Gözyaşlarımı silerek ellerimi açtım ve annemin ruhuna dualar okudum. Asaf elinde su dolu şişeyle geldi. Mezar taşındaki kuşların su içmesi için yapılmış bölmeyi doldurdu. Geri kalanı ise mezara döktü. Benim gibi yere çöktü ve ellerini açarak dua etti. İkimizin de duası bitince elimden tutmasıyla ayağa kalktım. "Güzide anne biz yine geleceğiz inşAllah. Kızın önce Allah'a sonra bana emanet. Huzur içinde uyu." "Annecim duydun damadını getirmezse ona kız tamam mı?" Asaf gülerek beni kendine çekti. Beline kollarımı sardım. "Söz ağızdan bir kere çıkar karıcığım. Ne zaman istersen seni getiririm." "Görüşürüz annem. En güzele emanetsin." Asaf'ta annemle vedalaştıktan sonra arabaya bindik ve çiftlik evine doğru yola çıktık.
Bölüm Sonu... (...) Selamün aleyküm herkese... Yeni bölüm geldi... Bölümü dün geç saatlerde tamamladığım için şimdi atıyorum kusura bakmayın lütfen... Umarım beğenmişsinizdir... Yazım yanlışım varsa affola... Bölümü nasıl buldunuz? Bölümü hangi emojilerle anlatırdınız 👉🏻 Nasıl ilerliyor? Güzel miydi? Hazar ve Esma arasında ne oluyor dersiniz? Asaf'ın ince hareketi, Eda'yla düşündüler. Nasıldı? OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN... SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!! Buradan hayalet okuyucularıma da sesleniyorum lütfen oy verin. Mesela ilk bölümü 134 kişi okumuş ama 30 oy var sadece. Okunmanın çok olması beni mutlu ediyor ama oylar çok az lütfen dikkate alın🙂... DİPNOT:Bölümler haftada bir gelecektir. Eğer tamamlarsam erkende gelebilir. Neyse sizi seviyorum💙... Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️ 🌼... Görüşürüz inşAllah💖... Beni takip etmeyi unutmayın...
Gizemliyazardemir0
|
0% |