Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1.Bölüm

@gizemliyazardemir0

Özler insan eğer uzaktaysa sevdiği...

Bazen yanında olsa bile özler...

O sevgi bir kere düşmüştür ya kalbe, geri dönüşü yoktur...

Geriye o, sana nasip olsun diye dua etmek kalır...

(...)

Sonunda dileğim gerçekleşti ve komşu teyzem şoku atlattıktan sonra bana sımsıkı sarıldı. Biliyordum ki aklında birçok soru vardı. Eve girdikten sonra hepsini sakince cevaplayacağım inşAllah.

"Yüsra annenlerin haberi yok değil mi kızım. Neden habersiz gelirsin ki nasıl kandırdın acaba? Bari bana haber verseydin hazırlık yapardım senin için. Şimdi nasıl endişelenmişlerdir. Onlar senin ailen kızım insan bir haber verir izin alır. Bunları içerde konuşucaz kızım hesap vereceksin. Geç içeri hadi."

Beklenen konuşma da yapıldığına göre eve girebilirim artık. Bavullarımla birlikte kapıdan içeri girdim, komşu teyzem bana yardım etmek istemişti ama izin vermedim. Gencim canım ben taşırım yani. Tabii bunu dışımdan söylemedim komşu teyzemin yanlış anlamasını istemezdim.

Burnuma gelen yumuşatıcı kokularıyla Sevda teyzemin temizlik yaptığını anladım. Zeynep ablam uyuyor olmalı, konuştuğumuza göre bugün dersi öğleden sonraydı o da uyuyarak değerlendirirdi böyle zamanlarını.

Komşu teyzem kolumdan tutarak sorgu için beni koltuğa oturttu. Zeynep ablam beni kurtarmaya gelse olmaz mıydı? Ona çok ihtiyacım var ya da yorgun olduğumu söyleyip kaçsa mıydım?

"Zeynep ablam nerede Sevda teyze?" Konuyu değiştirmeye çalıştığımı anlamaz inşAllah.

"Zeynep'in uyuduğunu bildiğini pekâlâ anlayabiliyorum kızım. Kaçmaya çalışma ailenden habersiz neden geldiğini anlatacaksın bana. Şimdi dinliyorum." Tabii kaçamazdım komşu teyzemin elinden kim kurtulmuş da ben kurtulabileyim ki?

Derin bir nefes aldım ve içimden besmele çekerek izahımı yapmaya başladım.

"Şimdi şöyle ki..." Diye başladığım cümlemi teyzemin uyaran bakışlarıyla uzatmamaya karar verdim, selametim için.

"Biliyorsun ben Fransa'da memleketimden uzakta yaşamayı hiç istemedim. Annemi, babamı, ağabeyimi ne kadar zorlasam da onlardan önce gelmeme de izin vermediler ben de kaçtım. Zaten bir hafta sonra gelecektik bir süreliğine Sevda teyze ben sadece önceden gelmiş bulundum. Hem anneme de haber verdim uçaktan indiğimde." Suçlu çocuklar gibi başım önümde parmaklarımla oynayarak anlattım. Ama onlar izin vermemişlerdi ki ne var yani biraz önce gelip daha çok kalsam.

"Seni anlıyorum Yüsra ama bu yaptığın çok yanlış kızım. Güzel bir dille anlatsaydın keşke izin verirlerdi belki."

"Ama Sevda teyze vermezler işte sende belki diyorsun bak... Üniversiteyi Türkiye'de okumak istedim hayır dediler, birkaç gün önce gideyim dedim yine hayır dediler. Artık burdan birini bulup evlenicem beni götüremeyeceler o olacak." Son dediğimi ciddi söylememiştim, ailemin rızası olmadan evlenmem zaten şu an evlenmeyi düşünmüyorum. Okulum var. Ama beni çileden çıkarmışlardı. Ne yapayım ülkemi çok özlüyorum ben gurbet insanı değilim ki.

"Ciddi değilsin dimi kızım evlenmek falan?" Komşu teyzemin endişeyle sorduğu soruya düşünmeden cevap verdim.

"Değilim komşu teyzem ama bu böyle devam ederse o da olur yani. Yetişkin bir insanım ben artık çocuk değilim ki!" Biraz şaşırmış ve üzülmüş bir ifadeyle bana bakıyordu. Bu kadar bıktığımı düşünmüyor olsa gerek.

"Tamam kızım ben annenle konuşurum istersen?" Konuşsa fayda eder miydi ki? Ama yine de başımı sallayarak onayladım. Denemekten zarar çıkmaz sonuçta.

En sonunda bu kasvetli havayı dağıtmaya karar verdim ben buraya onlarla dolu dolu günler geçirmek için gelmiştim bu konuları konuşmak için değil.

"Neyse Sevda teyzecim bana verecek misafir odan var değil mi? Ben sizi çok özledim biraz dinlenip hasret gidermek istiyorum. Tabii azarların bittiyse." Muzip bir dille onun da yüzünü güldürmeyi başarmıştım.

"Olmaz mı deli kızım gel hadi odanı göstereyim." Birlikte ayağa kalktık. Bavullarım girişte olduğu için onları almaya gittim sonra da bana gösterdiği odanın açık kapısından baktım. Ama burası misafir odası değildi. Dekorasyonundan anladığım kadarıyla erkek odasıydı. Yani Ali ağabeyin mi odası? Ben bu odada kalamam ki.

"Şey Sevda teyze başka oda yok mu?"

"Burası Poyrazın odası kızım misafir odası uygun değil o yüzden burada kalacaksın?" Bende o yüzden kalmak istemiyorum ya.

"Ama Ali ağabey..." Lafımı kesti

"O görevde canım bir süre gelmeyecek zaten yani kalabilirsin sıkıntı yok." Bir kez daha ama demek istedim fakat beni engelledi "Hadi Yüsra eşyalarını yerleştir ve yanıma gel." Ve gitti. Arkasında şaşkın bir ben bırakarak.

Yapacak başka bir şeyim olmadığı için bavullarımla birlikte odaya girdim. Sadece siyah renginden oluşan ama içerisi yumuşatıcı kokan bir odanın içindeydim ve bu oda küçüklüğümden beri tanıdığım bir nevi ağabeyimle birlikte onun da başına dert olduğum Ali ağabeyin odası. İyi de ben bu odada nasıl kalabilirim ki? Bir kere bu doğru değil. Şu an burada, evinde bile olmayan adamın odasına ta Fransa'dan gelip kurulmuştum resmen. Ne vardı yani misafir odasında kalsaydım neymiş uygun değilmiş. Olsun ben yabancı mıyım sanki! Ah komşu teyzem yaktın başımı!

Doğru ya Zeynep ablamın odasında onunla birlikte de kalabilirdim pekâlâ! Ama bunu nasıl söyleyeceğim ki? Ya yanlış anlarsa beni Sevda teyzem? Onun verdiği odayı beğenmemiş gibi olurdum herhalde? O zaman kal bu odada Yüsra. Yapacak başka bir şey yok.

İç hesaplaşmalarımı bitirdikten sonra eşyalarımı bavulumdan çıkarmadan kullanacak ve sadece yatakta yatacaktım. Feracemi ve eşarbımı çıkardım. Uçakta yolculuk boyunca uyuduğum halde hâlâ uykum vardı. Galiba koltukta uyuduğum için rahat edememiştim. Saçlarımı açtıktan sonra tekrar bağladım ve bonesiz bir yazma taktım. Sonuçta evde sadece biz vardık. Siyah uzun elbisemi değiştirme gereği görmeden odadan çıktım. Zeynep ablamı da görmek istiyorum artık.

Sevda teyzemin mutfakta olduğunu düşünerek mutfağa gittim, bulmakta biraz zorlanmıştım ama bulmuştum nihayet.

"Sevda teyze." Diyerek geldiğimi belli ettim o da bana elinde bir tabak dolusu karnıyarıkla döndü. Acıkmışım galiba yemeği görünce fark ettim.

"Gel kızım güzelce otur yemeğini ye şimdi sen uçakta hiçbir şey yememişsindir." Haklı sadece sabah hazırladığım sandviçi yemiştim. Aslında içerisinde helal madde olduğunu bilmediğim şeyleri yemezdim. Daha fazla kapının yanında durmadan benim için hazırladığı masaya ulaştım ve sandalyeye oturdum. Ama böyle ayrı gayrı olmaz. Karşımdaki sandalyeyi işaret ederek "Sende gelsene Sevda teyze birlikte yiyelim, hem Zeynep ablam da uyansın o zaman yeriz."

"Yok kızım sen ye şimdi yol yorgunusun zaten. Hem Zeynep'in uyanmasını beklersek aç kalırız." Gülerek söylediklerinden sonra uykudan yeni uyanmış olan Zeynep ablam mutfağa girdi.

"Anne kiminle konuşuyorsun sen?" Annesine baktıktan sonra bana döndü idrak edememiş olacak ki tekrar Sevda teyzeme döndü en sonunda yine bana baktı.

Hemen ayağa kalktım. Muhtemelen rüyada olduğunu sanıyordu. Çünkü burada olduğuma inanamaz gibi bakıyordu.

"Anne ben rüya mı görüyorum yoksa karşımda gerçekten Yüsra mı var?" Tahminimde yanılmamıştım rüyada olduğunu sanıyor.

"Selamün aleyküm uykucu beni karşılamaya çıkmadın bile." Sitem dolu sesimle konuştum. Sonra da o bana sarılmayınca ben sarıldım. Kolları iki yanda hâlâ şaşkındı.

"Yüsra sen gerçek misin?" Kollarıyla gerçekliğimi sorgulamak için sarıldı.

"Tabii gerçeğim abla size sürpriz yaptım. Sen uyanana kadar komşu teyzemle hasret giderdim." Sonunda burada olduğumdan emin olmalı ki sımsıkı sarıldı.

"Neden haber vermedin Yüsra seni karşılamaya gelirdim. Ama iyi ki geldin çok özledim seni."

"Dediğim gibi sürpriz yapmak istedim ve bende seni çok özledim." Ayrıldığımız da Sevda teyzem "Hadi oturun da konuşun." Dedi ben tekrar yerime oturdum. Zeynep ablam da elini yüzünü yıkamak için yanımızdan ayrıldı.

Aceleyle tekrar mutfağa geldiğinde hem yemek yemiş hem de sohbet etmiştik. Tabii ailemden habersiz geldiğimi duyunca o da beni azarlamıştı neyse ki kısa sürdü.

Öğle ezanının sesiyle hemen pencereye koştum ve minareden duymayı özlediğim ezanı ağlayarak dinledim. Bu huzur için onca yolu ve zorluğu çekmiştim. Ben ezansız bir ülkede yaşamıştım bunca yıl ve ezan sesinin hasretiyle...

Biliyorum bu ailem için de kolay değil. Asla kısıtlayıcı bir aile değil. Ben onları en az onların beni sevdiği kadar seviyorum. Zorluk çıkarmak istemesem de şu ezan sesine değerdi.

Ezan bitince banyoya koşup abdestimi aldım ve burada kalacağım odada yani Ali ağabeyin odasında seccademi sererek namaza niyetlendim. Herkes namazını kıldıktan sonra Zeynep ablamın dersi olduğu için gitmişti. Ve komşu teyzemle baş başa kalmıştık böylece.

Hoş sohbetle geçirdiğimiz saatlerden sonra Sevda teyzem annemi arayarak benim yanında olduğumu söylemişti. Annem ağabeyimin buraya geleceğini söyleyince Sevda teyzem başka bir odaya gidip benden ayrı konuşmuştu annemle ve geri dönünce ikna ettiğini söylemişti. Ve telefonumu da açmamı söylediğini aksi halde ağabeyimi durduramayacağını belirtti. Ben korktuğum için telefonumu hâlâ uçak modunda tutuyordum. Tamam diyerek telefonumu uçak modundan çıkardım.

Annem, babam, ağabeyim ve ikizlerden bir sürü çağrı ve mesaj gelmeye başladı. Duyacağım azarları düşündükçe cevap vermek istemiyorum ama benim için ne kadar korktuklarını da tahmin edebiliyorum. Herkesin evde olduğunu bildiğim vakitte yani akşam onlarla yüzleşmeye karar verdim. Böylece sonra da huzurlu bir uyku çekebilirdim.

Bu süreyi boş durarak değerlendirmedik tabii ki. Komşu teyzemle ilk önce mantı açtık. Sonra da birazını pişirip birazını da dolaba koyduk. Yol yorgunu olsam da buradaki güzel ve dolu dolu geçireceğim günleri düşündükçe yorgunluğum gitmişti. Komşu teyzemle mantı yapmaya da enerji toplamıştım.

Zeynep ablamın da dersi bittikten sonra eve dönmüştü. Ve beklenen yüzleşme anı da gelmişti. Fransa saatine göre ayarladağım için burası iki saat ileriydi ve biz yatsıyı çoktan kılmıştık. Ama orada akşamdı ve ben azarlarımı yedikten sonra uyumak istiyorum.

Telefonumla görüntülü arama başlatarak annemin telefonunu aradım. Bismillahirrahmanirrahim.

Hemen açılan telefonla ne yapacağımı şaşırdım. Allah'ım yardım et. Ailemle konuşmaya çekiniyordum resmen. Güçlü durmalı ve onlara göre olan hatamın arkasında olmalıyım.

Annemin serzenişleri, babamın ve ağabeyimin azarları, ikizlerin üzgün halleriyle en sonunda kendimi affettirerek telefon görüşmesini sonlandırmıştık. Beni anladıklarını umuyorum. Ama ağabeyim işlerini hallettikten sonra geleceği konusunda ısrar etmişti. Onu da ikna etmeyi başarmıştım tatlı dilimle. Ne yaparsam yapayım bana kıyamaz zaten. İyi ki varlar ve iyi ki onlar benim ailem.

Herkes odasına çekilmiş ve uyma vakti gelmişti artık. Bende Ali ağabeyin odasına giderek kapıyı kapattım. Yazmamı gözlüğümü ve elbisemi çıkararak pijamalarımı giydim. Saçlarımı da açtıktan sonra yatıp uyuyabilirim artık. Ama ben burada nasıl uyuyacağım Allah'ım. Bu yatak, yastık bu oda Ali ağabeye ait. Ve küçükken utanmadan başına bela olduğum adamın odasında uyumaya çekiniyorum. Yerde mi yatsam acaba hem hava çok sıcak, vantilatöri de açtım mı tamamdır.

Bu kadar yorgunluğun üstüne bir de yerde yat Yüsra, delirdin herhalde. Hem adam burada bile değil ki Hakkari de görev yapıyor evine uğradığı mı var?

İç sesimin haklı serzenişi karşısında yatakta uyumaya karar verdim. Ama Ali ağabey de keyfinden eve gelmiyor değildi. Adam Hakari de vatanı için savaşıyordu. Asker olmak zordu vesselam. Hem kendi hem de ailesi için. Ama en büyük gurur kaynağı da tabii. Bende küçükken asker olacağım diye Ali ağabeyin peşinde az koşmamıştım. Harp okuluna gittiğinde bende seninle gelicem diye tuttururdum. Şu an ise yazarlık okuyorum. Sevdiğim, yapmaktan zevk alacağım mesleği yapmak beni tatmin ediyor. Bunun içinde mutluyum. Hatırlıyorum da Ali ağabey de çok istemişti asker olmayı. Zaten yüreğinle istedikten sonra en zor şartlar bile sana kolay gelir. Ben nasıl hasret kaldığım ezanın sesini duymak için ailemden habersiz Fransa'dan Türkiye'ye geldiysem bu da öyle bir şey kendini adamakla ilgili.

Daha fazla düşünmeden kendimi uykuya teslim ettim. İnşAllah buradaki günlerim hayırlı geçer.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın anlatımı ile-

Genç adam geç saatte bindiği uçaktan başarıyla döndükleri görevin gururu ve ailesine kavuşacak olmanın mutluluğuyla indi. Bir yanı ise yürek yangını ile kavruluyordu, o yanını es geçmeye çalışarak evine gitmek için bir taksi çevirdi. Bavulunu bagaja yerleştirdikten sonra şoförün yanına oturarak evinin yolunu tarif etti. Yine baş ağrısı tutmuştu ve dayanılmaz hale geliyordu. Eve gidene kadar dayanacak ve ilaç aldıktan sonra uyuyarak geçmesini bekleyecekti.

Evinin önünde duran araçla başını ovalayan elini indirdi ve taksinin ücretini ödeyerek arabadan indi. Bagajdan bavulunu da aldıktan sonra bu saatte kapıyı çalamayacağı için anahtarlarını cebinden çıkardı. Dua ediyordu ki kapı gıcırtısına bile uyanan annesi uyanmasın. Ama öyle olmamış ki annesi uyanmıştı. Şimdi ne zamandır görmediği oğlunu görünce hem şaşıracak hem de mutlu olacaktı. Annesinin büyük tepki vermemesini dileyerek kapının önündeki şaşkın annesine sarıldı.

Sevda hanım aslında şu içmek için kalkmıştı ve kapı sesini de duyunca eşinin geldiğini düşündü. Ama oğlu aklından bile geçmemişti. Görevdeydi ve bugün konuşmamışlardı bile onun için korkuyordu üstelik ama şimdi sağ salim karşısında ve ona sarılıyordu. Rüya değildi değil mi? Allah'ım ne olur gerçek olsun. Diye dua etti. Oğlunun annem diyerek konuşmasıyla da emin olmuştu burada olduğundan. Şükürler ederek oğlunun hasret olduğu kokusunu içine çekti.

"Poyraz annem iyi misin yavrum neden habersiz geldin?" Sevda hanımın bugün sorduğu ikinci aynı soruydu bu.

Aslında bu gelme işi son dakikada gerçekleşmişti. Albay, görevlerini başarılı bir şekilde tamamladıkları için ona ve timine izin vermişti.

"Annem ben çok iyiyim asıl siz nasılsınız? Zeynep nasıl? Ve bu gelme işi de sonradan gelişti o yüzden haber veremedim." İyi olmuştu da babası şehir dışındaydı, annesi ve kız kardeşi evde yalnız kalıyordu bir yandan aklı buradaydı.

"Biz de iyiyiz çok şükür oğlum. Sen sağ salim evine geldin ya daha ne isterim." Oğluna bir kez daha sarılarak yanaklarından öptü. Çok özlemişti.

"Canım annem hadi artık yat. Bende uyuyacağım." Diyerek bavulunu aldı ve odasına doğru gitti.

Bir dakika odasına mı ama orada Yüsra var. Poyraz Ali'nin kolundan tutarak onu durdurdu kesinlikle oraya giremezdi.

"Dur Poyraz odanda kalamazsın?" Nasıl söyleyecekti odasını Yüsraya verdiğini. Odasına kimsenin girmesini istemezdi o ama annesi kalması için Yüsraya vermişti. Poyraz Ali ise neden odasında kalamayacağını merak etmişti.

"Neden anne ne oldu?" Merakla sorduğu soruya cevap bekliyordu.

"Çünkü odanda Yüsra kalıyor." Pat diye söyledi. "Yüsra bugün geldi oğlum ve senin odanı verdim. Misafir odasını veremezdim çünkü penceresi kırık ve hırsız girebilir kapıyı kilitleyip yatıyoruz bizde, kıza nasıl o odayı verebilirdim." Diye kendini bir çırpıda açıkladı.

Poyraz Ali ise Yüsra'nın burada üstelik kendi odasında olduğunudsn başkasını duymamıştı. Küçük baş belasıyla arasında kilometreler değil bir kapı mı vardı yani?

 

(...)

Selamün aleyküm herkese...

​​​​​​Umarım keyifle okumuşsunuzdur.

YÜSRA benim bu platformda yayınladığım ilk kitabım aslında. Aklımda olan bir kurguydu. Ve Wattpad kapanınca yayınlayamamıştım. Nasip burayaymış.

Ve Poyraz Ali geldi :)) Ne düşünüyorsunuz? Ben çok mutluyum.

​​​​​​İnşAllah bol bol Ali ve Yüsralı bölümler okuyacağız.

Bakalım çiftimiz neler yaşayacak...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayın olur mu??

Yıldıza basmadan geçmeyelim...

Yazım yanlışım varsa affola, bilin ki gözden kaçmıştır...

Hayırlı gecelerimiz ve günlerimiz olsun inşAllah...

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️ 🌼...

 

 

Loading...
0%