Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3.Bölüm

@gizemliyazardemir0

 

 

 

 

 

Yazarın anlatımı ile-

 

 

Hava sıcaktı, yakıcı bir sıcak ama içi karlı bir kış gecesiydi, göz gözü görmez bir fırtına vardı o gecede. Her şeyi yıkıp döken. Toparlayabilir miydi o fırtınanın dağıttıklarını ya da kopardıklarını geri alabilir miydi?

 

Onun canından can gitmişti. Canım demek isteyip diyemediği canı bir kez daha vurmuştu onu canından.

 

Ne yapacağını bilemez şekilde elleri saçında volta atmaktan başka bir şey yapamıyordu. Mutfaktan aceleyle çıkıp kendini bahçeye atmıştı. Yüsra'nın cevabını, her ne olursa olsun, duymaya tahammülü yoktu. Ya evet evlenmek istiyorum deseydi ne yapardı o zaman. Dayanamaz tekrar dönerdi Hakkari'ye. Kalbinin ona 'ya hayırsa cevabı'demesi bile onu rahatlatmıyordu. Fakat bunun aslını duymasına da ihtiyacı vardı. Onun ağzından kendi kulaklarıyla.

 

Hem Yüsra ona söylerdi böyle bir düşüncesi olmadığını. Ali'den başkasıyla evlenmek istemesin. Neden en başta onun kalbine girmeyi denemiyordu ki? Neden pes ediyordu hemencecik? Çabalarsa belki o da onu severdi. Ali ağabeyi yerine Ali'si olurdu. Ah ne çok isterdi.

 

Gelipte başkasıyla evleneceğini söylemesi... Bunu düşünmek bile istemiyordu. Ortada öyle bir şey yoktu. Ama olursa, elini çabuk tutmalı vazgeçemediği sevdasını ona açmalıydı. Denemekten zarar gelmezdi. Onda en ufak bir sevgi belirtisi görse peşini bırakmazdı. Görmezse de ona yaklaşmazdı.

 

"Allah'ım lütfen benden başkasını sevmesin. Birbirimizi kaderimize yaz Rabbim. Nasibim olsun." Belki bencillikti ama bunu istiyordu sadece onun da kendisini sevmesini.

 

Yüsra ve Poyraz Ali olmak.

 

Yüsra'nın Ali'si olmak...

 

Göğe kaldırdığı başını umutla indirdi. Allah onun kalbine inşirah vermişti.

 

Bahçe kapısının sesiyle gelen kişiye baktı. Usta gelmişti, doğru ya tamir edilecek bir pencere vardı. Ustayla selamlaştıktan sonra kapının zilini çaldı. İnşAllah Yüsra açmazdı. Sabah geldiğinde onun tarafından açılan kapıyla kendisini hayaller aleminde bulmuştu. Sanki evlenmişler ve karısı gülen yüzüyle onu karşılamış gibi...

 

Annesinin açtığı kapıyla kısaca ustayı gösterdi ve penceresi kırık olan misafir odasına götürdü ustayı. Uzun bir işi olmayan pencereyi kısa sürede tamir etmişti. Ustanın ücretini ödeyerek yolcu etti Poyraz Ali.

 

Şimdi alması gereken bir cevap vardı. Salona gitti herkesi orada görünce. "Hadi kızlar hazırlanın. Tahminimce bugün gezme planınız vardı ve bende yanınızda olacağım. Bana emanet bir baş belası var sonuçta." Poyraz Ali imayla konuştu Yüsra'ya karşı. Zeynep hemen oturduğu koltuktan kalkarak ağabeyine sarıldı.

 

"Ben hazırlanmaya gidiyorum." Sonra da odasına gitti.

 

Yüsra ise şaşkındı. Kahvaltı da birden kalkıp giden adam neredeydi? Şimdi ise gelmiş gezmeye gidiyoruz diyordu. Gerçekten anlamıyordu.

 

"Ben bahçedeyim." Diyerek çıkan adamın arkasından bakakaldı. Ona kendisini açıklamak istiyordu. Zaten hazır olduğu için komşu teyzesine söyledikten sonra o da Poyraz Ali'nin arkasından çıktı.

 

Bahçede arkası dönük telefonuna bakan adama yaklaştı. Poyraz Ali adım seslerinden birinin geldiğini anlamıştı. Ve tahmin etmek onun için zor değildi.

 

"Ali ağabey konuşabilir miyiz?" Poyraz Ali arkasına dönerek başını salladı. Yüsra aldığı onayla konuşmaya başladı.

 

"Ben aslında evlenmeyi düşünmüyorum. Sadece Sevda teyzemle konuşurken laf arasında söylemiştim. Ağabeyime söyleme olur mu?" Kısık sesle söylemişti, ama dünyalar Poyraz Ali'nin olmuştu.

 

"Söylemem ama sen de düşünme evlilik falan, yani şimdilik." Yüsra söylemeyeceğini duyduktan sonra kocaman gülümseyerek baktı karşısındaki adama son dediğini de algılamamıştı. İkisi birbirine gülerek bakarken ilk gözlerini kaçıran Yüsra oldu. Poyraz Ali de kendine geldikten sonra "Ama uygulama işini unuttum sanma. Bir daha kaçmaman için gerekli baş belası." Dedi.

 

Yüsra bundan sonra ne olacaksa olsun diyerek tamam dedi ve telefonunu Poyraz Ali'ye uzattı.

 

"Al, indirebilirsin." Poyraz Ali hemen kabul etmesine şaşırmıştı ama uzatmadan telefonu aldı. Şifresini açarak vermişti. Ana ekran duvar kağıdında Yusuf'un ve kendisinin fotoğrafı vardı. Resmen ağabeyine aşıktı bu kız. Ama ondan habersiz Türkiye'ye de gelebiliyordu.

 

İçinden telefonu karıştırmak geçse de bunu yapmadı tabii ki. İlk önce kendi numarasını kaydetti. Nasıl kaydedeceğini bilememişti ama Poyraz Ali diye kaydetti, ağabey yazamazdı. Sonra kendi telefonunu çaldırdı, uygulamayı indirdikten sonra kaydedecekti.

 

Bir yandan uygulamayı indiriyor bir yandan Yüsra'yı uyarıyordu.

 

"Konumun her zaman açık olacak, silmeye kalkma sakın ve bir sorun olduğunda direkt beni ara." Arasa ne yapabilirdi ki o farklı ülkede kendisi farklı ülkedeydi.

 

"Ama Ali ağabey ben Fransa'da sen Türkiye'desin arasam ne yapabilirsin ki?"

 

"Olsun sen ara." Bıkkınca tamam dedi Yüsra bunlar onun uçarı karakterine tersti. Ama elinden başka bir şey gelmiyordu şimdilik.

 

'Bir dakika Ali ağabey hangi odada kalacak ben onu odasında kalıyorum.' Birden aydınlanma yaşayan Yüsra Poyraz Ali'ye söylemeye karar verdi ama çekiniyordu.

 

"Ali ağabey ben senin odanda kalıyorum. Valla Sevda teyzem verdi. Ben istemedim, sen ne yapacaksın?" Poyraz Ali kızın bu tatlılığı karşısında gülmemeye çalıştı. Neden bu kadar tatlıydı ki?

 

"Bir şey olmaz baş belası odamı da al. Ben misafir odasında kalırım." Sadece odamı değil kalbimi de aldın demek isterdi ama diyemedi.

 

Yüsra laf sokar gibi söylemesiyle üzülmüştü. Fakat Poyraz Ali sadece takılıyordu.

 

"İstersen ben geçerim misafir odasına, sen odanda kalırsın." Mahcupca dile getirdi. Poyraz Ali daha fazla uzatmadan "Gerçekten sorun yok Yüsra istediğin kadar kalabilirsin." İşte şimdi içi rahatlamıştı. Poyraz Ali bu sırada Yüsra"yı 'Küçük Baş Belası' diye kaydetmişti.

 

"Bu arada Yusuf'un telefonlarını da aç seni merak ediyor." Ağabeyinin sadece mesajlarına dönmüştü. Konuşmaktan korkuyordu. Onu üzgün ve hayal kırıklığına uğramış görmek istemiyordu.

 

"Biliyorum, ben ona dönerim." Hem çokta özlemişti ailesini. Yüsra merdivende duruyordu ve Poyraz Ali de onun önündeydi ama yine de Yüsra"nın Ali'ye bakmak için başını kaldırması gerekiyordu. Bu adam kaç boyundaydı ya! İkinci sorusuydu onu gördüğünden beri.

 

"Ali ağabey senin boyun kaç?" Bunu gerçekten sorduğuna inanamıyordu. O kadar çok düşünmüştü ki diline vurmuştu merakı.

 

Poyraz Ali ilk önce kahkaha attı. Sonra da Yüsra'ya baktı. Yüsra ise onun gülüşüne takılmıştı.

 

"1.91" dedi. Böylece kendine gelmişti genç kız. Ona ne oluyordu ya? Saçmalamaya başlamıştı.

 

Poyraz Ali ise onun bakışını fark etmişti. İçine bir umut tohumu düşmüştü o bakışlarla. O umut tohumunun yeşermesi için elinden gelen her şeyi yapacaktı.

 

Yüsra ise bunu sadece onu yıllar sonra asker olarak gördüğü için, gözüne değişik geldiğine yormuştu. O aşk meşk konularında acemi biriydi. Sadece annesinin ve babasının birbirine aşklarını bir de kendinin yazma aşkını bilirdi. Tabii Allah âşkı en başta gelir.

 

"Huh, geldim sonunda karar veremedim ne giyeceğime. Çok beklediniz mi?" Normal de olsa bu kadar uzun süre beklemeyi sevmeyen Poyraz Ali bu süreyi Yüsra'yla geçirdiği için biraz daha bekleyebilirdi. Sorun yoktu yani.

 

Yüsra ise zaten üzerine ferace giyeceği için neden bu kadar dert ettiğini anlamamıştı Zeynep ablasının.

 

"Sonunda geldin kardeşim. Hadi arabaya binin." Poyraz Ali kızları arabaya yönlendirdi. Poyraz Ali sürücü koltuğuna geçerken kızlar da arkaya oturmuştu.

 

"Abicim kusura bakma yanına oturmak isterdim ama Yüsra'mı arkada tek bırakamam ama sen kalabilirsin." Nerden onun Yüsra'sı oluyordu! Poyraz Ali kardeşinden bile kıskanmıştı Yüsra'yı. Ama herhangi bir şey demedi şimdilik.

 

Kızlar kendi aralarında güldükten sonra Poyraz Ali nereye gitmek istediklerini sordu. Böylece ilk gidilecek yer Ayasofya camii oldu. Yüsra'nın cevabına iki kardeşte şaşırmamıştı.

 

Maneviyatla dolu bir gezi sonrası herkes namazını kılmıştı. Genç kızın isteği de buydu zaten. Ezan sesiyle güne başlamak vakitlerini huzurla kılmaktı. Sadece bunun için gelmişti dünyanın diğer ucundan.

 

Acıktıkları için bir restorana yemek yemek için girdiler. Restoran güzel bir yerdeydi ve dekorasyonı da şık ve zarif görünüyordu. Cam kenarındaki boş masaya oturdular. Yüsra ve Zeynep yan yana Poyraz Ali ise karşılarına oturmuştu. Yanlarına gelen garsona siparişlerini verdikten sonra beklemeye başladılar. Bu sırada Zeynep'in telefonuna mesaj gelmişti. Mesajı okuduktan sonra dersi olduğunu öğrendi. Hoca dersi öne çekmişti.

 

"Af ya," iki gençte Zeynep'in kötü bir haber aldığını düşünerek endişelenmişlerdi.

 

"Ne oldu Zeynep?"

 

"Abi hoca dersi öne çekmiş benim gitmem lazım." Oysa o Yüsra'yla daha fazla vakit geçirmek istiyordu.

 

"Bende kötü bir şey oldu sandım Zeynep abla hadi gidelim o zaman." Yüsra çantasını alıp ayaklanacağı zaman "Otur Yüsra ben giderim çok acıktın sen oturun yiyin siz." Bu sefer de Poyraz Ali konuştu.

 

"Seni bırakalım evde yeriz Zeynep. Tek başına gitme şimdi."

 

"Abi her zaman gittiğim yer bir şey olmaz. Lütfen oturun siz yoksa kendimi kötü hissederim." Sonunda kabul etmek zorunda kaldılar.

 

"Gidince beni ara tamam mı?"

 

"Tamam abi görüşürüz." Yüsra'ya sarıldı ve ağabeyini öperek restorandan çıktı.

 

Baş başa kalan ikili ne yapacaklarını bilmiyorlardı şimdi. İkisi de birbirine kaçamak bakışlar atıyordu. Yüsra eve gitmelerini söyleyeceği zaman siparişler gelmişti.

 

"Hadi baş belası yemeğini ye." Poyraz Ali gidip gitmemek arasında kalan kıza ne yapması gerektiğini söylemiş oldu. Yemeklerini yerken Poyraz Ali sohbet açtı. Çünkü konuşmuyorlardı ve sesini özlemişti Yüsra'nın.

 

"Okul nasıl gidiyor baş belası güzel bir şeyler yazdın mı?" Küçüklüğünde de kalemle kağıtla haşır neşir bir çocuktu. Büyüyünce de yazar olmak isteyeceğini biliyordu aslında Poyraz Ali. Ve gerçekten güzel yazardı.

 

"Yeni dönem için yazmam gereken bir aşk hikâyesi var aslında Ali ağabey. Ama hâlâ bir şey bulamadım."

 

"Neden ki? Hem Fransada güzel bir hikaye yazabilirdin. Yani mekan falan."

 

"Orada gerçek bir aşk yok bence. İnsanlar flört edip ayrılıyorlar sonra yeni sevgili. Hani derler ya kıyafet değiştirir gibi sevgili değiştiriyor, diye aynen öyle. Bence aşk annem ve babamın birbirine olan sevgisi, bağlılığı... Bakarken bile kıyamamak, yanındayken özlemek, onun sevdiği şeyleri sevip sevmediklerini sevmemek... Hazreti Ali ve Fatıma annemizin muhabbeti gibi olmalı. Bazen sevdiği için güya kıskandığı için eşlerini öldürenleri görünce aşkın varlığı beni şüpheye düşürüyor sonra da hatırıma Peygamber Efendimiz (s.a.v), Hazreti Yusuf, Hazreti Ali ve güzel seven diğer peygamberlerimiz geliyor. Onların ki gerçek sevgiyse şu an var mıdır sence? Bu kirlenmiş dünya da güzel seven kalmış mıdır?" Genç kız düşüncelere dalmış ve fark etmeden uzun konuşarak fikirlerini dile getirmişti. Söylediklerini hatırladıkça utanmaya başlamıştı. Neler söylemişti öyle!

 

"Her ne kadar kirlenmiş bir dünya da yaşasakta, her gün güneş tekrar doğuyor, bir çiçek yeşeriyor ve bir kelebek kozasından ayrılarak uçmayı öğreniyor. Her gün yeni bir umutla aşkını bekliyor insan. Sevdiğinin nasibi olması için her gece dua ediyor."

 

"Peki sen hiç âşık oldun mu Ali ağabey?" Genç adam kendini kaptırarak söylediklerinden sonra bu soruyu beklemiyordu. Ama bozuntuya vermeden cevapladı.

 

"Evet." Yalan söyleyemezdi ama şu an onu sevdiğini de söyleyemezdi.

 

Yüsra ise farkında olmadan hayal kırıklığına uğramıştı. Zaten o şiiri okuyunca anlamıştı birini sevdiğini ama şimdi neden üzgündü bilmiyordu. Kim diye sormaya ise cesareti yoktu. Hem ona neydi canım!

 

"Kalkalım mı artık?" Poyraz Ali başıyla onayladıktan sonra hesap için garsona işaret etti.

 

Zeynep okula girdiğine dair mesaj atmıştı. Neden arayamadığnı da açıklamıştı. Geç kalmıştı çünkü kardeşi.

 

Hesabı ödedikten sonra restorandan çıktılar. Yüsra kendi yediğini ödemek için ısrar etmemişti çünkü aklı tamamen Ali'nin kimi sevdiği ile doluydu.

 

Poyraz Ali son konuşmadan beri ona bakmayan kızdaki tuhaflığı fark etmişti ama neden olduğunu bilmiyordu. Lütfen onu yanlış anlamış olmasındı. Evet aşık olmuştu ve o kişi yanındaydı. Ama söyleyemiyordu işte.

 

İkisi de düşünce deryasında boğularak arabaya bindi. Sessiz geçen yolculuk sonunda eve ulaştılar. Arabadan indikten sonra Yüsra bahçe kapısını açarak bahçeye girdi.

 

"Baş belası biraz bekler misin?" Yüsra arkasından yine hoşlanmadığı şekilde durdurulunca sinirlenmişti zaten gergindi.

 

"Ne var Ali ağabey sevdiğin kızı mı anlatacaksın?" Tersçe söylediği şeyle ne dediğini bilmiyordu bile.

 

"Ne alaka şimdi?"

 

"Bilmiyorum artık orasını, şiirler yazdığın kıza sor gitte." Sinirle içindeki zehri döküyordu Yüsra.

 

"Sorsam da anlamaz. Hem bana artık ağabey deme, ben senin abin değilim."

 

"Ağabeyimsin işte, neden demeyim?"

 

"Kan bağımız var mı kızım bizim, yok o yüzden diyemezsin."

 

"İyi be meraklı değilim zaten senin gibi ağabeye. Ben saygımdan diyordum sen anlamazsın. Senden daha iyi bir ağabeyim var zaten."

 

"Güzel, git ona de!"

 

"Diyorum zaten!" Şu an çocuk gibi tartışıyorlardı ve sesleride yükselmişti. Fakat yüksek gerilimden farkında değillerdi.

 

Yüsra daha fazla ona bakmayarak kapının zilini çaldı. Çok geçmeden kapı Sevda teyzesi tarafından açılmıştı. Her ne kadar sinirli olduğunu belli etmemeye çalışsa da Sevda teyzesi anlamıştı. Olan selam vererek odasına ilerlerdi. Yani Ali'nin odasına. Her yerde karşısına çıkmak zorunda mıydı sanki!

 

Poyraz Ali ise Yüsra'nın aksine yüzünde aşık gülümsemesiyle girmişti eve. Yüsra da onu seviyor olabilir miydi? Ya da hoşlanmaya başlamıştı? Banyoda abdest alarak misafir odasına gitti. İki rekat şükür namazı kıldıktan sonra sevdiğinin nasibi olması için dua etti.

 

Bölüm Sonu...

 

​​​​​(...)

 

​​​​​​

 

 

​​​​​Selamün aleyküm herkese...

 

Öncelikle bölüm geç geldiği için çoook özür dilerim. Kendimi affettirecek bir bölüm olmuştur inşAllah...

 

Umarım beğenmişsinizdir...

 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen...

 

Poyraz Ali ve Yüsra hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Nasıl ilerliyor sizce? Güzel mi?

 

​​​​​​Bölüm beklerken diğer kitabım Bedel'i de okuyabilirsiniz. Beğeneceğinizi düşünüyorum...

 

Sizi seviyorum 💙...

 

Oy ve yorumlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum...

 

Yazım yanlışım varsa affola bilin ki gözden kaçmıştır...

 

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️🌼...

 

Gizemliyazardemir0

 

​​​​​​

 

​​

Loading...
0%