@gizemliyazardemir0
|
1 Yıl Önce... Fransa... Dostluk, arkadaşlık, sevgi, aşk, özlem... Hayatımızın her alanında olan duygular. Her insanın gerçek dostum dediği insanlar olmalı yanında. İhtiyacımız olan şeyler bunlar. Derdini anlayabileceğin, sevincini paylaşabileceğin, iyi ve kötü gününde yanında olacak insana ihtiyacın var. İster arkadaş, ister dost, ister kardeş, eş diyin. Sıfat fark etmez. Bazen onlardan ayrı kalırsın. Mesafeler, ülkeler girmiştir araya. Sana da ziyaret etmek düşer. Poyraz Ali yurt dışına taşınmak zorunda kalan dostu ve çocukluğunda yanında olan ikinci ailesini ziyaret etmek için Fransa'ya gelmişti. Uçaktan indikten sonra havalimanında onu bekleyen dostunu aradı gözleriyle. Yusuf Poyraz Ali'nin geleceği haberini aldıktan sonra uçağın iniş saatine yakın gelmişti havalimanına. Şimdi de inişi gerçekleşen uçaktan arkadaşının inmesini bekliyordu. Poyraz Ali iki gün kalacağı için bir çanta hazırlamıştı. Havalimanın ortasında birbirini gören iki dost gülümseyerek baktılar. Sonra ise ortada buluşarak sarıldılar. Ayrıldıktan sonra birbirlerine baktılar. "Bir yılda çok değişmişsin lan." Yusuf arkadaşının yüzüne bakarak konuştu. Gerçekten değişmişti. Yüz hatları askerliğin de verdiği etkiyle daha sertleşmişti. Saçları her zamanki gibi kısaydı ve sakalı da yoktu. "Hadi ordan sen değişmişsin asıl ben aynı Poyraz Ali'yim." "Onu boş ver de çok özledim lan sizi. Yiğit ne yapıyor, niye gelmedi? Bak sen askersin ona rağmen geliyorsun ama beyefendi yok ortalarda." Diye sitem etti. "Gelmek istedi de işleri çok yoğunmuş restoranı bırakamam dedi. Biliyorsun anne ve babası yaşlandı, yetişemiyorlar restorana." "Öyle olsun bakalım. Allah bereket versin." "Amin sen de alınma lan yoksa gelirdi biliyorsun." "Tamam tamam hadi eve gidelim sen yol yorgunusun şimdi." "Öyle valla Yusufum. Açım da Çiçek teyzem döktürmüştür şimdi." "Tabii oğlum, geleceğini haber verince pastaneden erken çıkıp senin sevdiğin yemekleri yapacağını söylemişti." "Sağ olsun." İkili başka bir şey konuşmadan havaalanından çıktıktan sonra Yusuf'un arabasına bindiler. Yolda hal hatır sorularından sonra eve vardılar. Çok nezih ve sakin bir mahallede oturuyorlardı. Karşı komşuları da onlar gibi Türk'tü. Diğerlerinden de bir kötülük görmemişlerdi geldiklerinden bu yana. Çiçek hanım araba sesi duyunca direkt pencereden kim olduğuna baktı. Oğlunun arabasını görünce Poyraz Ali'yi getirdiğini anladı. Kapıya giderek zile basmalarına gerek kalmadan kapıyı açtı onlar için. Aynı şekilde Emin beyde eşinin yanına geldi. O da Poyraz Ali'nin geleceğini öğrenince eve gelmişti. Eşinin bu hallerine tebessüm etti. Poyraz Ali'yi kendi oğlu gibi seviyordu. Tabii o da aynı şekilde. Poyraz Ali ve Yusuf arabadan inerek eve doğru yürüdüler. Kapıda onları bekleyenleri görünce şaşırmadılar. İlk önce Emin bey Poyraz Ali'ye sarıldı. "Hoş geldin oğlum." "Hoş bulduk amca nasılsın?" "Elhamdülillah seni görünce daha iyi olduk. Sen nasılsın, askerlik nasıl gidiyor?" "Bende iyiyim şükür. İyi gidiyor diyelim iyi olsun." Emin bey başını salladı. "Aa Emin oğlumu bana bırak biraz da." Diyerek eşinin yanına giderek onu kenara çekti ve oğlu gibi gördüğü adama baktı ne kadar da büyümüştü öyle. Çoçuk hali gözlerinin önündeydi sanki ama şimdi karşısında kocaman bir delikanlı vardı. Emin bey alınsa da üstüne gitmedi karısının. Uzun zamandır görmüyordu sonuçta. "Oy oğlum hoş geldin." Sesinde olduğu gibi gözlerinde de özlem vardı. "Hoş buldum Çiçek teyze." Yusuf yine Poyraz'ı kıskanmıştı. Annesi Poyraz'ı görünce onu unutuyordu. "Sağ ol annecim ya yine beni unuttun!" "Oğlum seni unutur muyum ben, Poyraz'ı uzun zamandır görmüyorum sen hep yanımdasın." "Kıskanma lan. Küçükken de böyleydi o Çiçek teyze boş ver sen." Yusuf hariç diğerleri gülüyordu Poyraz Ali'nin sözlerine. "Poyraz kıskanmıyorum kardeşim." "Hadi çocuklar içerde devam edersiniz atışmanıza." Emin beyin ikazıyla eve girdiler. Hafta sonu olduğu için ikizler de evdeydi. Girişte bekliyorlardı. Hep birlikte salona geçtiler. Bu sırada Berna ve Serra da Poyraz Ali'ye hoş geldin demişlerdi. Poyraz'ın dikkatini Yüsra'nın yokluğu çekmişti. Hafta sonuydu ve okulu yoktu ama evde de yoktu. Gelir herhalde diye düşündü ve sormadı. Zaten aileside Yüsra'nın dil kursunda olduğunu ve almaları gerektiğini unutmuştu. Akşam üzeri yağmur yağmaya başladı. Fransa'da havalar an be an değişiklik gösterebiliyor. Hoş sohbet eşliğinde vakit geçirmişlerdi. Akşam yemeği için sofra kurulmaya başladı bir yandan. Herkes çok mutluydu Poyraz Ali geldiği için. Yüsra kurstan çıkmış ağabeyinin ya da babasının onu almasını bekliyordu. Normalde babası gelecek olsa bu kadar geç kalmazdı. Demek ki ağabeyi alacaktı o yüzden kursta öğrendiklerini tekrar ederek beklemeye başladı. Bir süre sonra ağabeyi ortalıklarda görünmeyince aradı ama cevap alamadı. Telefonu kapatarak yürümeye başladı hem hava güzeldi. Pekala yürüyerek de dönebilirdi eve. İyi de gelirdi şu aralar derslerle, dillerle dolu olan beynine. Üniversite birinci sınıf öğrencisi olarak hem ders çalışıyor hem de yeni diller öğrenerek ufkunu genişletiyordu. Fransa'ya taşındıkları zaman ailesine zorluklar çıkarmış ve yeni bir dil öğrenmeye kendini kapatmıştı. Türkiye'ye dönebilmek içindi aslında. Sonrasında ne kadar istemese de ingilizce ve fransızca biliyordu. İngilizce gayet iyiyken fransızca o kadar iyi değildi. O yüzden fransızcasını geliştirirken korece de öğreniyordu. Yazarlık okuduğu için birkaç dil öğrenerek yabancı eserleri de okumak istiyor belki çeviri yapabileceği ihtimalini de göz önünde bulunduruyordu. Ve yeni şeyler öğrenmeyi seviyordu. Koreceye ise ayrı bir sempatisi ve merakı vardı. Düşüncelere dalmış yürürken yüzüne düşen damlayla yağmurun yağacanı anladı. Zaten aniden bastırmıştı. Yağmur damlalarıyla gözlüğünün camı da buğulundı. Fransa'ya taşındıktan bu yana havasına alışamamıştı hava günlük güneşlikken yağmur yağayabiliyordu. İçinden ağabeyine ve babasına söylenerek hızla yürümeye başladı. Şemsiyesi de yoktu ve çoktan ıslanmıştı her yanı. Bir haber vermeyi bile çok görmüşlerdi. Söyleselerdi eğer otobüsle dönerdi. Çantasını başının üzerinde tutarak zaten ıslanmış olan şalını korumaya çalıştı. Bir sokak sonra mahallesine girecekti. Az kaldı diyerek yürümeye devam etti. Yağmurda ıslanmayı hiç sevmezdi. Kesinlikle eve gidince babası ve ağabeyine trip atacaktı. Ki haklıydı da. Unutulacak insan mıydı o canım! Birde kızını ve kardeşini unutuyorsun yani. Allah korusun ya başına bir şey gelseydi. "Tövbe tövbe, Allah'ım sen koru." diyerek dua etti ve koşar adımlarla ilerlemeye devam etti. Kendi kendine kuruntu yapıyordu resmen. Bildiği bütün duaları okudu. Zaten etrafta insanlar vardı. Mahallesine ulaşınca derin bir nefes aldı. Aslında korkacak bir şey yoktu ama yağmurlu havalar onu tedirgin ediyor içine bir huzursuzluk yerleştiryordu. İçi ferahlasın diye inşirah suresini okudu. Bu sureyi çok seviyordu ve huzur veriyordu ona belki de ismi geçtiği için olabilir. Tabii Allah'ın her ayetinin yeri ayrı. Eve gidince herkesin çekeceği vardı ondan. Annesi ve kardeşleri nerede kaldı bu kız diye merak etmemişler miydi? Olduğu yerde dinlendikten sonra yürümeye devam etti. Yeterince ıslanmıştı zaten. Gözlüğünü de çıkararak çantasına yerleştirdi. Eve ulaşınca zile basmadan anahtarıyla kapıyı açtı. Onu unutacak kadar önemli işleri neydi acaba?! Anahtarını ve çantasını vestiyere bıraktıktan sonra konuşarak salona yürüdü. "Baba, ağabey beni unuttunuz farkında mısınız? Kursta olduğumu bilmenize rağmen gelmediniz. Bari haber verseydiniz gelemeyeceğinizi başımın çaresine bakardım ki öyle de oldu. Yağmurlu havalardan hoşlanmadığımı da biliyorsunuz. Peki annem ve kardeşlerim siz de mi unuttunuz beni? Sayenizde tamamen ıslanmış şekilde eve geldim sevgili ailem." Son sözleriyle salonun kapısına gelmiş oldu ve gördüğü kişiyle utançtan yerin dibine girmek istedi. Poyraz Ali'yle göz gözelerdi şu an ve Yüsra çok utanmıştı. Şokunu atlattıktan sonra gözlerini kaçırarak üzerine baktı. Sonrasında arkasını döndü ve koşarak odasına gitti. Ne halde çıkmıştı adamın karşısına. Kapıyı kapattıktan sonra elleriyle yüzünü kapattı. Çok utanıyordu, rezil olmuştu. Poyraz Ali ise Yüsra'nın boşluğuna dalmıştı. Evet büyüdüğünü biliyordu ama bu kadar güzel bir kız olacağını tahmin etmemişti. Her yeri ıslanmış yüzündeki hoşnutsuz ifadesiyle ailesine söyleniyordu. Demek hâlâ yağmurlu havaları sevmiyordu. Yüzü ise değişmişti. Daha doğrusu olgunlaşmıştı. Gözlerindeki mahcup ifadeyle odadan kaçmıştı. Neler düşündüğünü sonradan fark ederek başını iki yana salladı. Aklından nasıl böyle şeyler geçirebilmişti öyle! Bunu yıllar sonra büyümüş ve değişmiş olarak görmesine yordu. Şaşırmıştı sadece. Evet şaşırmış ve beklemiyordu böyle bir değişim. Sadece bu! Aile üyeleri ise Yüsra'dan yiyecekleri tribi düşünüyorlardı. Bir de onu nasıl unuttuklarını. Herkes Poyraz Ali'nin geleceğini biliyordu ve kendini ona göre hazırlanmıştı fakat Yüsra'nın haberi yoktu. İkizler nasıl ablalarına söylemediklerini düşündü. Bir de o halde Poyraz Ali görmüştü. Ne kadar kötü hissettiği yüz ifadesinden belli olmuştu genç kızın. "Baba Yüsra'yı sen almayacak mıydın?" Büyük bir merakla babasına baktı Yusuf. "Oğlum ben senin alacağını zannediyordum." "Olan oldu babacım ve abicim bu saatten sonra ablamın tribini çekeceğiz hepimiz." Serra doğru söylüyordu. "Ama bu sefer ablam haklı ikizim. Poyraz abinin geleceğini söylemedik, onun telaşına takıldık ve en önemlisi ablamı unuttuk." Herkes Berna'ya hak verdi, hak etmişlerdi. "Neyse ben bi gidip bakayım." Diyerek salondan çıktı Çiçek hanım. "Benim yüzümden mi unuttunuz Yüsra'yı yani?" Poyraz Ali Berna'nın dediklerine takılmıştı. Yüsra'nın zor durumda kalmasına neden olduğunu düşünerek üzüldü. "Hayır Poyraz abi senlik bir durum değil ablamın her zamanki hâli ve onu unutmak da bizim hatamız." Berna açıklama yaptı. Poyraz abisinin onu yanlış anlamasını istemezdi. Poyraz Ali tamam anlamında başını salladı. Yüsra hakkında trip atma huyunun da değişmediğini öğrenmişti. Bu durum onu iyi hissettirdi. Yüzü değişse de huyu değişmemişti. Yüsra utancından gram eksilme olmadan ıslak kıyafetlerini değiştirdi. Ali'nin yüzüne nasıl bakacaktı şimdi. Bir dakika o neden gelmişti ki? Geleceğinden bile haberi yoktu Yüsra'nın. Zeynep ablası da son konuşmalarında hiç bahsetmemişti. Neyse diyerek işine devam etti. Şalını yapmayı bitirdikten sonra gözlüğünü aradı bulamayınca çantasına koyduğunu hatırladı. Çantası da vestiyerdeydi. Kapısı tıklatılınca, kapıya giderek kilidini açtı. Annesini görünce şaşırmadı. İçeri davet ettiği kadın mahcupca bakıyordu ona. Başka nasıl bakabilirdiki zaten. Resmen unutulmuştu! "Kızım özür dileriz. Ne desen ne yapsan haklısın. Biz Poyraz gelecek diye heyecan yaptık sana demeyi de unuttuk." "Evet anne haklıyım ama bu sonucu değiştirmiyor maalesef. Üstelik ıslanmış halimle Ali ağabeyin karşısına çıktım. Neden bana söylemediniz ki geleceğini? Rezil oldum, yüzüne nasıl bakacağım ben şimdi Ali ağabeyin?" "Aa kızım rezil olacak bir durum yok. Bilmiyor musun Poyraz'ın ne kadar bu konulara dikkat ettiğine? Merak etme sorun yok, hem abin sayılır." "Tamam anne o zaman hoş geldin diyeyim bari çok kaldım odada. Ama bu sadece Ali ağabeye olan saygımdan. O olmasaydı odadan çıkmazdım size hak ettiğiniz tribi atardım. Sonraya kaldı artık." "Haklısın kızım, sonra artık." Gerçekten kırılmıştı Yüsra. Birlikte Yüsra'nın odasından çıktılar. Yüsra vestiyerdeki çantasından gözlüğünü çıkardı ve camlarını sildikten sonra taktı. Onu bekleyen annesinin yanına giderek birlikte salona girdiler. Salondakilerin gözleri ikiliye dönerken Poyraz Ali yine Yüsra'ya bakıyordu. "Hoş geldin Ali ağabey. Kusura bakma lütfen geleceğinden haberim yoktu." Ağabey kelimesiyle gerçekler yüzüne çarpsa da dediklerini anladı. "Hoş buldum Yüsra. Kusurluk bir şey yok, için rahat olsun." Kızı rahatlamak için söylemişti. Çünkü o yokken gözü hep kapıdaydı, ne zaman gelecek diye. Bunu kendine bile itiraf edememişken nasıl açık ederdi ki? Sonrasında hep birlikte kurulan masaya geçtiler. Yemekler yendikten sonra erkekler başka odaya geçerek sohbetlerine devam etti. Poyraz Ali hâlâ Yüsra'yı düşündüğü için kendine sövüyordu içinden. Bir yandan aklından çıkmıyordu. Genç adam dostunun evinde iki gün geçirmişti. Bugünlerde birlikte gezme fırsatı da bulmuşlardı. Poyraz Ali geldiği için her ne kadar mutlu olsa da, hissettiği duygular ne yapacağını bilmemesine yol açmıştı. Fakat kesinlikle yanlış duygulardı, bunları kabul edebilecek biri olamazdı. (...) Günümüz... Ali'nin Hakkari'ye gitmesinin üzerinden üç gün geçmişti. Ailem yarın uçağa binecek, Türkiye'ye geleceklerdi. Ama ben Fransa'ya evime gitmek istiyordum. Yalnız kalmaya ve ağlamaya ihtiyacım vardı. Daha fazla ağlamaya... Ali'yle yaşananları kimseye anlatamazdım. İlk önce kendi kalbimde olanları çözmem gerekiyordu. Ali gitmiş ama sözleri hâlâ kulağımdaydı. Olmayacak bir şey için üzülüyorduk. Belki de onu çok üzmüştüm. Benden bir arama ya da mesaj bekliyordu belki bir umut. Onu belirsizlikle bırakmam hataydı. Ama ne yazabilirim ne de arayabilirim. Bazı şeylerin başlamadan bitmesi gerekirdi. Ya da görevden sağ salim dönmüş olmasını bilmenin rahatlığı vardı üzerimde? Fakat tekrar bir görev çıkacak ve gidecekti. Bu sefer durumunu da öğrenemeyecektim. Belki o arardı Fransa'ya döndüğümü duyunca. Zaten telefonumdaki uygulamadan konumumu görecekti. Ya aramazsa? Kalbini kırdığın adamın seni aramasını bekleme Yüsra. Şu an belki o senden bunu bekliyor. Kalbini kırmıştım değil mi? Ama ben ona söyledim aramayacağımı, beklememesini söyledim. Korkak bir kız oluyorsun! Ne oldu içindeki uçarı kıza? Cesaretini mi kaybettin? Evet ben korkak ve cesaretsiz bir kızım! İmkansız bir hayalin peşinden gitmeye cesaretim yok! Bizimkisi sadece hikaye olur, imkansız bir hikaye. Yazarı bizzat ben olan... Bölüm Sonu... (...) Selamün aleyküm herkese... Bu bölümü de böyle bitirelim dedim, geçiş bölümü gibi kabul edebilirsiniz. Umarım beğenmişsinizdir... Yazım yanlışım varsa affola... Poyraz Ali'nin hislerinin ne zaman başladığını öğrendiniz. Nasıldı? Yüsra gitmeyi kafasına koymuş gibi, sizce gidecek mi? Yüsra'nın ailesini de okuduk, nasıldı? Sizi çok beklettiğim için çoook özür dilerim. Anlayışınız ve sabrınız için teşekkür ederim. ✨🤍 OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN... SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!! SİZİ SEVİYORUM💙...
Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️ 🌼...
Beni buradan ve Instagramdan takip etmeyi unutmayın. Instagram: gizemli_yazardemir0
Gizemliyazardemir0 |
0% |