Yeni Üyelik
21.
Bölüm

20. Bölüm

@gizemmgurbuzz

"Giyeceksin!" Nandi kaşlarını çattı. Bu kız çok inatçıydı.


"Giymeyeceğim!" Ayana kollarını göğsünde bağladı.


"Gi-ye-cek-sin!" Nandi çığlığa benzer bir ses çıkarttı. "Eğer giymezsen seninle konuşmayacağım ve Onile'in de konuşmamasını sağlayacağım."


"Bana tek bir sebep söyleyin!" Ayana karşısında dikilen üç çılgın kadına kaşlarını çattı. Fakat üçü birden parmağını işaret edince pes etti.


"Artık bu kabilenin bir üyesi olduğunu unutma." Alia ellerini beline koydu.


"Kibar bir kadın olduğunu herkese göster." İola sırtını dikleştirdi.


"ve şuursuz kardeşime" Nandi elindeki kıyafetleri genç kıza uzattı. "Aynı ruhu paylaşan iki insan birlikte hareket etmeli..."


"Tanrım!" Ayana dişlerini gıcırdattı. Nandi'den deri parçaları olarak nitelendirdiği kıyafetleri alıp eliyle dışarıyı işaret etti. "Umarım bacaklarınızı böcekler ısırır!" diye söylenip arkasını döndü. Bu şeyleri giymek çok zor olacaktı. Yarı çıplak olarak insanların içine çıkmak ise mosmor olmasına yeterliydi.


Onile elindeki boyalarla zarifçe çadıra giren Cherika'ya gülümsedi. Kutsal olarak nitelendirdikleri boyaları sürünmek onun için çok değerli bir törendi. Çenesini yukarı kaldırıp bağdaş kurdu. "İşte işimdi tam bir şef olacağım."


"Bu boyaları hazırlamak tüm günümü aldı. Fazla terleyip akmalarına izin verme!" Cherika dizleri üzerine oturup sağ elinin işaret parmağını yeşil boyaya daldırdı.


"Vampirler buradalar mı?" Kızın konuşma tarzı bir an Ayana'yı hatırlatmıştı.


"Evet, beş vampir ve şu seni ısıran kız az önce geldiler. Ayanaydı değil mi? Kıyafetlerimizi giymemek için Nandi ile bağrışıyor." Güzel kız omuz silkti. "Buraya gel de şunları sürelim."


Onile başını evet manasında salladı. Ayana'yı kendi kıyafetleri içinde görmenin ona nasıl hissettireceğini merak ediyordu. Bu düşük ihtimal karşısında iç geçirdi. O kızı birazcık tanıyorsa kendi pantolonlarından birini vermek zorunda kalacağını biliyordu.


Ayana birbirine bağladığı üçgenleri iyice sağlamlaştırıp üzerine sardığı ince deriyi çekeledi. Etek ucu dizlerinin altına indikçe incelen deri parçalarının ona yakıştığını düşünüyordu. Tuhaftı fakat bu kıyafetler vücudunu güzel gösteriyordu. Aynada yansıyan görüntüsüne sırıtıp tepesinde topladığı saçları örmek için açtı. Belinin altına kadar inen siyah dalgalı saçları uçlarında küçük bukleleriyle parıldıyordu. Ayana saçlarını tek omzundan aşağı sarkıtıp sıkıca ördü. Saç örgüsü onu daha güzel göstermişti. Hançerini sıkıştırdığı kemeri bacağına sıkıca bağladıktan sonra yere serili kumaşı omuzlarına alıp dışarı çıktı. Onile'in yanına gidip onun fikrini almak istiyor ve kendisini beğenmesi için dua ediyordu. Kafasında kendinden daha büyük bir kase taşıyan ufak tefek kadına "Şef Onile nerede?" diye sordu. Kadın ona başını eğmekle yetindi. Genç kız dilinin döndüğünce "Şef Onile'in odası nerede?" diye tekrarladı. Kadın bu defa iri gözlerini kırpıştırıp eliyle sol taraftaki barakaların arasından en büyük olanını işaret etti. Ayana onun kafasında düşürmeden tuttuğu tasa bakıp teşekkür ettikten sonra heyecanla barakaya doğru yürüdü. Belki yüzüne süreceği boyalar için yardım edebilirdi. Elini göğsüne bastırıp heyecanla giriş olarak düşündüğü deri kumaştan ibaret olan yere yaklaşıp nefesini tuttu. Fakat içeriden gelen gülme sesleri tüm hevesini bir anda yok etmeye yetmişti. Yavaşça deriyi sıyırıp baktı.


"İşte benim toprak adamım!" Cherika kıkırdadı. "Mükemmel görünüyorsun."


"Parmaklarımı boyamama yardım etmeyecek misin?"


"Onları kendin boyayabilirsin."


"Ben senin boyamanı istiyorum. Yoksa seni kendime akşam yemeği yaparım" Onile sırıttı. Fakat bir anda huzursuzlaşıp girişe doğru baktı. Onları izleyen tanıdık güzel gözleri gördüğünde ise dudaklarını birbirine bastırdı.


Ayana üzerindeki örtünün düşmesine izin verdi. Şu an taşıyamayacak kadar ağır olduğunu hissediyordu. Yoksa ağırlaşan kalbi miydi? Koşar adımlarla oradan uzaklaşıp ağaçlardan birine sığındı ve saçlarını tepesinde sıkıca toplamaya başladı. "Aynı ruhu taşıyor olmak mı? Saçmalık, saçmalık!" Genç kız boğazında düğümlenen yumruyu güçlükle aşağı indirdi. Saçlarını toplamayı bitirdikten sonra yeniden üzerini giyebilmek için çadıra doğru koştu. Fakat Nandi'ye yakalandı. Siyahi kadın ona bir şeyler anlatarak ailesinin yanına sürükledi. Ayana, İola'nın sözlerini hatırlayana kadar geçen zaman içinde hasta olacak kadar kötü hissediyordu. Sonrasında kendi kendine "Eğer kendimi kontrol edemezsem kör birinden farksız olurum." diye hatırlatıp kimse fark etmeden duruşunu dikleştirdi. Şu an umursaması gereken tek şey yapılacak törendi.


"Tatlım o kadar güzel görünüyorsun ki..." Alia gözyaşlarını tutamadı. Gain'in elini sımsıkı kavrayıp içini çekti. "Bu bizim kızımız mı?"


Gain bacağındaki hançeri işaret ederek "Sanırım öyle" dedi.


"Abartın bakalım!" Ayana başını tören için yakılan ateşe ve etraftaki ağaçlara sıkı sıkıya bağlanan kalın halatlara çevirdi, süslemeler oldukça görkemliydi. Kafalarında taslarla gezen kadınlar daha çok güzelliklerini sergiliyor gibiydiler. Ayana'nın gözüne Onile ve arkasından yürüyen kız takıldı. Onile kelimenin tek anlamıyla muhteşemdi. Üzerinde her zamankinden farklı olarak kenarlardan tutturulmuş deri üçgenler vardı. Boynunda birkaç ayrı kolye takıyordu. Başına ustalıkla yapılmış yeşil beyaz ve mavi renklerinde kumaştan bir halka takmıştı. Ayak bileklerinde ve sağ kolunda ise kabileye özgü tüylü halkalardan sarılıydı. Genç kız onun elinde tuttuğu koyu renk asaya baktı. Neredeyse boyu kadar olan asa deri kumaşlar ile süslenmişti. Ayana elini kalbine götürdü. Tam arkasında duran kız iri çekik gözleri etli dudakları ile dikkat çekici bir güzelliğe sahipti. Tıpkı onun gibi başına renkli bir şerit dolamış ayaklarına tüylü postlardan sarmış, üzerine ise çoğu kadından farklı olarak beyaz kaplan postundan deriler giymişti. Taktığı kolyeler ve bileğindeki halkalar onu daha da mükemmelleştiriyordu. Ayana dikkatli baktığında pek çok kadının onun gibi süslü giyindiğini gördü. Erkekler de Onile gibi eteklerden giyiyorlardı. Başını önüne eğip Aias'ın arkasına geçti.


Onile etrafındaki tezahüratlara karşılık vermek için başını hafifçe eğiyor fakat fırıldak gibi kabilede gezinen gözleri Ayana'yı arıyordu. Sonunda Gain, Alia, İola ve Aias'ı bulmayı başarmıştı. Dördüne başıyla selam verdikten sonra Aias'ın omzunun üzerinden ona bakan genç kızı fark etti. Aias onun önünden çekildiğinde Onile başını eğerek Ayana'yı selamladı. Tören için yakılan ateş onun pembe beyaz teninde alevleniyordu. Annesinin güzelliği ve İola'nın zarafeti ile birlikte Ayana, onun kıyafetleri içinde asil görünüyordu. Onile gözlerini kaçırdı.


Genç kız yeniden göz göze geldiklerinde erkeği selamladı. Başını eğdiğinde ya da yukarı kaldırdığında içtenliğinden eser yoktu. Aksine yüzünün kibirli ve soğuk görünmesine özen göstermişti. Ona bakmayı reddedip eğlence alanına yöneldi. Başkası ile olmak onun tercihi ise saygı duyacaktı. Üzerindeki ince şeridi kaymaması için çekeledikten sonra kendi dilinde nameler tutturan Nandi'yi dinlemeye koyuldu. Siyahi kadın elinde tuttuğu kürk benzeri şeyi yavaş adımlarla kardeşine götürdü ve giymesine yardım etti ve sonra kendi boynundan çıkarttığı kalın beyaz kolyeyi onun boynuna taktı. Kabile halkı hep bir ağızdan "Onile" diye bağırıp zıplarken genç kız tüm karamsar düşüncelerinden uzaklaşıp gülümsedi. O bu kadar mutluyken Ayana üzgün olmaya çalışsa da yapamıyordu.


Gain elindeki işlemeli yayı yeni şefe hediye etmek üzere gidecekken Alia onu durdurdu. "İzin ver Ayana gitsin."


Ateşin efendisi başını salladı. "Ayana, hediyemizi Şefe götür."


Genç kız aldığı emri ikiletmeden başını eğdi. Dikkatlice babasının günlerce uğraşıp işlediği yayı alıp derin bir nefes alarak arkasını döndü. Onile'e yaklaşmak için alanın ortasından geçmesi gerekecekti. Dikkatlice yürümeye başladı. Yolu yarıladığında tepesinde topladığı örgüsü tokadan kayıp aşağı düşünce ne yapacağını bilemeden etrafına bakındı. Onile ile göz göze geldiğinde ise ayakları ona itaat etmeyi reddedip erkeğe doğru emin adımlarla yürümesini sağladılar.


Onile heyecandan neredeyse asasını parçalayacaktı. Komik duruma düşmemek için çatırdayan sopayı sıkmayı bırakıp nefesini tuttu. Ayana birbiri önüne attığı adımlarını sonlandırıp tam karşısına dikildiğinde genç adam iyiden iyiye heyecanlanmıştı.


Ayana hiç kimsenin beklemediği bir şey yapıp dizleri üzerine çöktü ve yayı havaya kaldırdı. "Ben ve klanım, kabilenizi korumaktan onur duyacağız Şef Onile" kelimeleri özenerek seçmiş ve dilinin döndüğünce söylemeye çalışmıştı. Onları çok iyi anlıyor olmasına karşın konuşması o kadar iyi değildi.


Onile yayı alırken Ayana'nın elini tutup onu ayağa kaldırdı. Tüm bedeni titriyordu. Başıyla onay verip kabilenin yeniden coşmasına izin verdikten sonra onu yanına çekip eğlenceyi başlattı.


"Teşekkür ederim."


"Ben yapmam gerekeni yaptım." Ayana saç örgüsünü omzu üzerinden sallandırdı. Yeniden başıyla selam verip kalabalığın arasına karıştı.


Loading...
0%