@gizemmgurbuzz
|
Ayana kabileden çıkarken büyük kalabalık bir grubun telaşla içeri bir şeyler taşıdıklarını gördü. Daha dikkatli baktığında diğerlerinin kucağında çırpınan Onile 'den başkası değildi. Genç kız gülmeden edemedi. O kendini beğenmiş adamdan hiç hoşlanmamıştı. Arkasını dönüp yoluna devam etmek üzere birkaç adım attı fakat Nandi'nin çığlığı ile olduğu yerde durdu. Çığlık sesleri git gide arttığında ise geri dönmek zorunda kaldı. "Çığlık atmak için ortada büyük bir sorun olması gerekir." Ayana ortada toplanan kalabalığı yararken tam olarak bu kelimeleri fısıldıyordu. Tüm bakışlar kendisine doğru çevrildiğinde ise başını dikleştirdi ve düşünceli halinden derhal uzaklaştı. Ellerindeki kesici aletleri ona doğru fırlatmaya hazır olan bir grup insanın karşısında güçsüz görünemezdi ya. Yerde kıvranan ve etrafa küfür etmekle meşgul olan genç adamın başında diz çöküp yüzünü buruşturdu. Onile asla onun çığlık atma sebebi olamazdı. Ağlamaktan önünü göremeyen Nandi'ye acıyan gözlerle baktıktan sonra ellerini göğsünde kavuşturdu. "Ona ne olmuş?" "Yılan ısırdı. Bir pitondu kocamandı ve parmaklarım kadar dişleri vardı." Siyahi adam durmaksızın konuşmuştu. "Öyleyse ölecek!" Onile, vampir kadının umursamaz bakışlarına yeni bir küfür ile cevap verdi. Bacağındaki acı dayanılmazdı ve etrafındaki her şey dönüp duruyordu. Vampirin suratına vurabilmek için etrafında dönen şeylerin durulmasını bekledi. Ayana genç adamın bacağındaki morluğa baktıktan sonra, "Zehir yayılmaya başlamış yaşasa bile bacağını kullanamaz" yorumunu dile getrdi. Nandi daha çok ağlamaya başladı. Diğerlerinin uğultusu ise genç kızı çileden çıkarıyordu. "Kapa çeneni kan emici!" Onile var gücüyle haykırdı. Diğer yandan bacağını hissetmiyordu. Vampir kadının hışımla ayağı kalkışını izledikten sonra gözlerini toprağa çevirdi. En azından onun karşısında acınası bir durumda ölmemek için tanrıya dua ediyordu. Ayana bu adama bir dakika daha tahammül etmeyecekti. "Üzgünüm Nandi" diye mırıldanıp klana dönmek için arkasını döndü. Fakat kadının onu bırakmaya hiç niyeti yoktu. Koluna yapışmış yalvarıyordu. "Yalvarıyorum Ayana onu dönüştür. Onile olmadan devam edebilmemiz imkânsız!" "Dönüşüm yasak! Ailemin izni olmadan yapamam." "Sence o kadar vaktimiz var mı?" Nandi sözlerini tamamladıktan sonra kardeşinin bağırışı ile olduğu yere yığılıp kalınca Ayana gözlerini yumdu. Onile'i dönüştürürse zamanlamayı ayarlayamadığı takdirde Ateş Klanı'nın gücünü onunla paylaşacak daha da kötüsü ona bağlanacaktı. Genç kız erkeğin sinir bozucu tavırlarına katlanabileceğini sanmıyordu. Gözlerini kıstı ve bu işten sıyrılmanın en etkili yolunu bulmak için düşünmeye başladı. Yavaş hareket ederse zehir yayılır ve adam kendiliğinden ölebilirdi. Ya da zehrini fazla akıtmalıydı. Hayır, bunlar geçerli çözüm yolları değildi. Eğer annesi olsaydı bir saniye dahi beklemeden onu dönüştürürdü ve babası elbette annesine destek olurdu. Onile ailesi için çok değerliydi. Ayana ayağını sertçe vurup yerde yarı baygın halde yatan adama baktı. Sabahki sözleri aklından çıkmıyordu. Eğer yaşarsa ailesine zarar verir miydi? Ya ölürse? O zaman da Ayana vicdan azabından yaşayamazdı. Sıktığı dişleri arasından "Pekâlâ" diye tısladı. Onile'den alacağı en büyük intikam onu en nefret ettiği şeye dönüştürmek olmalıydı. Daha fazla vakit kaybetmeden genç adamın çürümüş bacağına doğru eğilip parmaklarını diş izlerinin üzerinde gezdirmeye koyuldu. İzlerin arası erişkin bir kobraya ait olamayacak kadar birbirine yakındı. Tırnağıyla yarayı iyice yarıp zehri emmeye başladı zehir kanın tadını çekilmez kılıyordu. Ayana tazeliğin tadını alana kadar kanı içine çekmeye devam etti. Daha fazlasını istemiyordu. Bir adamın bacağına yapışmış olma düşüncesi dahi midesini bulandırmaya yetiyordu. Biraz sonra kanın tadı tazeliğini geri kazanmaya başladı. Ayana ilk kez direkt olarak bir insandan besleniyordu. Vücuduna yayılan enerjiyi kelimelerle tarif etmesi imkânsızdı. Kanın boğazından geçerken bıraktığı ferahlık hissi geçen günlerden farklıydı. Genç kız duraksadı ve elini açık yaraya bastırdı. Dönüşüm hikâyesi şimdiden bambaşka bir hal almıştı. Nefesini tutarak dizleri üzerinde erkeğin başucuna ilerledi. Onile gözlerini araladı. Ölüp cehenneme gittiğini düşünüyordu. Lanet olsun ki orada dahi vampirlerden kurtulamamıştı. Vampir kadın üzerine eğilmişti. Onile onun pembe dudakları arasında parlayan sivri dişlerini görebiliyordu. Niyetini anladığında ise gerçekten öleceğini sandı. "Beni rahat bırak ucube! Ölürüm daha iyi!" Ayana kahkahasını gizleyemedi. "Henüz değil" diye fısıldadı. Şimdi ölemezdi. Önce ona hayatının dersini verecek, ailesi hakkında söylediği her şey için af dileyene kadar peşini bırakmayacaktı. Elini genç adamın kalbinin üzerine koyup boynuna doğru eğildi. Kalp atışlarını sayacak ve onuncuyu duyduğunda geri çekilecekti ve bu da onu basit bir vampir olmaktan öteye geçirmeyecekti. Toprağımsı kokusunu içine çektikten sonra büyük bir özenle dişlerini erkeğin bronz tenine batırdı. Kanın tadı bu defa bambaşkaydı. Sıcak, dayanılmaz... Ayana, Onile'nin cılız direnişlerine aldırış etmedi. İçinden yavaşça ritimleri saymakla meşguldü Yalnızca eli onunkine temas ettiğinde bir an duraksadı ve kalbinin olması gerektiğinden çok daha yavaş attığı gerçeğiyle gözlerini kıstı. Beşinciyi sayıyordu lakin içinden bir ses ona kadar sayıp bitirmiş olması gerektiğini söylüyordu. Genç adam dayanamıyordu. Vampirin zehri onu adeta eritiyordu. Kurtulmaya çalışsa da başaramadı. Ölmeyi hiç bu kadar arzulamamıştı. Hayatına bir yaratık olarak devam etmeyecekti. Geriye kalan gücüyle başını kımıldatmaya çabaladı. Eğer vampirin dişleri boğazını keserse kurtulabilirdi. Ayana içgüdüleri doğrultusunda durdu. Kendisine gelme vakti çoktan gelip geçiyordu. İçinden bir şeylerin bu adamı ruhuna akmasına daha fazla tahammül edemezdi. Dönüşüm için yeterli süreyi tutturduğunu düşünüyordu. Daha fazlası gücünü onunla paylaşmak olurdu ki düşüncesi bile hoş değildi. Üstelik kıpırdanmaya devam ederse gırtlağı parçalanabilirdi. Genç kız hızla doğruldu. Onile hakkında şimdiden endişeleniyor olmak onu çıldırtıyordu. İlk defa ne yapacağını bilmiyordu. Geri çekilip ayağa kalktı. Ona merakla bakan kabile halkına "İyi olacak." dedikten sonra koşar adımlarla oradan uzaklaştı. Yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacı vardı. Öyle ki kabileye ne için geldiğini dahi unutmuş olabilirdi. Bata çıka nehri geçtikten sonra bir an önce odasına kavuşabilmek için koşmaya başladı. Güne hayatında özel bir şeyler olmasını isteyerek başladığını hatırlıyordu. "Kahretsin daha kötüsü olamazdı!" |
0% |