Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm

@gizemmgurbuzz

Carna büyük salonun kapısını ardına kadar açıp Alia ve Gain'in karşısına dikildi. Yaşadığı dejavunun şoku ona yetiyor da artıyordu. Bu sefer tek fark İola ve Aias'ın kendilerini emekliye ayırmış olmalarıydı. Kollarını göğsünün altında bağlayıp "Bu neden hep benim başıma geliyor!" diye yakındı.


Alia meraklı gözlerle arkadaşına baktı. Muhtemelen Ayana yine onu kızdıracak bir şeyler yapmış olmalıydı. "Yine ne yaptı?" diye sordu. Kızı tam tamına yirmi yaşına gelmiş olmasına rağmen hala beş yaşında yaptığı haylazlıkları yapıyordu.

        

Carna dudaklarını birbirine bastırdı, "Bu defaki bambaşka... İşin garip tarafı niçin aynı şeyleri yaşamak zorundayım!"

           

Gain olduğu yerde sabırsızca doğruldu "Söylesene kadın!"

           

Sarışın vampir gözlerini kıstı "O senin kızın Efendi Gain! Hiç şüphesiz senin kızın..." dedikten sonra kapıda duran savaşçılara "Onu içeri çağırın!" diye seslendi.

           

Onile içeri girdiğinde Gain ve Alia ayağa kalktılar. Genç adam sert adımlarla ilerleyip onların tam karşısında durdu. Öfkesi içine sığmıyordu. "O kadın nerede!" diye haykırdı.

           

Carna gözlerini devirdi. "İşte. Ona bir bakın!"

           

Alia şaşkınlıkla yerine oturdu. Onile'nin bal rengi gözlerinin etrafında yanan kızıl çember felaketin habercisiydi.

           

Gain ise kendini tutamadı ve kahkahalarla gülmeye başladı. Hiç şüphesiz Ayana onun kızıydı! Karısının bacağını çimdiklemesiyle boğazını temizleyip Onile'nin karşısına geçti. Durumun vahameti şimdi kaş çatmasına neden olmuştu.


"Gidip bana Ayana'yı çağırın"


"Buradayım!" Ayana sırtını dikleştirip içeri girdi. Vücudunda böcekler geziniyormuş gibi hissediyordu.


Onile bir dakika bile düşünmeden ileri atıldı ve vampirin suratına tüm gücüyle vurdu. İkinci kez vuracaktı ki kızın bakışıyla geri savruldu.


Genç kız acımayacaktı. Elinin tersiyle yanağını sildi. "Fazla oluyorsun!"


Alia kızını durdurmak için ileri atılsa da Gain izin vermedi. Onu belinden sıkıca kavrayıp kendisine hapsetti. Prenses, kızının gözlerindeki korkunç parıltıyı görünce çırpınmaktan vazgeçip Gain'e sığındı. Ayana'yı hiç bu kadar sinirli görmemişti. Öfkesi onu zariflikten uzak, acımasız ve heybetli gösteriyordu. Bakışları soğuk ve kibirliydi. Kızı elini havaya kaldırdığında Onile acı dolu bir çığlık attı. Genç adam kıvranıyordu. Ayana onu yakıyordu. Alia koşarak kapıdan giren İola ve Aias'a baktı. Yüz ifadeleri dehşete kapıldıklarının habercisiydi. Bu sırada Ayana, Onile'in saçlarından tutmuş ona diz çöktürmeye çalışıyordu.


Onile bağırarak ayağa kalktı ve kalan gücüyle Ayana'yı kolona doğru savurdu. Şeytan kadın anında doğrulup yanına geldi ve onu yeniden yakmaya başladı. Onile daha fazla dayanamayacaktı. Acı ile inleyip dizlerinin üzerine düştü. Vampir çenesini kavrayıp yukarı bakmasını sağladı ve ona yaklaştı. Bir anda gözleri ve tutuşu normale dönmüştü.


Ayana ani duraksamasının ardından Onile'in çenesini sıkmaktan vazgeçip elini yanağına oradan da gözünün altındaki yara izine kaydırdı. Parmağını derin çizgi boyunca kaydırıp nefes alıyor olmasını sağlayan çizgiyi hafızasına kaydetti. Bu kadarı yeterliydi. Eğer arada Nandi olmasaydı kafasını hemen burada koparırdı. "Sadece merhaba demek istedim." diye fısıldayıp doğruldu ve erkeğin karnına sert bir tekme attı. Onile kıpırdamadı. Derin soluklar alıp vererek dimdik durdurmaya çalıştı ve güçlükle ayağa kalktı. Genç kız gözlerini devirdi. Ona daha fazla zarar vermek istemiyordu. Garip bir şekilde üzülmüştü de. Kollarını göğsünde kavuşturup erkeğin bir adım arkasına geçti. Ailesi ondan açıklama bekliyor olmalıydı. Ayana ise dönüşüm hikayesinden öte gücünün nasıl bu adama geçtiğine dair bir açıklama bulmak zorundaydı şimdi...


"Sandığınız gibi değil. Yılan ısırmıştı ve ölmek üzereydi. Nandi'nin yalvarması üzerine onu dönüştürmek zorunda kaldım. Böylelikle hem babamın hem de kendi hayat borcumu fazlasıyla ödedim. "


"Görmeme izin ver Ayana." İola bir anda genç kızın eline yapışıverdi ve gözlerini kapadı. Birkaç saniye sonra kendine gelip Gain'e baş onayı verdi.


"Onile'i kaybetmek istemezdik." Alia genç adama sevgiyle baktı.


"Hepinizin canı cehenneme!" Onile yere tükürdü.


Gain çenesini sıvazlayıp, "O sevgisini bu şekilde dile getiriyor." diye mırıldandı. Sonra savaşçılarına döndü. "Şef Onile'i yukarıdaki odalardan birine götürün ve rahat etmesini sağlayın." Savaşçılar yarı zorlar bir vaziyette Onile'i büyük salondan çıkardılar. Gain kaçmak üzere arkasını dönen kızını ensesinden tutup kendisine çevirdi. "Sen burada kalıyorsun!"


"Ama..."


"Ayana ne kadar büyük bir sorumluluk aldığının farkındasındır umarım! Bize neden daha önce söylemedin?"


"Buraya geldiğinde görecektiniz zaten."


"Tatlım, ailesinden birini öldürebilirdi. Üstelik hayatından daha fazlasını sunmuşsun." Alia kızının üzerine gitmek istemiyordu. Fakat kabiledekilerin durumunu şimdiden merak etmeye başlamıştı. Aklına takılan bir diğer soru ise Ayana'nın ceza alıp almayacağıydı. Tanrım, tarihin kendini tekrarlaması böyle bir şey olsa gerekti.


"Onlara zarar vermezdi. Onun derdi biziz." Ayana gözlerini devirdi. "Lanet olsun! Onu öldürmeliydim! Dönüşümü için yeterli zehri akıttığımı düşünüp durmuştum. Fakat o..." Genç kız öfkeyle odadan çıktı. Kimseye hesap vermek zorunda değildi. Ailesi için kendini ateşe atan oydu. Neredeyse iki gündür sıkıntı çekiyordu. Onile ne yazık ki ruhundan bir parça taşıyordu ve eğer ölseydi Ayana yaşadığı müddet boyunca eksik kalacaktı. Her şeyin bilincinde olmak onu çok daha fazla korkutuyordu. Peki, ne yapacaktı? Kalbini kontrol edemezse aptal gibi davranmaya başlayacağının bilincindeydi. Bu defa arkasında ne annesi ne babası olacaktı. Genç kız duygularının rotasını kontrolü altına almak zorundaydı. Ya fırtınaya kapılıp paramparça olacak ya da sapasağlam kıyıya varacaktı. Peki, gitmesi gereken yön neresiydi? Ayana elini göğsüne bastırarak fısıldadı. "Tanrım beni koru!"


Loading...
0%