@gizemmgurbuzz
|
Ertesi Gün Ezgi başta biraz tereddüt etse de hergün ne giyeceğinin derdine düşemediğini fark ettiği an dolabın başından ayrılmış kışlık ince kaz ayaklı gri bir pantolon siyah bir kemer üzerine beyaz boğazlı bir triko giyip boynuna ince bir kolye son olarakta oldukça eski fakat anlamı büyük olan altın bir saat takmıştı. Hülya hanımla bizzat görüşeceğinden yine özenli olmaya çalışmıştı genç kız lakin derslere başladığında rahatına geri dönecekti. Umuyordu ki herşey yolunda giderdi. Ezgi kaşe kabanı geçirip kalın beyaz atkıyı boynuna sarması ardından bir cüzdan bir telefon alacak kadar küçük olan çantasını çapraz geçirip çok sevdiği bi o kadar da özene bözene aldığı öğretmen çantasını eline alıp topuklu botlarını da çekerek evden çıktı. "Anne çıkıyorum! " "Tamam kızım. Hadi hayırlısı olsun. " "İnşaallah..." Genç kız merdivenleri hızla inerek minibüse binebilmek için yürüdüğü kısa mesafe ardından her bakımdan onun için karlı bir iş olacağının farkındaydı. Anne babası bu günkü habere göre ankaraya dönecekti Ezgi evinde kalacağı için memnundu fakat ailesi olmadan tek başına kalacağı için ufak bir tedirginliği de yok değildi. Her bakımdan yeni bir deneyim olacaktı. Minibüsten evin biraz ilerisinde inerek üzerini düzeltmesi ardından yalı kapısındaki "40" Numaraya bakıp sırıttı ardından sırtını dikleştirerek zile bastı. Kapı açıldığında ise hemen yanındaki güvenlik kabininden çıkan orta yaşlı adam ile göz göze geldi. "Öğretmen Hanım değil mi? " "Evet" "Buyurun" Genç kız gurur duyduğu öğretmen kimliğini işitmenin verdiği özgüven ile omuzlarını dikleştirerek kapıya giden mermer yoldan geçerken gözü camlara takıldığında sakin bir nefes verdi. Cihan içeridemiydi? Bugün onunla konuşmamıştı. Karşısına aniden çıkıvermesini istemiyordu. Heyecanlanmak istemezken heyecan yaptığını fark ettiğinde çoktan kapı açılmış orta yaşlı güler yüzlü hanım kapıda onu karşılamıştı. Ezgi boş hole bakarak içeri girip kadına paltosunu verdi. "Hoşgeldiniz. Hülya hanım girişteki odada sizi bekliyor" "Hoşbuldum teşekkürler. Nasılsınız iyi misiniz? " Ezgi kadına döndü. "İyiyim hocam teşekkür ederim buyurun" "Ezgi diyebilirsiniz" Genç kız gülümsedi. "Peki Ezgi. Sende bana Sevinç abla de" Kadın hızla kafa salladı. "Tamam Sevinç abla. " Ezgi evvelsinde buyur edildiği odaya doğru ilerlerken hole çıkan hülya hanımı gördüğünde duraksayıp gülümsemeye çalıştı. "Hoşgeldin Ezgi. " Hülya hanım hafif bir mahcubiyet ile elini uzattı. Son görüşmelerinde tavrı bir hayli sertti. "Merhaba hoşbuldum." "İçeri geçelim. Sevinç bize iki kahve yap. Nasıl seversin? " "Az şekerli lütfen" Ezgi kollarını hafifçe kastı. Yinrfazla getilmişti. "Tamam." Hülya hanım koltuklardan yana yürüyerek kendi köşesine oturup bacak bacak üzerine attı ve kıza eliyle oturması için işaret etti. Eli yüzü düzgün doğallığını bozmamış bir genç hanımdı. "Burada epeydir oturuyorum" "Geç kalmadım umarım" Genç kız tedirginlikle kolundaki saate baktı. Hala beş dakika vardı. "Hayır. " Kadın doğrulup ellerini önünde bir etti. "Güzel bir saat" "A, evet... Babaannem mezun olduğumda hediye etti. Kendi düğününde takılmış bu saat ona. Bana da çağırıldığım hiçbiryere geç kalmamamı tembihledi. " "Çok manidar bir hediye. Benimde takmaya kıyamadığım buna benzer bir saatim var. Rahmetli teyzemden. " Kadın keyifle ardına yaslandı. "Başınız sağolsun. " Ezgi ellerini ufalarken kadının üzerindeki ipekli turkuvaz gömleğe ve kolundaki şık takılara baktı. Ne dese bilemiyordu. Sanki ders görüşmesine değil de garip bir tanışma randevusuna gelmiş gibiydi. Bu saçma hissi üzerinden atmak zorunda olduğunu bilfiğinden kadının hafifçe yukarı doğru çektirilmiş gözlerine baktı. "Açıkçası son görüşmemizdeki sert tutumum için üzgünüm Ezgicim. Bir anne olarak çocuğuma yakıştıramadım. " "Anlıyorum. Sınava az bir zaman kaldı. Benimde pat diye söyleyivermem uygun değildi ama diğer türlü zarar görecek olan Sanemdi. " "Haklısın ve teşekkür ederim. Derhal pisikoloğa gittik elbet. Çok ileri düzeyde olmasada varmış. Düşününce küçüklüğünde de fazla sıkılgan tedirgin ve dikkat toplamakta zorlanan bir çocuktu. Fakatbu denli değildi. " "Stres tetiklemiş olmalı. Çoğu genç yaşıyor" Genç kız gülümsedi. "Derslere başlamak istiyoruz. Doğrusu Sanem seninle çalışmaya çok hevesli. Önceki öğretmenini çok sevdiğinden bir başkasını isteyecekmi bilmiyordum fakat bir şekilde kimyanız tutmuş görünüyor. Daha doğrusu Sanem kendi farkındalığını senin dillendirdiğin için çok memnun ve onu fark eden biriyle çaluşmanın iyi olacağını düşünüyor. " "Bu beni memnun eder. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım. " "Haftanın iki günü toplamda dört saat olarak ders almasını istiyorum. Sence de uygun mu? Dersaneye gitmeyecek daha fazla da olabilir. " "Bana kalırsa dört ders kafi. " Ezgi gözlerini kırpıştırdı. Daha fazla ders daha fazla ücretti fakat etik değildi. "Başka dersleri de olacak birde okul... " "Okul bir ay sonra son sınıflara sınava çalışmaları için zaman tanıyacak... " Hülya hanım kafa salladı. "Yine de fazlası öğrenciyi boğacaktır. Eğer kendisi arttırmak isterse elbet olur. " "Kahvemizi içelim... Ardından günü saatleri ve diğer şeyleri konuşabiliriz. " Ezgi derin bir nefes çekerek gelen kahvenin servis edilmesi için bekledi. Ardından yeniden kadına döndü. İki dakikad ecel terleri dökmek böyle birşey olsa gerekti... --- 18.30 Görüşme tamam mı ? Cihan Ezginin bugün annesi ile görüşeceğini biliyordu. Bu olay kesinlikle beklediği birşey değildi. Açıkçası o, annesinin daha da pimpirikleneceğini eve profesörler falan yığacağını düşünürken Saneme kulak verip Ezgi İlter ile devam etmek şaşırtıcıydı. Kız hayatının biryerlerine tutunmuş haldeydi. Hemde hiç çaba sarfetmeksizin. Hatta görüşmemek için ikiside direnmişti. Ezgi daha çok direnmişti. Çabaladıkça tersi yöne değilde ortada buluşabilmek adına hareket etmiş gibiydiler. Ne var ki Cihan bu durumdan zerre rahatsız değildi. Genç adam eve girip çantasını kenara koyması ardından kalın keçe parkayı da dilsiz uşağa asıp omuzlarını esnetirken telefonuna gelen mesaj ile duraksadı. Balköpüğü; Şimdi çıkıyorum bugün biraz tanışma ardından iki ders yaptık. Cihan mesajı okuması ardından girişte bulunan misafir odasından Ezgi ve annesinin çıkması üzerine olduğu yerde kalarak ikiliye baktı. "Abi? " Sanem de merdivenlerden koşarak inip yeni öğretmenini geçirmek istemişti. Genç kız ağabeyini görünce yanına gidip koluna girdi. "Geç geldin? " Ezgi ellerini önünde bir ederek Cihanı süzdü. Onun konuştuğu adam genelde sarı kapişon ve lacivert eşofman giyer salaş takılırdı. Karşısında spor klasik takım elbisesi ile Cihan Kırcalıyı görmeyi beklememişti. Fazla derli toplu, sanki daha uzun belki biraz daha... Ezgi bakışlarını Saneme çevirerek gülümsedi. "Ağabeyim Cihan Ezgi hocam. " Sanem yeni öğretmenine ağabeyini takdim ederken sırtını dikleştirdi. "Ama siz zaten tanışıyorsunuz" Hülya hanım duraksayan oğluna döndü. Cihan anlık afallamasını geçiştirmeye çalışırken annesinin yorumuyla gülümseyerek elini uzattı. "Hoşgeldin Ezgi hocam. " Genç adam elleri birleştiğinde biraz baskı uygulayarak muzipçe güldü. "Tanışıyor mısunuz? " Sanem Ezgiye baktı. "Burada değil. " Ezgi el sıkışmaları bittiğinde "Hoşbuldum Cihan bey" Cihan kızın yorumu üzerine dik bakışlarını annesine yöneltti. "Hallettiniz sanıyorum" "Evet öyleyse bir sonraki dersimizde görüşmek üzere. " "Benim dersimde" Sanem göz devirdi. "Pekala iyi günler ezgicim. Konuştuğumuz gibi devam ederiz. Sevinç... Sanemin öğretmenini yolcu edin" "İyi günler Hülya hanım. Sanem... Bugünkü konulara yeniden göz gezdirip iki gün içinde en az yüz sayfa kitap okumanı ve en az yetmiş soru çözmeni istiyorum" "Tamam hocam" Sanem kafa sallayarak Cihana döndü. "Şimdi gidip kitap okuyacağım mesela." "Git Sanem" Genç adam eliyle kardeşine gitmesini işaret ederek Sevinç ablanın getirdiği çanta ve kabanı Ezginin giyişini izledi. "Bırakayım? " "Yo, babam gelmek üzere Cihan bey teşekkür ederim" Genç kız kapıya doğru adımladı. Hülya hanımın tanışıyor olduklarını bilmesi onu fazlasıyla germişti. "Pe-ki... Ezgi hanım. iyi akşamlar. " "İyi akşamlar. " Genç kız dudaklarını kemirerek dışarı çıktı ardından kapı kapandığında ise omuzlarını düşürdü. Haddinden fazla gerilmişti. Neyseki çalışma saatleri biraz daha erken olacaktı. Cihan kendi kendine cıklayarak merdivenden çıkarken araya giren tuhaf resmiyeti oldukça gereksiz bulmuştu. Dahası nezaketi bir çeşit laçkalık gibi görünmüş olabilirdi. Ezginin tanışıyor oluşlarını abartması ve geçiştirmeye çalışması da televizyon dramaları misali gereksiz kasıntı durmuştu. --- 21.43 Pikachu kişisinden okunmamış mesaj Ezgi yemek ardından ailesini yolcu etmiş evde ilk tek günü oşduğundan kapıları kilitleyip camları örtmüş otururken telefonuna gelen mesaj ile irkilerek doğruldu. Mesajın Cihandan olduğunu gördüğünde ise kaşları havalandı. Gözü önünden gitmeyen zengin iş adamı görüntüsü onu ürpertmişti. Mesajı açıp yazan cünleye bir müddet boş boş baktı. Pikachu; Burada değil? ;? Pikachu; Bende onu soruyorum... ;Anlamadım? Pikachu; Ben mi dedim BURADA DEĞİL? Cihan kaş çatarak telefonu kucağına kapatıp otururken sıkıldığı ortam masasında geriye yaslandı. Biraz kafa dağıtmak istemiş dışarı çıkmıştı lakin pek dağılmamıştı. Ezginin annesine burada arkadaş değiliz söylemine karşın tepesi atmış nahoş bulmuştu. Ne yapmaya çalıştığını da anlayabilmiş değildi. Balköpüğü; Ders verdiğim bir ortamda değil... Ezgi doğrulup yanaklarındaki havayı üfledi. Cihan kırcalı ile arkadaş olma düşüncesi epey uçarı hiç de inandırıcı değildi. Ailesinin karşısında da mahçup hissetmişti. Pikachu; Ya nerede? Watsapp da mı? Wattpaddemi? Kardeşine ders çalıştırdığın bir arkadaşın hiç olmadı mı? ; Oldu da... Pikachu; ? Yazıyor... Yazıyor... Yazıyor... ... ;Kırcalı değidi. Genç adam elindeki bardağı aniden yudumlayınca yutkunurken bir parça güçlük çekerek telefondaki yanıta karşın kaş çattı ardından karşı sandalyeden ne olduğunu sorarcasına işaret yapan Berke eliyle durmasını işaret ederek ayaklandı. "Ben çıkıyorum. Size iyi eğlenceler. " "Ne oldu Cihan? Önemli birşey mi? ” " Tepem attı diyelim" Genç adam masadan kalkıp hesabı ödeyerek çıktıktan sonra valeyi beklerken yeniden telefonu açtı. Pikachu; Kırcalı mı değildi? Biraz bekle... (22.15) ;Neyi bekleyeyim? ; ? (22. 28) Genç kız gerildiğini hissederek telefonu elinden koltuğa fırlatıp kahve yapmak için mutfaga girdi. İşi bittiğinde cevap yoktu. O da adamın kafasının bir hoş olduğunu var sayarak salonda kahve içip bir sonraki derse hazırlana bilmek adına kitapları postitlemeye koyuldu..
Pikachu kişisinden okunmamış mesaj (23.30) Pikachu; Sinir zıplatmakta üstüne yok! ;Neden zıplıyor ki sinirin Annenin karşısında laubali mi olayım ? Pikachu; Arkadaşlık ya da tanışıyor olmak laubalilik mi yoksa o da mı Kırcalılara özel bir durum? Kırcalı ne kızım. Başka bir ırktanımda ben mi bilmiyorum... ;kafan mı güzel? Pikachu; Alt tarafı bir merhabalaşmayı abarttığına göre seninki de güzel. ;Cihan? Gerginim zaten beni iyice geriyorsun. Pikachu; Güzel çünkü bende pek gevşeyemedim. ;Neyi uzatıyoruz. Hülya hanımın karşısında fırsatçı gibi görünmek istememi mi yoksa Sanemin bana karşı ciddiyetinin bozulmasından endişe etmem mi? Ya da nasıl arkadaş oldunuz sorusuna verecek cevabım olmamasına mı? Dilersen nasıl olduğumuzu anlatalım. Hülya hanımın gözünde ne duruma düşeceğim? Pikachu; fırsatçı nedir ya! Neden saçma sapan düşünceler içine girdin şimdi? ;Saçma sapan? Pardon? Pikachu; Türk filmi çevirmiyoruz Ezgi. Benim arkadaşım dediğim kişiye karışacak, ya da kim olursa olsun hor görecek tipte bir ailem yok. Kafanda zengin fakir hikayesi yazmış oynamışsın belliki. Ne düşündün seninle konuştuğumu ya da birşeyler paylaştığımı gizleyeceğimi mi? Arkadaşlığın tanımı benim nezlimde böyle birşey değil. Benide boş vakit öldüren fiyakalı züppe olarak kafanda profilleştirdin sanırım. ;Ağır ol... Yavaş gel... Genç kız okudukları üzerine gözlerini tavana dikerek sinirden dolmalarını engellemeye çalıştı. Pikachu; Ne yanlışım mı var? Cihan avuç içini boylu boyunca yüzüne sürterek ışığı dahi yakmaya tenezzül etmediği odasına göz gezdirdi. Biraz fazlaca parlamıştı. Dahası kendine engel olamamıştı. Balköpüğü; Günümün içine ettiğin için sağol! Kusura bakma kendimi muhafaza etmeye devam edeceğim. Saçma sapan yanlış anlaşılmalar olmadan normal arkadaşlar gibi konuşmaya devam etmek istemem neden bu kadar garipsendi anlam veremedim. Oldukça filmvari bir durumun içindeyiz ve nedense çoğu insan tarafından yanlış anlaşılacak tip burada ben oluyorum. ;Yersiz gurur yapıyorsun... Balköpüğü; Bana bak. Al sana bir başka filmvari durum daha... Benim tepemi attırma! Gece gece! Bana ne yapacağımı ne düşüneceğimi söyleyemezsin biraz kabuğundan çıkıp dünyaya in bakalım buralarda kim neyi nasıl düşünüyor! Durup dururken ne celalleniyorsun! ;Şuraya bak. Sinir küpü olan sensin kızım barut fıçısı gibi hazırda bekliyorsun sürekli. Benden kendini korumaya çalışıyorsan ya da öyle bir tip olarak şekillendiysem zaten Watsappta da konuşamayız. Tüm seneryoyu yıkayım şimdi. Benim gibi Kırcalı ırkından olanlar bu tarz durumları ilgi çekici bulup ısrarcı ya da kaçanı kovalayan tip olmaz. Cihan elini başının tepesine bastırıp kendindine küfretti. Neyi neden kovalayacaktı ki genç adam. Bir cümlenin üzerine bu kadar düşmüş olması bile saçmalıktı. Mesajı gördüğünde dişlerini sıkarak telefonu kendinden uzağa doğru atıp odadan çıktı. Balköpüğü; İşime gelir! (00.07) Ezgi kalbinin kırıldığını değil öfkeli olduğunu düşünüyordu lakin böylesi çok daha iyiydi. Yanlış ya da doğru mantığının hiçbir köşesi böyle bir arkadaşlığı kabul etmiyordu. Biliyordu ki etrafından hiçkimse de kabul etmezdi. Ezgi ister istemez ondan etkilendiğini kendisine itiraf edemeyecek kadar gurur yapıyor olsa da Cihan Kırcalının onun için etkilenilcek son kişi olduğunu da bilecek kadar akıllıydı. Besbelli arkadaşlık içinde uygun değillerdi. Nezaman akıttığını bilmediği fakat kendince öfkeden olduğuna emin olduğu birkaç damlayı silmesi ardından önündeki kitapları hızla kapattı. Pikachu; Umarım işine özel hayatını karıştırmayacak kadar profesyonelsindir. (01.10) ;Herşeyi çok biliyorsun ya... Eminim o konuda da bir fikir sahibisindir! (01.11) --- Yeni bölümü beklerken dilerseniz Karanlığın Ardında isimli kurguma bakabilirsiniz. Tamamlanmış bir kurgudur. |
0% |