@gizemmgurbuzz
|
Bir Sonraki Hafta Cihan sofrada ailesi ile yemek yerken biraz huzursuzdu. Derya ile yaklaşık bir haftadır konuşuyorlardı ya da kız kendi kendine konuşuyordu bilmiyordu. Gün içinde pek yazdığı yoktu ya da bir konuşmayı rahatça sonuna getirebildiği de nadirdi. Pekala haklıydı. Operatör doktor olmak için çabalıyordu fakat bu gün öğle arasında özür maiyetinde bir görüşme ayarlamış, haliyle Cihanda fazlaca ayarlama yapmak zorunda kalarak öğle arasında hastahaneye gidebilmek için epey uğraşmıştı. Gündüzleri köprüden pek hoşlandığı söylenemezdi. Bir şekilde yemeğe çalıştıkları yemek arasında kızın o meşhur hastahane cihazına çağrı geldiğinde -ki bu da olasıydı- fakat bir anda "çok üzgünüm acil" diyerek gidiverdiğinde durumdan pek hoşnut değildi. Az evvel de mesaj gelmişti. Demirören; Ya canım çok üzgünüm gerçekten. Ama çok önemliydi. Doğum esnasında bir anomali gerçekleşmiş arkadaşa mutlaka beni çağır böyle bir durum olursa demiştim hiç görmemiştim. kaçırmamam gerekiyordu. bebek kanaldayken anne şoka girdi. İkisi de kurtuldu az daha ikisini de kaybediyorduk. Anne rahmini kaybetti ne yazık ki ama iyiler. iyiye gidiyorlar. ;İzlemek için gittin. Demirören; izlemek zorundaydım. Stajyer doktorum ben. ; Senin vakan değildi. Demirören; Değildi fakat.... yazıyor... Demirören: Bunu tartışmayacağız değil mi? ; Tartışacağız çünkü ikimizde bir şeylerden feragat ettik. Dahası çıkarken mantıklı bir açıklama yapabilirdin. Ya da üzgün olduğunu yedi saat sonra değil daha erken bildirebillirdin. Demirören; Şirketin başındaki adam tam olarak neyden feragat edebilir. toplantı erteleme lüksü bile varken. Kaldı ki normal bir şirketten bahsetmiyoruz. ;İş ahlakı, Etik? Normal bir şirket olmamasının sebebi belki bunlardır. Demirören.; Tamam pekala. Lütfen tartışmayalım. Henüz tanışan iki insanız. ; Pek tanışamayan... Demirören; Pek tanışamayan evet haklısın ve çok çok iyi bir adam olmana rağmen bu işin yürüyemeyeceğini anladık bugün sanırım. Ben değişmeyeceğim. Çok emek verdim ve sen de değişmeyeceksin ki değişmene hiç gerek yok. Birbirimizi yormaktansa iyi arkadaş olabiliriz gibi. ; Haklısın. Çok haklısın ve anlayışın için teşekkür ederim. Sanırım aynı şeyleri düşünüyoruz. Başarılı ve düzgün bir insansın. biraz kontrol manyaklığı var fakat ikimizde de var. Arkadaş olabilecek kategoride iki insanız ve ben bir şeyden emin oldum ki tanışmak istediğim insandan sürekli haberdar olabilmek ve görebilmek isterim. Demirören; :) Haklısın bende emin oldum ki Hastahane ortamına aşina birileriyle randevulaşmalıyım. ; Peki umarım anne ve bebek iyi olurlar. Haberdar edersin. İyi akşamlar. Demirören; Tamam. İyi akşamlar :) Cihan ciğerlerini havayla doldurup masadakilere baktı. keyfi yerine gelivermişti genç adamın. üzerinde inanılmaz bir baskı oluşmuştu ve Deryanın bu durumdan kurtulmak için adım atması çok ama çok iyiydi. Genç adam masada olan bitenle çok ilgilenmemiş şu an Sanemin neye inat ettiğini de anlamamıştı "Anne sen konuş! " Sanem yerinde hopladı. "Ne olacak! " "Ne kadar ayıp Sanem! ” " Kötü bir şey diyorum sanki! " "Sanem önüne bak yemeğini ye! Ne oluyor! ” Ömer bey kızına kaş çattı. " Ya baba Leyla özel ders alacakmış Ezgi hoca da kabul etmemiş. Annesi aramış dün. Peşin ödeme yapacağını söylemiş yine kabul etmemiş. Ne olacak ki. Annemde konuşsa. " Cihan cıkladı. "Zor Sanem. " "Yani ben neden konuşayım kızla. Kendi bileceği iş. Aslında Çok öğrencisi de yok müsait ama demek ki yapacak işleri var." "E işi öğretmek değil mi bu kızın? İyi de teklif almış" "Leylanın annesi Zuhal hanım önünü arkasını düşünmez. " Hülya hanım kaşlarını kaldırarak önüne baktı. Kadın bir çeşit yarışa giriyordu onunla. "Müsaitlik meselesi değil. Ezgi hoca öğrencileriyle verimli çalışmak istiyor. Dikkatini daha fazla dağıtmayıp Sanem ve Egenin istediği seviyeye gelmesini istiyor" Cihan Saneme baktı. "Mesele para değil" "Bu çok özel birşey Sanem. Değerlendirip değerlendirmemek sana düşer. bir sürü öğretmen var isterse Zuhale referans öğretmen teklifinde bulunabiliriz" "Ya biz aynı öğretmeni istiyoruz. Hem Ezgi hocanın dersleri Efecan gibi keyifli gidiyor. Yaklaşımı da çok güzel. " Sanem surat astı. "Efecan değil Efe öğretmen!" Cihan kardeşini düzeltti. "Takdir ettim öğretmenini. Bu devirde böyle prensipli genç bulmak zor. " Ömer bey oğluna bakarak kafa salladı. "Tamam ben konuşurum" Cihan gülümseyerek doğruldu. "Cihan çok ayıp. Ne yapacaksın zorlayacak mısın kızı! " "Onlar arkadaş zorlamaz tavsiye verir! " Sanem annesine kaş çattı. "Bir ağzını yoklarım o kadar. Sakın Leylaya bir şey deme. Kabul etmemesi olası. " Cihan keyifle yemeğine devam etti. Şu an kesinlikle Ezgi ile konuşmak için bahane arıyordu fakat bu durumu görmezden gelmeye kararlıydı. "Konuş! Git konuş hadi! ” Sanem ağabeyine döndü. " Yemekten sonra bir kahve yaparsan düşünürüm" "Yaparım. Çok acayip bir tarif öğrendim. " "İyi peki. " Genç adam sabırsızlıkla ayak titretmeye koyuldu. Bu sabırsızlık da düşünmeden atladığı bahane de sağlıklı değildi.Muhtemelen de sonradan düşündüğünde aklı başına gelecekti. Bir yetişkin gibi davranıp olan biteni kabullenmeye karar verdiği zaman... --- Ezgi inat etmiş hem yeni konuları hem de kafasındaki bölümü bugüne sığdırabilmek için geldiğinden beri masa başından kalkmamıştı. Şimdi çatlayan başı ve sipariş kutularından kağıtlardan, bardaklar ile baş başa kalmıştı. Sırtı da sandalye tepesinden oturmaktan ikiye ayrılmış olabilirdi. "Oyuncu koltuğu" diye söylendi ajandasını yığınlar arasında ararken. Kendisine rahat çalışabileceği bir koltuk alması şarttı. Alması gereken ne kadar çok şey vardı ve yine başa döndü genç kız. Zuhal hanımın yaptığı toplu ödeme teklifini düşünmeye başladı. Nefis ile mücadele bu olsa gerekti. Kadın hayırı kabul eden bir tipe de benzemiyordu. "Nasıl yani?" Sorusundan ve ses tonundan multizengin denince akla gelen o tiplerden olduğu belliydi. Onu kestirip "Seni daha sonra yeniden arayacağım Ezgicim" diyerek söz hakkı tanımaması da Ezginin şu an nefsiyle mücadele sebebi olmuştu. Durdukça yapabilecekleri ihtiyaçları aklında sıralanıyordu. Genç kız ajandayı kapatıp masadakileri mutfağa taşırken Evi süpürmesi için Piraye'nin düğmesine ayağıyla basmayı ihmal etmetmedi ardından kaş çatarak salınarak yerinden çıkan süpürgeye baktı. "Neden Piraye, Tatya, Katya... Ev işi yapan robot bile kadın olarak tanımlanıyor! Bundan sonra adın Abuzettin!" Genç kız elindekileri tezgaha koyup uygulamadan makinenin adını değiştirdikten sonra hırsla hafa salladı. "Hayat müşterek Abuzettin! Üzgünüm. Şimdi güzelce süpür sil!" Genç kız geri dönüp kağıtları toparlamaya bir yandan müzik dinlemeye başlamışken kafasında izleyeceği dizi için abur cubur hazırlıkları içindeydi ki müzik kesilip bir saniye içinde mesaj sesi geldiğinde kağıtları masaya vurarak uçlarını bir edip olduğu yere bıraktı ardından göz ucuyla telefona baktı.
Pikachuu kişisinden okunmamış mesaj
Allah biliyor ya Ezgi beklemiyordu. Son konuşmaları ardından bir iki gün beklemişti. Şimdi ise tam salıvermişken karşısına çıkması hoş değildi. Genç kız Sanem ile ilgili bir konu olabileceğini düşünerek mesajı açtı.
Pikachuu; Merhaba Ezgi. İyi akşamlar. Müsaitsen konuşabilir miyiz?
Genç kız yutkunarak telefona kafa salladı. Bir saat evvel olsa kesinlikle meşguldü fakat şu an yapacak birşey yoktu. Tamamen müsaitti.
;Merhaba. İyi akşamlar. Müsaitim.
Pikachuu; Nasılsın?
; İyiyim teşekkürler sen?
Pikachuu; İyiyim sağol. Birşey diyeceğim.
Ezgi kendisini koltuğa bırakıp bağdaş kurdu. Çok ciddi yazmıştı. Ne diyecekti? Ne olmuştu? Genç kız panik yapması geçtiği vakit Olduğu yerde evhamlanacağına sorması gerektiğini hatırlattı kendine...
; Evet?
Pikachuu; Sanem sofrada arkadaşından ve Annesinden bahsetti. Doğrusu annemi seni ikna etmesi için bunaltıyordu.
;Öyle birşey olmayacak değil mi?
Pikachuu; Annem mi? Hayır. Sanemin çocuklukları. Ben de konuşmasına son vermesi için ben konuşurum dedim.
;Anladım.
Ezgi iç geçirerek kastığı bedenini gevşetti. Ne gibi bir konuşma bekliyordu acaba...
Pikachuu; Kabul etmek istemeyişinin nedenini biliyorum ve bunu sofrada dile getirdim.
Genç kız gözlerini büyüterek telefonu yaklaştırdı. Yemek masasında bahsi geçmişti demek...
; ve?
Pikachuu; ve annem ile babam bu görüşünü takdir ettiler. Bu güzel bir şey fakat Zuhal hanım anladığım kadarıyla peşin ücret teklifinde bulunmuş. Makul bir teklif değil mi?
; Sende yapma... Kendimle savaş veriyorum şu an. Pes edip dirayetsiz olmak istemiyorum.
Pikachuu; Yani on öğrenci değil bir tane. Hepi topu üç öğrenci olacak. Biri zaten öğrenecek birşey bırakmamış. Yani koltuk taksidi falan... İş görür.
; İkna görevini sen mi üstlendin?
Pikachuu; Hayır. Yalnızca annemle konuşmanın üzerinde daha büyük bir baskı oluşturacağını düşündüm. Eh Saneme de konuşacağımı söylediğim için birşeyler geveliyorum :)
; Teşekkür ederim. Evet baskı olurdu. Öyleyse bende görevine son vermek adına "düşünmüyorum" diyeyim :)
Pikachuu; Güzel. Peki. "Sen yine de düşünürsen eğer" diye ısrar da edeyim bari.
; Yok! diye kestirip atayım o zaman... ; Aklımı çelme daha fazla lütfen... Pikachuu; Tamam, Bu arada güzel düşündüğünü belirtmek istiyorum. Yani diğer türlü de kendin için başka şeyler yapabilirsin ve bu yararına olur. Ne bileyim yazın bir yurt dışı seyahati... ; Sesli güldüm! Pikachuu; ???
--- Cihan neyi yanlış söylediğini düşündü bir an az sonra Ezgi ufak çaplı bir ihtiyaç listesi attığında ise Büyüterek karalanmış üzerine başka şeyler yazılmış ya da oklar ile yerleri değiştirilmiş şeylere baktı. Tablet, yeni bir pc ayakkabılar çalışma koltuğu, Jean, kaban, parfüm.... ufak tefek şeyler ile uzayıp giden bir liste. Genç adam ne diyeceğini bilemedi. Alacağı miktarın belki de baştaki ikisini zor karşılayacağını fark ettiğinde yüzünü sıvazlayarak elini tuşlarda gezdirip yazdığı bir iki kelimeyi sildi. Ellerindeki telefonun yeni modeli için ön siparişi çoktan vermişlerdi. Bununla kalmayıp Sanemin üniversite öncesi kullanacağı araba da sipariş edilmişti. Cihan silkelenerek geri kalanını düşünmemeye çalıştı bu şekilde epeyce zor oluyordu.
Balköpüğü; Önceliklerim var anlayacağın.
; Evet fark ettim. Haklısın.
Balköpüğü; Sen de haklısın. Biraz olsun mentalimi düşünsem ilk işim Edinburg'a gidip çok çok mutlu olmak olurdu. Ama sanırım Ayvalığa giderek çok çok mutlu da olabilirim.
;Ayvalığa mı gideceksin?
Balköpüğü; Müdavimiyim. Yazlık var orada. Babamın vakti zamanında emekli tazminatıyla yaptığı en güzel şey.
;Ayvalığı severim. Cundayı daha çok.
Balköpüğü ; Muhtemelen sen yanaşan yatlardan birindeyken ben Ortunçta güneşleniyordum.
;Olabilir... Mümkün... :)
Cihan başını iki yana sallayarak gülümsedi. Çok tuhaftı fakat bir şekilde konuşacak ortak bir konu çıkıyordu ortaya.
Balköpüğü; Şu an ne düşündüğünü biliyorum. Konuyu çevirmeye çalıştığınında farkındayım. Mükemmel olsa da tek başına olan biri için (normal seviyede biri için ) tatil planı yapabilirdim evet ama annemler Ankarada. Bu yüzden Abuzettin ile bir başımıza takılıyoruz. Abuzettinin de ihtiyaçları var pahalıya patlıyor kendisi.
; Kedi?
; Yalnız mısın evde. Ne zamandır yalnızsın?
Balköpüğü; Abuzettin bizim süpürge! Derslere başladığımdan beri. Annemler Tolganın bu sene peşini bırakmamaya kararlılar. Olanları biliyorsun. İyi de yapıyorlar.
Cihan yüzünü ovuşturarak etrafa bakındı. O şu an kızın evde yalnız oluşuna takılmıştı. Tabii tüm o süre boyunca iletişimleri kopuktu.
;Sağın solun güvenilir mi bari.
Balköpüğü; Evet doğma büyüme buradayım. Tüm sokağı tanıyorum neredeyse. Sonsuz güvenim yok yine de olumsuz bir durumda tereddütsüz kapısını çalabileceğim pek çok aile var.
;Neden söylemedin.
Balköpüğü; Ne diyeyim şimdi?
; Tamam...054.......... Bu Murat'ın numarası. Bulunsun. 053......... Bu Metenin numarası, 053...... Bu Berk'in numarası. Kaydet. Birşey olduğunda Birimizden birine mutlaka ulaşırsın.
Balköpüğü; Sağol rehberim epey doldu.
;Geçen gün dışardaydın gece dönmek zor olmadı mı?
Cihan taramalı tüfeğe bağlamıştı bir kere. Çok sayılı insana karşı devreeye giren güvenlik alarmı beyni içinde ötmeye başlamıştı. --- Ezgi eliyle telefona karşı "Ne oluyor?" der gibi bir işaret yaptı. Aksiliğin hep kendi tarafından çıkmasını istemediğinden kendisini tutmaya çalışacaktı. Aralarında beş kilometre kadar vardı buna rağmen başına birşey geldiğinde yazmaması için önünü kesen ta kendisiydi.
; Özlem? Yiğit? Sinan? Aslı? Özlem bıraktı da... Bir dahakine "Siz durun ben bir Mete Erguvanı arayayım." derim. Sağol.
Pikachuu; Yiğit? Sinan?
;Arkadaşlarım.
Pikachuu; Bir nevi benim sorumluluğumdasın. Bizimle çalışıyorsun.
;Babamda Tülin Hocanın numarası var.
Pikachuu; Ezgi! Dalga mı geçiyorsun!
;Özür dilerim! Söylememek için çok direndim ama başka şans bırakmıyorsun! ; (Şuraya bak. Sinir küpü olan sensin kızım barut fıçısı gibi hazırda bekliyorsun sürekli. Benden kendini korumaya çalışıyorsan ya da öyle bir tip olarak şekillendiysem zaten Watsappta da konuşamayız. )
; Ne yapacaktım! Söyleyecektim zaten ama evde tek kaldığım ilk gün sevgili arkadaşımdan aldığım mesaja istinaden bu karara vardım!
; Kavga mı edelim yine Sonra sinir küpü ben oluyorum. Sinir küpü sensin! Beni kışkırtıyorsun. Şuraya bak açıklama yapmak zorunda bırakılıyorum. Sonra da acıtasyon algısı çıkacak ortaya. Bir şey olmadı. Perdeleri çektim yattım uyudum. Yirmi sekiz yaşındayım on sekiz değil!
--- Cihan telefonu yatağa fırlatıp yanaklarındaki havayı sertçe üfledi. Kontrolsüz parlayışını henüz tam olarak kendisine açıklamakta güçlük çekiyorken ya da o an neye sinirlendiğine dair cevapları bölük pörçükken bu konudan bahsedemezdi. Şu an da iki seçeneği vardı. Biri baştan alarak sakince ilerlemek ve aklını başına toplamak diğeri çıldırmış vaziyetteyken cevap yazmaya devam etmek. Olduğu yerde durup başını olumsuz manada sallarken şu kavgalı halin kendisini dengesizleştirdiğini bildiğinden baştan, sakince konuşmak istedi ve durumu olabildiğince toparlamak...Genç adam telefona uzanıp yazmak yerine mikrafona bastı. Yazarken çıldıracaktı. Silip başka kelimeler kullanacaktı.
"Beş on dakikaya ihtiyacım var Ezgi bekle lütfen"
--- Ezgi diş gıcırdatarak gelen sesli mesajı açtı. Biraz tane tane ama bastırarak rica gibi bir şeyde bulunmuştu. Genç kız derin bir nefes çekerek aynı dakikalara kendisinin de ihtiyaç duyduğunu düşündü. Aşırı parlamıştı ve kendisiyle baş başa kalmak zorundaydı.
"Biz onu Bir saat yapalım lütfen!"
"Güzel!"
"İyi!"
--- 1 Saat Sonra
Pikachuu; Ezgi?
; Tamam mı?
Pikachuu; Tamam... Sakinleştik mi?
; Evet.
Pikachuu; Güzel. Öncelikle Kendi payımdaki öfke kontrolsüzlüğüm için üzgünüm. O yüzden baştan almak istiyorum.
; Hangi kısmı? Ben hala çok üzgün olduğum kısmı bulamadım.
Pikachuu; Ben söyleyeyim. Birbirimize arkadaşça yaklaşımımızın etrafa karşı fırsatçılık ya da başka türlü görünmediğini kabul etmen gerekiyor.
; Düzeltmeme izin var mı? Ya da şöyle diyeyim mi "Benim penceremden bakacak mısın?"
Pikachuu; Tamam peki düzelt.
; Sürekli aynı konuyu dile getirmek istemiyor olsam da benim çevremde aramızdaki "statü" farkından dolayı dinlemeden hüküm verecek insan çok fazla. Kendimi bu tarz bir durum içerisine sokamam. Hadi kendimi sokarım sıkıntı değil fakat ailemi uzak tutmak zorundayım. Şimdi hemen parlayacaksın ama eğer gerekiyorsa çok kısa bir süre daha uzaklaşıp düşün. Bende düşündüm. Evet senin için oldukça kabul edilebilir bir durum ve çevrenizdekiler için de öyle. (Sevinç abla ve Saadet abla gibi) Çünkü seni tanıyorlar. Aileni tanıyorlar. Medeni insanlar olduğunuzun, saygılı ve insancıl olduğunuzun da farkındalar. Bu yüzden onların yanında konuşurken kendimi rahatsız hissetmiyorum. Doğru. Annem babam kardeşim için de aynı şey geçerli olacaktır fakat konu ikinci dereceden akrabalara oradan da üçüncülere çok kısa bir sürede yayılır ve ben aralarındaki herkesin çok medeni olduğunu düşünmüyorum. Sen "İyi yere tezgah açmış" sözünü biliyorsun değil mi? Ailem o sözü tek bir kişiden duyarsa yüzlerine bakamam ve üzgünüm yüzlerine bakabilmek benim için çok önemli. Açıklayabiliyormuyum? Verdiğim tepki senin açından bakıldığında yanlıştı. Fakat bu taraftan bakıldığı zaman yerinde. Sen kendin dedin en başta beni kullanmak isteyenlerden bıktım diye. Bende onlardan biri olarak görüleceğim ve çok üzülerek, hatta öfkeyle söylüyorum ki ben kadın sen erkeksin. Bizim toplumumuzun kaldırabileceği bir mevzu değil. Senin açından haksızım pekala. Ama kendi açımdan haklıyım. Zaten de bir parça tanıdıktan sonra Sanemin de Sevinç ablanın da yanında "Burada arkadaş değiliz" gibi bir cümle kurmadım. Ama kendi tarafımda Özlem dışında kimseye de konuştuğumuzdan dahi bahsetmedim. Anlatabildim mi?
---
Cihan gelen ufak çaplı hikayeyi kah kaş çatarak kah anlam vermeye çalışarak okuması ardından bacağını dizi üzerine atarak giydiği kalın montun şapkasını başına geçirdi ve denize, karşıdan görünen ışıklara baktı. Pekala hak vermeye çalışabilirdi lakin anlamadığı kendisiydi. Neden böyle bir zorluğa katlanmak zorundaydı. Gizli tutulmaya çalışmak ona göre değildi. Kız apaçık onu ailesi için tehdit görüyordu. Burada mantıklı olması gerekirdi. Bir süre suyun sesini dinlemesi ardından geçen ro-ronun boğaz ve civarını inleten korna sesiyle irkilip ekrana döndü. Ezgi İlter ile konuşmama fikri onu rahatsız ediyorsa söylediği şeyi kabul etmek zorundaydı. Aklını boşaltıp kendi kendine onu samimi bir arkadaşı olarak göreceğini hatırlattı. Kafi olan buydu. Boğazın sert soğuk havasını içine çekerek ağır ağır kafa salladı.
;Anladım. O zaman bir konuda hemfikir olalım. Gizli tutulan benim tarafımdan faydalanılan mesajlaşma arkadaşı gibi hissetmeyeceksin kendini. Ya da olur da karşılaşırsak yahut bin bir zorluğa katlanarak bir yerler de bir şeyler içmeye çalışırsak kendini kötü hissetmeyeceksin rahatsız edici tabirle "statüsü düşük kız" gibi. Afedersin ama çok abuk bir kelime. Bir daha duymak istemiyorum Ezgi. Bu konuda çok ciddiyim. Kendimi elimde olmayan sebeplerden ve elimde olmayan yaşam tarzım yüzünden pislik gibi hissetmek istemiyorum.
Balköpüğü; Peki üzgünüm. Birşey daha...
;?
Balköpüğü; Sİnirlendiğinde telefonu elinden bırak. Bende öyle yapacağım. Az evvelki yaklaşımın çok güzeldi. İkimizi de taş devrinden medeniyet seviyesine yükseltti.
; Yazışmaktan hoşlanmam.
Balköpüğü; Bende tartışırken ağlarım. Bu kadar kelimeyi de bir araya getiremem. Getirecek raddeye gelirsem çok ağır konuşurum.
; Ders anlatıyorsun ya.
Balköpüğü; Ezberliyorum ben onları. Neyi nasıl anlatacağıma çalışıyorum uzun uzun. Ayrıca kastım günlük konular değil. İfade güçlüğü.
; Peki. Tamam. Keyifliyken ara sinirliyken kaç tartışırken yaz! Anladım. Başka sorunumuz var mı?
Balköpüğü; Hayır yok.
; Arkadaşız?
Balköpüğü; Arkadaşız.
;Güzel... Dondum şimdi içeri geçeyim.
Balköpüğü; Neredeydin ki?
; Alt terastaydım. Deniz kenarında
Balköpüğü; Su insanı rahatlatıyor. Bende üzgün olduğumda korktuğumda, tedirgin olduğumda sahile inip bir müddet yürüyorum ya da oturup izliyorum. Şimdi de isterdim
; Saat geç oldu.
Balköpüğü; Farkındayım.
; Neler yaptın? Yani konuşmadığımız süreçte.
Balköpüğü; Çok farklı bir eylemde bulunduğum söylenemez. Derse girdim. Kitaba devam ettim. Özlemle düğün dernek koşturmacalarına katıldım. Arada da anneanneme teyzeme halama falan gittim.
;Yemek?
Balköpüğü; Başta biraz bocaladım. İlk kez bu kadar uzun zamandır yalnızım. Şimdi yemek ve temizlik işlerini de aralara sıkıştırıyorum.
Cihan hızlandırmak için odadaki klimayı sıcak ayarda açıp önüne geçerek biraz çözülmeye çalıştı. Zihnini açık tutabilmek adına uzun bir süredir dışarıdaydı. Bununla birlikte inanılmaz bir rahatlama içerisindeydi de.
Balköpüğü; Sen neler yaptın?
;Çoğunlukla aynı şeyler. Arada sınırlarımı zorlamadım diyemem. Kendi içimde sessiz sakin takıldım. Hasta falan olup üzerine kustum o konuyu biliyorsun. :) Geçen güne kadar.
Balköpüğü; :) Olur öyle. Geçen gün?
Cihan bir müddet duraksadı. Derya olayından bahsetmeli miydi? Genç adam kaş çatarak "arkadaşın" diye hatırlattı kendine. Mantıklı davranacaktı. Kendisini yorup yıpratmayacaktı. Hata ettiğini, içine düştüğü çelişkiler yüzünden kendisini başka bir çıkmaza sokmak üzere olduğunu fark etmedi elbette.
; Berk ve çöpçatanlıkları.
--- Ezgi yüzüne aniden çarpacak sert bir cisim ile karşılaşmışçasına kendini telefondan uzaklaştırıp boğazını temizledi.
;Pembe tayt meselesine dönmemiştir umarım...
Genç kız kendini zoraki bir gülümseme eklemek zorunda hissetti.
; :)
Pikachuu; A, yok. Öyle değil. Arkadaş ortamındaydık. Öyle. Sıra gecesi gibi bir şey yapmışlar. Orada planlanmış bir tesadüf... Onun gibi bir şey.
;Kumpas?
Pikachuu; Yok Derya. Yani kız
Pikachuu; Öyle şarkı falan söyledi. Sonra yazdı. Bir iki konuştuk.
; İyiymiş. Yani sesi güzel
;anladığım kadarıyla.
Pikachuu; Allah vergisi. O sesle de gidip doktor olmuş. Aile çatısı altına girmeyi reddeden idealist aykırı tip.
Ezgi dudaklarını kemirerek kalkıp mutfağa gitti ardından dolaptan çıkarttığı soğuk sudan koca bir bardak içti. Kafasından aşağı dökülen kaynar suları engelleyebilecek tek çözüm şimdilik buydu.
; İğnelemediğine göre keyifli geçmiş.
Cihan bir çeşit tepki bekler halde buldu kendisini fakat gelmediğinde lafın ucunu açık bırakmaya karar verdi.
; Geçti. Geçti...
Balköpüğü; Sevindim. Benden daha keyifli şeyler yapmışsın en azından. Berkin de ayarı bu kez tutturabilmiş olmasına sevindim. Geçen sefer Cool bir eşleşme yapmaya çalışmıştı sanırım. Bu defa zekadan denemiş. Doktor.
Balköpüğü; Ege de doktor olmak istiyor. İnanılmaz bir zekaya sahip. Tabii o Beyin cerrahisi istiyor. Cerrah?
;Kadın doğum. Fakat operatör doktorluk stajyerliğiymiş.
Balköpüğü; Cerrahi intörn. Kadın doğumda uzmanlık istiyor o halde.
;Öyle mi oluyor.
Balköpüğü; Bende tam bilemiyorum.
--- Ezgi banyoya giderek duşu açtı ardından klozet kapağına oturup suya baktı. Beyninin fokurdadığını hissediyordu. Az sonra kaynayan su bulabildiği en yakın yerden dışarı taşacaktı. Gözlerinden...Bu his çok yanlıştı. Tüm bu konuşmalar da yanlıştı.
; Cihan saate baktın mı?
Pikachuu;Oo, bir buçuk olmuş. Zaman çok hızlı geçmiş.
; Yarın on birde dersim var. Bir duş alıp yatmam gerekiyor.
Pikachuu; Evet bende aynını yapsam iyi olacak.
yazıyor..
Pikachuu; İyi geceler balköpüğü. Kapıyı kilitle.
;Kilitli. İyi geceler Pikachuu...
Genç kız telefonu elinden bırakıp dirseklerini dizine koyarak elleriyle yüzünü kapattı. Yakın arkadaşından gizliden gizliye hoşlanmaya kalkan tip mi olacaktı? Hayır! Hoşlanmak yoktu! Hedefler vardı. O dur demezse zorla dedirteceklerdi!
---
|
0% |