@gizemmgurbuzz
|
3 Temmuz 1661 İngiltere Londra
Violet tek gözünü aralayarak kapalı yeşil perdeler arasından ince bir çizgi halinde odaya girmeye çalışan ışığa baktı. Ardından yumuşak yastıklar arasında dönerek ince örtüyü sıyırıp doğruldu. Üzerinde var mı yok mu anlayamadığı kadar hafif olan geceliğinin orasından burasından sallanan kurdelelerini toparlamaya çalışması akabinde yatağın etrafındaki yüksek cibinlik direklerinden sallanan beyaz tülleri yerdeki açık renkli güzel halıyı etraftaki ustaca oyulmuş ayakları olan açık renkli mobilyaları son iki haftadır her gün olduğu gibi yadırgadıktan sonra ayaklarını sallandırıp birde geniş yatağına göz süzdü. Genç kız yerinde yaylanarak yumuşak döşeği okşarken burada zorlasa beş kişi yatabileceklerini biliyordu. beyaz pabuçlarını ayağına geçirip ellerini önünde bir ederek yataktan uzaklaştı. Işık huzmesini takip etmesi ardından perdeyi iki eliyle ayırarak malikanenin yeşil bahçesinin göz dolduran manzarasını inceledi. özenle biçilmiş çimler tuhaf bodur şekilli ağaçlar orta yerde yuvarlak bir havuz... Aklında canlandırmaya çalışsa bu kadarını düşünemezdi.
Genç kız geri dönüp yuvarlak aynalı şifonyerin önündeki kadife minderli pufa oturarak testiden çanağa bir miktar su koyup yüzünü yıkadı. Bu oldukça yeni edindikleri bir alışkanlıktı. Şimdi Beenin her sabah ne diye ya dereye yürüyüp ya da Violeti çileden çıkartarak içme suyunu ziyan ettiğini anlayabiliyordu. Violet sanki hiç yaşamamış gibi davrandıkları o zamanı bu odanın yarısı kadar evlerini her sabah kalkıp günü idare edebilmek için gösterdikleri çabayı hatırladığında tebessüm etti. Artık kapıyı açtığında kimseyi göremiyordu. Bunun için uzun bir prosedürden geçmesi gerekirdi ki eğer şanslıysa Ryan ve Max- Hayır Leonarda rastlayabiliyordu. Bee Leonardı Wellington kontu olmasına rağmen babasının sağ kolu ve kuzeni olan Cornwall dükü yerine atamıştı ve yine boşta kalarak adı unutulan Cornwalla bağlı V-kontluk unvanını Baba Allan'a vermişti. Genç kız yüzünü ovalayıp aynaya bakarken "Andrew ve Jane" diye mırıldandı. Alışamıyordu. Onların bir vakitler Daisy ve Max'ın... Hayır Joselyn ve Leonardın anneleri olan Elisabeth Wellingtonun ailesi olduğunu da kabullenmek zordu. Yaşadıkları basit hayatın arkasında koca bir karmaşa yatmaktaydı. Bee yani Kral II. Charles bununla da kalmamış Ryanı V-kont Andrew Ewansın soyuna geçirtmişti. Evlatlık olarak değil gerçek bir kayıt ile. Krallık dönemi boyunca yanında güvendiği kişiler olmasını istiyordu. Ryanın hiçbiryerde kaydı olmadığından bu oldukça kolay olmuştu ve bir başka deliliği herkes ile birlikte ona da onur madalyası vererek Chesterfieldde yedi yüz dönüm arazi -ki içinde kendi köyü bulunmaktaydı - ile bir malikane verişi onu Leydi Wellbourn olarak atayışıydı. Andrew ve Jane'e evlatlık kaydı aldırmamıştı. Daisy ...Yani Joselyn ise evlatlık bile olsa Ryan ile evlenemeyeceğini söylemişti. Kral bu yüzden onu dışarıda bırakmıştı. "Kafana çok vurdular değil mi Bee..."
Violet dağılan örgüsünü açmaya çalışırken başını yan çevirerek boynundaki kulağının yakınındaki ve alnındaki lekelere baktı. Böyle leydi mi olurdu? Hiçbir şeyi kendisine yakıştırmıyordu. Eğreti otu gibi durmaktaydı. Ryan ile birlikte olmak mı? Violet yutkundu. Evvelden tek rakibi fahişelerdi lakin şimdi bütün İngiltere bekar V-kontu gözüne kestirecekti. Hele ki bir dük ona ağabey diye hitap ediyorken ve Koskoca Britanya kralı samimiyetini açıkça gösteriyorken... Hoş Bee yi görmek oldukça güçtü. Balo ardından yapılacak çok fazla iş olmuştu. Ryan ve Leonard kraliyet eğitimine alınmışlardı. Joseliyn de dahildi ve o her ne kadar rütbesi gereği öyle yoğun bir eğitime ihtiyaç duymuyor olsa da Joselyne nedimelik etmek zorundaydı. Kapı çalındığında genç kız yerinde sıçrayarak düşüncelerinden uzaklaştı ve içeri üç adet hizmetli girdi. Violet son sekiz yılını kendini ailesine adayarak geçirdiğinden bu kadar çok insanın ona isteklerini sormasını da kabullenmek güçtü. Kralın kendisine iki aşçı ve bir hekim tayin edişi ise utanç vericiydi. Violetin programında iki kahvaltı bir öğle yemeği ikindi çayı akşam yemeği ve gece için ekstra bir kahvaltı bulunuyordu. Bir de özel ve besleyici hazırlanmaları için emir almışlardı ki genç kız yalnızca akşam yemeklerinde ailesi ile aynı sofraya oturabiliyordu o da bir araya gelebilirseler... Fakat bu gün biraz farklı olacaktı. Dün olduğu gibi... Joselynde onun kadar sıkılmıştı ve son iki gündür dersi ekerek arka bahçede soyluların piknik dediği onlar için bir rutin olan aktivite için kaçmaktaydılar.
"Leydim kalkmışsınız. Özür dilerim daha erken gelirim"
"Hayır. Daha erken gelmeyin. Kendim uyanmaya ve tüm bu gereksiz karmaşaya hazırlanmak için zamana ihtiyacım var." Violet omuzlarını düşürdü. "Bugün ne getirdiniz?" Genç kız getirilen giysiye bakıp başını iki yana salladı. "Terzi ile görüşmek istiyorum. Bu giysiler benim için çok fazla daha rahat hareket edebileceğim şeyler giyeceğim."
"Evet haber vereceğim leydim lakin bugün bunu giymelisiniz."
"Üst eteği giymeyeceğim. Altındaki saten kafi ve o ayakkabıları da giymeyeceğim. Daha düz pabuçlar istiyorum." Violet kendisine delirdiğini düşünerek bakan kızlara omuz silkti. Leydi olan oydu değil mi? Dilediğini yapacak olan da ta kendisiydi.
---
Violet gelen kahvaltıyı olduğu gibi bir çıkın içine koymuş odadan çıkıp Joselyn'in odasına doğru hareket etmekteydi.
"Şhh"
Genç kız arkasını dönüp gelen sesin kime ait olduğunu kontrol etmek istedi lakin kimse olmadığının farkına vardığında yeniden önüne döndü. Gaipten sesler duymaya başlamış gibiydi. Kafasına sokulan tokalar yüzünden olmalıydı. Canı yanıyordu.
"Şhh"
"Seni öldürürüm!" Violet yeniden arkasını döndü.
"Violet!" Joselyn gizlendiği perde arkasından yeniden seslendi "Benim!" Saklanıyordu çünkü nedimeleri atlatmak o kadar da kolay değildi.
"Daisy! A-afedersin Joselyn..." Violet perde arasından ona bakan kızın yanına gitti. "Ne yapıyorsun."
"Peşimi bırakmıyorlar." Joselyn koridor başından gelen sesleri duyduğunda yeniden gizlendi.
Violet beş adet nedimenin telaş içinde yürümesine karşın perdenin önüne geçti.
"Leydim." Kızlardan biri telaş ile leydi Welbourna selam verdi. "Majestelerini gördünüz mü?"
"Hayır ben majeste görmedim." Violet dudak büktü.
"AH. peki."
Joselyn sesler kesildiğinde kıkırdayarak perde arkasından çıktı. "Majeste görmedin demek."
"Evet bana Joselyni görüp görmediğimi sormadılar. Evlenmene bir hafta var ve hala majeste... kraliçe her ne ise o değilsin." Violet kaşlarını kaldırdı.
"Kraliçe..." Joselyn başını iki yana sallayarak güldü. "Tanrım o da ne?"
"Bilmiyorum... Olduğunda haber verirsin. Yürü. Birazdan buraya yeniden gelecekler." Genç kız adımlarını hızlandırdı.
"Buna alışamıyorum." Joselyn eteklerini tutarak koştururken başına sardıkları yumuşak silindirlerden biri yere düştü.
"Tanrım bunları çıkartmadın mı?" Violet kızın sarılı kafasına baktı.
"Bir saattir seni bekliyorum Violet! Ondan evvelsinde de yatağın altındaydım. Beni bulurlarsa bırakmazlar biliyorsun."
"Hadi hızlanalım." Violet kafa sallayarak merdivenlere yöneldi. "Bununla yürüyemiyorum."
"Sandığımdan çok daha zor..."
"Önden ben ineyim." Violet hızla bir alt kata inerek koridoru kontrol etmek için başını uzattı kimse olmadığını gördüğünde ise Joselyne el etti. İkili tam bahçeye açılan kapıya hareket etmişken arkalarından duydukları boğaz temizleme sesi ile durdular. Violet nefesini tutarak arkasına baktı ve karşısında Ryan ve arkasında Bir grup selama durmuş nedime ile Joselynin mürebbiyelerini gördüğünde zorla gülümsedi. "Ryan... " Genç kız üzerinde yeşil saten bir tunik altında beyaz yarım bir pantolon aynı beyazlıkta çoraplar ve gümüş tokalı kahve rengi ayakkabılarıyla bambaşka bir adam gibi görünen Ryanı süzmeye koyuldu. İşi bittiğinde hala kaş çatmaktaydı. "V-kont Ewans..." Violet hafif bir baş selamı ile gözlerini Ryan dikti.
"Leydilerim..." Ryan biri kafasında acaip şeyler buruşmuş etekleri ile dikilen diğeri üzerinde saten iç eteği ile yarım yamalak giydiği giysileri ile duran iki kıza hayretle baktı. "Nereye gidiyorsunuz!"
"B-b-biz hava alacaktık."
"Leydi Wellington. Lütfen odanıza gidip üzerinizi değiştirin ve derhal derslerinizin başına geçin." Ryan bıkkın bir nefes verdi.
"Ryan!" Joselyn kaş çattı. "Piknik yapmak istiyorum."
"Öyleyse programınıza ekletebilirsiniz. Uygun bir zamanda!" Genç adam hırsla yanından geçen Daisye iç geçirerek baktıktan sonra yana doğru büyük bir adım atarak aradan sıvışmaya çalışan Violetin önünü kesti. "Sen kalıyorsun!"
"Neden. Benimde derse katılmam gerekiyor."
"İngiltere kraliçesini ayartmak ile suçlusun" Ryan diş gıcırdattı.
"Hava alacak ve dışarıda kahvaltı edecektik. Kimse olmadan. Yalnızca bir haftamız kaldı Ryan! "
"Evet yalnızca bir hafta... Joselynin Britanya kraliçesi olması için bir haftası var. Her saniye kıymetli ne kadar çok şey öğrenirse yanına kar. Bunu göremiyor musunuz!"
"S-sen neden!" Violet elindekini sıktı.
"Aynı şeyi dün de yaptınız." Ryan omuzlarını dikleştirdi. Burada oyun oynamıyorlardı. Bu hayatı istiyorlar ise kuralları vardı ve uymaları şarttı. Ryanda zorlanıyordu fakat elinden geldiğince ayak uydurmaya çalışıyordu.
"Dilediğimizi yapabiliriz."
"Belirli kurallar ölçüsünde ve bu kuralların en başında gelen birer hanımefendi gibi davranmak. "
"Daisy..." Violet yanaklarındaki havayı sertçe üfleyerek düzeltti. "Joselyn yeterince hanımefendi. İşler biraz bekleyebilir ne kadar stresli olduğunu görmüyor musun Ryan?"
"Pekala anneme bunun için bir ayarlama yapmasını söyleyeceğim lakin gizlice kaçmak yok anlaştık mı leydim"
"L-leydim?" Violet kaş çattı. "Kuru kafaya ne oldu."
"Geçmişte kaldı." Ryan omuz silkti. ardından dönüp Violete merdivenleri işaret etti. Sanki herşey değişmiş değişmeyen tek şey oymuş gibiydi. Genç adam hafifçe yana eğilerek sırıttı. "Bu hala kurukafa olduğunu değiştirmiyor tabii."
"Değişen birşey yok da ondan." Violet hafifçe tebessüm etti.
"Aksine her şey değişti. Sende kendini zorlamak zorundasın Violet anlıyor musun... Annem ve babam Max Daisy. Mutlular ve bende öyleyim. Sende alışmaya çalışsan..."
Violet olduğu yerde durup adama boş bir ifadeyle baktı. "Bana kendim olmayı bırakmam gerektiğini mi söylüyorsun"
"Evet tam da bunu söylüyorum şu düğünü atlatmak zorundayız. " Ryan başını iki yana salladı. "Joselyn için... Adı herhangi bir dedikoduya karışmadan."
Violet iç geçirerek kafa salladı. Onu tanıyordu ve Joselyn için en iyisini istediğini biliyordu. "Pekala elimden geleni yapacağım."
"Buna sevindim. Çok fazla işimiz var Violet beni peşinizden koşmak zorunda bırakmayın bir daha."
"Üzgünüm... Peki ne vakit hep birlikte çay içeceğiz Ryan?"
"Yarın ikindi için ayarlama yapmalarını söyleyeceğim. Bugün katılmamız gereken dersler var."
"Tamam..." Violet onu selamlayarak yönünü değiştiren adamın ardından surat asarak baktıktan sonra ayak sürüyerek odasının bulunduğu yere doğru yürümeye koyuldu. Evet Joselyn'in... Ailenin küçük bebeğinin Britanya kraliçesi olmak için hazırlanıyor oluşu büyük bir olaydı ve herkesi strese sokmuştu. Düğün ardından Ryanın da bir parça rahatlayacağını düşünerek kendince kafa salladı genç kız. Olabildiğince dikkatli olmaya çalışacaktı.
---
İlk bölüm ile merhabalar... bakalım bu hikaye bizi nerelere götürecek... Önceki hikaye baştan sona kurgu içerdiğinden burada biraz kendimi salacağım.
|
0% |