Yeni Üyelik
17.
Bölüm

16. Bölüm

@gizemmgurbuzz

Violet havanın durumuna göre genelinin arka bahçede yapılmasına karar verilmiş olan baloya göz gezdirebilme amacı ile pencereden bakarken davetlilerin gelmeye başladığını gördüğünde iç geçirerek korsesi ve elbise eteği birleşimini sıvazladı. Tam anlamıyla başlamak için kral ve kraliçenin teşrifleri beklenecekti. Genç kız Joselyn'i görebileceği için memnun bir halde teması atlar olan baloya uyum sağlayabilmek adına yakasına taşlar işlenmiş beyaz at figürlü broşu kutusundan çıkartarak iliştirdi. O alelade beyaz at değil fırtınaydı. Ah fırtına... Violet gözlerini düşürerek Isobelin ne yaptığını ve Alec'in klandaki durumunu düşündü. Gillian denen adamı düğünde görmüştü. Koca cüsseli taş suratlı herifin tekiydi. Adam gülmüyordu. Ara sıra Alec'e bakarken sırıttığında ise görünüşü bir kurdun avına hırlayışını anımsatmıştı. Neyseki Bee vardı. O Isobeli koruyacaktı.

"Leydim? Aldığımız duyuma göre kraliyet konvoyu yola çıkmış. Davetliler de gelmekte. V-kontes size haber vermemi istedi."

"Geliyorum Meredith." Violet aynadan kendisine son kez bakarken buz mavisi elbisesinin düz yakasını bir parça yukarı çekeledi. İçerisi çok daha fazla sıkışmş korse görüntüsü kaplı olacaktı yine de genç kız kendininkiler ile barışabilmiş değildi. "Her ne ise..."

"Ah leydim..." Meredith kıza gülümsedi. "Sabah çiçekleri yollayan Lord B-b..."

"Jhonathan."

"Aşağıda. Sizi bekliyor."

Genç kız hafif bir tebessüm ile kabarık eteğini tutup ilerlerken içinde bir yerlerde bir parça heyecan arayışı içine girse de daha çok üzülmüştü. Onu aşağıda bekleyebilecek Ryan dan başka kimse hayal etmemişti kendini bildi bileli. Hala onu düşünüp sevmek istediği için aptal olmalıydı.

---

"İzninizle" Ryan Leonardın nerede olduğunu merak ederek bahçede sohbet etmeye çalıştığı lordları bırakıp giriş kapısına doğru yöneldi. "Ivy? Dük hazretleri nerede?"

"Birazdan inecek lordum. Pelerini iğneleniyordu."

"Pekala söyle yeterince geç kaldı!" Genç adam yanaklarındaki havayı üfleyerek kapıdan girmekte olan davetlilere gülümseyerek selam vermeye koyuldu. Açık arttırmada dans ettiği Leydi Amelia ve ailesini gördüğünde ise reverans yaparak leydinin uzattığı eli hafifçe öptü. "Gelmenize sevindim leydim. Çok güzel görünüyorsunuz. "

"Bende..." Amelia lordun üzerindeki canlı kırmızı tuniğe bakarak kaşlarını kaldırdı."Aynı rengi seçmiş olmamız oldukça keyifli bir tesadüfmüş gibi."

"Bundan bahsettiğimi hatırlıyorum." Ryan sırıttı. "Eşlik etmemde bir mahsur yoktur umarım.

"Memnuniyet duyarım." Amellia durumdan oldukça keyif alan annesine baktı.

"İzin verirseniz leydim."

"Tabii..."

Genç adam hareketlilik üzerine sonunda merdivenlerden inip ortaya çıkmaya karar veren Leonardı görünce gözlerini kıstı. Mor tuniği içinde oldukça iyi gözüktüğü su götürmezdi. Koluna taktığı dişi ile merdiven başına doğru ilerleyerek kadının selama dururken fazlaca eğilmesi yüzünden dizlerini kırmak zorunda kaldı lakin Leonardın bir anda ardına dönüp geri çıkmasıyla bıkkın bir ifade ile doğruldu. Hemen yanında duran Lord Stanford ile göz göze geldiğinde ise bakışlarını kısarak yüzünü yanındaki leydiden yana çevirdi.

"Dük hazretleri neden geri gitti?"

"Birşey unutmuş olmalı."

"Bulmuş olmalı..." Amelia dükün kolunda gelen kadına doğru baktı. "Leydi Wellbourn."

"Wellbourn?" Ryan bakışlarını merdivennden yana çevirerek Leonun kolunda inmekte olan Violete döndü. Açık mavi elbisesi her ne kadar kibar ve sade işlenmiş olsa da ardından yükselen dantelli dik yakası ve küçük enteresan dantel detayları dikkat çekici içerideki pek az leydi üzerinde gördüğü türden ayrıcalıklı bir elbise giymişti.

"Madam Munrou...." Amelia başını iki yana salladı. "İmzasını nerede görsem taırım."

"Kim ne imzası?"

"Leydi Wellbournun elbisesi. Madam Munrou dikimi. Etek uçlarındaki kristallere bir bakın. Keşke leydi onu daha iyi taşıyacak kadar kilolu olsa."

Ryan dikkatini Leonarda çevirmeye çalışırken bir yorumda bulunmamak için gayret etti. İkili sonunda indiklerinde nedense sevinebildiği tek şey Violetin Leonarda eşlik etmesiydi Lakin kardeşi etrafına gülümsemesi ardından Stanforda baş selamı vererek Violetin elini uzattığında Ryan adamın omzuna vurup anneleri yanına gidişine öylece takılı kaldı.

"Leydim." Jason kadının elini öperken dikkatini çekmeye çalıştı. "Bir an teklifimi geri çevirdiniz sandım."

"Bende öyle sandım." Violet Ryan ve yanındaki leydiye bakıp iç çekti.

"Lord Ewans?" Jason adamın kolunda bir leydi olmasından şu an daha da memnundu.

"Lord Stanford." Ryan gülümsemeye çalıştı. "Heryerdesiniz."

"Olmam gereken yerdeyim lordum. "Leydim çok hoş görünüyorsunuz."

"Teşekkür ederim" Amelia lordu dizlerini kırarak selamladı.

"Fırtına mı oldunuz?" Ryan Violetin üzerindeki broşa baktı. "Ryh halinize yakışmış."

"Sizin huysuz olmanız gerekiyordu Lord Ewans elmaları değil..." Violet kaşlarını kaldırdı.

"Elmaları..." Amelia kıkırdadı. "Çok zekisiniz. Kırmızıyı seçerken düşüncem tam da buydu. Ve elbet yakam bu yüzden yeşil... Madam Munrou dikmemiş olsa da."

"Çok güzel bir elbise." Violet gülümsedi. "Hakkını veriyorsunuz. "

"Ve siz üzengi sap gibi bir şey seçtiniz sanıyorum." Ryan lorda döndü.

"Ah, atım toprak. Onunla aynı renk olmak istedim. Yelesinden bir parça kestiğim için hala bana kızgın." Genç adam elinde tuttuğu değneğin püskülünü gösterirken sırıttı.

"İçeri geçelim kral ve kraliçe teşrif etmek üzere." Violet bahçeye doğru döndü.

"Kötü mü görünüyorum!" Ryan kendi kendine söylenerek üzerine baktı.

"Oldukça iyi görünüyorsunuz lordum." Amelia tedirgin olan adamın kolunu sıvazladı.

"Violet basamak!" Ryan önden giden kızın önündeki mermek süpürgelik için biraz sesini yükseltmiş olabilirdi. Amelianın sorar bakışlar ile kendisine baktığını gördüğünde. "Basamak var leydim dikkat edin." demeye çalıştı.

Violet şu dakika Lord Stabfordun etek ucunu tutmasına mı yoksa Ryanın uyarısına mı kızardığını bilemez halde teşekkür etmeye çalıştı. Adamı çardaklardan birinin altına doğru yönlendirirken Ryanın yanına gelmemesini ümit etmekten başka bir seçeneği yoktu Neyseki o ve leydisi tam karşılarında bir başka yere geçmiş Violet gözlerini ikili üzerinden çekmekte zorlandıysa da Leonardın merdivenlerde belirmesiyle kopan alkış dikkatleri dağıtmıştı. Genç kız içten bir gülümseme ile alkışlarken tüm çabalarının bu gün için olduğunu düşünmekteydi. Güzel bir iç çekişle gülümsemeye devam ederek bu defa inatlaşmak için değil aynı duyguları paylaştıklarını bildiğinden Ryana doğru bakarak alkışlarını minik ve sıklaştırdı.

Ryan Violete ufak bir göz kırpış göndermesi ardından Leonardın tepkisiz ve donuk bir ifade ile insanlar arasından geçişini izledi. parmaklarını sıkıp gevşettiğine bakılırsa şu an fazlasıyla korku ve tedirginlik içinde olmalıydı. "Bu anı nasıl beklediğimizi anlatamam." dedi duygularını paylaşmak isterken.

"Eninde sonunda gelecekti." Amelia kafa salladı. "Dük hazretleri amcasının yanında çok daha güvende olurdu."

"Anlamadım." Ryan kaş çatarak kadına döndü.

"Y-yinede İ-iyi ki ona destek olmuşsunuz."

"Yorum yapabilmek için çok fazla bilgiye sahip olmanız gerekir!"

"Beni aydınlatırsınız öyleyse."

Violet gülümsemesini yüzünden silmemeye çalışarak yanındaki adama doğru döndü. Fakat rahatsız edici bakışları ile karşılaştığında hafifçe kıpırdandı. "İyi misiniz?"

"Çok güzel bir gülümsemeniz var." Jason leydiye yakın olma olayını biraz abartıyor olsa da engel olmamıştı kendisine.

"Öyleyse ön dişlerim hala dökülmediği için sevinmeliyim" Violet başını iki yana salladı lakin adam söylediğine gülmeye başlayınca kendiside gülmeden edemedi. "Çiçekler için teşekkür ederim. "

"Güllerin tadına baktığınızı görebiliyorum."

"Nesiniz iltifat tüfeği mi?" Violet boğazını temizledi.

"Hayır hiç. Bana ne olduğunu anlayamıyorum." Jason sırıttı. "Babam burada olsaydı şuracıkta ölürdü."

"Ya... Babanız nerede?" Violet merakla lorda baktı o ise bakışlarını bir an kaçırması ardından gülümsemek için kendisini zorladı.

"Biraz rahatsız."

"Üzüldüm."

"Evet üzücü." Jason boğazını temizleyerek Violetin bileğine takılı dans kartını işaret etti. "Umarım çoktan dolmamıştır."

"Beklediğim ölçüde değil."

Genç kız adamın dans kartının başına adını yazmaya kalkışması üzerine bakışlarını Ryandan yana çevirdi. O da Leonardın içinde bulunduğu geniş bir topluluk ile beraberdi. Göz göze geldiklerinde dahası Ryan bakışlarını Jasona indirdiğinde Bu şekilde inatlaşarak bir yere varamayacağının farkındaydı. Ryan önüne dönmesi ardından bir süre sonra yanındaki kadının dans kartına el attığında ise bileğini çekerek ellerini önünde bir etti. Neyse ki Kral ve kraliçenin geldiğini duyuran borazanlar devreye girmiş dikkati yine dağılmıştı.

Ryan Leonarda yardımcı olmaya çalışırken aklı fazlasıyla karışık bir halde sağdan soldan gelen soruları olabildiğince cevaplamakla bir müddet uğraştı. Kalan zamanında gözü bir köşeye çekilmiş keyifle muhabbet eden ikilideydi. Aklından atamıyordu. Terlemiş neredeyse patlama noktasına gelmişti Violetin en çok mızmızlanan olmasına rağmen fazla kolay uyum sağlamış olması ise bir başka dertti. Göze batmıyor. Nerede ne yapacağını biliyor. Gülücükler dağıtıyordu. Genç adam yanındaki sülüğün Leydi Wellbournun kartına dadanması üzerine boğazını kesen yakalığı çekiştirerek onunla sohbete pek hevesli leydisinin dans kartına yönelirken bileğindeki yakutlu ziynet gözünü aldığında kendi kendine kaş çattı. Her zaman olduğu gibi gözleri bulanmış hafiften bir baş dönmesi vukuu bulmuştu. birkaç harfi atlayarak yazısını bitirirken yüzünü kaldırıp kadının yeşil gözlerine gülümseyerek bakarken elinin üzerini hafifçe okşadı. Onu oradan çekip almaya cüret edemeyecek kadar zengin bir adamdı. Ryan alnından boncuk boncuk dökülen terlere aldırış etmeyerek harekete geçmişken borazanlar çaldığında şükrederek doğruldu ve derin bir nefes çekti.

---

Violet ilk dans kargaşası ardından aradan sıyrılmış kral ve kraliçenin bulunduğu kısma doğru ilerlerken Leonardın kolunda bulmuştı kendini. "İyi idare ediyorsunuz ekselansları. "

"B-b-bu günün s-sonunda a-a-adım s-soğuk n-nevaleye ç-ç-çıkacak." Leonard kendince sırıttı.

"İnan bana bu ortam içinde sevimli dük denmesinden iyidir Max."

"B-b-ben S-sevimli miyim?" Leo göz devirdi.

"Oldukça fazla." Violet Bee ve Joselyne reverans yapması ardından kraliçenin elini tutarak yanına geçti.

"Bakıyorum çokça eğleniyorsun ve bu balo fazla güzel." Joselyn seyislerin gezdirdiği atlara baktı.

"At olmanın komik karşılanacağını düşünmüş olsam da insanlar durumu eğlenceli bulmuşa benziyor."

"Ah fırtına..." Joselyn iç geçirdi. "Bee! Isobelden haber var mı?"

"İyi." Genç adam karısının belini okşarken kaçamak bir cevap verdi. Açıkçası tam olarak iyi kelimesinin karşılığını verebilecek durumda değildi. Gillianın mektubundan anladığı kadarıyla Isobel tam bir kaçık gibi davranıyordu. Genç adam Violete gülümseyerek omzunu hafifçe yana yatırdı. "Birşey öğrendin mi Vi?"

"Hayır."

"Stanford varisi ile dans ettin."

"Kibar bir adam babası hastaymış av seviyor bu kadar." Violet tek kaşı havalanan krala bakıp doğruldu.

"Leo. Bugün babası hasta olan adamların listelerini tutun. Vi. Sende git ve Stanford ile dans etmeye devam et."

"Emredersiniz." Violet gözlerini kırpıştırarak doğruldu.

"Ormanı özledim!" Ryan taht platformundan inen Violete kaş çatarak bakışlarını krala dikti. "Sizde özlediniz mi majesteleri."

"Kafama vurmanı mı?" Bee sırıttı.

Ryan askerlerin birbirine bakışması üzerine boğazını temizledi. "Kaza... Kaza majesteleri." Genç adam reverans yapıp doğrulurken sıktığı dişleri arasından homurdandı. "Sen benimle yalnız kalsana biraz."

"Müsait değilim Lord Ewans. Hevesli hiç değilim." Bee başını yana yatırdı. "Kralım ya ben."

"Saygıdeğer kralımız çok yaşa" Ryan gözlerini kıstı.

"Gecenin tadını çıkartın Lord Ewans."

"Dük hazretleri biri vardı hani ödlek. hayalperest. Ölmeden öldüünü sanan.... Nerede o?" Ryan Leoya baktı.

"Ç-çok. y-yakında." Leonard kaş çatan Bee ye göz kırptı.

"Ünvanlarınızı almadan siktir olun." Bee eli ağzında ikiliye sövüp bu defa kıkırdayan karısına döndü. "Boklu donlarını çabuk unutmuş bunlar."

"Senin yıkadıkların hani sevgilim."

"Ben seni yıkayacağım bekle..."

Joselyn kendisi için hazırlanan geniş koltuğa nedimeleri yardımı ile otururken kaş çatmaktaydı doğal olarak etrafındakiler de tedirgin olmuş gözler üzerine çekilmişti.

"Kraliçem" Bee yüzü kızaran ve morali bi hayli olan kadına elini ağzına siper ederek uyarıda bulunmak istedi.

"Evet? "

"Somurtuyorsun ve bu iyi birşey değil. "

"İyi birşey olmadığı için somurtuyorum. " Genç kız kızarıp bozarmış huzursuzlanmış olan Ryan ağabeyine ve dans için hazırlanan Violete baktı.

"Leydi Winslet" Bee az ilerideki leydiye seslendi. Kız heyecan içinde toparlanarak yanlarına gelip selama durduğunda genç adam geriye yaslandı.

"Evet saygıdeper majesteleri? "

"Lord Ewans ile tanışma imkanı bulmuşmuydunuz? Kendisi kıymetli ağabeyim gibidir"

"Ah... Merhaba lordum. "

Ryan gözlerini kırpıştırarak dönüp krala baktı çenesiyle ona pisti gösterdiğinde ise derin bir iç çekti. "Eşiniz yoksa bir dans eşliğinde tanışma onuruna erişiriz belki. "

"Onur duyarım"

Joselyn yelpazesini açtırıp hızlı hızlı sallarken şu dakika şüphesiz kocasının kafasına indirmek isteği içindeydi. "Aklını kaçırdın değil mi? ”

" Aklını kaçıran ben değilim o kraliçem" Bee Ryanı işaret etti.

"Violeti mecbur bırakıyorsun! " Joselyn diş gıcırdattı.

"Benim melek karım yine boynuzlarını mı çıkartmış? ” genç adam karısının elini tutup dudaklarına götürdü. Ardından olabildiğince yaklaşmaya çalıştı. Joselynin tarlatanından yanına ulaşmak her ne kadar imkansızmış gibi olsa da... " Neden Ryanın V-kontum olmasını istedim biliypr musun Daisy? ”

"Neden? " Joselyn adını duyduğunda biraz oşsun yumuşayatak kocasına döndü.

"Aklım onun Violetten ayrılabileceğini kesmedi. Kontken bile... " Bee göz ucuyla Violete baktı. "Vi- kont Ryan... "

"Bee... Bu çok... Romantik" Kraliçe hafifçe tebessüm etti.

"Senin aptal ağabeyin tüm romantizmin ortasına sıçana dek öyleydi... Şimdi dileğim akıllanmasıdır"

Genç kraliçe kaşlarını kaldırarak piste dönüp ara ara birbirlerine bakan ikiliyi izledi. "P-peki ya birşey olursa? Ya Violet ya da Ryan gönlünü bir başkasına kaptırırsa? "

"Öyleyse gerçek aşk değildir. " Genç adam omuz silkti.

"Çok emin konuştun"

"Bildiğimden. Şimdi neşelen Daisy. İnsanlar balodan nefret ettiğini düşünecek"

---

Violet üçüncü dansı Leonard ile ederken oldukça sessizdi lakin gözler üzerlerinde olduğundan gülümsemeye gayret ediyordu ve yine Leonard ilk dansında strese girmemesi için görevi devralmıştı. Bugün belkide ettiği en iyi danstı. Gemç kız Lord Stanfordun kibar tavırlarından hoşnut olsa da aklı olması gerektiği gibi işlemiyordu. Bu yüzden de gözü her fırsatta Ryandaydı. Şimdi yeniden Amelia denen kız ile dans etmekteydi.

"B-b-benden daha g-g-gerginsin Vi"

"Sende fazlansuratsızsın Max gülümse"

"Se-se-sevimli mi olayım? B-b-benimle ko-ko" Leonard diş gıcırdattı

"Konuşmak isteyen o kadar genç kız varken... " Violet gözlerini düşürdü. "O şansa layık bir genç hanım var mı bilmiyorum Max. Senin yanına kimseyi denk bulmuyorum. "

Leonard Violetin samimi sözleri üzerine bu defa içten bir gülümseme gönderdi. "S-sa-sağol Vi"

"Seni kandırırlar... " Violet sırıttı. "Bu leydiler kanını emer ve sen anlamazsın bile" Leonardın kaş çatmadı üzerine gülmeden edemedi. Öyleydi ya. Leonard dürüst bir genç adamdı. Nazik ve sevecendi. Bu yönünün bilinmemesi belki de yararınaydı. "Haklısın daha çok somurt... " Dedi yüzünü buruştururken.

"K-ke-kendimi k-ko-koruyamam yani? " Leonard iç geçirdi. Esasen umursamazlığa ve anlamazlığa veren tarafı onu koruyordu. Biraz şapşal görünmek etrafı gözlemlemesine fayda sağlıyordu belki. Tabii ikili ilişkilerde.

"Man kafa olmadığını biliyoruz." Violet dudak büzdü. Genç kız bakışlarını Ryandan yana çevirdiğinde dahası adamın elinin Leydi Amelianın bileği üzerinde olduğunu gördüğünde - ki bu çok kısa bir andı - gözlerini kıstı. Bir an sonra selam vermişler dans sona ermişti. Violet Ryanın ceketinin iç cebini tutarak selam vermesi üzerine derin bir iç çekti. Ardından kendiside eğilerek leoya selam verdi. Şimdiden ayakları papuçları içinde kanamaya başlamıştı hissediyordu. Kral ve kraliçenin dansa kalkmasıyla genişçe bir yuvarlak oluşturup onları seyretmek üzere harekete geçtiler. Violet Bee ve Joselynin fazlasıyla eğlenen görüntülerine hemen ardından kraliçenin V-kont kralın ise V- kontes ile dans etmelerine kendini kaptırmışken yanına Iyvnin gelmesi ile bir adım geriledi.

"Leydim?"

"Sorun nedir Ivy?"

"Leydim... " Ivy etrafına bakındı. "Leydi Amelia yakut bir bileklik kaybetmiş. Davetlilere hissettirmeden nasıl arama yapacağımızı bilemiyoruz."

"Leydi Amelia..." Violet kaş çatarak asık suratıyla etrafı aramakta olan kıza doğru baktı. Ardından bakışlarını Ryana sabitledi. Genç kız ona doğru adımlayacak oldu lakin Kral Vals başlatmışken pistin orta yerine dalamazdı. Kıyı köşede gizlice konuşmak ise dikkat çekebilirdi. Violet topluluğun ardından ilerleyerek Ryanın yanında dikilip yüksek sesle boğazını temizledi. "Lord Ewans dans kartımda adınızı ne vakit göreceğim."

"Ah... Demek sonunda aklınıza geldim Leydi Welbourn... Üzgünüm fakat sözüm var."

"Ryan!" Violet adamın kolunu tuttu. "Dans edelim."

"Seninle... Vals?"

"Ya... Son dans..."

"Demek son dans..." Genç adam diğer taraftan Lord Stanfordun geldiğini fark ettiğinde Violete elini uzattı. "Fazla ısrar ettin. Umarım dans derslerine katılmayı ihmal etmemişsindir. Gerçi en sevdiğin ders de dansmış gibi."

"Evet öyle!" Violet piste çıktığında selam vererek elini uzatıp adamın evvela sağından ardından solundan çapraz adımlar attıktan sonra olduğu yerde döndü ve Ryan belinden ardından elinden sıkıca tuttuğunda ana değil de olan bitene odaklandı. Birkaç adım ardından dönerken etrafa bakarken dolanmakta olan Ameliayı gördüğü vakitse adamın eline yapıştı. "Onu derhal geri vereceksin!"

"Neyi!"

"Ryan! Az evvel aldığın şeyi yerine koyacaksın! Nasıl böyle bir dikkatsizlik yaparsın!"

"N-ne almışım!" Ryan panikledi.

"Beni kandıramazsın. İhtimal veremesemde seni gördüm!"

"Demek beni izliyordun. " Genç adam elinin baskısını arttırdı.

"Şu kırmızı halinle göze çarpmaman pek mümkün değil Lord Ewans. Sen esas konuya gel."

"Birşey almadım!" Ryan kızı belinden tutup kaldırarak geri indirdi. "Hala tüy gibisin kurukafa. Yoksa ben mi fazla güçlüyüm bilemedim. Gereksiz Jason neredeyse düşürecekti seni."

"Ah... Heyecandan ayağını burkmuş." Violet dudaklarını sıktı. "Aldığını geri ver Ryan!"

"Bugün ikinizde heyecanlı görünüyorsunuz." Ryan gözlerini Violetin degajesine indirdi. "Belki oraya düşmüştür ne dersin... dipsiz bir kuyu kadar derin."

Violet adamın baktığı yere başını indirince sendeledi Ryan belinden tutup onu kendisine çektipinde ise elini göğsü üzerine koymak zorunda kaldı ardından tuttuğu yeri yokladı. "O-orada!"

"Değil!" Genç adam uzaklaşıp Violeti etrafında çevirdi.

"Seni baba Allan'a söyleyeceğim."

"Violet! Kurukafa! Bunu yapamazsın!"

"Öyleyse onu geri ver!"

"Ne... Nasıl! Nasıl aldığımı dahi bilmiyorum!" Ryan panikledi.

"Bunu konuştuk Ryan. Yapmayacağını söyledin! Hele ki Maxin balosunda tüm gözle üzerimizdeyken!"

"V-violet..." Ryan panikle etrafa baktı. "Yardım et."

"Git ve onu giriş koridorundaki vazonun içine koy! Halledeceğim."

"Babama söylemeyeceksin." Ryan kadını belinden kavrayıp kendisine yapıştırdı. "Söylemeyeceksin değil mi kurukafa."

"Buna sonra karar vereceğim." Violet birkaç adım ardından ayrılıp selam verdiklerinde zorla gülümseyerek alkışlamaya çalıştı. Neyseki Leo Joselyn ile dans etmişti de gözler onların üzerindeydi. Genç kız göz ucuyla malikaneye giren Ryana bakıp kendince bir çıkar yol düşündü. Ryanın bir takım kötü alışkanlıkları olduğunu biliyordu fakat artık atlattığını varsaymıştı. Genç kız yanaklarındaki havayı üflerken Bilekliği vazodan alıp nasıl piste atacağını ve bunu yaparken dikkat çekmeyeceğini planlamaya koyulmuşken gözü seyislerin ara ara bahçe etrafında gezdirdikleri atlara takıldı. Ardından dudaklarını kemirdi. "Huysuz!" Ortalığı karıştırsa karıştırsa Alecin ipe sapa gelmez atı karıştırırdı ki onu Leodan başka seven de yoktu. Alec bile başlarına atıp gitmişti. Genç kız ortalığın biraz dağılmasını Ryanın başına geleceklere tercih ettiğinden eteklerini toparlayarak Ivyi bulmak üzere kapıya yöneldi ve girişte Jhonatanı görünce derin bir iç çekti. "Dük hazretleri atının getirilmesini istedi."

"Ah eğlence... Eski günlerdeki gibi." Jhonathan kendi kendine sırıtıp Leonardın babası gibi sıkılarak baloyu dağıtmak istediği çıkarımında bulundu. Evvelden olsa telaşlanırdı lakin o günlerin özlemini yıllardır çekmekte olduğundan keyifle kafa sallayarak seyislere atı getirmeleri için haber vermek üzere ayrıldı.

"Üzgünüm Leo!" Violet yanaklarındaki havayı üfleyerek giriş koridoruna doğru hareket etti bu defa. Genç kız mavi yeşil çinili vazo önünde birkaç kez gidip gelmesi ardından etrafı kolaçan ederek elini içine daldırdı ve bilekliği yakaladığında hızla eldiveni içine sokuşturup fark edilmemek için bahçeye döndü. Elbet Lord Stanfordun onu karşılayacağını beklemiyordu.

"Leydim. Ayrıldınız sandım."

"Ah... Ben şey..." Genç kız ellerini önünde bir etti.

"Kabalık ettim bağışlayın." Jason kadının ihtiyaç için ayrıldığını var sayarak kolunu uzattı. Violet ellerini önünden çekmediğinde ise dudaklarını kemirdi. "Fazlaya kaçıyorum."

"H-hayır. Biraz yorgun düştüm."

"Anlıyorum." Genç adam kafa sallayarak etrafına bakınması ardından daha çok gri ve beyaz atların bulunduğu bahçeye fazla iri kahverengi ve pasaklı görünen bir Clayde getirilmesi ile dikkatini o yöne verdi. "Yoksa gecenin yıldızı mı?"

"O-o huysuz. Dük hazretlerinin atı ve dahası Kralı iskoçyaya taşıyan at." Violet sinir bozukluğu ile güldü. "Onu birkaç kez üzerinden atmış olsa da onur madalyası almaktan geri kalmadı..."

"Fazla vahşi. Görünüyor. Madalyalı bir at... "

"Kızdırmadığınız sürece sevimlidir. Birde üzerine binmek istemediğiniz sürece. Yakından görmek ister misiniz?"

"Elbette." Jason hevesle atın yanına doğru ilerledi.

Violet uzaktan huysuzun ne diye ortada olduğunu sorgulayan bakışlar ile kendisine bakmakta olan Jane anneye gülümsemeye çalışarak kralın yerinden kalkıp atın yanına doğru ilerlemesi üzerine adımlarını hızlandırdı.

"Huysuz!" Bee fazla yakın durmamaya gayret ederek gidip ata yakından baktı. "Birlikte uzun bir yol katettik."

"Ç-ç-çok y-yaklamayın majesteleri. H-ha-ala eğitilebilmiş d-değil." Leonard ata doğru ilerleyerek yularından tuttu.

"Biz iyi anlaşırız." Bee ata kaş çattı. "Öyle değil mi kızım..." At başını geri çekerek silkelenince Bee uzatmaya yeltendiği elini indirdi. "Keyfi yerinde değil." Genç adam Leonardın omzuna elini koyup hafifçe yaklaştı. "Bu lanet atı kim getirdi buraya."

"O-o-nur k-konuğumuz." Leonard hayvanın geminden tutup başını aşağı eğdi.

Violet bir süre tur attırılıp alkışlanan at seyise teslim edildiğinde ortalığı karıştıracak vakitin tam da böyle bir zaman olduğunu düşünerek seyise doğru yaklaştı. "Lord Stanford ata yakından bakmak istiyor."

"Ah kesinlikle. Gördüğüm en sağlam Clayde." Jason tereddütle geri geri kıpırdanan atın burnuna elini uzattı lakin hayvan kişneyip şaha kalkmaya çalıştığında geri çekilmek zorunda kaldı ki Leydi Violet arkaya doğru kaçarken takılıp olduğu yere oturuvermişti. "Leydim! İyi misiniz?"

"İ-iyiyim sorun yok." Genç kız eteği altına elindekini sokuşturup kaş çattı. "Bir bu rezzilliğim eksikti!"

"Benim hatam!" Jason kadını kaldırmak için elini uzattıysa da hemen yanlarına gelen V-kont Ewans ve oğlu duruma müdahale ederek leydiyi ayağa diktiler."

Violet bir süre dengeyi sağlamaya çalışır gibi gözükürken aşağıda bilekliği aramaktaydı ve bulduğu vakit hafif sekiyor gibi yaparak eteği altından onu beraberinde sürükledi. Genç kız koluna girdiği Ryana öfke saçan bakışlarını sunması ardından tozlanan eldivenlerini hızla silkti. "Sanırım gidip dinlensem iyi olacak!"

"Yardım edeyim" Ryan dudaklarını kemirdi.

"Eksik olmayın Lord Ewans. Kendim giderim." Genç kız göz ucuyla yeri işaret etti. "Gerekeni yapın yeter!"

"Evet... Tabii..." Ryan yüzünü sıvazlayarak etrafa ardından Violetin uzaklaşması üzerine yere baktı. Genç adam bilekliği gördüğünde kendi kendine küfrederek oradan uzaklaştı.

---

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%