@gizemmgurbuzz
|
2 Gün Sonra Piknik elbette güzel bir eylemdi. Ryan bu kez evden çıkabilmek adına davete icabet etmiş olsa da pek çok genç hanımın hezimetine uğramışa benziyordu. Yüzüne bakan, sosyeteye yeni takdim edilmiş yedi kadar genç kız, anneleri ve birkaç da orta yaşlı adamın içinde sıkışıp kalmış vaziyetteydi. Uşaklar genişçe bir masa kurmuş masa örtüleri porselen takımlar yemek servisleri çiçekler ile donatmışlardı. Genç adam "Alt tarafı bir piknik... " diye söylendi. "Doğa içinde olmak ne kadar da hoş değil mi Lord Ewans? " Kızlardan biri hevesle peçetesini dizlerine yaydı. "Ya... Kesinlikle" "Belki birgün ava gideriz" Lord Smith gerindi. "Av tüfeklerim bir harika... Geçen hafta üç atışta üç keklik indirdim" "Kuşları tüfekle mi vurdunuz" Ryan güldü. "Ya ne yapacaktık lordum. Uçuyorlar. " "Evet uçuyorlar kesinlikle... Bir sapan ya da taş da iş görür ağaçtaki kuş sonuçta... " "Kuşları taş ile mi avlıyorsunuz? " Leydi Amelia hayranlıkla adama baktı. "Artık değil. " "Söylesenize lordum Sherwood söylenilen kadar tehlikeli mi? Orada şeytanlar ve cadılar varmış... " "Şeytanlar... " Ryan boğazını temizledi. "Olabilir... Belki... " Diye mırıldanması ardından "cadılar varmış bir dönem evet " Diye ekledi. "Gördünüz mü hiç? Yani cadı? " "Ah çok... " Ryan hafifçe tebessüm ederken elbet Violeti düşünmekteydi. Kendi bölgelerine girip çıkan birkaç köylüyü korkutmayı başarmıştı. Genç adam meyvelere uzanmak istediysede uşaklardan birinin atılıp servis etmesiyle önüne baktı. "Bu bir piknik... Kendimiz alabiliriz" "Ah ben servis yapmayı bilmem hiç denemedim" Leydi Amelia eldivensiz beyaz parmaklarını gösterdi. "Annem ellerimin nasırlacağından endişe ediyor" "Bir parça iş görmek ziyan vermez" Ryan kızın akça pakça ellerine baktı. "Bir kadın gerektiğinde çamaşır yıkayabilmeli" "Biz köylü değiliz lordum" Adamlardan biri kaş çattı. "A o zaman beceriksiz olmalısınız" "Beceri... " Leydi Cecilein annesi dudaklarını büzdü. "Biz çamaşır yıkamaya beceri demiyoruz. Elbet iş oraya gelirse, ki tabiki iki kumaşı da çitileriz, bu eller enstrumanlar, güzel nakış işleri ve fırçalar ile ilgilenmek için var." "Tanrım böcek!" Ryan fazlaca korkan leydinin önüne doğru uzanarak çekirgeyi eline alıp avcunda tutarak diğerlerine gösterdi. "Bu bir çekirge. Ziyanı olmaz. Şayet bir akrep görürseniz korkmalısınız." "Sağı solu iyice arındırmanızı söylediğimi hatırlıyorum yemek yiyeceğiz burada!" Lordlardan biri uşakları azarlamaya koyuldu. "Lordum af buyurun lakin bu bir piknik. Dışarıdayız." Ryan göz devirmemek için çaba sarf etti. "Biz saygın leydi ve lordlarız. Börtü böcek içinde piknik yapamayız ya!" Hafif toplu orta yaşlı beyaz peruklu leydi elindeki yelpazeyi öfkeyle salladı. Ryan hayretler içerisinde sofrada olan biteni izlerken adamlardan birinin ki Baron Fraser olduğunu öğrenmişti. Tatlısına yaprak düşmesi üzerine yüzünü buruşturup ardındaki uşağa seslenmesiyle son noktasına ulaşmış oldu. "Gel buraya. Al şunu yenisiyle değiştir. Onu da köşeye at yahut ye." Genç adam ellerini masaya sertçe koyarak ayaklandı. "Size afiyet olsun biraz hava almak niyetindeyim boğuluyorum." Genç adam önündeki dokunmadığı tatlıyı götürüp uşağa vermesi ardından lordun önündekini kaşığıyla çekerek yemeğe koyuldu. "Beni takip et. Açık havada tatlılarımızı yiyelim." dedi uşağa. Oğlan ne yapacağını bilemez halde bakındığında ise yardımcı olabilmek adına omzundan tutarak ileri doğru itekledi. "Yürü! İçinden geçenleri de yüzünün aldığı şekli de söylemek istediklerini de biliyorum. İleride dilediğin kadar sövebilirsin çünkü edeceğim küfürlere birinin eşlik etmesi gerekiyor." Genç adam sessizce konuşması üzerine ilerlemeye devam etti. "Tanrım... Tanrım şuna bakın!" "Ah... Kelimenin tam anlamıyla görgüsüzlerin önde gidenleri! Kralın ne yapmaya çalıştığını anlayabilen var mı?" "Ayaklar baş olmaz! " "Ne olursa olsun katlanmak durumundayız. Kral ile iyi geçinmek istiyorsak elbet..." --- Genç adam pikniğin sonlarına doğru yanında Cecile ve Amelia ile alanda tur atarken sırayla gezdirdiği leydileri memnun etmekte güçlük çekmişti. Hoş leydiler kendisini hoşnut tutmaya çalışmaktaydılar. Bir kısmı Leonard ile ilgili sorular sorarken onu aracı yapmak istiyordu diğerleri ise direkt evlilik ile ilgili konuşmaktaydı. Öteyandan Violetin şu dakikalarda Stanfordun malikanesinde yemekte olduğunun da bilincindrydi. Aklının başka köşelerine atmış olsa da rahatsızlık vermeye yetiyordu. "Sezon sonuna yaklaşıyor. Yazı özleyeceğiz." Amelia iç geçirdi. "Kışın yeni centilmenler tanımak zor oluyor anladığım kadarıyla." "Evet. Doğrusu kışın daha rahat giyinmemiz yürüyüş ve pikniklere katılmamız mümkün olmuyor lordum. Eteklerimiz çamur oluyor kalın giysiler içinde fazla kilolu görünüyoruz.ve üşüyoruz ki üşümeken nefret ederim." "Üşüyorsunuz?" Ryan güldü. "Ne kadar üşüyebilirsiniz, fazlaca merak ettim." "Kale içleri soğuk oluyor çoğunluğumuz taşradaki kalelerimize geri dönüyoruz ve biryerden biryere gitmek tam bir işkenceye dönüşüyor. Arabaların tekerlekleri çamura battığında bazen saatlerce yolda kalıyoruz." Cecile araya girdi. "Ya.." Ryan kafa salladı. "Karın ortasında ihtiyaç için dışarı çıkmak zorunda kaldınız mı hiç leydilerim yahut erimiş bir battaniye ile yer döşeğinde uyumuşluğunuz oldu mu? Ya da en yakın kasabaya üç saat yürümeye çalıştınız mı? Hemde delik çizmeler ile..." "Tüm bunlara katlanmış olmanız dehşet verici." Amelia adamın kolunu sıktı. "Neyseki hepsi geçti." "Geçti..." Ryan iç geçirdi. "Ben yazlardan nefret ederim. Bir sürede sevmemeye devam edeceğim." "Neden?" Cecile öne doğru eğildi. "Balolar sizi sıktı mı?" "Yaz demek çalışmak demek...Daha ve daha çok çalışmak. Aslında o kısım sorun değil. Sorun ailemden uzak kalmak oldu hep." Genç adam gözlerini kısarak ilerideki ağaçlık alana baktı. "Şuradan giriverdiğimde sanki yaz bitecek ve Daisy koşup boynuma atılacakmış gibi hissediyorum. Hala..." Genç adam durup evvela Amelia'ya ardından Cecile baktı. Gözlerinde tanıdık bir his aramış, bulamamıştı. "Oraya gidemeyiz bu çok uygunsuz. Üstelik tehlikeli." Cecile başını olumsuz manada salladı. "Bu çayırlıkta kurtlar ve ayılar olduğunu sanmam belki birkaç yaban domuzu... Onlardan da korkacak değilim. Yine de... Çok isteseniz dahi sizi oraya götürmem leydim. Merak etmeyin. Yanımda ciyak ciyak bağıran bir genç bayana tahammül seviyem oldukça az olabilir." "Ah peki..." Cecile kafa salladı. "Sanırım geri dönmem gerekiyor." Amelia kızın bozulup dönmesi üzerine keyifle kıkırdadı. "Ben sizinle kısa bir tur atabilmek isterdim." "Belki başka zaman." "Birlikte çokça vakit geçirdik lord Ewans. Herkes çoktan bizi eşleştirmişe benziyor." Genç kız beklentiyle adama baktı. "Çok! Vakit... Beni tanımış gibisiniz. " "Avlanmayı, kılıç kullanmayı doğayı seviyorsunuz. Bolca yahni yediğinizi söylediniz. anladığım kadarıyla yahniyi de çok seviyorsunuz. Aileniz sizin için kıymetli. " "Beni baya iyi tanımışsınız." Ryan kaşlarını kaldırarak kafa salladı. "Yeterince diyelim..." Amelia omuz silkti. Bir erkeği çok da tanımaya gerek olup olmadığını bilmiyordu. "Ya sen leydim? Neleri seversin?" "Ah ben... Yürüyüş yapmaktan hoşlanırım fakat güzel havalarda. Müziği severim. Dans etmeyide. Kumaşları ve birşeyleri dekore etmeyi de severim. Temiz ve düzenli olmak hoşuma gider ve çocukları çok severim." "Çocuklar..." Ryan yüzünü buruşturdu. "Ah evet. Ailemizin kadınları çok doğurgandır ve oğlan doğurmak konusunda çok başarıdırlar. Dört evli ağabeyim var. " "Ne hoş..." Genç adam etrafına bakındı. Bu sohbetin gideceği yeri biliyor lakin gerek duymuyordu. "Dönelim leydim. Vakit de epey geç oldu. Beni bekleyen pek çok işim var." "Bende sizi bekleyeceğim." "Öyleyse size kolay gelsin." Ryan leydiye sırıttı. "Umarım sekiz yıl sonra hala doğurganlığınız devam eder. zira ben beklendiğim yere sekiz yıldan az bir vakitte varamadım henüz." "Sekiz... Kokuşmuş bir leydi olurum o zamana... " Amelia göz devirdi fakat Ryan güldüğünde temaşa ettiğini var sayarak kıkırdadı. "Sekiz çocuk bekliyorum demek istediniz sanırım" "Sekiz... " Ryan kıza baktı. "Yapmayın leydim orayı kapatabilmek için kapı çakmak zorunda kalırsınız. " Nereye? " "Boşverin... " --- Stanford Malikanesi Violet masa başında ağır ağır keman çalan müzisyenlere bir müddet bakması ardından masadaki leydi ve lordlara göz süzdü. Stanford ailesi ve yakın dostları beraberce masadaydılar. Leydiler çoğunlukla koyu tonlarda giyinmiş başlarını taktıkları oval tacın ardından sarkan tül ile kısmen kapatmıştı. Fazla konuşmuyorlar sukunet ile dinliyorlardı. Violet çaprazında oturan Jasondan yana baktı ve adam kendisine göz kırptığında boğazını temizleyerek barones Katherine Greye gülümsedi. "Baronese Mosley de burada olur diye düşündüm" "Baronese Mosley? " Katherine kaşşarını kaldırdı. "O böyle şeylerden hoşlanmaz leydi Wellbourn" "Hala facianın etkisinde olmalı" Kadınlardan biri elini ağzına kapatarak konuştu. "Bir çocuk ile ortada kaldı hemde yeni doğum yapmışken. Edward Mosleyin zinacı olduğunu kim bilebilirdi ki... " "Baron demelisin" Bir başka leydi sesini alçalttı. "Onu afaroz ettik mileydi... " "Günahlarının bedelini dünyada ödedi. Mosley çalışkan bir adamdı. " Katherine hafifçe sesini yükseltetek kaş çattı. "Baron Mosleyin adı hala dillerde... " Violet konuşan adama doğru döndü. "Konu açılmışken. Edwardın mirası onun yolundan gitmeli. Leydi Evelynin küçük baronumuzu doğru yetiştirdiğinden emin olmamız gerekiyor. Evliliği kaçınılmaz. " "A... Uygun bir aday düşünmekteyiz. " James Grey başını iki yana salladı. Evelyn inatçıydı ve niyeti yoktu lakin ağzını kapatacağına dair Bernarda söz vermişti. "Bu işi hızlandırın. Bir kadının koca mirası yönetmesi saçmalık. " "Sizde ualnız bir mirasçısınız değil mi Leydim? " Violet bakışların kendisine çevrilmesi üzerine nefesini tuttu. "B-b-ben... " "Şimdilik! " Jason çatalı tabağa vurdu. "Leydi Wellbournu korkutmayın" "Tabii ya... Baba Stanford gerindi. Jason neden leydiye kaleyi gezdirmiyorsun? ” Violet güçlükle yutkunarak Jasona baktı. " Bolca refakatçiyle elbet... " Leydi Stanford boğazını temizledi. "A tabii... " Jason ayaklanıp selam verdi. Ardından Violetin başına giderek kolunu uzattı." Leydim? " "Pekala... " Şu an kaçmak güzel bir yol gibiydi. Gençkız birbirine bakışıp kaş göz yapan lordlar arasından sıyrılıp ayaklandı. "İzin verirseniz" "Tabii..." "Lord Stanford... Yeniden yükselişe. Yüce babamıza" Violet gülüşerek kadeh kaldıran masadan ayrıldığında nefes nefeseydi. Kasvet içinde hissediyordu. "Sıkıldınız." Jason Violetin asık suratına baktı. "Doğruyu söylemek gerekirse... Ürktüm" "Ah evet... Sizi tanımak için çok heveslilerdi. " "Lordum bu... " Violet kolunu adamdan çekip ellerini önünde bir etti. "Her katta bir şapel odamız var böylece dilediğimizce dua edip kutsal kitap okuyabiliyoruz. Göstermemi istermisiniz? " "Evet... Tabii... " Bir şapel şu an en uygun olan yermiş gibiydi. Genç kız kafa dinlemek istemişti. Ona çokça soru sormuşlardı ve geneli Bee ile ilgiliydi. Violetin yakınlarda kral ve kraliçenin bir davet vermeye hazorlanıyor oluşunu ağzından kaçırması ne kadar doğruydu bilemiyordu fakat ortamı pek bir keyiflendirmişti. Genç kız şapele girmeden evvel jasonun beyaz bir başlık vermesi üzerine kafasının üzerine attı onu lakin nedimeler yanına gelerek başını sıkı sıkıya örttüler. Violetin kalbi gümbürdüyordu. "Leydi Wellbourn... Söyleyeceklerim tuhaf gelecek biliyorum fakat dinlemeniz için en uygun yer buradı olmalı. " "Burada sessiz olmalıyız. " Violet gülümsemeye çalıştı. "Violet... B-benimle gel! " "Ne? Nereye? " "A-amerika... Amerika"ya. Benimle gel. Benimle evlen Violet. Sana tutuldum. " Jason titrek bit nefes verdi. "Seni korumama izin ver" "Lord Stanford? " Genç kız geri adımladı. "C-cevap verme düşün... Sen müthiş bir kadınsın Violet. Beni büyüledin" "Ben... Biz? G-geri dönrlim lordum. Kendimi iyi hissetmiyorum" "Burada onun huzurunda yalanım yok. Seninle gönül bağı kurmak isteğimi tüm içtenliğimle söylüyorum" "Yapamam" "Ani oldu" Jason elini ayağını nereye kousa bilemedi. "Biliyorum ani oldu. Tüm bunlar seni korkuttu. Biraz... Biraz düşün ne olur. Seni korumama izin ver " "Lord Stanford. Arkadaşlığınıza minnettarım evet yine de " "Pekala zaman... Çok kısıtlı olsa da zaman vereceğim" Genç kız elini kalbine bastırarak sakinleşmeye çalıştı. "Zaman... " --- Burada bahsi geçen Bernard Evelyn Mosley James Grey Khaterine Grey Sus Evelynden karakterler. Sinir bozan bir hikaye olsa da zamanı geldiğinde okunması gerekecek bilginize...
|
0% |