@gizemmgurbuzz
|
Ryan gök gürültüsü ve yağan yağmurun camı örselemesinin oluşturduğu ses ile bir müddet olduğu yerde dönmesi ardından hızla doğrulup etrafına bakındı. Uyuyamıyordu genç adam. Baş ucundaki komodin üzerinden okumadı gereken kitabı çekip aynı sayfada uzunca bir süre oyalandıktan sonra hızla kapattı. Odaklanamıyordu. Aklında pekçok şey vardı lakin Violetin sessizliği ile yüzündeki allak bullak ifade gözleri önünden gitmiyordu. Birde bakışları vardı. Sessizliğin içinde ondan yardım istercesine yarıya düşürdüğü göz kapaklarının altındaki anlamı biliyordu. Tanıştığı onlarca kadının hiçbirinde görmediği o bakışlarda her türlü hissi okuyabiliyor gibiydi. Çok uzun bir zaman geçirdiklerinden miydi bilemiyordu yine de aynı hissiyatı tadamamıştı. Tatmak isteyip istemediğinden de emin değildi. Amelia çok güzeldi mesela. Beklentileri olduğu da bir gerçekti. Ryan sekiz çocuk fikrine yüz buruştururken o an aklına gelen tek şeyin Violetin bir tanesini taşıyıp taşıyamayacağı olmuştu. Hoş ormandaki kadar narin değildi artık. Bir çocuğu besleyebilecek kadar iyiydi. Genç adam bazı detayları gözü önüne getirdiğinde yorganı üzerinden atarak yataktan indi. Konu ne ara Ameliadan Violetin memeleri olmuştu şimdi. Merak dahi etmediği birşeydi. Ryan pencere rüzgara dayanamayıp aniden açıldığında irkilerek gidip kapattı ardından kenardaki suyu kafadına dikip odadan çıktı. Uyuyamıyordu çünkü yağmur yağıyordu. Uyuyabilmesi için neye ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyordu. Genç adam anne babasının odasına doğru hızla yol alarak kapıyı açtı. Leonard odadaki çay masasında cılız bir mum eşliğinde önündeki kağıtlara bakmaktaydı. Anne babası ise yatakta uyuyorlardı. "G-geç kaldın" Leonard ağabeyine döndü. Yağmur yağdığında bir arada olmak onların kaçınılmazıydı ve İngilterede yağmur pek sık yağardı. Hoş iki küçük odada bir arada olmamak imkansız olduysa da birbirlerine daha yakın durdukları bir gerçekti. Genç adam bakışlarını tavana çevirip izlerken burada tepelerine düşüp çatıyı göçertecek kadar yüksek bir ağaç olmadığını var saydı. Ne ise neydi. genç adam son baharda dökülen yapraklar misali ayrılmak zorunda olduklarını görmezden gelmeye çalışarak yanına gelip sandalyeye yerleşen uzun gece tuniği altındaki beyaz pantolonlu ağabeyine gülümsedi. Kendi fırfırlarını hiçe sayarsa bu hali komik gelmişti. Leonard itiraf etmeliydi ki herkes kadar garipsiyor, rol yapmaya çalışsa da hala şu hallerini fazla buluyordu. "Uyuyamadım bilirsin..." Ryan omuz silkti. Violet yoktu. Gelmemişti. "Henüz..." "Ş-ş-şuan D-daisy'nin pişman o-o-lduğunu söyleyerek B-Bee'nin k-ka-kafasının etini y-yediğinden ş-şüphem yok." "Umarım kurukafa kalana dek yer!" Ryan masa altındaki yumruğunu sıktı. Herife kin güdüyordu. "k-ku-kuru kafa d-demişken?" Leonard kapıya baktı. "Vivi'nin m-morali bozuk g-gi-gibi." Ryan kaşlarını kaldırırken Violet ile ilgili herşeyi fazla abarttığını düşündü. Leo da onu anlayabiliyordu. Evet birbirlerini çok iyi tanıdıklarındandı bu his. "Belki de Stanfordun bir çeşit ucube olduğuna tanıklık etmiştir ha?" Ryan sırıttı. "B-b-belki de o k-kadar çok d-dü-düşünüyordur ki yağmuru f-fark e-edememiştir." Leonard kitabı göz hizasına çekti. Ağabeyi aptalın önde gideniydi çünkü lord Stanfordun çoktan Violete deli divane olabileceğinin farkındaydı. Violet Leonardın aşka dair tüm umutlarını söndürmeye yetecek türden bir örnekti. Bir kadının sevebilme sınırını onunla ölçüyordu çünkü ve kendisini o şekilde sevebilecek kimse olmayacağına çoktan emin olmuştu. Ağabeyi huzursuzlanıp öksürerek masadan kalkıp cam kenarına gittiğinde iç geçirdi. Elinden geldiğince konuya dahil olmak istemiyordu. İkisini de çok seviyordu fakat Ryanın akılalmaz düşünceleri yüzünden Violet birbaşkasına giderse ona kızmaktan da kafasına kakmaktan da geri durmayacaktı. --- Violet olan biteni Joselyne anlattığı bir mektup yazmak için geceyi beklemiş gibiydi. Kafasındakileri boşaltmaya, rahatlamaya ihtiyacı vardı ve elbette Lord Stanford ile daha fazla yakınlık kuramayacağını Bee'ye iletmeliydi. Öyle ya da böyle birinin kendisine ilgi duyduğunu göstermesi ilginç bir deneyimdi. Heyecanlanmadığını söylerse büyük bir yalancı olurdu lakin biraz olsun cazip gelmiyordu. Hal böyleyken Jasonu oyalamayacaktı. Genç kız mektubunu kapatıp yollamak üzere mühür vurduktan sonra derin bir nefes çekerek başka neler yapabileceğine baktı. Dışarıda yazın bittiğinin habercisi olan bir fırtına kol gezmekteydi. Esasenyapması gereken kalkıp Rose ve Allanın yanına gitmekti fakat hareket edesi yoktu hem bu ruh hali içinde Daisy de yokken Ryan ve Max ile de mücadele edemeyecekti. Genç kız hızla önüne bir başka mektup kağıdı çekip ulaşıp ulaşmayacağından emin olmasa da Isobele olan biteni anlatmak için harekete geçti. Ah Isobel... Violet gaflete düşüp uyumamış olsaydı onu zalim McKenzieden uzak tutabilirlerdi belki... Genç kız içini uzunca döktüğü iki sayfa ardından dudak bükerek ardındaki cama ve şiddetini sürdüren yağmura doğru baktı. Geçmiş, ormandaki küçük evleri aklına geldiğinde ise ayaklanıp üzerine diğerlerinin yanına gidebileceği birşey geçirebilmek umuduyla etrafa bakındı. Sandıkta fazla hışırtılı ve abartılı elbisekeri giyneye çalışsa bile tarlatansız etekleri ile başa çıkamazdı. Şu vaziyeti de hiç uygun değildi. Violet şifonyerin aynasından yansıyan ince pamuklu uzun geceliğine Meredithin taradığı saçlarına bakıp başını iki yana salladı hiç uygun değildi. Genç kız tam giysi odasından birşeyler bulabileceğini hatta ve hatta böyle geceler için sandığınada uygun giysiler koyabileceğini düşünerek dönmüştü ki kapının açılması üzerine olduğu yerde kaldı. Ryan uyuyamamış sonunda ihtiyacı bahane ederek odadan çıkıp Violetin hasta olup olmadığına bakmak istemişti. Yoksa gelirdi. Muhakkak birşey olmuştu. Genç adam katta hizmetli ya da uşak olup olmadığını kontrol etmesi ardından hızla ilerleyerek odanın kapısını açıverdi. Elbette Violetin üzerinde beyaz, mum ışığında altındaki paçalı çamaşıra dek içini gösteren ince uzun geceliği ile oda ortasında dikilebileceği aklına gelmemişti. Belki burya geldiklerinden beri birkaç kez gece yatağa nasıl girdiğini düşünmüştü ya da ormandaki kulübelerinde şansı olsa üzerinde bir gecelik ile uyuyup uyumayacağını da merak etmiş olabilirdi. "Ryan? ” Violet kapıyı kapatıp önüne dayanan adamı süzdü. Yaka bağları göğsüne dek inen diz boyu beyaz bir tunik ve altında dizlerinin altında biten bir gece pantolonu vardı. " N-neden dikiliyorsun öyle ? O-o halde? ” Genç adam loş mum ışığında görünen mobilyalara ve büyük cibinlikli yatağa göz gezdirdi. "Bu soruyu ben sormalıyım..." Genç kız başını aşağı eğip kendisine bakması ardından kollarını göğüshizasında kavuşturdu. "Hastalandın sandım. " Ryan bakışlarını camdan yana çevirdi. "Fırtına var" "Yapacak işlerim vardı" "Bu sıralar işin başından aşkın... " Ryan kaş çattı. "Evet öyle görünüyor. Şu sabahlığı alıp çıkacaktım. Hem senin buraya girmen uygun mu? Bu saatte... " "Bu halde odadan çıkamazsın kurukafa! ” Ryan kapının önüne geçti. Taranmış uzun siyah saçları ve şu fazla cici geceliği ile hayal gücünün sınırlarını zorluyordu. " Ben bu haldeyken odamda olamazsın? " Violet fazlaca süzüldüğünü fark ettiğinde muhtemelen pancara döndüğünden gizlene bilmek adına yatağına girip kapitoneyi üzerine çekerek oturdu. "Görmediğim şey mi? Ne o kurukafa iki günde, aynı döşeğe sıralandığımız zamanları unuttun mu? ” " Hasta değilim. " "Görebiliyorum. " Ryan uygunluğu tartışılır bir davranışta bulunarak gidip örtü altına girerek yatağın diğer yanına uzandı. Şimdi çekinecek ne vardı? Yan yana uyumak onlar için yeni birşey değildi. "Yağmur yağıyor... Babam da çok horluyor... " Violet Ryanın yaptığını yadırgamayı unutarak son yorumuna kıkırdayıp başını yastığa koydu. "Fırtınayı bastırdığına şüphem yok" "Hiçbirşey duyulmuyor" Ryan da güldü. "Keşke kafamı koyduğum yerde uyuyabilsem... Son zamanlarda hiç olmuyor" "Sen çabuk uyursun kurukafa" Ryan kadının yatağa serilen saçlarından kendisine doğru uzanan bir tutamı parmağına dolayıp bıraktı. "O eskidendi. O vakitler yorgun oluyordum. Şimdi tek yorgunluğum giyinmek... Ya da birini ararken koca evde bir yerden bir yere yürümek" Violet düz uzanarak yatak başlığına ardından çakan şimşeğin odayı aydınlatışına baktı. Ryan iç geçirerek sırıttı. "Sence evimiz bu oda kadar var mıydı? " "Bizim evimiz çok büyüktü Ryan... Koca bir orman bize aitti. Temiz sınırsız bir suyumuz vardı. Buradaki suların tadı bir tuhaf... " "Evet çevre kirliliğinden alkolle karıştırılıyor. " Ryan dudak büktü. "Yine de ormanda da olsak soylu leydilerin de bizimle aynı hatta bizden daha az yıkandıklarını bilmek hoşuma gitti. Saçlarını tarıyorlar... Süslüyorlar... Pudralıyorlar... " "Ve sende... " "Ve bende... " genç kız kıkırdadı. "Koku sürünüp pudralanıyorum. " "Evet bol bol koku sürünüyorsun" Ryan kafa salladı. "Bol bol pudralanıyor kabarık etekler ile etrafta dolanıyor, bazen ağzına boya dahi sürüyorsun" Genç adam elindeki saç tutamını kokladı. "Ne bu yasemen? " "Hayır leylak" Violet rahattı rahat olmasına lakin eskisi gibi yanakları alevlenmiş kelebekler çoktan bedenine yayılmaya başlamıştı. Kendisine söz geçiremeyen akıllanmaz uslanmaz delinin tekiydi. Jason iyi yürekli bir adama benziyordu ve ona gerçek bir leydi gibi davranıyorduysa bile kelebekler ortaya bir türlü çıkmamıştı. "Ellerin... Onlarda artık kötü kokmuyordur herhalde" Ryan göz devirdi. "Herkese rahatlıkla uzatıp durduğuna göre" Violet başını adamdan yana çevirerek kendisini izleyen gözlerine bakarken aklına ormanda Ryan reverans için elini öpmek istediği vakit soğanlı olduğundan uzatmak istemediği gelmişti. Onunla kalmayıp alnından öptüğü anı düşündüğünde ise bakışlarını kaçırdı. "Önemli değil... Kafanı uzatma yeter" Genç adam elini violetin kahküllerine götürerek onları karıştırdı.Violete bakarken onunda aklına aynı an gelmiş iç çekme isteğini geçiştirebilmek için hareket etmeye çalışmıştı. Hatta vücudunun ısındığını hissettiğinde aklına gelen herşeyden konuşmaya başladı genç adam. Sonunda Violetin ona katılıyor oluşu demek istediklerini anlayarak cevap verişi rahatlamasını sağladığında yanaklarındaki havayı hızla üfledi. "Nasıl gidiyor? Yani A-amelia ile ya da diğer leydi ordusuyla" "Evlenmekten, evlerinin dekorasyonundan kaç çocuk istediklerinden bahsedip duruyorlar. O çocukları yetiştirebilmek için gereken beceriye sahiplermi hiç bir fikirleri olduğunu sanmıyorum" "Sen çocuk istemezsin" Violet bozuntuya vermemek adına gülümsedi. "İstemem... Bakabileceğime emin olmadan hayır istemem... Ya sen Violet? " Ryan onun şefkatini, bağlılığı nıbiliyordu. Çocuğunu asla terketmeyecek bir anne olacağından şüphesi yoktu. "Artık bedeninde bir insan büyüyebilecek durumdasın dedi gözü battaniyenin altında kaybolmamış haline kayarken. " Ve besleyebilecek..." "Öyle bile olsa.. " Violet battaniyeye sarındı. "Doğurup doğuramayacağımdan emin değilim. Ben çok kötü bir hastalık atlattım Ryan. Kuruyup kalmış olmam muhtemel. Bu yüzden hiç düşünmedim... Çocuk... " Violet o an aklına dank eden bir gerçek ile gözlerini irice açtı. Ryan ile hayalleri vardı fakat çocukları olmasını isteyebileceğini düşünmemişti. Yada isteyebilecek durruma geleceğini genç kız dudaklarını kemirerek arkasını dönüp dolan gözlerini gizlemeye çalıştı. "Uykum var." "Evlat edinebileceğini biliyorsun. " Ryan kolunu başının altına sıkıştırarak iyice kadına doğru döndü. "Yani sekiz çocuk flaan doğuramazsan" "Sekiz! Burada bir taneden bahsediyorum ve evet evlat edinebileceğimi biliyorum. Fakat senin burada olduğunu biri görürse öyle bir şansım da olmayacak. Seninde olmayacak... A-amelia ile... Ya da başkası ya da -" Genç adam kaşlarını kaldırdı. "Ah... Onlara evlenebilmek için sekiz dokuz yıla ihtiyacım olduğunu söyledim. Yani beklemeleri gerekecek! " "Sekiz yıl beklemek" Genç kız diş gıcırdattı. "Hangi man kafa yapar ki... " Violet Ryanın ses çıkartmaması üzerine kaş çattı. "A doğru ya... " "Sen! ” Ryan gözlerini kırpıştırdı. Ardından eliyle yüzünü sıvazladı. " Yani sen ve sen ve Jason siz! Çok yakın-" Genç adam yatağın ucuna kayan kadınıgeceliği arkasından tutarak sertçe yaklaştırdı. "Düşeceksin kuru kafa! Sen ve jason diyecektim" "Jason... " Violet kendini çekip omuz silkti. Hala onu bile bile üzmek istiyordu belkide çaresiz görüyordu! "Lord stanford bugün onunla Amerikaya gidio gitmeyeceğimi sordu bana! Sekiz hafta dahi olmamışken" Violet hararetle alıp verdiği nefesleri dindiğinde eliyle ağzını kapattı. "Ne? Nereye? ” Ryan dirseği üzerine doğrulup gözlerini irice açtı. " Nasıl! Ne-nereye Amerika... Sen! " "Neden! Çok mu imkansız! " Violet yerinde dönüp tepesinde yarı dikilen adamı gördüğünde bakışlarını kaçırdı. İmkansızdı ya... "Gidemezsin! Hiçbiryere! Yoksa gideceğini mi söyledin! " Ryan kafatası karıncalaşmış gibi hissetmekten kendini alamadı. "Violet! Bu yüzden mi bu düşünceli halin!" Genç kız sık sık göz kırpan ve onu dikkatle izleyen adama bakarken omuzlarını düşürdü. Gidemezdi ya... Aynendediği gibi sekiz değil on sekiz senede olsa gidemezdi. Gitmemesini söylerse kımıldamazdı. Tanrı aşkına ne çeşit bir saplantıydı bu bilemiyordu. Yinede gözlerinde gördüğü tedirginlik umut vericiydi onun için. Genç kız güçlükşe yutkunarak kendi kendine öfkelendi ve sinirini ondan çıkartabilmek adına kaş çattı. "Ne deersen onu yapacağım değil mi... Bu hep böyle devam edecek! " Violet Ryanın hararetle nefes alıp vererek kendisine bakıyor oluşuna karşın omuz silkip onu geri ittirdi. "Uyuyacağım! " Nasıl yapacaksa.., Ryan geriye doğru düşmüş olsa da kımıldayamadı genç adam sırt üstü dönerek tavanı izlemeye koyuldu. Biri ona kolunu kesmek zorunda olduğunu söylese vazgeçebilirdi fakat tam şu an Amerikaya gidecek olanın kolu olmadını tercih ettiği andı. Üzerine düşen kayanın altında eziliyormuşçasına öylece kaldı. Yalnızca tek bir dakika dahi gitmeyi düşündüyse bu onun suçuydu. Violeti kaybetmek de onun suçu olacaktı ve bir başka yerde bir başka adamın yanında kıvrılıp yatıyor oluşu da... Genç adam güçlükle nefes vererek başını çevirip yastığa serilen bir tutam saça doğru baktı. O bir tutamını ellemeye kıyamazken bir başkasının dokunmaya izni olabileceği ihtimali, daha doğrusu bu hiç olmayacağını sandığı şeyin gerçekliğiyle yüzleşmiş olmak... Asla! --- Ne kadar süre geçmiş olduğunu bilmiyordu genç adam fakat ağrıyan boynu epeydir tavanı gözlediğinin habercisiydi. Yattığı yerde omuzlarını çevirip yüzünü buruşturdu. Kasılan bedeni acıyordu. sıktığı yumrukları yüzünden avcunda delikler açılmış olabilirdi. Evet ailesinden kimseyi kaybedemezdi, evet Leonard da gideceğini söylese yıkılırdı lakin Violet hem yıkılmasına neden olmuş hemde açıklayamadığı bir hissin nefesini kesmesini sağlamıştı. Öyle ki onu ondan alıp gideceğini söylemişti sanki. Ryan panikleyerek arkasını dönmüş keyifle uyumakta olan kadına doğru döndü. Aklından bimbir türlü düşünce geçmekteydi ve içinde bulundukları bu odada hiçbirinin sağlıklı olmadığı da bir gerçekti. Genç adam dişlerini sıkarak yaklaşıp kolunu kadının beline doladı. Violet kıpırdandığında ise panikleyerek gözlerini kapattı. Salak korkak bir herifti Ryan. Violet birkaç kez içi geçmiş olsa da tam olarak uyuyabilmiş değildi. Ryandan çok kendisine kızmak ile meşguldü. Aklına fikrine söz geçiremiyordu. Onu delirten bu adamda ne bulduğunu da bilemiyordu. Yıllar evvel kaybolduğu hiçlikte tutunduğu tek gerçekti. Onu hayata döndüren bir aile veren... Açıktan açığa yapmamış olsa da her daim eli üzerinde olan kendisini koruyup kollayan gerçeği. Biraz saf çokça salak olduğunu biliyordu. Ya da öyleymiş gibi davranıyordu. Belki de iş duygulara geldiğindinde görmezden gelen bir adama dönüşüyordu Fakat ne yaparsa yapsın Violettede sıkıntı vardı ki vazgeçmek şöyle dursun başka kimseyi gözü görmüyordu. Genç kız üzerinde hissettiği ağırlığa karşın gözlerini araladı ve ryanın koca elini aşağıda gördüğünde yutkunarak uyumaya çalıştı. Demek gitmemişti. Genç kız bir müddet beklemesi ardından dayanamayıp ne yaptığını sorgulayabilmek adına arkasını döndü fakat uyuyor olduğunu gördüğünde dudak bükerek o da gözlerini kapattı. Birde bu vardı. Böylesine bir çekime karşı koymak imkansızın da ötesindeydi. Ne yaparsa yapsın ona itekleniyor gibiydi. Violet odada tamamen yalnız olduklarını düşündüğünde daha çok uyuyormuş gibi görünebilmek adına derin derin solumaya başladı. Hafifçe başını oynatmış tehlikeli bir şekilde yaklaşmıştı da. Olsundu. Ryan kadın kendisine döndüğü vakit bir an tedirgin olduysa da çok geçmeden gözlerini açıp uydurduğu bahanelerden birini sunacaktı ki uyuyor olduğunu fark ettiğinde iç geçirdi. Kendisine oldukça yakın duran yüzünde kıvrımları aşağı eğilmiş biçimli büyük hafif aralık dudaklarından çıkıp ona çarpan nefesine iri gözlerini saran siyah kirpiklerine göz gezdirerek kolunun ağırlığının onu ezeceğinden korktuğundan hafifçe kaldırdı. Çekilmeye cesaret edemese de kolu kopsa dahi bırakma taraftarı değildi. Bırakırsa gidecekti. Aşkın nasıl birşey olduğunu tarif edemese de inanılmaz bir sevgi ve bağlılık duyduğunu çok iyi idrak etmişti bu gece. Bu ufak tefek kadın tüm kemiklerini kırarcasına onu kütükle döve döve ne istediğini hatırlatmıştı. Genç adam ufak bir homurtu ile yaklaşarak belki de bir parça horlar gibi yaparak alnını Violetinkine dayayıp öylece kaldı ve ılık nefesinin dudaklarınıa çarparken bıraktığı tatlı hissin onu yakıp kül etmesine izin verdi.En son ne zaman böyle cesur olduğunu bilmiyordu şu dakika yakalanırlarsa haklarında çıkacak skandalın korkunçluğunu düşünmek istemiyordu şu an onu ilgilendiren tek yanı öyle bir durumda evlenecek olmaları ve onun asla gidememesiydi. Ryan evlilik fikrini, dahası onu dilediği her an korkusuzca böyle sarıp sarmalayabilme özgürlüğünü düşündüğünde bir parça daha yaklaştı. Violet alınları, burunları ve neredeyse dudakları birbirlerine değecek kadar yakın olduklarını, bu yakınlığın beraberinde getireceği tehlikeleri hızlıca düşünmeye koyulmuşken varla yok arası bir temas başından aşağı kaynar suların dökülmesine neden olmuş genç kıza nefesini tutturmuştu. Kıpırdamaktan ölesiye korkuyordu şu dakika çok daha fazlasını istiyor olmaktan daha çok korkuyordu. bir anda terlemiş alnı ıslanmıştı. Çok hafifçe yüzünü çekmek istedi lakin belli belirsiz bir başka temas onu yeniden kendinden geçirdi. Kelebek mi? Violetin kalbi şu dakika zıplayarak tüm bedeninde dolaşıyora benziyordu öyle ki yattığı yerde ister istemez kıpırdanıyor gibiydi. Böyle olmazdı. Durmak zorundaydı. sıcak buhar gibi aralarında dolanan nefesleri yetersiz gelmeye başladığında genç kız içinden saymaya koyuldu. Bir... iki... üç.... Ryan aklını kaçırmadan önce birşeyler yapmalıydı. Bir kez... Tek bir kez daha o güzel yumuşak çıkıntıları üzerinde hissederse Violete çok büyük bir haksızlık edecekti. Hiç haketmediği türden üstelik. Çok zor da olsa aniden arkasını döndü genç adam ve aynı şeyi kadının da yaptığını fark ettiğinde derin bir nefes çekerek kendisini alabildiğine sıkarak olduğu yere kıvrıldı. bu his çok yakıcı ve çok fazlaydı... ---
|
0% |